Büyük değişimler hemen anlaşılmaz

İnsanlık tarihini incelediğimizde büyük değişimlere devrim anlamı yükleriz yani sıra dışı, yapılması çok zor anlamı yükleriz.

Yönetim şekillerindeki değişimlere ise monarşi, aristokrasi, oligarşi, teokrasi, demokrasi devrimleri deriz.

Mesela insanlığın yararına olan ateşin bulunması, yazının, tekerleğin veya paranın icadını anlatırken devrim kelimesini kullanırız.

Teknolojik ve endüstriyel buluşlarda ise devrim kelimesini, buharlı motorlar, matbaa, antibiyotikler, elektrik, röntgen, nükleer enerji, internet ya da yapay zekânın bulunmasından bahsederken kullanabiliriz.

Peki, inanılan dinleri bu buluşların neresine koymalıyız? Dinler bir varoluş nedeni midir? Yoksa o da bir buluş mudur?

İnsanlık tarihini başlangıç ve bugününü, evrim teorisi ile mi anlamalıyız? Yoksa yaratılış esasına uygun ruhani bir tanrı kavramında mı anlamalıyız?

Tabii ki bu her insanın özgür iradesi ile seçeceği bir tercihtir.

Tabii ki inanana da inanmayana da saygı duymalıyız.

İnanış tercihlerine müdahale edilir ise orada ciddi bir kargaşa çıkması kaçınılmaz olur. Bu nedenledir ki dünya üzerinde yaşayan ve farklı görüşlerde ve inançlarda olan insanlar dini tartışmalara pek girmemeliler.

İnsanlar tarih boyunca yaşadığı değişimleri çok sonrasında fark eder yani finalde, olay gerçekleştiğinde ne olduğunu farkına varır.

Tabii ki değişimci kendisi değilse!

Bu yukarıda anlattığım konunun geleceği nokta ise şudur;

İnsanların dini inançlarının toplum üzerindeki etkisini çok yüksek olduğu, 6-7 bin yıllık bir tarihi dönem yaşandı. Geldiğimiz şu an ki zaman dilimi ise dinlerin sorgulandığı bir dönemdir.

Evrim mi? Yaratılış mı?

3,5 milyar yaşındaki dünyamızda insanlığın varoluş tarihine bakıldığında 250-300 bin yıl denirken, 6-7 bin yıl ne kadar da küçük bir zaman dilimidir.

Yaşadığımız bu yüzyılda tüm dünyada inançlar üzerisinden prim yapan sözde inançlı insanlar, dini bir silah, bir kalkan gibi kullanarak insanlığı istediği gibi yönetirken maalesef insanlığa çok zarar veriyor ve mağdur ediyorlar.

Bunun en iyi örneği ise devlet liderlerinin, dini kullanarak iktidara gelmeleridir. Allah gerçekten var ise sen neden dinin temeli ve diğer adı adalet olan kitaba uymayıp, adaletsiz, çıkarcı ve acımasız olabiliyorsun?

İlk çağ insanı gibi davranarak sadece ben ve avcı arkadaşlarım diyorsunuz…

Adalet nerede? Komşun aç ise sen tok yatamazsın diyecek kadar hassas olan o emir nerede?

Seçimlerden önce dini söylemler; camilerde imamlarla, kilisede rahiplerle yapılıyor. Birlikte görülüp dini siyasete alet ederek seçiliyorsunuz. Sonrasında yönettiğiniz halkların sorunları yerine şahsi sorunlarınıza yöneliyorsunuz.

Mesela İslam dininin meşalesi sayılan Türkiye’de, dinin insanlığın yönetilmesini kolaylaştırmak için kullanılan bir araç olduğunun en güzel örneğidir.

AKP de bunun bir örneğidir; Adaletsizce Kalkındıran Parti.

Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yönetilen Türkiye’de, Deizm ve Ateizm inancı çoğalmıştır.

Adaletsiz ve kötü yönetim sergileyerek, inandığı dinine en büyük zararı yine kendisi göstermektedir.

Oysaki savunduğu dinin temelinde adalet ve eşitlik varken Türkiye’de halkın çok büyük bir bölümünün aylık gelirine bakarsak adaletsizliğin en güzel örneklerinden birini görebiliriz. Ekonomik değerler zaten ortadadır.

Fakir daha fakir, zengin ise daha zengin olmaya devam edecektir.

Asgari ücret 11.400 TL iken ortalama bir ev kirası 10.000 TL, bir ekmek 8 TL, simit 10 TL vatandaşın geçim hesabını sizler yapın!

Demem o ki dinler ve dinden beslenen kesim önümüzdeki yüzyılda yok olacak. Çünkü yapay zeka teknolojisinin insanların hayatına girmesi ile birlikte, dini inançlar yoluyla sömürülmenin de sonunu getirecektir. Günümüzde dinlerin aslında olmadığını, insanları yönetebilmek için çok iyi bir araç olduğunu, uzun bir zaman sonra ise yerine başkaca bir neden koyulacağını öngörüyorum. İlk çağ geçti, orta çağı yaşadık ve 21.yy’da ise aydınlanma çağını yaşayacağız.

En başta da belirttiğim üzere bu süreç çok yavaş gerçekleşecek ve anlaşılması çok zor olacak.

Hatta o değişimin içindeyiz ve birçoğumuz bunun farkında bile değiliz. Devrim başlamış olabilir.

Ezilen ve mağdur kesime önerimdir; dayanalım ve sabırlı olalım. Siyasetini kendi becerisine değil de bir dine dayayanları tarih mutlaka yazacaktır!

İnsanın sınavı ve gelişimi devam edecektir. Değişim ve gelişim mutlaktır.

Aklınızı açık tutun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kanun Göçer Arşivi