Cem Karaca film vakasında kim haklı?

Cem Karaca’nın hayatını anlatan ve adeta bir bilmeceye dönen “Cem Karaca’nın Gözyaşları” filminde yaşananlar artık kabak tadı vermeye başladı.

Son yıllarda sanatçı biyografi filmlerinde bir bereket yaşanıyor. Müslüm filminin yakaladığı gişe başarısının ardından Bergen’in hayatını anlatan film de gişe rekorları kırınca herkesi birden bir biyografi film sevdası sardı. Sanata sanatçıya nerdeyse hiç değer vermeyen sinema endüstrisi bir anda müzik insanların hayatlarına ilgi göstermeye başlandı. Epey biyografi filmi çekildi ancak hem gişe olarak hem de nitelik açısından çok azı başarılı oldu. Bilinçsiz ekipler ile alelacele çekilen şarkıcı biyografi filmlerinde ciddi bir enflasyon yaşandı.

yaziya-gom2.jpg

Bilmece gibi bir başlangıç

Müzik insanlarının hayatını ele alan filmlerden biri de Cem Karaca’nın hayatını anlatan film oldu. Bu film ilk gününden beri bir inatlaşma uğruna adeta kendini rezil etti. Cem Karaca gibi bir efsanenin anısına ayıp edilen hadiselere şahit olduk.

Bu filmin önce 27 Ekim 2023 tarihinde vizyona gireceği açıklandı, sonra bu tarih 23 Kasım 2023 ‘e çekildi, sonra 26 Ocak 2024 tarihine çekildi, sonra 2 Şubat 2024 tarihine çekildi yine olmadı 9 Şubatta vizyona girecek dendi o da olmadı. Nihayet filmin 26 Ocak 2024 tarihinde vizyona gireceği duyuruldu. Filmin ilk adı “Cem Karaca” olacaktı 2 Kasım 2023 tarihinde filmin adı “Cem Karaca’nın Gözyaşları” olarak değiştirildi. Yani filmin vizyon tarihinden tutun da adının seçilmesine kadar her aşamada ciddi fiyaskolar yaşandı.

Polemiklerle dolu bir hazırlık süreci

Bu süreçte filmin yapım aşamasında Cem Karaca’nın son eşi İlkim Karaca ile yapım ekibi ve Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca arasında bazı polemiklerin yaşandığını duyduk. İlkim Karaca bu film için kendisinden izin alınmadığı gerekçesi ile filmin yapımına karşı çıktı. Filmin yapımcısı filmde İlkim Karaca’dan izin alınmasını gerektiren bir durumun olmadığını söyledi. Bunu iddia ederken de filmde İlkim Karaca’nın yer almadığını söyledi. İzlerken sizde göreceksiniz Cem Karaca’nın hayatından kesitlerin yer aldığı filmde Cem Karaca’nın Türkiye’ye döndükten sonraki hayatına dair hiç nerdeyse hiçbir şey anlatılmamış. Bu senaristin ve yönetmenin zafiyeti mi yoksa sırf İlkim Karaca’nın itirazına nispet edercesine Cem Karaca’nın İlkim Karaca’lı yıllarına değinilmedimi diye düşündüm.

Bir cephede İlkim Karaca diğer cephede Emrah Karaca ve filmin yapımcısı. İkisi arasında yaşanan bu çekişme senaryo ve hikayenin işlenişine bile taşındıysa – ki bana göre taşındı- o zaman diyecek tek bir söz bile bulamam. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey olmaz.

kutu2.webp

Emrah Karaca - İlkim Karaca savaşı

Emrah Karaca film için kendisinden izin alınmadığını söyleyen İlkim Karaca’yı ağır ithamlarla eleştirdi. Kadının ne üçkağıtçılığı kaldı ne vefasızlığı ne de hırsızlığı. Kim hırsız kim vefasız bilemem o benim alanım değil hatta beni aşar ama Emrah Karaca’nın bu süreçte İlkim Karaca için söylediklerini ona yakıştırmadım.

Emrah Karaca İlkim Karaca’nın sanatçının kalpaklarını, tablolarını sattığını söyledi. İlkim Karaca’nın Cem Karaca’nın mirasından kendisine kalan eserlerinin dörtte bir orandaki haklarını da sattığını söyledi. Bu argümanları sıralarken Emre Karaca, İlkim Karaca’yı vefasızlıkla suçladı. Bu beni çok şaşırttı. Bu kadın eşinin eşyalarını ve kendisine miras kalan yüzde 25’lik eserlerinin haklarını herhalde durup dururken satmadı diye düşündüm. Eserlerin dörtte birlik hakkını satın alan edisyon şirketinin sahibi Mine Aksoy “İlkim Hanım defaaten benim kapımı çalmıştır. 'Ben bu işten yoruldum, lütfen haklarımı satın alır mısın?' demiştir. Ben kendisine edisyon sözleşmesi teklif ettim. Edisyon istemediğini ve devir istediğini söylemiştir. O dönemin ciddi bir meblağ karşılığında ben bu hakları devir aldım” dedi ve İlkim Karaca’nın kendisine kalan eserleri haklarını nasıl sattığını anlattı.

Burada benim anlamadığım bir şey var. Cem Karaca’nın eşya ve şarkılarından kendisine kalan payı sattıysa bunun nedeni olamaz mı? Bu kötü ekonomik şartlarda hepimiz gibi İlkim Karaca’da parasız kalmış olamaz mı? Sattığı eşya ve eserlerden hayatını ikame etmiş olamaz mı? Bunun neresi hırsızlık? Emrah Karaca bu aşamada İlkim Hanıma biraz haksız davranmış.

cem-karaca-foto-2.webp

Türkiye’nin kanayan yarası

Telif Türkiye’nin kanayan yarasıdır. Son elli yılda sanatçıların milyarlarca dolarlık hakları heybeye gitti, telif adı altında bir yumurta bir ekmek parasına talim edenler oldu bu ülkede ki hala da sanatçılarımızın büyük bir bölümü böyle. Telif mekanizması adam gibi yürümüyor bu ülkede. Eksiklikler var, olabilir de ama bu eksikliklerin telafisi biraz da insanların vicdanlarına kalmış bir şey.

Emrah Karaca kendisi açıkladı ve “mahkeme Cem Karaca’nın eserlerinin haklarının dörtte birini İlkim Karaca’ya verdiğini” söyledi. Buradan hareket ederek İlkim Karaca eşi hakkında çekilen bir filmden manevi ve maddi bir talepte bulunamaz mı? Bence bırakın İlkim Karaca’yı bunu filmin yapımcısı ve Emrah Karaca’nın kendisinin düşünmesi ve İlkim Hanımı çağırarak ona manevi ve maddi bir jestte bulunması gerekirdi. Ama bunun aksine filmde Cem Karaca’nın hayatını anlatırken İlkim Karaca’lı yılları görmeme stratejisini benimsediler.

Ben paraya pula bakmam, aile kutsal bir müessesedir. Emrah Karaca sever veya sevmez ama İlkim Karaca Cem Karaca’nın son yıllarını geçirdiği, Cem Karaca’nın vefat etmeden bir gece önce aynı yastığa baş koyduğu insandı. Buna da mı saygınız yok?

yaziya-gom.jpg

HUKUK SAVAŞI

Bu film vakasında İlkim Karaca çok savaştı. Türkiye’de bu tür konularda savaş vermek zordur. Haklıda olsanız haksız da olsanız zor süreçlerdir bunlar. İlkim Karaca’da bu zor süreçte kendi tezleri doğrultusunda hukuk mücadelesini sürdürdü. Mahkeme mahkeme dolaştı filmin gösteriminin durdurulmasını talep etti. Normal şartlarda bir bireyle hali vakti yerinde olan bir yapımcı arasında yaşanan bu hukuki süreç filmin vizyona girdiği gün farklı bir boyut aldı.

Mahkeme filmin yapımcısının bu film için 90 milyon lira harcadığını söylemesi ve filmin gösteriminin durdurulmasının kendilerine zarar vereceğini söylemesi üzerine İlkim Karaca’nın tarafına taleplerinin gerçekleşmesi için 3,5 milyon liralık bir teminat bedeli yatırmasını talep etti. Bunun için ona bir süre verdi. Herkes İlkim Karaca’nın bu teminatı bulup bulamayacağını merak ederken kendisine verilen sürenin bitimine saatler kala İlkim Karaca tarafı söz konusu teminatı buldu ve yatırdı. Şimdi filmin vizyondan kalkması an meselesi.

Filmin yapımcı tarafının avukatı hemen yeni bir dosya üzerinde çalışmaya başladı. İlkim Karaca ise bu filmin kendisinden izin alınmadan çekildiğini ve Cem Karaca’nın hayatını tüm gerçekliği ile anlatacağına inanmadığı tezini yeniledi. Şimdi maçın diğer raundunu bekleyeceğiz.

cem-karaca-ilkim-karaca.webp

İLKİM KARACA HAKLI MI?

Çok gereksiz bir muhabbet oldu bu. Ben İlkim Karaca’yı bu davada haklı buluyorum. Avrupa veya Amerika’da olsaydı emin olun Cem Karaca gibi bir efsanenin haklarına sahip olan herkes yüzde 1 hakkı dahi olsa bu film için telif alırdı ayrıca en küçük mirasçıdan dahi izin alınırdı ve bu film öyle çekilirdi. Bu işlerin Türkiye’de de öyle yürümesi lazım. Mahkeme Cem Karaca’nın vefatından sonra İlkim Karaca’ya eserlerinin yüzde 25’lik temsil hakkını verdiyse o zaman Cem Karaca’nın eserlerinin de kullanıldığı ve bırakın eserleri efsane sanatçının kendisinin kullanıldığı ve kullanılacağı tüm materyal ve yeniden üretilen yapımlarda İlkim Karaca’ya yüzde 25 oranında bir telif verilmeli ve ondan izin alınmalıdır. Bu tabii ki benim vicdani görüşüm. Bu konuda kanunlarımız da boşluklar var, miras sadece geçmişi kapsıyor ama geçmişteki bir varlığın gelecekti haklarını da kapsamalı ve İlkim Karaca’da Emrah Karaca ‘da bu mirasın temsiliyetini yapmalı.

Şimdi bu iş ne olur? Ben Emrah Karaca’nın yerinde olsam nefret dahi etsem babamın çok büyük bir buhrandan sonra adeta hayata yeniden döndüğü bir dönemden son nefesini verene kadar yanında olan insana babamın seçimine duyduğum saygımdan dolayı saygı duyar ve her attığım adımda onunla beraber olmayı tercih ederdim.

Arşivimi tararken şans eseri Cem Karaca’nın 2001 yılında İlkim Karaca’ya yazdığı bir mektubuna rastladım ve duygulandım. Bu mektubu yazan kişinin hatırasına bu mektupta atıfta bulunulan kişiye biraz saygılı olunmalı.

Filme gelince… Film kötü değil, muhteşem mi? Oda değil. Cem Karaca’yı geçmişte tanıyan biri olarak çok ciddi eksikler yakaladım filmde. Eksikler olacak normaldir aslolan sanatçının hatırasının güzel yaşatılmasıdır. Bu da mahkemeler ve inatlaşmalarla değil ona ve onun yaşarken saygı duyduğu kişilere ve nesnelere saygı duyarak olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mihalis Kuyucu Arşivi