Ey Atatürk’ü benimsemeyenler!..

İnsaf edin ve insafa gelin. Elinizi vicdanınıza koyun. Atatürk bizim dedelerimizle beraber bu ülkenin kuruluşuna önderlik etmiş bir dünya lideri.

Böyle olduğu için de birçok dünya devleti tarafından örnek alınmış ve halen de alınmakta. Dünya lideri olması nedeniyle de zamanın dünya devletlerinin liderleri tarafından ziyaret edilmiş.

Öyle ki, savaş ettiğimiz ve askerlerini İzmir’den Ege Denizine döktüğümüz Yunan Kıralı Atatürk’ü Nobel Barış ödülüne aday göstermiş. Düşünün bakalım günümüzde böyle bir durum var mı? Ya da olabilir mi?

Şimdi Afyon şehitliğine ve Çanakkale şehitliklerine bakalım. Orada bu ülkenin bekası için canını veren ve kanının son damlasına kadar yeni kurulan yurdu için çarpışan ve şimdi kurdukları topraklarda, çarpıştıkları işgalci emperyalist askerleri ile koyun koyuna yatan şehitlerimizin künyelerine bakalım.

Suriye, Irak dahil ülkemizin tüm bölgelerinden nurlar içinde yatmalarını dilediğimiz şehit dedelerimiz koyun koyuna ve yan yana yatıyor.

Bu ülkenin kurulmasında canını veren bu ulular birbirlerine laz, kürt, alevi,  sünni,  arap, hatta ermeni, hıristiyan ve diğer etnik kökenlerdensin demeden, düşünmeden gönül birliği ile çarpışarak ülkemiz topraklarını korudukları gibi yeni bir devlet te kurdular.

Günümüze bakalım. Nerede o birlik, o vatanperverlik. Bu ülkeyi kuranlar, mağlup olan emperyalist işgalci güçler tarafından ülkemize soktukları ajanlar ve provakatörleri marifetiyle kurtuluş savaşındaki bileşenleri bir birine düşürün iç kargaşa yaratmaya çalışıyorlar.

Bunda da zaman zaman başarılı oluyorlar. Ülkemizde yıllardır süren terörle mücadelenin nedenlerinden biri de bu değil midir?

Şimdi başlıkta olduğu gibi ey Atatürk’ü sevmeyenler, benimsemeyenler ya da yok sayanlar.

Sizler ne yapıyor ve kimlere kanıyor ne yapmak istiyorsunuz?

O benimsemediğiniz insanı anlamak için, dedelerimizle yaptıkları işleri bakmanız yeterli,

Bunun için de önce Sevr Andlaşması’nın haritasına başınızı iki elinizin arasına alarak bakın ve iyi düşünün,

O haritaya göre memleketiniz nerede kalmış. Yani o haritayı o benimsemediğiniz insanın önderliğindeki dedelerimiz yok etmeseydi sizler, Ermeni mı, Yunan mı, Fransız mı, İngiliz mi, İtalyan mı olurdunuz ve adınız ne olurdu?

Sizleri O büyük insan Atatürk’ü ve onun silah arkadaşlarının yaptıklarını daha iyi anlamanız için, tarihin derinliklerine götürmeyeceğim.

9 Kasım 2019 günlü Sözcü gazetesinin son sayfasına bakmanızı öneririm. O sayfada Yılmaz Özdil’in derlediği 15 fotoğraf var, bunlardan binler on binlerce var ama Özdil 15 tanesini değerlendirmiş.

Orada İstiklal Caddesinde resmi geçit yapan İşgal Kuvvetlerinin askerlerini göreceksiniz.

Boğazda bu günkü şehir hatlarının vapurları gibi çalışan işgal kuvvetlerinin savaş gemilerini görecek ve o benimsemediğiniz Atatürk’ün bu manzara karşısında, Haydarpaşa dan, Sarayburnu na geçerken vicdanınız varsa, “Geldikleri gibi giderler” dediğini duyacak ve öyle de olduğunu anlayacaksınız.

Haliç’te İngiliz denizaltısı ile İstanbul sokaklarında işgal kuvvetleri askerlerinin kimlik kontrolü yaptığını, yine işgal kuvvetlerinin köy meydanlarında analarımızı bacılarımızı oynatıp göbek attırarak eğlendiklerini ve çamaşırlarını onlara yıkattıklarını göreceksiniz.

Yunan Kıralının Eskişehir ve Bandırma da, Yunan askerlerinin ise Osmangazi türbesini tahrip edip onun yanında kendi ülkelerindeymiş gibi böbürlenerk poz verdiğini görecek siniz.

Önemli olanlardan birisi de bu gün bile hala dostmuyuz, düşmanmıyız olduğu belli olmayan Amerikan, İngiliz ve Yunan bayraklarını İzmir Hükümet konağının gönderinde göreceksiniz.

Tüm bunlardan sonra şu anda hür bağımsız ve özgürce yaşıyorsak borçlu olduğumuz Atatürk ve dedelerimizin yaptıklarını beğenmeyenlere, “Yazıklar olsun” deyip vicdanınızla baş başa kalıp düşünmenizi tavsiye ediyorum.

EEEYY DİYANET!..

Bu arada elbette Diyanet İşleri Başkanlığına da söyleyeceklerimiz var.

Sizin derdiniz nedir?

Cumhuriyet Bayramı geçiyor, Atatürk ve silah arkadaşlarından hutbelerde bahsedilmiyor.

Ölüm yıl dönümü geliyor yine ses seda yok.

Din ve devlet işleri bir birine karışmasın diye oturduğunuz makamın kuruculuğunu yapan Atatürk’e bu tür davranışınız uygun mudur?

Vatandaş dinini ve Kuranını iyi anlasın diye bir kelimelik yorum dahi katılmadan tesvir ettiren ve parasını cebinden ödeyen bu lidere yaptığınız uygun mudur?

Sizin bu yaptıklarınız ve dinimize uygun olmayan davranışlarınız birçok insanı o güzel dinimizden soğuttuğunun farkında mısınız?

Ahirete intikal eden her kim olursa olsun arkasından fatiha okumak dinimizin gereği değil midir?

Atatürk’ü sevmeyen, benimsemeyen ve son zamanlarda yok sayanlar, unutmayın o liderin yanında bizim dedelerimiz de vardı. Ben tarihi Balkan Savaşında askere giden ve Cumhuriyetin İlanından sonra teskere alan, Ali Çavuş Dolu ve Durmuş Çavuş Demirağ dedelerimin anlatımlarıyla öğrendim.

Sizler hutbelerinizde bu insanlar için bile, fatiha okumayı talep etmiyorsunuz. Neden zorunuza gidiyor?

Unutmayın maaşlarınızı ve masraflarınızı bu insanların torunlarının ödediği vergilerden alıyorsunuz.

Görevinizi usulüne uygun yapmazsanız kul hakkının ne olduğuna ve haram edilince nelerin olacağını bilirsiniz her halde.

Ben aramızdan ayrılışının, 81. Yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının, Çanakkale de, Kurtuluş Savaşında, Kıbrıs’ ta,  ve terörle mücadele ederken bu vatan için canını verip kanını akıtanların ve ahirete intikal etmiş yakınlarımız ve arkadaşlarımızın ruhları için ,”El Fatiha” diyorum,,

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi