Savaş Ukrayna'da ama batan biz olduk !

TÜRKİYE zaten ekonomik olarrak son derece zor durumdaydı. üzerine tuz biber olarak Ukrayna-Rusya kriz ve savaşı geldi. Kelime anlamıyla toz şeker gibi dağıldık. Başta AB ülkeleri olmak üzere Rusya'ya uygulanan yaptırımlar özellike para akışının durması ekonmimizi vurdu. Sadece buda değil. Ülkemizde Buğday fiyatları 14 yılın zirvesine çıktı. Bugünkü siyasi iktidar resmen 20 yılda ülkeyi kendi çıkarları için dışa bağımlı edip fakirleştirdi. Ülkemizde son bir sene içinde benzin yüzde 134, mazot yüzde 159, LPG ise yüzde 143 arttı. Mazot 17 lirayı geçmişken tarladaki bir liralık domates, tezgahta nasıl bir lira kalsın.
 

Yine elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza yüzde 341, sanayide yüzde 435, konutlarda ise yüzde 147 zam yapıldı.Bu arada Brent Petrol 110 doları geçti. Dolar 14 lirayı geçti. Akaryakıtın ÖTV’sine %30 zam geldi. Eğer müdahale edilmezse 2-3 güne Otogaz : 13, Benzin : 20, Motorin: 20 lirayı görecektir. Perişan halimizin bu rakamlara dönüşmüş halidir. Umarım böyle olmaz. Yoksullukla mücadele ettiğimiz yetmiyormuş gibi bir de para sahibi bir avuç azınlık, kur korumalı mevduata para yatırdı onların zararını çekeceğiz.
 

Bakın hep aynı model dikkat edin önce zammı yüklüyorlar ardından indiriyorlar.Şirketlerin kârına dokunmayan hükümet halkın elektrik faturasını ne kadar düşürdü? Yüzde 10! 100 liralık fatura 90 liraya düştü! Ama ardından bunu yapanlar indirime sevinip kendilerine şükretmemizi bekliyorlar.Bu düzenleme derdi çözmez. Elektrik zamları mutlaka geri alınsın. Başkasını bilemem ama ben bu uyduruk indirmler ve ardıdan üstü kapalı bindirimler sevinemem Dostlar.
Aralık ayında 219 TL elektrik parası ödeyen vatandaşın faturasını önce 350 liraya çıkarıp sonra 301 liraya düşürdüler. Vatandaşı zamma sevinecek hale getirdiler. Fahiş elektrik zammında adeta Mehter Marşı'nı andıran iki ileri bir geri yöntem uygulandı. Bu arada Dostlar; İstanbul'un enflasyonu yüzde 55'i aştı: Son 20 yılın zirvesine yerleşti..
 

Enflasyon rekor kırıyor
İstanbul’da perakende fiyatlar şubatta bir önceki aya göre yüzde 4,44 arttı. İstanbul’da perakende fiyatlar şubatta bir önceki yıl aynı döneme göre yüzde 55,32 arttı.İstanbul’da toptan fiyatlar şubatta bir önceki aya göre yüzde 3,38 arttı. İstanbul’da toptan fiyatlar şubatta bir önceki yıl aynı döneme göre yüzde 58,59 arttı. İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) hesaplamalarına göre; şubat ayında İstanbul'da perakende fiyatlar aylık bazda yüzde 4,44 artış kaydederken toptan fiyatlar ise yüzde 3,38 artış gösterdi. Toptan eşya fiyat endeksi ise aylık % 3.38 yıllık % 58.59 arttı. İstanbul'da perakende fiyatlar Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 13,78, geçen yıl aynı aya göre yüzde 50,91 artış göstermişti. Türkiye için Alman Deutsche Bank enflasyon tahmininini açıkladı. TÜFE'nin yıllık % 53.2’ye yükseleceğini, aylık bazda % 4 artacağını öngördü. Enflasyonun Mayıs’ta % 60’a çıkmasını, Ekim ayına kadar % 55’in üzerinde seyretmesini bekliyor. 2022 yıl sonu enflasyon tahminini % 33’ten % 36’ya yükseltti..İstanbul Ticaret Odası tüketici fiyatları endeksi aylık % 4.44 yıllık % 55.32 artış kaydetti. Görüyorsunuz. Bakınız maalesef borcumuz geleceğe dönük hayal kırıklığımız, mutsuzluğumuz, evlatlarımızın torunlarımızın geleceğine dönük umutsuzluk, özgürlüğe olan açlığımız büyüdü. Başka neler oldu ki. Sayalım: İşsizlik, borç, faiz, mafya, çete, yolsuzluk, hırsızlık, taciz, kadın ölümleri, tarikat, cemaatler, yoksulluk eğitimsizlik büyüdü. Eğer bir ülkenin yöneticileri, yönetimde iken daha da zenginleşiyorlarsa o ülkenin halkı fakir kalmaya mahkumdur. Dostlar Türk Lirası’ndaki dünyada eşi benzeri görülmemiş değer kaybından, Putin’e İran’a bağlı doğalgaz ithalatından, Azerbaycanlı, Türkmen, Kazak kardeşlerimizin doğalgaz kaynakları dururken Rusya’nın kaynaklarına bel bağlamaktan kaynaklanıyor. Akdeniz’de herkes gaz arıyor bir tek bir arayamıyoruz. Dış politikadaki politikasızlık enerjide de bizi vuruyor. Biz şu an akaryakıtı ABD’den, Angola’dan, Etiyopta’dan ve Arjantin’den daha pahalıya kullanıyoruz. Belarus’tan, Endonezya’dan, Afganistan’dan, Suriye’den bile daha pahalıya kullanıyoruz.
 

Ali cengiz oyununa geldik
Bugün acı gerçeğişi şudur ki ekmek 10 lira olsa zaten beyaz ekmek zararlı diyen kitle ile elektriğin KDV’si %18 den %8 e düşünce sevinen kitlemiz aynıdır. 17 liraya 45 dakikalık şarj ile 7 saat (420 dakika) çalışacak traktöre inanan bizim Osman ;17 liralık 1 litre mazotla 15 dakika traktör kullanamayıp, öküzle tarlasını sürmeye devam etmektedir ki. Kitleden kastım da budur. Ve sıkıntı da buradadır. Dostlar! Elektriğin KDV'si yüzde 18'den yüzde 8'e düşürülürken doğal gazda elektrik üretim amaçlı tarifeye %18 zam geldi. Bayram değil seyran değil nereden çıktı bu diye düşünürken cevabı gecikmedi. Gelecek zammı KDV ile dengeleyip Ali -Cengiz oyunu yaptılar. Tarımsal sulamada elektrik KDV si %18 den %8 düşürüldü. Ama elektrik üretilen doğalgaza ise zam geldi.Faturalara yansırsa verir gibi yapıp fazlası ile geri alınacak.Şaşırdık mı?AKP iktidarı taktiği bu
 

Elektrik zammında mehter indirimi
Yeni düzenlemeyle ocak faturasına göre elektrikte 49 lira indirim, aralık faturasına göre ise 82 lira zam yapıldı. Yani indirim yapar gibi gösterip bindirime devam ediyor. Fahiş elektrik zammında adeta Mehter Marşı'nı andıran iki ileri bir geri yöntem uygulandı. Üretim ve dağıtım şirketlerine dokunamayan hükümet sonunda devlet kesesinden KDV indirimi ve kademe düzenlemesine gitti. Yeni kararla esnafın elektrik faturasında da önemli düzeyde indirim sağlandı. Buna göre tek zamanlı tarifeden elektrik kullanan ticarethaneler kullandıkları elektriğin günlük 30 kWh'ye aylık 900 kWh'ye kadar olan kısmını normal, üzerini yüksek zamlı tarifeden ödeyecek. Yapılan bu düzenlemeyle ayda 900 kWh elektrik tüketen bir esnaf 2 bin 462 TL yerine bin 846 TL elektrik fatu- rası ödeyecek. Bu esnafın elektrik faturası ayda 616 TL ucuzlayacak. Ayda 900 kWh'yi aşanların elektrik faturası yine kabaracak.
 

Bu ülkeye huzur ve refah gelmeyecek mi?
Yırtık ayakkabılarla ve elbiselerle, Pazar sonu çürük sebzeleri toplayan, ucuz ekmek ve askıda ekmek kuyruklarında ömür tüketen, yönetenlere “Bir canımız kaldı artık daha neyimizi alacaksın” diyen ses çınladıkça kulaklarda, Adalet gelmeyecek bu ülkeye dostlar. Dertler büyüdü. Yarınlar için endişeler büyüdü. Hayat pahalılığı büyüdü. İktidar şunu yapıyor ve aklımızla dalga geçiyor; Bakın bir kez daha özetleyelim; "Önce 165 kuruş zam yaptığın benzine 23 kuruş indirim yap; Önce yüzde 127 zam yaptığın elektrikte KDV'yi yüzde 10 indir. Doları 18 oldu diye zam yap sonra 13,5'a inince indirim yapma. Bir depo benzin 1000 liraya dolsun traktör 1250 liraya. Yemiyor sonra sıkılmadan milleti halaya davet et. Gerçekleri söylemek zorundayız. Dostlar. Dünyanın ilk "hibrit" vatandaşı oldum.Maaşın yarısını elektrik, diğer yarısını benzin olarak kullanıyorum. Ülkemizde asgari ücretli bir vatandaş eline geçen net 4.253,40 liranın tamamıyla yemeden içmeden alt segment bir araba almaya kalksa 85 ay çalışmak zorunda. Bu 85 ayın 42 ayı arabanın kendisi için kalan 43 ayı ise vergileri için çalışmak durumunda hal bu kadar kötü yani: Dostlar; Buradayız çünkü dertliyiz. Feryadımız var. Kendi memleketimizde insanca yaşama koşullarından mahrum bırakılıyoruz. Buradayız çünkü geçinemiyoruz, faturalarımızı ödeyemiyoruz, kış günü ısınamıyoruz, çarşıda pazarda zamlara yetişemiyoruz. Biz bu memleketin gerçek sahipleri, üretenleriyiz.işçisi çiftçisiytiz. Böyle bir yaşamı kesinlikle hak etmiyoruz. Dostlar; Bu ülkede; hekimler hayat kurtarırken canlarından oluyor !. Kadınların son cümleleri "ölmek istemiyorum" oluyor ! Çocuklar cinsel istismara maruz kalınca bahanesi, "küçüğün rızası" oluyor ! Bu ülkede adalet yerini bulmuyor, huzur verilmiyor, güven sağlanmıyor .
 

Altın toplamaya başladılar !
Geçende yazmıştım. Nebati bakanın 2. Zihni sinir projesi yaşama geçti. Artık elinizdeki altınlarınızı, Türkiye'nin her yerindeki, yetkili kuyumcular aracılığı ile haftanın her günü banka hesabınıza kolayca ve güvenle aktarmanızı sağlayan bir sistem çalışmaya başladı. Şimdi göreceğiz kadınlarımız annelerimizi; altın işine girecekler mi? Benca asla girmezler. Altını koynunda saklayan, eşine vermeyen yastığın için sokup saklayan, torbaya sokup diken bu insanlar altını bu devlete vermez.. Bunu yazın bir kenara.
Birde bir kere altın tasarufu öyle olmaz. Ekonomi üçlü veya dörtlü sac ayağından oluşur. Ülkemiz insanı biriktirme sahiplenme hastalığına tutulduğu için sac ayaklarından birini kırmak lazım. Bu ayak altındır. Kırdınmı diğer ayaklar kendiliğinden kırılıp ekonomi üretim isdihdamlı yatırım olur.
Altın kurunu dünya konjektoru belirliyor. Bu durum hazineye yük, millete zam olarak geri dönecektir. Vakit kazanmak için evet iyi , herzaman ki gibi uzun vadede halk ödeyecek.Ama bu iş öyşe iktidar için kesinlikle kolay olamayacaktır.
 

Bahara savaşla girdik!
Salgından bunalan insanlık 2022’den çok şey bekledi ama o elinde tank ve tüfekle geldi. Mart, ayına bahara girdik. İki cemre düştü, mis kokan nergisler açtı, çayırlar yeşillenmeye, buzlar erimeye, göçmen kuşlar süzülmeye başladı. Bahardan beklentimiz büyük, umarım bizi üzmez.Bakalım umarım güzel şeyler görürüz. Buna o kadar çok gereksinmemiz var ki Dostlar.


AKP yoksulluğu yönetiyor
AKP yoksulluğu yok etmek yerine yönetmeyi tercih etmiştir. Yani bu ülkede doğru işler yapalım, gerekli desteklemeleri yapalım, çiftçilerimiz Avrupa'daki çiftçiler gibi, Atatürk'ün dediği gibi ‘Milletin Efendisi' olup millete baksın, Türkiye'yi doyursun demek yerine biz onları yoksul, muhtaç ve bizim elimize baksınlar hale getirelim demiştir. Vatandaşa saygısı olmayan, dalga geçen, yoksulun halinden anlamayanlarla yolları ayırmanın vakti geldi. 20 yıldır Türkiye'de rüzgar zenginlerin arkasından esmektedir. 20 yıldır yapılan her icraat, örneğin Türkiye'nin en zengin müteahhitlerini dünyanın en zengin müteahhitleri yapmıştır. En çok vergi vermesi gerekenler en az vergiyi vermiş. Sıkıştıkları yerde mecliste hemen vergi affı ile yandaş müteahhitlerin AKP'nin zengin ettiği yandaş şirketlerin vergileri affedilmiştir. Ama 20 yıl boyunca çiftçinin, emeklinin, emekçinin, yoksulun yüzün güldürecek kalıcı adımlar atılmamıştır.
Engellisine, yaşlısına evde bakan ve çıkardıkları bir takım ödeneklerle bunların bakımı karşılığında muhtaçlık aylıklarıyla hayata tutunmaya çalışan insanlar Cumhuriyet projesi değildir.Yapılan zamlar vatandaşı canından bezdirdi. Yüz liralık elektrik faturası 250 lira gelmektedir. Çiftçi eski model traktörünü yenilemiyor. Bakıma gitmekten korkuyor. Çünkü yedek parça ateş pahası. 60 litrelik deposunu 1000 liraya dolduruyor. Çiftçiler artık Ankara'ya ‘Yeter Artık. Bıçak Kemikte' diye sesleniyorlar.
 

Fiyatlar şahlanacak
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez yaptığı açıklamada Türkiye'de halihazırda tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle gıda enflasyonun giderek arttığını ve savaşın bunu daha 'yıkıcı' hale getirdiğini belirtti.Son birkaç günde petrol mazot fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Suiçmez, çiftçinin artan üretim maliyetinin sadece hububat ürünlerine değil, tüm gıda ürünlerini etkileyeceğini söyledi. Haksız da değil ama gören yok ki. Bir yandan doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki artışın gerek seralardaki üretim maliyetini gerekse sulamada kullanılan elektriğin maliyetini artıracaktır. Suiçmez" Ekmek fiyatları mutlaka artacak. Sadece un üstünden değil, doğalgazdaki, işçilikteki, sudaki, mayadaki artış yani dolayısıyla üretim aşamasındaki diğer kalemlerdeki artışın da etkisiyle mutlaka artacak" diyor. TMO geçen yıl Eylül ayından itibaren, ekmek fiyatlarını sabit tutabilmek için 'Un Regülasyon Çalışması' kapsamında yurt dışından ithal edilen buğdayı yerli un sanayicisine ve fırınlara uygun fiyatta satma politikası yürütüyor. Bu politika sürdükçe yurt dışındaki buğday fiyatları artsa bile yurt içindeki unlu mamul fiyatlarının bir müddet daha 'baskılanabileceği' ancak bunun kısa vadeli bir çözüm olacağını değerlendiriliyor. TMO ekmek fiyatlarını baskılamak için 4 bin 800'e aldığı fiyatla aldığı ürünü un sanayicisine 2 bin 700 TL'den satmaya devam ediyor. TMO un sanayicisine ve fırınlara bu rakamı değiştirmeden satarsa, ekmek fiyatları bir süre daha artmayabilir. Ama artan yurt dışı fiyatları karşısında bunu ne kadar sürdürebilir, onu da zaman gösterecek. TMO'nun Şubatta un sanayicilere ve fırınlara uygun tarifeli buğday temin etmediği belirtiliyor. Un sanayicileri durumu "Şubat ayında fırınlara ve değirmenlere uygun fiyatla buğday verilmedi. Değirmenciler şu an depolarındaki buğdaydan un yapıp fırınlara gönderiyor. Eğer ofisten ucuz fiyatlı buğday verilmezse, ekmek fiyatları artacak. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 30 Haziran'da başladığı ekmeklik buğday ithalatında 9'uncu ihaleyi Mart'ta yapacak. TMO, yapacağı ihale ile 435 bin ton ekmeklik buğday ithal edecek. Ancak, İthal edilen ürünleri, hazineye zarar yazılarak içeride yarı fiyatıyla satılıyordu. Şimdi çok daha yüksek fiyatlarla geleceği için, Hazine'ye çok daha fazla zarar yazılacak ve bu ülkeye yine zam olarak yansıyacak. Hazine'ye büyük zararlar yazılıyor. Yapmış olduğum hesaplamaya göre, 1 yılda yapılan ithalatta Hazine'ye yazılan zarar 20 milyar TL'yi buluyor. Oysa milyonlarca çiftçimize verdiğimiz desteğin tamamı 22 milyar TL.
 

Zararı çiftçiye ödesek kar edeceğiz
Bizim ithalatta Hazine'ye yazdığımız zararı sadece çiftçimize versek, ülke çok daha karlı bir duruma gelir. Milyonlarca çiftçiyi mutlu etmektense, bir elin parmağını geçmeyecek firmalar mutlu oluyor. 2 Mart'taki ithalatı da yüksek fiyattan alacağımız ithal buğdayı da yine içeride zararına satacağız. Yük Hazine'ye binecek, bu da yine enflasyon olarak karşımıza çıkacak. O an için ekmek fiyatı artmasa da başka şeylerin fiyatı artacak.
 

Ayçiçekte de durum farklı değil
Türkiye buğday üretiminde tamamen kendine yetebilecek bir ülke olabilecekken, dışa bağımlılığı sürdürecek politikalar yürütmekle eleştiriliyor.34 yıl önce 20,5 milyon ton olan buğday üretimimiz halen 20,5 milyon ton. Çünkü çiftçinin zararı düşünülmeden hep yurt dışından ithalat yolu seçildi. Arpa açısından da benzer bir tablonun bulunuyor.Toprak Mahsulleri Ofisi, tonu 4 bin 500 liradan 255 bin ton arpa ithal etti. TMO'nun yerli üretim yapan çiftçiye açıkladığı ton fiyatı ise 1750 lira. Bugün geldiğimiz noktada arpa fiyatları, iç piyasada borsalarda 3 bin 800 TL oldu. TMO ise 4 bin 500 TL'ye, 255 bin ton arpa ithal etti. İki gündeki dolardaki artış, o arpanın tonun maliyetini 4 bin 750 TL'ye çıkarmış oldu.
 

Elde bir aylık yağ kaldı
Gıda sektörünün verdiği bilgiye göre, depolarda 1 aylık yağ kalmış durumda. Zaten ithal ayçiçek ham yağ fiyatı 1.400 dolardı, bu şimdi hemen 1.500 doları buldu. Ton başına 100 dolar artış çok önemli bir rakam. Bu da içerideki fiyatlara yansıyacak. Depolarda bir aylık yağ kalması da yakın zamanda yansıyacağına işaret ediyor. Türkiye'yi ayçiçek yağı konusunda "ciddi bir tehlikenin" bekliyor.Kendi kendimize yeterliliğimizin yüzde 70'lerde olduğu ayçiçeğini de biz Rusya ve Ukrayna'dan alıyoruz. Bu ürünleri ya alamayız ya da daha yüksek fiyatla başka ülkelerden ya da yine Rusya ve Ukrayna'dan alabiliriz.

Günün SÖZÜ; "Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz nafiledir " Mahatma Gandhi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi