Meral Hanım kime hizmet ediyor, nereye koşuyor?

Seçimlerin yaklaşması sonrasında MHP artıklarının kurduğu İYİ Partinin seçime girmesi için CHP'nin demokrasi örneği göstererek onlara 15 milletvekili vererek grup kurdurmaları ile seçime girme hakkının kazandırdığını da biliyoruz.

Geçmişte neler oldu?

Bu durumu böyle bildikten sonra geçmiş dönem seçimlerine bir göz atmak gerekiyor. 1946 da çoklu partiye geçiş kararından sonra CHP’nin içinde yetişen ve orada politika yapanların bir araya gelerek kurdukları Demokrat Parti'nin 1950 seçimlerinde iktidar olduğu da biliniyor.

60 darbesi sonrasında partilerdeki hareketlenme kuruluşlara ve sonrasında yapılan seçimlere bakıldığın da genelde hep merkez sağ partilerin iktidar olduğu da ayrı bir gerçek. MC Hükümetleri ve 80 darbesi sonrasında kurulan koalisyonlarda sol ve sosyal demokratların çok etkili olmadığı da ayrı bir gerçek.

99 seçimlerinden sonra kurulan ANAP, DSP ve MHP koalisyonunun nasıl kurulduğu ve Bahçeli tarafından nasıl yıkıldığı da bilinen bir gerçek.

İşin garip tarafı o koalisyon yıkılırken, siyasi yasaklı olmasına rağmen parti kurma hazırlığı yapan Recep Tayyip Erdoğan Adalet ve Kalkınma partisini kurarak 2002 seçimlerine girmeyi hak kazandı, önceki hükümet ortaklarının baraj altında kalmaları sonrasında iktidar oldu ve bu güne kadar iktidarını sürdürüyor.

Komplolu seçimler

Yine geçmişti İsmail Cem'in kurduğu partinin ölü doğması, Cem Uzan’ın kurduğu Genç Parti’nin diğer partilerin özellikle MHP’nin baraj altında kalmasına neden olduğu ayrı bir gerçek. Geriye baktığımızda Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu’nun başında bulunduğu partilerin birleşmesinin birden son bulmasını, daha sonra yine bir seçim öncesinde BBP nin lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşmesi, düştüğü yerden başka bir alanda enkaz aranması sonrasında o araçta bulunanların hepsinin vefatı ile sonuçlanması da hafızalarımızda ayrı bir yerde duruyor. Ayrıca partilerine küsüp parti kurup tabela olarak kalan partilerin adları arşivlerde duruyor.

Kaset olayları

Olaylar ve operasyonlar bitmiyor. Nedense her seçim öncesinde komplolar sürüyor. Buna en önemle örnek olarak geçtiğimiz günlerde vefat eden Deniz Baykal’ın ve MHP’nin önemli kişilerine yapılan kaset olaylarını gösterebiliriz.

Devam edelim, geçtiğimiz dönemlerde Cumhurbaşkanlığı adayı Yılmaz Büyükerşen'in gösterilmesi kararlaştırılmışken, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun birden aday gösterilmesi ayrı bir vaka değil mi?

Sonrasında yapılan seçimde Muharrem İnce'nin, “Adam kazandı” açıklaması hala çözülemedi. Tüm bu açıklamalar 1946 yılından bu yana hep sağ iktidarlara yaramış ve günümüzde de devam etmektedir.

Şimdi neler oluyor

Gelelim günümüze, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini kaldırıp yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i kurmak için bir araya gelen Millet İttifakının kurduğu 6’lı masanın durumuna. Masa bir yılı aşkın bir süredir ülkemizin geleceği nasıl olacak. Anayasa da neler olacak, devlet nasıl yönetilecek, laiklik ve demokrasi nasıl güçlenecek gibi birçok konuda anlaşan ve topluma açıklanan metinler sonrasında, halk, “Millet İttifakı iktidara geliyor, geldi. O masa bardağı bile aday gösterse oy vereceğim” derken aday belirleme toplantısında Meral Hanım şarampole yuvarlandı.

Ancak masa kurulduğundan bu yana İYİ Parti kanadının alt yapısındaki kişiler, “Kazanacak aday” demeye başladılar. Ancak kazanacak adayın kim olduğunu açıklayamadılar. Meral Hn. Her fırsatta, “13. Cumhurbaşkanı masamızın adayı olacak” derken bahsettiğim alt kadrolan kazanacak aday söylemlerini Kılıçdaroğlui’nun halktan destek görmediğini açıklayıp durdular. Bu çatlak sesler için partinin sözcüleri, “Onlar kişisel görüştür. Partimizi bağlamaz” derlerken partilerinde kazanacak aday profili olmadığı için aday ismi de açıklayamadılar.

Sonuçta, son toplantıda tek aday üzerinde mutabakat sağlanıp imzalar atıldıktan sonra. Partisinde kazanacak aday olmayan Akşener, CHP’nin Belediye Başkanları olan İmamoğlu ve Yavaş ta aday olabilir teklifini sundu.

Kılıçdaroğlu, başkanlarının göreve devam edeceği belirtip sonrasında başkanlarında Kılıçdaroğlu’nu desteklediklerini açıklayınca Meral Hanım çareyi kurullarını toplamakta buldu. Tabi ne konuşuldu ne oldu bilemiyoruz ama beklenildiği gibi pat diye masadan ayrıldığını açıkladı. Bu açıklamadan sonra çeşitli yorumlar yapıldı, genelde , “Acaba Meral Hanıma birileri Bakan olduğu dönemlerde Sakarya, Düzce Hendek üçgeninde infaz edilen cinayetler mi hatırlatıldı. Yoksa Cumhuriyet Savcılığında bekleyen FETÖ terör örgütü soruşturması dosyası mı hatırlatıldı” yorumları yapıldı. Bunların durumunu bilemem ama masadan ayrılması elbette Tayyip Bey’e yaradığı kesin.

Yarınlarda Cumhurbaşkanı TBMM’yi feshedip seçime gitme kararından vazgeçip 360 vekille fesh yoluna giderse Meral Hanımın AKP ve MHP vekillerin yetmediği 360 sayısını bulmada destek olabileceği böylece Tayyip Bey'in adaylığındaki tartışmalarında son bulacağını belirtenler var.

Şimdi ne yapacak?

Meral Hanım, ittifaktan ayrıldığına göre bundan sonra, Ya Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kabul edip masaya dönecek. Muharrem İnce, Ümit Özdağ ile yeni bir ittifak kurup İnce’yi aday gösterecek. Ya da daha önce Tayyip Bey'in aleyhine demediğini bırakmayan Süleyman soylu ve Numan Kurtulmuş gibi söylediklerini unutup Cumhur İttifakına dahil olacak. En önemlisi de, “Madem masadan ayrıldım. Öyleyse ben adayım” diyecek.

Tüm bunları bekleyip göreceğiz. İYİ Parti tarih mi yazacak, tarih mi olacak. Meral Hanımın yan çizmesinden sonra partiden istifa edenler göz önüne alındığında İYİ Parti şimdiden tarih olmuş gibime geliyor. O zaman nereye koştuğunu da anlamış olacağız…


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi