Ekonomi oldu paspas!

Türkiye öyle günlerden geçiyor ki hep söylediğim gibi bugün dünü yarın bugünü aratıyor. Sanki millet afyon yutmuş gibi. Akıl tutulmasına kapılmış gibi. Ülkede yoksulluğu ve yoksunluğu geçtik, artık açlık başladı. Hızla artan enflasyon, yüksek işsizlik, ülkemizde görülmemiş bir sefalete sebep oldu. Olmaya da devam edecek...

Bu ülkede sadece açlık ve sefalet konuşuluyor. İnsanlarımız öğün atlamaya, pazardan topladığı kırık marul yapraklarıyla, öğün geçirmeye çalışıyor. Ama iktidar enflasyonla hayat pahallılığıyla değil enflasyon rakamlarıyla mücadeleye başladı. Enflasyonla mücadele edemeyenler, baskı, sansür ve cezadan medet umuyorlar. Geçiniz bunları.Herkes biliyor geminin su aldığını.Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini. Herkes biliyor zarların hileli olduğunu. Kısaca Dostlar; Kul hakkını yemek bunlara helal, karamsarlık ise millete haram oldu.Türkiye’yi ilk 10 ekonomi arasına sokacaklardı, vatandaşı domatese, bibere, patlıcana hasret bıraktılar
Bakan Nebati: "Aralık ayından itibaren bu ülkede her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz ve yürüyeceğiz" Yarını göremeyen Bakan Aralık'a tarih veriyor. Bir halk deyişiyle bunlar "Eve deli, ele iyi" olmakta sınır tanımıyor.”Millet yemeye ekmek bulamıyor, ülkenin ekonomi bakanı sürekli gülüyor, milletin aklıyla alay eder gibi enflasyon oranları veriyor. Oynamayı bilmeyen gelin,Yerim dar dermiş. Nebati Bakanın hali tam da bu.“Enflasyonla nasıl mücadele edilir bilmiyorum” demeye dili varmıyor.Onun yerine türlü bahaneler uyduruyor.Enflasyon, Baz etkisiyle kendiliğinden gerileyecekse size ne gerek var ki?.
 

Fakirden al, zengine ver
Ha birde gözlerindeki ışlıtı ile hala "Ekonomi düzeliyor" avazeleriyle bizleri kandırma çabasında olan Bakan Nebati; Kur Korumlaı Mevduat ile yine garip gurebayı soyuyor. Nebati Bakanın "Hazine'ye tek kuruş yükü olmayacak" dediği Kur Korumalı Mevduatın bütçeye yükü ortaya çıkmaya başladı.Mart'ta bütçeden "Mevduat ve Katılma Hesaplarının Kur Artışlarına Karşı Korunmasına İlişkin Giderler" faslından 11,7 milyar TL ödendi. Bakınız; Faiz sebep, enflasyon sonuç" dediler.Politika faizini % 19'dan % 14'e indirdiler.Aynı dönemde enflasyon % 19'dan % 61'e çıktı.İddiasına inanan bu tabloya bakıp, "demek ki faiz hala çok yüksek der". Ama diyemediler. Aralık'tan bu yana; nas oldu pas.Faiz nas.Karar pas.Ekonomi oldu paspas. “Saray’ın kibirlisine göre enflasyon geçen Ağustos’ta düşmeye başlayacaktı, bırakın düşmeyi son 20 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Korkunç bir hayat pahalılığı milletimizi eziyor ama o Avrupalıya üzülüyor.
Onlar Avruplı Amerikalıya üzüledursun bakın bir esnaf nasıl isyan ediyor“400 gram kaşar peynirinin satış fiyatı geçen hafta 30,75 TL iken, bu hafta 41,75 TL oldu. Aynı ürüne bir haftada yüzde 30’dan fazla zam geldi. 40 metrekare dükkana 7 bin TL elektrik faturası geldi, kiradan fazla elektrik faturası ödüyoruz. Sermayeden yiyoruz” . Gözlerindeki ışıltıyla Nebati Bakanım buna buna da bir yanıt versin.Bugün 20 küsur yıllık AKP iktidarının Ustalık Eseri: acı bir gerçektir ki ; "Pazarda 10 liraya Çeyrek Lahana Satışı”olmuştur.
 

