“Elvis” filmini izlemeyen kaldı mı?

Hep gösterişli hayatını gördüğünüz Elvis Presley’in çocukken yoksulluk sınırında büyüdüğünü biliyor muydunuz?
Elvis Presley, 8 Ocak 1935'te kamyon şoförü babası Vernon Presley ve dikiş makinesi operatörü annesi Gladys Love Smith‘in ikiz çocuklarından biri olarak dünyaya geldi. 1938‘te babası sahtekarlık yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. Bu dönem Presley ailesi için sıkıntı verici oldu. Henüz üç yaşında olan Elvis, oturdukları evden akrabalarının yanına taşınmak zorunda kalan annesiyle birlikte doğu Tupelo’da yoksulluk sınırında yaşıyordu…
Elvis Presley’in hayatını anlatan müzikal drama filmi “Elvis”, 2022 yılında vizyona girdi. Film genellikle Elvis’in menajeri olan Albay Tom Parker’la Elvis arasındaki çekişmeli ticareti konu alıyor ve 1935’le 1977 yılları arasında yaşamış olan Elvis’in 42 yıllık yaşamına sığdırdığı inişli çıkışlı kariyerine odaklanıyor. Elvis Presley’in menajeri ile olan para ilişkisinin yoğun olarak anlatıldığı filmde, Elvis Presley’in şöhretiyle beraber yaşadığı dram da net bir şekilde ortaya konmuş.Elvis rolünde Austin Butler‘ı izliyoruz. Elvis Presley‘in menajeri Albay Tom Parker rolündeyse Tom Hanks var.  Film, 2 saat 39 dakikalık bir süreye sahip ama bir o kadar daha olsa yine izlenir. Yanlış hatırlamıyorsam ben de 3 kere izledim. Çok hareketli bir kurgu var. İzlerken hiç sıkmıyor ve bazen merak ediyorsunuz, bazen duygulanıyorsunuz, bazen de çok şaşırıyorsunuz. Elvis’in ölümü için Albay Tom Parker suçlanmış. Oysa ki ona göre o Elvis’in katili değil, Elvis’i yaratan adam!
Filmin başlarında Albay Tom Parker, Elvis’e menajerlik teklifi ettiği sırada “Müthiş işler yapmak isteyen, müthiş fedakarlıklar yapmalı” diyor.  
Albay Tom Parker önce Elvis’i, ardından da Elvis’in ailesini ikna ederek büyük bir şirket ortaklığı kurar. Albay, yeni konserler ayarlar ve Elvis de her defasında şovunu yapar. Büyük bir sıçrama yaparak ününe ün, servetine servet katar. İlk iş ailesine büyük bir çiftlik evi almak olur. Ancak hükümet yetkilileri, Elvis’i fark ettiğinde ondan ve şovundan rahatsızlık duyarlar. Beyaz bir adamın, siyahi müziği yapması onlara göre utanç kaynağıdır. Bu ırkçı söylemlerinin yanında bir de Elvis’in kostümlerine ve dansına kafayı takmışlardır. Onu müstehcenlik ve edepsizlikle suçlarlar. Önce televizyon yasağı getirirler, ardından da hapse atmakla tehdit ederek onu hizaya sokmaya çalışırlar. Üzerine onların belirlediği kıyafetleri giymeli, siyahiler gibi dans etmeyi bırakmalıdır. Aksi halde ayrımcılık yasasını çiğnemiş olacaktır. Hükümet, Albay’ı da tehdit ederek baskı yapar. Albay, usta bir manipülatör olduğu için Elvis’i ikna eder. Elvis, onların istediği gibi giyinir ve konser verir. Hayranları Elvis’in yeni, sade tarzını beğenmez ve eski, havalı Elvis’i isterler. Elvis dayatmalara daha fazla dayanamaz ve hayranlarının çağrısına kulak verir. Sahnede Albay ve ırkçı yetkililerin beklediği Elvis’ten eski Elvis’e dönüş yapar. Bu durum hükümet yetkililerini ve Albay Tom Parker’ı pek rahatsız eder. Albay’ın talimatıyla Elvis, sahneden zorla indirilir. Elvis’e iki seçenek sunulur. Ya hapse girecektir, ya da iki yıl Almanya’ya sürgün edilecek ve orada askerlik yapacaktır. Bu gelişmelerin üzerine Elvis’in annesi endişeye kapılır ve aşırı alkol tüketmeye başlar. Bunun sonucunda da hayatını kaybeder. Elvis için zor zamanlar başlamıştır. Annesinin acısı, askeri sürgün, yasaklar…
Bir arkadaşım “Elvis” filmini izledikten sonra şöyle demişti: “Elvis’i çok severim, ama bu kadar zorluklarla karşı karşıya kaldığını bilmiyordum…”
İnanılmaz etkileyici bir film. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuğçe Marik Arşivi