Atatürk, Ecevit ve İmamoğlu

Cumhuriyet’imizin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu tüm dünyanın bildiği üzere Mustafa Kemal Atatürk’tür. Zekâ dolu bir cesaret ile yurdu düşmanlardan temizledikten sonra, totaliter yönetim şeklini değiştirip, Türk halkına en yakışan yönetim şeklinin Cumhuriyet olmasını istemiştir. Mustafa Kemal Atatürk, birlikte olduğu silah arkadaşları ile yönetim şekli konusunda ters düşmesine rağmen Cumhuriyeti’ kurmuştur. (Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele)

Sonrasında ise Nutuk kitabında da belirttiği üzere benim “Türk toplumuna bıraktığım en değerli mirasım Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi’dir demiştir.” Kuşatma altındaki ülkemizi ya istiklal ya ölüm korkusuzluğu ve cesareti ile yüzbinlerce şehit verilerek elde edilen ÖZGÜRLÜK mücadelesinin bedeli, Türk halkının ecdatları tarafından ödenmiştir.

Peki Totaliter (padişahlık) olan rejimi değiştirip yerine altın tepside sunulan “Kendi kendini yönet, yöneticini sen seç” vizyonu ile bize sunulan Cumhuriyet rejiminin bedelini bu halk ödedi mi dersiniz?

Bence hayır…

Bedeli ödenmeyen her hizmet ve nesnenin kıymeti asla bilinmez. Yönetim şeklimizi sindiremeyen ve hala kabul edemeyen insanlar ile birlikte yaşıyoruz. Bu nedenle sürekli tartışıyor, görüş ayrılıkları ve kavga üzerine bir anlayış benimsiyoruz. Ulu önderimizin bizlere sunduğu bu rejimi yeterince anlatmaya ömrü vefa etmemiştir. Keşke daha uzun yaşayabilse, kendisine çok inanan bu halka daha uzun süreler devrimlerinin gayesini, anlamını anlatabilseydi. Olmadı... Arkasından gelenler de Cumhuriyet’i pek doğru anlatamadı. Bu bayrağı onun misyonuna ve anlayışına uygun olarak daha uzağa taşıyamadı ve halka gerektiği gibi aktaramadılar.

Çünkü Atatürk’ün ardından, CHP Genel Başkanlığı’na oturan liderler o büyük misyonu taşıyabilecek liderlik vasıflarına yeterince sahip değillerdi. Atatürk çıtayı öyle bir yükseğe koydu ki ardından gelen hiç kimse o çıtaya yaklaşamıyordu. Geride kalan siyasetçiler de Cumhuriyet’i ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni Atatürk vizyonuna uygun bir anlayışla daha ileriye taşımakta hep zorlandılar. Korkarım ki bedeli ödenmeyen Cumhuriyet rejiminin bedelini, onu sorumsuzca koruyan bizler ödeyeceğiz. Bakalım ne zaman ödeyeceğiz...

Toplumun bir kısmı, Cumhuriyet yönetimini bir araç olarak kullanıp kendi fikir ve görüşlerini, LAİKLİK ilkesine aykırı bir şekilde fütursuzca uygulayan siyasetçiler zümresine dönüştü.

Laiklik ilkesine neden uyulmaz? Neden laiklik ilkesini çalıştırmıyoruz?

  1. Cumhuriyet’i gerektiği gibi koruyamayan ve anlayamayan biz mirasyediler, her başı sıkıştığında askeri müdahalelerle defalarca kez Cumhuriyet’in boğazını sıktık.

  2. Gelişmişlik ölçüsü olarak görülen kıyafet devrimi ile tesettür giyenlerin yaşamlarına çok ciddi ölçüde müdahale ettik. Oysa ki Atatürk, kıyafet devrimini yaptığı o dönemlerde hiçbir zorlama uygulamıyordu. Sırf tesettürlü giyiniyor diyerek, ayrımcılık yaptık. Cumhuriyet’i koruduğunu sananlar, toplumu ikiye böldüklerinden habersiz kararlar alıp uyguladı. Aslında Atatürk’ü yeterince anlamadıklarını, kendi fikirlerini Atatürk böyle istiyordu diyerek topluma çok sert ve yanlış yöntemlerle dayattılar.

  3. Atatürk’ün ölümü sonrasında birçok konuda yanlış uygulamalar ve insanları bölen anlayış ile mevcut rejime çok büyük zararlar verdik. Cumhuriyet’i koruduğunu düşünen askeri ve sivil anlayışın açtığı yaralarla toplum olarak çürüdük ve bölündük.

  4. Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar bile hala bu konularla, Muhafazakâr, Dinci, Kürt, Milliyetçi ve Cumhuriyetçi diyerek birbirimizle uğraşmaktayız.

Sonuç olarak Cumhuriyet’ten adeta intikam alır şekilde yönetim gösteren “dindar ve kindar nesiller yaratacağız, şimdi sıra bizde” diyen, siyasi İslam anlayışı ile askerine, siyasi otoritesine, Cumhuriyet rejimine öfkeli bir anlayış ile baş başa kaldık.

Ecevit

Cumhuriyet Halk Partisi ise Atatürk’ten sonra çok ciddi bir lider sorunu ile karşılaştı. Biraz İsmet İnönü, biraz Ecevit bu misyona hizmet ederken, partiye liderlik eden diğer liderler çok öne çıkamamış ve halkın çoğunluklu desteğini alamamıştır. Bu vesile ile Cumhuriyet’in ve CHP savunuculuğunu yapan liderlerin yetersiz oluşu, dindar ve Kürt halkına aşırı baskı uygulanması CHP’ye ve Cumhuriyet’e çok zarar vermiştir. CHP, belirttiğim bu sebeplerden dolayıdır ki yetmiş yıldır iktidar olamamıştır.

CHP ve Cumhuriyet’e en yararlı hizmeti ise “ne ezilen ne de ezen hakça düzen” diyen bu anlayış ile halkına hizmet eden Bülent Ecevit yapmıştır. Atatürk’ü en iyi anlayan ve uygulayan parti lideri olmuştur.

Sağ partilerin anlayışında ise daha çok lider odaklı siyasetçiler vardır. Bu nedenledir ki Demokrat Partisi’nde Adnan Menderes, Adalet Partisi’nde Süleyman Demirel, Ana Vatan Partisi’nde Turgut Özal ve AKP’de ise Recep Tayyip Erdoğan lider olarak çıkmıştır. Bu liderlerin hepsi siyasetini din üzerine kurmuş ve bu kanaldan destek almışlardır.

CHP’de ise geçmiş zaman diliminde İsmet İnönü, yakın zaman diliminde ise Bülent Ecevit görünüyor. Bir başka ismin lider olarak öne çıkamadığı çok net görülmüştür.

İmamoğlu

70 yıldır CHP neyi yanlış yapıyor da partiyi iktidara taşıyamıyor?

CHP ilkelerine baktığınızda zaten partinin kuruluş ilkelerinden biri olan milliyetçilik şart koşulmuş. Oysaki CHP seçmeninin ve Türk halkının büyük bir kesimi tam Atatürk’ün belirttiği gibi bir milliyetçi kesimdir. Bu kesim hem dindar hem de milliyetçi bir tabandır.

Milliyetçilik CHP parti tüzüğünde belirtilmesine rağmen sahiplenilmiyorsa, elbette o boşluğu birileri çıkar ve doldurur. Boşluğu dolduran milliyetçi partilerin oy potansiyeli hepimizin gözleri önünde durmaktadır. Milliyetçiliğini -bilerek ya da bilmeyerek- öne çıkaramayan bir CHP’nin asla başarılı olması mümkün görünmüyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin temel ilkelerine sahip çıkan, asıl hedefinin iktidara geçmek olduğunu söyleyebilen liderler gerekiyor.

Partiyi iktidara taşıyabilecek bu tarzda bir lider var mı? Evet, bence Ekrem İmamoğlu bu ışığı yansıtıyor. Çok büyük bir hata ya da yanlış yapmaz ise CHP yeni liderini bulmuş görünüyor.

CHP’yi iktidara taşıyabilir mi? Bence taşır.

CHP’yi iktidara taşıyabilecek her unsura sahip görünüyor. Aranan kan (lider) bence bulunmuştur. Bülent Ecevit’e çok benzer bir ışığa sahip.

Türk halkına yansıttığı IŞIK çok güçlü.

Bu bir liderlik ışığı.

Mütevazi, Atatürk milliyetçisi, öz güveni yüksek, halkçı, demokrat, kendisi ile barışık ve aydın fikirli.

2024 Mart İBB seçimini kazansa da kazanamasa da 2028 tarihinde CHP Genel Başkan’ı olup partiyi özlenen iktidara taşıyabilir. Çünkü söylemleri, halk ile iletişimi, milliyetçiliği ve davranış biçimi ile halka çok güven veriyor.

Türkiye’mizin Erdoğan sonrası lideri bellidir. Yaşarsak hep birlikte göreceğiz...

Son olarak şunu da belirtmeliyim; AKP’nin uzun yıllardır iktidarda kalmasının en önemli nedeni muhalefet kanadının yetersiz oluşu, muhalefet kanadında lider vasfında birini halkın görememesidir. Haksızlıkları, yolsuzlukları bitireceğim diyerek iktidara gelen AKP, haksızlıkta ve yolsuzlukta zirve yaptığını görmüyor muyuz?

Ne kadar farkındayız bilemiyorum lakin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetim şekli bir parti holiganlığına dönmüş durumda. Bu durumda adalet gerektiği gibi çalışmaz ve adaletin olmadığı yerde bir devletten de bahsedilemez.

Alternatifsizlikler yeni diktatörler yaratır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kanun Göçer Arşivi