Bir sorunu ya da bir konuyu ne kadar özenle ve dikkatlice yazarsanız yazın, önce sizin doğru anlaşılmanız için, o yazı okunmalı, sonrasında ise yazıyı okuyan doğru anlamalı ve doğru idrak etmeli.

Eğer okuyucular bunca gazetecinin, habercilerin ve yazarların sunduğu, yazdığı bilgiler okunmaz ise, izlenmez ise okunduğunda her hangi bir bilgiye sahip olamıyorsa ne yazarsan yaz boş olur maalesef yazılanlar hava da kalır.

Okumadan bilen, okumadan inanan, duyduğuna, körü körüne inanan insanlar sürüsüne dönmemek için önce okumalıyız.

Okuyan bilgi sahibi olan bir insan kimsenin yalanına inanmaz.

Yani tüm bunlardan önce tüm vatandaşlarımız okuma alışkanlığı olmalı

Birileri çıkıp ekranlarda gözümüzün içine baka baka yalan söylerken, sen dolandırdın yok asıl sen dolandırdın sen servetini çok artırdın, derken bunu izleyen bizlerin bir kısmı doğru söylüyor derken, diğer bir kısım insanımız ise kesinlikle yalan söylüyor diyoruz.

Bu iki zıt görüşün nedeni ne olabilir?

Doğru bir tanedir tabi ki.

Okuma alışkanlığımızın yeterince olmaması

O konuda bir bilgimiz yok bilmiyoruz ya da o konuyla ilgili bilgimiz vardır okumuş ve biliyoruzdur.

“Yani ya bilmeden inanıyoruz ya da bilerek inanmıyoruz”.

Hangisi doğru hangisinin yalan yanlış olduğunu bu bilgiyi okuyarak biliriz tabi ki.

Yaşadığımız bu dünyada her ülkede insanların çoğunun kaderini belirleyen bir uğraş vardır.

Nedir bu uğraş

Ülkesini yönetmeye talip yöneticiler yani bizler buna siyasetçiler diyoruz.

Bizlere derler ki ben çok yetenekliyim seni en iyi ben yönetirim ben size daha güzel hizmetler verebilirim yaşadığınız bölgeyi yaşadığınız ülkeyi ben daha güzel ve adil yönetirim der.

Sizde tanıyor ya da güveniyorsanız oy verirsiniz

Siyasetçilerin aldığı tüm kararlar insanlığın yararına olmalıdır

Çünkü devletler ve hükümetler o temsil ettiği, seçilerek geldiği milletler için vardır.

Devlet ve millet bir bütündür biri olmazsa diğeri olamaz

Konu kısaca siyasetçilerimiz siyaset dünyasına çalıp çırpmak, egolarını tatmin için mi yoksa gerçekten halkın çıkarları için mi geliyor bunu çok iyi etüt etmeliyiz.

Yaptığı hizmetlere, aldığı kararlara, çıkarılan yasalara, milli ekonomiye katkısına bakılmalıyız memnun değilsek o parti bu parti demeden alaşağı edebilmeliyiz.

Zira orada yapılan her icraat ülkenin içinde yaşayan iş adamından tutunda bilim insanına, mühendisinden, doktoruna, işçisinden, emeklisine kadar alınan her karar toplumun her bireyi için çok önemlidir.

Alınan kararlar ne kadarı toplum yararına ne kadarı ulusal çıkarımıza ve ne kadarı çoğunluğun yararına alınmış kararlardır çok iyi analiz edilmeli.

Bu üzerisinde yaşadığımız güzel yurdumuzun en önemli konusu siyaset sahnesine girmek isteyen kişilerin bu alanlar için yeterli olup olmadığıdır

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi ehil olmayan yeterli olmayan insanları değil donanımlı insanları siyaset sahnelerine taşıyalım ki,

Bizlere doğru eğitim veren, ezenden değil ezilenden yana olan, yalan söylemeden siyaset yapan, bilime, sanata, milli geliri artmasına çalışan,

Huzur ve refah içinde yaşamamızı sağlayacağına inandığımız insanları siyaset sahnelerine taşıyalım bu bizlerin elindedir başkalarının değil toplum ne ise yöneticisi de odur.

Bunun içinde çok araştıran ve çok okuyan bir halk olmalıyız

Doğru yönetim sergileyen tüm siyasetçilerimizi tenzih ederek diyorum ki,

Yoksa çalan, yandaşları, akrabaları, hemşerileri için siyaset yapan, egosunu tatmin için geldiği makamı her türlü dolaplarla yıllarca elinde tutan, ehil ve liyakatli olmayan, ölmeden, kovulmadan bırakmayan,

Siyasetçi profillerinden kurtulmamızın mümkün atı yoktur

“Aklımızı açık tutalım”

Not: Adalet bakanlığını ruhsal dengesi bozuk insanların sağlık durumları hakkında yeterince bilgi sahibi olmadan çarşı pazara gez diye izin vererek bir kızımızın ölümüne sebep olduğu için şiddetle eleştiriyorum ve sonrası da ise bu tedbirsizliği yapanların başına aynı durum gelmesini diliyorum……..