Açlık sınırı altındayız
Asgari ücret daha 2022’nin ikinci ayı dolmadan açlık sınırının altına düştü. Milyonlarca vatandaş açlık sınırının altında bir ücretle hayatta kalma savaşı veriyor. En temel gıda malzemeleri bile lüks olmuş vatandaş için. Enflasyonu, hayat pahalılığını kontrol altına alamayan iktidar ise enflasyonla mücadele yerine, enflasyonu hesaplayanlarla mücadele ediyor. Vatandaşın, emeklinin, esnafın, işçinin, asgari ücretlinin ne yaşadığından o kadar bihaberler ki 20 yıllık iktidarlarının sonunda pazarda çeyrek lahana satışının başladığının bile farkında değiller. Halen milletin aklıyla alay eder gibi ‘şükür’, ‘sabır’ dersi vermeye devam ediyorlar. .
 

Rantçıya iyi yurttaşa kötü
İktidar milletine deli, yandaşa, faizciye, rantçıya ise çok iyi… Sürekli vatandaşın kesesinden alıyor, yandaşın, faizcinin, rantiyenin kasasına koyuyor. AKP “faiz sebep, enflasyon sonuç” deyip, Merkez Bankası’nın tabela faizini yüzde 14’e indirdi. Şimdi bankalar Merkez Bankası’ndan yüzde 14 faizle para alıyorlar. Sonra bu parayı Hazine’ye yüzde 24’le borç veriyorlar. Bir bakkal 20 liradan domates alıp, 25 liradan satıyor diye sopayla kovalanıyor, ama hazine ve bankalar arasındaki bu düzen tıkır tıkır saat gibi işliyor. 70 model Dövize Çevrilebilir Mevduatın yandan çarklısını, Kur Korumalı Mevduat diye milletin önüne getirdiler. Fakirin vergisiyle zenginin mevduatına verdikleri, döviz garantisinin faturası bugünlerde ortaya çıkıyor. Sadece son iki haftada milletin cebinden ödenen para 15 milyar100 milyon TL. Bir de buna tatlandırıcı olarak verilen vergi muafiyeti nedeniyle vazgeçilen 13 küsur milyar lirayı da ekleyin. İki haftada Hazinenin üzerine binen yük yani milletimizin sırtına binen yük 29 milyar lira. Peki 2022’de çiftçiye ödenecek destek ne kadar? O da 29 milyar lira.
 

Açlık ve sefalet büyüyor
Artık sadece hayat pahalılığını, işsizliği ve yoksulluğu değil, açlığı ve sefaleti konuşuyoruz.Türkiye, Sefalet Endeksi’nde hem OECD hem de G-20 şampiyonu oldu.Yoktan var edilen bu ülkede,Saray, insanları varlık içinde yokluğa mahkûm etti.. Çözümün n eolacağını yada olması gerektiğini de bilmiyor. Enflasyon en büyük halk düşmanıdır.Kul hakkı yemektir.Bunlar iktidara geldiklerinde 27 liraya çeyrek altın alabilen milletimiz, bunlar giderken 27 liraya 1 kilo sivri biber bile alamıyor.
Ekonomiyi batırdılar. Bugünkü durumumuz uygulanan yanlış ekonomi politikaları sonucudur. DOSTLAR; Yapılan zamlar, çiftçinin desteklenmemesi, birçok sebep var. İnsanlar artık pazara gelip fiyatları görünce psikolojik olarak geriliyor. Bunalıma giriyor. Piyasada bir ekonomik başarı görebiliyor muyuz? Kur Korumalı Mevduat’la zengin olanlar için başarı tabi ki. Saray’a yakın birtakım kişilerin banka hesaplarının artarak çoğalması, onlar için başarı tabi ki. AKP iktidara geldi geleli her şeye zam yaptı. Artık zamla yaşar hale geldik. Eşimizle, dostumuzla değil, zamla yaşar hale geldik. Bakınız bir memur emeklsi zamanında 2000 lira maaş alırken rahat geçiniyordu. Şimdi maaşı 5 bin lira oldu, 15 gün ancak dayanabiliyor. Bu durumu çok kötü. Giderek daha berbat duruma düşüyoruz. İçler acısı durumdayız.
 

Tekerlekli vergi dairesi
Ülkemizdeki araçların tümü AKP iktidarı döneminde "Tekerlekli vergi dairesi" haine döndü. Bakın Dostlar; kabaca bir hesapla bir depo benzinde "Çeyrek depo" vergi veiryo bu millet. Böyle kalsa can kurbn derler ya. taıştlar vergisi var, kasoko var, zorunlu trafik vergisi var varoğlu var. Hepsi de vergi ! Anladık mı limdi tekerlekli vergi dairesi ne demekmiş. İktidar milleti hem kandırıyor, hem de soyuyor. Göz göre göre pahalı akaryakıt alıyoruz.Petrolün varili savaşın ilk günüyle aynı: 98 dolar. Biz 120 dolarlık fiyattan ödemeye devam ediyoruz. Sonra da neden her şey pahalı diye soruyor millet birbirine. Dostlar; pahalılığın birinci ayağınbda ekonomi yönetimi var. Siz ona bakın. Nebati bakanın gözlerine bakın. Sonra benzin pompasına en sonunda boş cüzdanınıza bakarsınız.
 

Açlık sınır tanımıyor
Açlık sınırı 4 bin 928 lira iken bu ülkede en düşük emekli maaşı 2 bin 500 lira! Yıllarca topluma alınteriyle hizmet etmiş emekli vatandaşlarımızın insanca yaşanmasına 2 bin 500 lira yeter mi? Bu maaşı verenler, 2 bin 500 lira ile 1 gün geçinebilir mi? "Emekliye Zam" istemek bile suç haline getiriliyor. Yazık günah bu millete.Türkiye'de Son 3 yılda 4 defa Merkez Bankası başkanı, 3 defa Ekonomi Bakanı değişti. Değişen sadece açlık ve sefalet, yokluk, yoksulluk. Askıda ekmekle iftar yapabilen asgari ücretlinin, Sahur için ucuz kıyma kuyruğunda bekleşen emeklinin, hava kararınca pazarda çıkma sebze toplayan işsizin Kul hakkını yemek! Birilerinin aldığı huzur hakkı 8.000 TL den, 25 000 liraya çıkarıltılırken, 3-5 maaşlar havada uçuşurken; Emeklinin 2-3 bin TL maaş ile geçinmesi bekleniyor. Bildğiniz terke edilmişlik budur.Sene de iki kere bile asgari ücret seviyesine gelemeyen emekli maaşına sevinecek emekliler var bu ülkede.
 

2002: Çeyrek altın 20 TL,

2022: Kabak 20 TL!
Türk ekonomisi AKP'nin 20. yılında çöküş yaşıyor. 2002 yılında vatandaş 20 liraya çeyrek altın alabilirken, bugün 20 liraya bir kilo kabak ancak alıyor. Biber, patlıcan, taze fasulye gibi sebzeleri ise 20 liraya almak mümkün değil. AKP’nin iktidar olduğu son 20 yılda Türkiye’deki hayat pahalılığı rekor seviyelere ulaştı. Hükumet yetkilileri asgari ücrete ve öğrenci kredisine-bursuna zam yapmakla övünürken; iğneden ipliğe her şeye gelen zam oranı, maaşlara gelen zam oranından daha fazla olduğu için yurttaşların alım gücü neredeyse sıfırlandı. Ancak Bakan Nebati den inciler bitmedi. Bir bakalım neler demiş gözlerindeki ışıltıyla Bakan Nebati; "Borsa istanbul rekor kırıyor. Tek rakamlı işsizliğe doğru gidiyoruz. 2023'te Karadeniz gazının ilk vanasını açacağız. Yakında yerli üretim Togg yollarda göreceğiz. 30 hazirana kadar bitkisel yağlarda gümrük vergisini sıfırladık.Döviz ile iş yapmayın." buraya notum şudur ki "Birşey demek istemiyorum artık"

Millet eziliyor bunlar bakıyor
İşte bu safsatalarla, milleti hayat pahalılığının altında, ezim ezim ezdiler. Bu ülkenin çocuklarını aç bıraktılar, bırakıyorlar. Gençlerinin umutlarını çaldılar çalıyorlar. Yetersiz beslenme, çocuklarımızda gelişme sorunlarına neden oluyor. Bugün ülkemizde her dört çocuktan birinin kilosu çok düşük… Her beş kız çocuğundan dördü, her dört erkek çocuktan üçü kansızlık rahatsızlığı çekiyor. Çocuklarda kansızlık Avrupa’nın 4 katı. Bu iktidar sayesinde, bu hükümet sayesinde, saray sayesinde bir nesli kaybediyoruz. Öyle bir nesli kaybetmek kolay değil. Bu kaybın telafisi bir yıl değil, üç yıl değil, beş yıl değil. Yıllarca bir nesil

boyu sürüyor.
 

Sekiz milyon işsiz var bu ülkede
Milletimizi bir yandan enflasyon, bir yandan da işsizlik eziyor. Şubat ayına ait işsizlik verileri yayımlandı. TÜİK ’in makyajlı verilerine göre; Türkiye’de resmi işsiz sayısı 3 milyon 579 bin kişi. Buna karşın, iş aramaktan vazgeçenler hesaba katıldığında işsiz sayısı 8 milyon kişi. Sözde yüzde 11 büyümeye rağmen, işsiz sayısı hala pandemi öncesi seviyesine düşmedi. İşsiz gençlerimizin sayısı ise hala bir milyonun üzerinde. 15-24 yaş arası her 5 gençten birisi işsiz. İşsizlikle hayat pahalılığı arasında ezilen gençlerimiz, artık kurtuluşu yurtdışında arar hale geldi. Bu ülkede insanlar, sadece işsiz değil, sadece yoksul değil… Artık açlığı, sefaleti konuşmaya başladı. Türkiye, işsizlik ve enflasyon oranlarının toplamından oluşan, Sefalet Endeksi’nde hem OECD hem de G-20 şampiyonu oldu. Bunlar ülkemizi dünyada en büyük 10 ekonomi arasına sokmaya söz verdiler, sözlerini tutamadıkları gibi, sefalet liginde de şampiyon yaptılar. Yoktan var edilen bu ülkede, insanları varlık içinde yokluğa mahkûm ettiler.
 

Damacana su almak da hayal oldu
Bakın İstanbul'da 4 ay önce 10 liradan satılan damacana su, akaryakıt ve ham madde fiyatlarındaki artışlardan sonra 30 liraya çıktı. Su satıcıları, fiyatların geldiği seviyeden dolayı satışlarının yüzde 40 azaldığını söyledi.Akaryakıta gelen zamlar ve pet şişelerde kullanılan ham maddeye gelen zamlardan dolayı su fiyatları arttı. Akaryakıt ve ham madde fiyatları düşmezse damaca su fiyatlarının biraz daha yükseleceğini söyleniyor. Zamlar gelmeden öncesine göre satışlar yüzde 40 azaldı. Vatandaşlar şebeke suyuna ve arıtmalara yöneldi. Üç ay önce 15 liraya damacana su satılırken, şu anda 25 liraya satıyoruz.”
 

Doğalgaz ve elektrik fena çarptı
Hayat pahalılığının arttığı ve vatandaşın alım gücünün düştüğü 2021 yılında 2 milyon 776 bini mesken olmak üzere toplam 3 milyon 449 bin 344 abonenin elektriğinin; 951 bini konut olmak üzere toplam 1 milyon 93 bin 581 abonenin ise doğalgazının kesildiği açıklandı. Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammı öncesinde bile milyonlarca vatandaşımızın elektriği faturasını ödeyemediği için kesildi. Resmi verilere göre bütün abonelerde elektrik ve doğalgazı kesilenlerin sayısı toplamda 4,5 milyonu geçiyor. Tek başına bu veri bile vatandaşımızın enerji faturalarını ödeyemediğini ve ülkemizdeki krizin ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Hayat pahalılığının arttığı ve alım gücünün ise düştüğü bir dönemde yurttaşlarımız bugün ikiye-üçe katlanan faturalarla karşı karşıya kaldı. Enerjinin temel bir insan hakkı olmasına karşın yaşanan bu durum milletin ne kadar zorlandığını gösteriyor. İktidarın KDV’de yaptığı indirim fatura yangınını söndürmedi. Ticarethanelere kiradan yüksek faturalar gelmeye devam ediyor
 

Yalan söylemek bedava!
Her geçen gün artan hayat pahalılığı karşısında fiyatların düşmesi için sonuç veren net bir adım atmayan iktidar, sık sık fiyatların ve enflasyonun düşeceğine dair açıklamalar yapıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de 14 Ocak'ta Bloomberg'e verdiği röportajda enflasyonun ocak ayında pik yapıp, ardından düşüşe geçeceğini söylemişti.Bakan Nebati, 3 Şubat'ta Japon basınına verdiği demeçte, enflasyonda zirvenin yüzde 50 seviyelerinde olacağını ve nisan ayında görüleceğini açıklamıştı. Nebati, 16 Mart'ta yabancı yatırımcılarla yaptığı toplantısında da enflasyondaki düşüş için bu kez yaz aylarını işaret etti En sonunda ise ise “Aralık ayından itibaren bu ülkede her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz” diyen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin tutarsız açıklamaları ekonomik krizle boğuşan vatandaşa hiç de inandırıcı gelmiyor. Elbette "Yalan söylemek bedava". 2023’ten sonra “2024’te düşecek” der. Her şey 2023’e bağlı Göreceğiz, 2023’e bir şey kalmadı. Peşkeş çektikleri kamu mallarını kamulaştırsınlar, bak ekonomi nasıl düzeliyor. Özelleştirip satarsan, zamların önüne geçemezsin, bu zamlar devam eder. Vatandaş ise bu kounda çok karamsar Bakan Nebati'ye tepkili diyorlar ki; "Hiçbir sözü inandırıcı değil. Bunların hepsi yalan; Hazine ve Maliye Bakanı’ndan tut, Sağlık Bakanı’na kadar. Hangisine inanalım? İnanamıyoruz. Ekonomi düzelmez. 20 senedir yönetiyorlar, 20 senede düzelmemiş, daha ne düzelecek? Türkiye’yi bu hale getirdiler. Çok sayıda insan ekmek bulamıyor. Her şey ortada. Dedikleri her şey yalan. Hep yalan, dolan. Bu enflasyonun düşmeyeceği belli, maliyet enflasyonu yüksek. Ne zaman ki Dolar 18’e çıktı, düzen bozuldu. İnsanlar evine ekmek götüremiyor. çiftçi tarlasına gübre,ilaç atamıyor. Traktörler evin önünde duruyor, mazot koyamıyor. Şimdi Ne olacak? Üretim düşecek.

SON SÖZ; Bugün asırlar öncesine gidelim; görelim değişen ne olmuş olmamış ! "Allah âlemleri yarattı, dünyayı insanlara bahşetti. Erzak, giyim kuşam, hayvanlar, toprak ve bütün mahsülleri umûmun müşterek hakkıdır. İnsanlar, tabiat ve yaradılış itibariyle eşittir ve yaşayışta da eşit olmalıdırlar. Birinin servet toplayıp biriktirmesiyle, diğerlerinin ekmeğe bile muhtaç kalması ilâhi maksada muhaliftir." Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin (1359-1420)
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi