Hindistan bu hafta sonu G20 Zirvesi’ne evsahipliği yapıyor. En önemli sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerin devlet ve hükümet başkanları Yeni Delhi'de yapılacak G20 zirvesine katılıyor. Batı medyasında günlerdir ‘Yeni Delhi taze boya kokuyor. Hükümet binalarının olduğu bölgenin yakınındaki bir cadde yakut kırmızısına boyandı. Zirve başkentin güneyindeki geniş bir golf tesisinde yapılacak. Dışarıdaki yol yeni düzleştirildi. Başbakan Narendra Modi'nin resminin yer aldığı posterlerde Modi'nin bu etkinlik için seçtiği slogan Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek yer alıyor‘ şeklinde hazırlıklar anlatılıyordu.

* * * *
Hindistan Başbakanı Modi’nin hedefinin sadece Yeni Delhi’yi değil kendisini de en iyi göstermek olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Hindistan’da bir sonraki parlamento seçimine sadece yedi ay kaldı. Modi, üçüncü kez aday. Bu zirve dolaylı olarak onun seçim kampanyasına resmi olmayan bir başlangıç olarak da kabul edilebilir belki. Şu bir gerçek. Batı'da ekonomik partner olarak Hindistan'a büyük ilgi var. Örneğin Alman Şansölye Şubat‘ta Hindistan'ı ziyaret etti. İstihdam, teknoloji, yeşil enerji alanında işbirliğinin yanı sıra ticaret ve ekonomik konuları görüştü. Stratejik partner ülke olmasını arzuladığını söyledi.

* * * *
Hindistan’ın hedefi ne? Veya onlarca yıldır görevdeki güçlü lideri Modi ne yapmak istiyor? Hedef belli. Başbakan Modi, 1,4 milyar nüfusa sahip ülkeyi dönüştürmeye çalışıyor diyebiliriz. Şu anda dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan'ı gelişmiş bir ülkeye dönüştürmek istiyor. Gelişmekte olan ülkeler için bir lider ve model olarak sunmak istiyor. ABD-Çin arasındaki süper güç rekabetinden yararlanarak yükselen bir diplomatik güç olmak istiyor. Dünya sahnesinde etkili söz sahibi olmak istiyor. Rusya'yla iş yapıyor, ucuz petrol alıyor, Batı’nın beklentisinin aksine Rusya'yı kınamaktan kesinlikle kaçınıyor. ABD ile stratejik bağları var. Daha Haziran ayında ABD ile silah, askeri teknoloji anlaşmaları yaptı.

* * *
Dijital alanda yetenekli gençlerle dolu Hindistan en hızlı büyüyen bir ekonomiye sahip. Başbakan Modi, her fırsatta 2047'de bağımsızlığının 100. yılını kutladığında ülkenin gelişmiş bir ülke olacağını söylüyor. Hindistan'ın genç, vasıflı işgücü, teknolojik yetenekleri konusuna itiraz eden yok ama kitleler Modi’nin vaat ettiği refahı beklediği de bir gerçek. Hindistan şu anda İngiltere ve Fransa'nın önünde dünyanın beşinci büyük ekonomisi olsa da, yaşam standardının önemli bir göstergesi olan ortalama geliri, dünyanın son üçte birlik kısmında yer alıyor.

* * * *
Hindistan bu hafta sonu G20 zirvesine ev sahipliği yaparken ülkede yaşananları da gözardı etmemek gerek. Dünyada büyük bir rol üstlenme yönündeki hedefe, ülke içinde Müslümanlara karşı süregelen adaletsizlik, şiddet içeren bir zemin üzerinde ilerliyor. Başbakan Modi, Haziran ayında Washington'a yaptığı ziyareti sırasında Hindistan'da demokratik değerler açısından herhangi bir ayrımcılık olmadığını söyledi, ama Müslümanlara ait işletmelere saldırılıyor, camiler yakılıyor. Batı, Hindistan'daki bu gerçeği görmezden gelmeye devam ediyor. Öyle görünüyor ki Hindistan ile Batı'yı yakınlaştıran tek şey ya ekonomi ya da Çin. Bu yüzden Batı‘da, Çin'in yerine yenisini bulma çabasıyla sürekli sadece Hindistan'ın ekonomideki önemi vurgulanıyor. Batı bu konuda gelecekte tavır alır mı bilmiyoruz. Zaman gösterecek.