Kar yerine zam yağıyor

Ekonomi yönetimi, faiz indirimleriyle birlikte enflasyonun düşeceğini ve cari fazla verileceğini vaat etmişti ancak tam tersi oldu. Dostlar ! güya enflasyonun belini kırdık. Baktık ki enflasyon bizim belimizi kırmış.Vallahi Dostlar! Böylesine, öngörüsüzlere bırakın devlet Hazinesini, bakkal kasası emanet etmezler.
 

Gözlerindeki ışıltıyla maruf Bakan Nebati, enflasyonu daha aşağılara indireceklerini belirterek “2022 yılını küresel yüksek bir enflasyonla geçirmiş olsak da kasım ayında düşüşe başladı. Bu eğilim aralık ayında da artarak devam etti. Kasım ayında boynunu, aralık ayında belini kırdık.” demişti.
 

Nebati açıkllamasında “Kasım ayında başlayan enflasyondaki düşüş eğilimi Ocak ayında da sürmüştür. Buna göre, Aralık ayında yüzde 64,27 seviyesinde gerçekleşen yıllık tüketici enflasyonu Ocak ayında yüzde 57,68 seviyesine gerilemiştir.dedi. Vallahi dedi.
 

Enflasyon gerçekleri bambaşka
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati “Kasımda enflasyonun boynunu kırdık, aralıkta belini kırdık” demişti ancak ocak ayında tablo farklı oldu. Ocak ayında TÜİK’in tüketici enflasyonu, aylık bazda yüzde 6,65 ile son 9 ayın zirvesini gördü. Yıllık enflasyon baz etkisiyle yüzde 64,27’den yüzde 57,68’e düşse de, aralıkta yüzde 1,18 olan aylık enflasyon, ocakta yaklaşık altıya katlandı.
 

Baskı enflasyona işlemedi
Ocak ayında marketler başta olmak üzere birçok sektöre hükümet tarafından fiyat sabitleme baskısı yapılmasına ve döviz kurları olağan dışı tedbirlerle yatay tutulmasına rağmen enflasyon beklentilerindeki bozulma, maliyet artışları ve hızlı kredi büyümesi etkileriyle birlikte enflasyon hızlandı. Ocaktaki yüksek enflasyonla birlikte Merkez Bankası’nın geçen hafta açıkladığı 2023 sonu için yüzde 22,3’lük enflasyon hedefine ulaşmak da çok zorlaşmış oldu. 2012-2021 dönemini kapsayan 10 yılda ortalama yüzde 1,47 olan ocak ayı enflasyonu, 2022’nin Ocak ayında yüzde 11,10 ile endeks tarihinin rekorunu kırmıştı. 2023’ün Ocak ayı da endeks tarihinin ikinci zirvesi oldu. Merkez Bankası’nın faizi yüzde 19’dan yüzde 9’a indirdiği dönemde enflasyon 24 yılın zirvesine yükselirken, “ben ekonomistim” diyen Erdoğan, faizi indirmeye devam edeceklerini söyledi. Erdoğan, önceki gün yaptığı açıklamada “Dünyada faizi sürekli yükselttiler. Ben de tam aksine faizi indirmenin mücadelesini verdim. Şu anda bizde faiz yüzde 9 bunu daha da düşüreceğiz” demişti. “Faiz sebep, enflasyon neticedir” sözünü tekrarlayan Erdoğan, “Buna inanmayanlar olabilir. Benim alanım ekonomi, neticesi de ortada” demişti.
 

AKP'nin söyleyemediği gerçekler
Şimdi dönelim. gerçekler. Bu ay aylık %6,65 enflasyon var. Pek her ay böyle olsa yıllık %116,54 Hani düşüyordu. Birde bir kez daha anımsatayım ne demişti Bakan Nebati: Enflasyonun Kasım ayında boynunu, Aralık ayında belini kırdık.” kim kimin belini krıdı acaba ?
Bugün: Yıllık enflasyon yüzde 57,68 oldu. Sizce enflasyonun beli kırıldı mı? Bunlar; 2021 Eylülünde saçmaladılar. 2022 Ocak'ta aylık enflasyon %11’in üzerine çıktı.Pahalılık azdı. Bu yıl enflasyon %6,65 oldu diye bayram ediyorlar. Oysa bu, geçen yıl hariç serideki en yüksek Ocak ayı enflasyonunun 3 katı.Baz etkisi gizlese de enflasyon milletimizi eziyor. Ocak ayında yıllık enflasyon;EN-AG’a göre %121, İTO’ya göre %80, TÜİK’in makyajlanmış rakamlarına göre ise %58. Ne kadar gizleseler de vatandaş gerçek enflasyonu biliyor, notlarını veriyor. Erdoğan: “Faizi %9’a düşürdük. Alansa benim alanım ekonomi… Neticesi ortada” dedi.
 

Netice fiyat etiketlerinde!
Evet, gerçekten de ortada: Türkiye hala dünyada; En yüksek tüketici enflasyonuna sahip 6, En yüksek üretici enflasyonuna sahip 3 ülkeden biri. Rakiplerimiz ise Surinam, Sudan, Zimbabve. Son bir yılda; Pirinç %108, Dana eti %93,Süt %88,Peynir - Tereyağı %81, Ekmek %66 zam görmüş. Bu da TÜİK marketlerinde hemde ! Su ve doğalgaz faturaları ise %100’ün üzerinde artmış. Hayat pahalılığı vatandaşı eziyor, Nebati Bakan “Zorlu dönem geride kaldı, önümüzdeki aylar çok daha iyi olacak” diyor. Anlaşılan aylar önce yattığı uykudan kendisi hala uyanamamış. Milletin kabusu devam ediyor. Gelelim başka bir noktaya Dostlar ! Domates fiyatı yıllık, sebze 2 yıllık, meyve 8 yıllık rekoru kırdı. Antalya Ticaret Borsası Sebze ve Meyve Endeksi’ni açıkladı. Ocak ayında endekslerdeki yıllık değişimler, miktarda domates, sebze ve meyve için son 8 yılın ortalamalarında gerçekleşti. Yıllık fiyat endeksl erindeki değişimler, meyve için 8 yılın rekoru olurken, domates için geçen yıldan sonra en yüksek, sebze için ise 2019 ve 2021 yıllarından sonra en yüksek rakamlar yansıdı.
 

Ümitlerimizi yitirdik
Türkiye ümitlerin, hayallerin yitirildiği, böylesine bir buhran dönemini, “Daha önce hiç yaşamamıştı.” Elinizi nereye değseniz, bin ah işitiyorsunuz. Aksaray’da çiftçi, 75 dönüm arazide şeker pancarı üretimini bırakmış… “72 yaşındayım, 15 yaşımdan beri çiftçilik yapıyorum ama hiç böyle bir dönem görmedim” diye feryat ediyor. Manisa Turgutlu’da esnaf: “80’li yıllarda zorluk vardı. Sene oldu 2023, çektiğimiz sıkıntılar 80’den beter. Böyle zor bir dönem görmedim” diyor. Tekirdağlı esnaf, “65 yaşındayım, ben böyle bir ortam görmedim. Ama bir şey söylesem langırt içerdeyim” diye halini anlatıyor. Ankara’nın Gölbaşı’nda bir başkası, “Buna sürekli oy verdik, mahvolduk. Tek adam rejimiyle olmuyor. Sabrımız kalmadı. 75 yaşındayım ben böyle bir dönem görmedim” diye dert yanıyor. 27 yıldır meslekte olduğunu söyleyen Niğdeli eczacı, zaman zaman bazı ilaçların bulunmadığını gördüğünü ama şu an rafların tamamen boşaldığını anlatıyor. O da yaşadığını, “Ben böyle bir dönem hiç görmedim” diye özetliyor.
 

AKP'nin Potemkin köylüleri
18. yüzyılda Rus General Potemkin’in, yokluk içindeki Kırım’ı ziyaret edecek Çariçesini memnun edebilmek için refah içinde görünen sahte köyler kurduğu rivayet edilir. Bugün Saray da seçim yaklaşırken sebebi olduğu eşi benzeri görülmemiş buhranı gizlemek için aynı “Potemkin Köyleri” gibi milletin önüne sahte mutluluk hikayelerini koyuyor. Ama midenin gurultusu Saray’ın kuru gürültüsünü bastırıyor.
 

Kuyruklar bitmiyor
2023 Türkiye’sinde ucuz ekmek kuyrukları son bulmuyor. Türkiye Cumhuriyeti 100'üncü yaşına girmişken, son yıllarda uygulanan ekonomi politikaları sonucu yurttaşlar yaz kış demeden ucuz gıda için kuyruklara giriyor. Tasarruf kemerini son deliğine kadar sıkmak zorunda kalan halk, İstanbul'da fırınlarda 6 liraya satılan ekmeği 3 liraya alabilmek için bazen saatlerce sırada bekliyorlar. Kar kış demenden sabahın 6'sında Et Süt Kurumu önüde biraz et almak için kuyrukarda sürünüyorlar . Öt yanda ise Ocak'ta enflasyon %6,65 oldu, memur ve emeklinin 6 aylık %8 sözleşme zammı ilk aydan buhar oldu.
 

100. yılında bu ülkeyi çökerttiler
Bu gün ülkede hukuk ve adalet yok edilince, hırsıza, yolsuza, arsıza gün doğdu. İşte daha geçenlerde Yolsuzluk Algı Endeksi’nin 2022 yılı sonuçları açıklandı. Türkiye’nin Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki yeri son 9 yılda 48 sıra birden kötüleşmiş. Yolsuzlukta, dünyada 180 ülke arasında 101. Sıraya düşmüyüz. Ekvador, Sri Lanka, Panama gibi ülkelerle sıralamada aynı yeri paylaşıyoruz. Bunca haksızlığa, hukuksuzluğa, yolsuzluğa millet ses çıkarmasın diye, yaptıklarının hesabı sorulmasın diye, bir yandan büyük bir hızla ceberrutlaşıyorlar. Milletin gülümsemesini çalıyorlar. Saray Türkiye’yi, Dünya Mutluluk Endeksi’nde 9 yılda 35 sıra geriletti. Bu endekste 163 ülke arasında 145. sıradayız. Ucube Saray rejiminde, Dünyada ne kadar endeks, ne kadar sıralama varsa hepsinde dibi gördük. Bu yapılanlar bu millete hak mıdır, bu yönetim bu millete hak mıdır, reva mıdır?
 

Zam yasağı bitti rekorlar kırılıyor
85 milyonun bileklerine bir pranga gibi takıldı bu rejim. AKP hükümeti ülkemizde çalışanların yarısından fazlasını, asgari ücrete mahkum etti. Ondan sonra geçtiğimiz Aralık ayında artırdıkları asgari ücret, bu yılın ilk ayında, yani tek bir ayda, enflasyon karşısında eridi gitti, açlık sınırının altına düştü. Evladına bir parça et yedirebilmek için insanlar, gün doğmadan kuyruklara giriyor. Türkiye’de besiciyi bitirdiler. Marketlere getirdikleri zam yasağına rağmen, sütün litresi raflarda 30 liraya gidiyor. Hatta bazı markalarda 30 lirayı da aşmış, 40 liraya koşuyor. Normal bir yoğurdun kilosu 30 liradan başlıyor, 45-50 liraya kadar çıkıyor. Peynirin fiyatı etle yarışıyor. Bir kilo değil, kahvaltıya bir kalıp peynir alıyorsunuz, kasada 120 lirayı bırakıyorsunuz. Peynir ekmek bile bu iktidarın döneminde, Cumhur İttifakı’nın döneminde, saray rejiminde artık lüks oldu. Memurun avuntusu bir simit Ankara’da 7 liraya satılıyor. Bugün marketlerde zam yasağı da bitti. Önümüzdeki günlerde Allah hepimize kolaylık versin.
 

Enflasyonu azdırdılar
“Faiz sebep, enflasyon netice” safsatası peşinde koştular, enflasyonu azdırdılar. “Nassımıza uymaz” dedikleri faiz ödemeleri de katlandı. Faizciler ihya oldu. Sadece geçen yıl bütçeden, bir avuç faizciye ödedikleri para 19 milyar dolar. Devri Hükümetlerinde milletten alıp faiz lobilerine aktardıkları para, 532 milyar 529 milyon dolar. Vatandaşın kesesinden, faizcilerin kasasına boru döşediler. Her ay 2 milyar 219 milyon dolar, her Allah’ın günü 72 milyon 949 bin doları her saat 3 milyon 39 bin doları, milletin cebinden aldılar, faiz lobilerine verdiler. Şimdilerde Nebati Bakanları çıkmış, “Ödediğimiz faize bakmayın, Milli Gelire oranına bakın” diyor. Bakıyoruz. Milletin hazinesinin maliyesinin başına atadıkları, bakanın hesabıyla son bir yılda faiz harcamalarının milli gelire, bütçe harcamalarına ve vergi gelirlerine oranı ona göre güya azalmış. Keşke doğru olsa, ama külliyen yanlış…
 

Hesap terse dönüyor
Bütçede görünen faiz harcamalarına, Kur Korumalı Mevduat hesaplarına, devletin hazinesinden ödediği, ama Saray’ın “Adına faiz demeden verdiği faizi” eklersek, Nebati Bakanın anlattığı hikaye tamamen yalan oluyor. Övünerek, “Önceki yıla göre düştü” dediği faizin; milli gelire oranı 0,5 puan artıyor, faizin bütçe harcamalarına oranı 2,4 puan artıyor, vergi gelirlerine oranı ise 1,6 puan artıyor.
Dahası da var. Nebati Bakan, rakamları eğip bükerken kantarın topuzunu bayağı bir kaçırmış. Milli Gelirin büyük kısmının, artık “faize değil yatırıma” gittiğini söylemiş. Güzel. Bizde bütçe okumayı biliyoruz, bütçeyi açıp bakıyoruz. 2022’de; yatırım harcamalarına giden para 276 milyar lira bütçeden. Faiz harcamaları ise kur korumalı mevduata verilen faiz hariç, 311 milyar lira. Şimdi Nebati bakanın bu hesabına göre 276 milyar lira, 311 milyar liradan daha büyük. Bu adam ya sayı saymayı bilmiyor, ya da kendi bütçesinden haberi yok. Böylesine, bırakın devlet Hazinesini, bakkal kasası emanet etmezler.

 

Doğalgaz fiyatlarını indirin!
Bir de Nebati Bakan, son bir röportaj vermiş dünyada gıda fiyatlarının, emtia fiyatlarının, konteyner fiyatlarının nasıl düştüğünü böyle allandıra ballandıra kalem kalem anlatmış. “Doğalgaz fiyatları da 700 dolar seviyesine inmiş durumda. Bütün bunlar, Türkiye’ye olan enflasyon baskısını hafifletti” diyor. Peki, Nebati Bakan, enflasyonu düşürmek için siz ne yapıyorsunuz? Dünyada düşen bu fiyatları milletimize yansıtmak için elinizi tutan mı var ne bekliyorsunuz? Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün grup toplantısında yaptığı çağrıyı buradan bir kere daha tekrarlıyoruz: Doğalgaz fiyatını, sadece sanayici ve elektrik üreticileri için değil, esnaf için, vatandaş için de düşürün. Hem de öyle yüzde 13, yüzde 18 değil. Dünyada doğalgaz fiyatları yüzde 80 düştü diyorsanız, siz de faturalarda buna göre bir indirim yapın. Kışın en çetin, en soğuk günleri geldi kapıya dayandı. Bu indirimi yapacaksanız şimdi yapacaksınız. Vatandaşımızı biraz olsun rahatlatın bu soğuk kış günlerinde. Nebati Bakan, sonunda kendi söyledikleriyle mest olmuş, Millet İttifakı’nın ekonomi kurmaylarına da akıl vermeye kalkmış… Ünlü bir yazar, “Kendini keman sanan oduna yazık…” diyor.
 

Böyle buhran görülmedi
Saray Hükümetleri, ülkemize ve milletimize, hayatın her alanında, daha önce görülmemiş bir buhran dönemini yaşattı. “Daha önce görülmemiş bir buhran dönemi” derken, bunu lafın gelişi söylemiyorum. Tam da kelime anlamıyla söylüyorum. Türkiye, hayat pahalılığının bu kadar hızlı arttığı bir dönemi daha önce hiç yaşamadı. Merkez Bankası’na faiz indir talimatı verdiklerinde, faiz de, enflasyon da yüzde 19’du. Bir yıl içinde, faiz yüzde 9’a düştü ama makyajlı resmi enflasyon yüzde 83’e fırladı. Tabi milletimizin yaşadığı gerçek enflasyonun bundan çok daha farklı olduğunu biliyoruz. Yok daha yukarıda. Böylesine hızlı bir enflasyon artışı, tarihimizde “daha önce hiç görülmemişti.” Sarayın sözde modeline göre, milletimizin çektiği bu ıstıraba karşılık, ekonomide çok büyük kazanımlar bekleniyordu. Paramız tamam başta değer kaybedecekti ama ihracat artacaktı, dış ticaret açığı da kapanacaktı. Cari fazlayla büyüyen bir ekonomi olacaktık. Ülkenin döviz kasası dolacaktı. Döviz kurları önce düşmeye başlayacaktı, sonunda enflasyonda düşecekti. Ama olmadı… Dış ticaret açığı 110 milyar dolarla, tüm zamanların en kötü seviyesine yükseldi. Milli paramız pul oldu. Geçtiğimiz yıl Merkez Bankasının arka kapısından yapılan ve uzmanların en az 108 milyar dolar olarak hesapladığı döviz satışlarına rağmen, dolar kuru 18 lira 80 kuruş civarında.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi