Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

2024’ten ne bekliyoruz?

Geçen yılı hatırlamak istemeyiz ama yaşanmışlık ve onun bıraktığı olumlu ve olumsuz izleri silemeyiz. İşte ona anı ya da hatıra deriz. Dün yaşanmış olanların hatırlanması, deney ve tecrübelerin kayıt altına alınması bugün ve yarın için önemlidir. Çünkü aynı hataları tekrar yapmamak gerekir. Oysa dün olduğu gibi bugünde yönetici ve politikacıların dün ve bugün söyledikleri birbirini tutmuyor. Onlar kolayını bulmuşlar “dün dündür, bugün bugündür”, ya da “dün dünde kaldı” söylemleri toplumsal duruş kararlılıklarının ne kadar riyakâr olduğunu göstermekte. Çok uzaklara gitmeye gerek yok kendi çıkarları için yasa ve kararnameleri nasıl eğip büktüğünü bilmeyen yok ama başkası söz konusu olduğunda hiç taviz vermediklerini gördük. Engin Alan için kendini yırtanlar, CAN için oh olsun demekte.

Mevcut sistemin devamı olan devlet çarkının işlemesi ve toplumsal denge için var olan “anayasa” toplumun çıkarı için yapılmamıştır. Anayasalar toplumun çıkarını değil egemen hâkim güçlerin çıkarı temelinde yapılmış ve yine onun çıkarı temelinde eğilip bükülmüştür. Mevcut iktidar partisi yerel ve merkezi temelde 12 Eylül 1980 askeri faşist darbenin devamı niteliğine bürünmeye devam ediyor. 12 Eylül darbesi sendikaları ve demokratik kitle örgütlerini işlevsiz hale getirip çalışanları işlevsiz sendikalara emanet etti. Okullar eğitim kurumları diploma vermenin dışında hiçbir işlevi olmayan kurum haline geldi. Toplumun kurumsal yapıları yasaklanırken kurum ve toplum askerileştirildi. Baş jandarmanın talimatıyla toplum ve kurumlar hem askerileşirken hem de dinci konuma getirildi. Çalışanlar asgari ücretle geçinmeye bırakılırken sendikalar ve meslek örgütleri “biat anlayışını” aşılamaya devam etmekte.

Milletvekilliği belediye başkanlığı gibi dönemsel seçimle gelenler yasa yapıcıları olarak yasaları ilk ihlal edenler. Bulundukları yeri bir meslek gibi görüp yasaları eğip büktüler ve kendilerine “emekli vekil” statüsü vererek ömür boyu emekli vekil maaşı alıp birçok ayrıcalıktan yararlanmakta. Çalışan ve emekliler devletin belirlediği asgari ücretin de altında gelirle geçinmekte. Toplum sesiz filmin sessiz seyircisi haline geldi.

Geçen yıl aynı dönemde genel seçim vardı bu yılda yerel seçim var. Seçimler yapılıyor ama toplumun yaşamsal niteliğinden bir şeyler değişmiyor. Değişen elbet var yöneticiler değişiyor ama uygulama sistemi değişmiyor. Birileri yakınlarını topluma rağmen kurumsal yönetimlerin başına getirmekte bir sakınca görmüyor. Devlet birilerine var olurken onun varlığını teşkil eden topluma düşman hale getirildi. Toplum bu yaşanan olaylara üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi sessizce beklemekte.

Yaşanan onca acı, keder ve elemler unutulmamakta. Sorun unutmak ya da unutmamak değil bunun sorumlularının bulunması ve hesap sorulmasıdır. Mevcut yasalar ve adli kurumlarda hesaplar elbette yanıtsız kalabilir buna rağmen sorgulama yapılarak sorumlular kim onlar açık edilmeli. Elbette bunların hesabı sorulacak ama geç ama erken. Sorun bencillik etmeden çıkar gözetmeden bir arada olup toplumsal sorumluluk bilinci ile birlikte hareket etme becerimizin varlığı önemlidir.

Toplumu yok sayan, onu asgari ücretle geçinmeye terk edip, dün askerileştirilen bugün de dinci konuma getirip “biat” ettiren egemen güç ve onların temsilcilerine, yine bu toplum karşı gelecek “güzel insan” değerini hatırlatacaktır. Yeni yılda ülkemiz insanından umut ediyorum.

Umut etmek her şeyin başıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi