Barış Manço’nun bir aşk hikayesi

Türkiye'de rock müziğin öncülerinden olan ve Türkiye’nin gelmiş geçmiş en değerli sanatçıları arasında yer alan Barış Manço, 1960’lı yıllarda “Kaygısızlar” isimli bir müzik grubuna dahil oldu. Bu grupta henüz MFÖ kurulmamışken Mazhar Alanson ve Fuat Güner de vardı. Gruba zaten sürekli birileri dahil olup çıkıyormuş. Gruba dahil olan isimlerden birisi de hala ezbere söylenilen “Bu Kalp Seni Unutur mu?” ve “Gönül” gibi klasikleşen şarkılara imza atan Fikret Kızılok olmuş. Ama tabi Fikret Kızılok o zaman ünlü değilmiş, grupta gitar çalıyormuş.

Barış Manço da bir yandan nişanlı olduğu Marie Claude ile sıra dışı bir törenle evleniyor. Liege’de kıyılan nikahın ardından üç gün bir arada kalıyorlar ve sonra herkes işine dönüyor. Barış Manço plak çalışmaları için Londra’ya, fotomodel olan eşi Marie Claude ise bir reklam için İstanbul’a gidiyor. Ve bilin bakalım neler oluyor?

Marie Claude, İstanbul’a gittiği sırada Barış Manço’nun aynı müzik grubunda beraber müzik yaptığı Fikret Kızılok ile yakınlaşıyor ve aralarında aşk başlıyor. Ardından uyku tulumları ile beraber Anadolu’yu gezmeye gidiyorlar. Henüz 40 günlük evli olan Barış Manço bu durumu öğrendiğinde sizce ne yapıyor?

Hiçbir aşırılıkta bulunmadan direkt gidip boşanma davası açıyor ve 1970 yılında ihanetin görüldüğü evlilikleri resmen bitiyor. Dönemin dergileri de dahil herkes Marie ve Fikret Kızılok’un evlilik haberini beklerken, ayrılık haberi geliyor ve Kızılok, 1973 yılında Şeyda Kızılok ile evleniyor.

Olaylara şahit olan Barış Manço ve Fikret Kızılok’un ortak arkadaşı Arda Uskan olayı şöyle anlatıyor: “Barış’ın Belçika’dan getirdiği eşini Fikret Kızılok aldı. Barış ona ‘Mamur’ derdi. Mamur, ünlü Barış Manço’yu değil, Fikret’i tercih etti ve Anadolu’ya gittiler. Barış bizden birkaç yaş büyüktü ama gençliğimiz Moda’da beraber geçti desem yeridir. Bu olayın üzerinden yıllar geçtiği için anlatmakta bir mahzur görmüyorum. Fikret Kızılok, o günlerde Barış Manço’nun grubunda gitar çalardı. Barış da Marie Claude isimli Belçikalı bir kızla evli. Mamur diye çağırırdık. Çok tatlı bir kızdı. Fikret ile Marie birbirilerine aşık olmuşlar. Bir gece kapı çaldı. İkisi el ele gelmişler. ‘Bu gece sizde kalabilir miyiz?’ dediler. Sırtlarında uyku tutumları, ertesi sabah doğru Anadolu’ya gittiler. Sevmişler birbirlerini, yapacak bir şey yok. Barış hiçbir şey yapmadı, sessizce boşandı kızdan.”

Ben bu olayı zaten biliyordum fakat geçenlerde Birol Öztürk’ün yazdığı “Barış Manço – Yaz Dostum” kitabını okurken bu olayı da detaylı olarak öğrenmiş oldum. Bu arada Barış Manço ile ilgili pek çok kitap gördüm fakat en çok beğendiğim Birol Öztürk’ün yazdığı oldu.

Barış Manço’yu çok sevdiğimiz için onun başına böyle bir ihanet gelmesi ister istemez insanı biraz kırıyor. Ne kadar tuhaf değil mi? Belki de çoğu kişinin ortalığı ayağa kaldıracağı olayda Barış Manço tek kelime bile etmeden boşanıyor. 7’den 77’ye herkesin sevgilisi olan, adam olacak çocuklar yetiştiren, şarkılarında ve kurduğu cümlelerde sevgiyi aşılayıp doğruyu göstermeye çalışan ve ihanet gördüğü kişiye bile saygısını bozmayan Barış Manço, yine ne yapılması gerektiğini öğretmiş oldu...

“İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil tatlı dildir... Çıkmaz sokağa girmeden gösterelim ve hiçbir insandan esirgemeyelim sevgilerimizi. Üç beş günlük dünya hayatı değmiyor hiçbir kavgaya.” -Barış Manço

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuğçe Marik Arşivi