Siyasette kadının adı yok

Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir." diyerek kadınımızın her alanda en önde olmsının gerekliliğine dikkat çekmişti. Dostlar peki bugün geldğimiz noktada Türk siyasetinde kadınlarfı durumu gerçekten içler acısıdır.

Hatta ulu Önder Türk kadının Kurtuluş mücdewlesindeki yerin de anlatırken öve öve bitirememişti. Atatürk "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim' diyemezDünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir." demişti. Gelinen nokta ise Cumhuriyet'in 100.yılında hiçte iça açıcı değildir.

İş yaşamında kadın 
Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı kadınlarda %30,4, erkeklerde ise %65,0 oldu.  2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki işgücüne katılma oranı ise %51,4 olarak gerçekleşti. Bu oran erkeklerde %71,4 kadınlarda ise %35,1 olarak kaydedildi.  Bu sonuca göre, kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından daha az. Konu siyaset olunca bu oran daha da düşüyor. Siyaset dünyasının eril bir yapılanma olduğunu gerçeğini verilerle ortaya koymak mümkün. 

Kadın vekil sayısı
Türkiye Büyük Millet Meclisinde koltuk sahibi olan 577 milletvekilinden yalnızca 100’ü kadın vekillerden oluşuyor. Yıllar içerisinde meclisteki kadın temsili azalıyor. 2018 yılında mecliste 104 kadın vekil bulunurken bu sayı 2019 yılında 102’ye, 2022 yılında ise 100’e düştü. 
Toplamda 285 milletvekiline sahip olan AK Parti'nin kadın milletvekili sayısı 54, 134 milletvekiline sahip olan CHP’nin kadın milletvekili sayısı 16, 56 milletvekiline sahip HDP’nin ise 22 kadın milletvekili var. Mecliste 48 koltuğa sahip olan MHP’nin kadın milletvekili sayısı 4, 37 koltuğa sahip olan İYİ Parti’nin ise 2 vekili kadınlardan oluşuyor.

Yıllara kadın bakan sayısı
1980 yılından günümüze bakanlık sayılarında artıp azalmalar görülse de kadın bakan sayısında bir artış olmadı. 1980 yılından bu yana kurulan kabinelerde en fazla 2 kadın bakan görev aldı. Kadın bakanların yönetimine verilen değişmez bakanlık ise “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.” 2022 yılında ise kabinede görev alan tek bakan alışılageldiği üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakan’ı olarak görev yapıyor. 

Kadın büyükelçi sayısı
Dışişleri Bakanlığı verilerine göre kadın büyükelçi oranı 2011 yılında %11,9 iken 2022 yılında %27,2 oldu. 14 Mayıs Genel Seçimleri için milletvekili aday listelerini açıklayan, AK Parti, MHP, İYİ Parti, CHP, Yeşil & Sol Parti ve TİP, aday listelerinde toplam 854 kadın adaya yer verdi.


Ülkemizde kadın ve siyaset 
Kadın doğuşta erkeğe göre yaşama tutunma konusunda daha güçlü olmasına rağmen, toplumsal hayatın normları içinde varolma mücadelesi vermek zorunda kalıyor. Kadının toplumsal normların çizdiği konumunu benimsemesi sosyal hayatta, iş hayatında ve siyasi yaşamda var olmasını da olumsuz etkiliyor. Kadınlar bu normlara her karşı çıktığında, toplum kabullerinin tersine tavır aldığındaya sevimsiz olmak ya erkeksi davranmak ya kapris yapmakla suçlanıyor veya dışlanmakla yüzleşiyorlar. Siyasette var olmak, siyaset yapmak istediğinizde de hangi siyasi hat ya da partide olursanız olun, toplumsal kadınlık normlarından kurtulmanız mümkün olmuyor. Kadının öne çıkma ve siyasetin öznesi olma isteği hep itici bulunuyor. Bir kadının değişime öncülük etmesi ve erkeklerin yarattığı statükoyu aşması fazladan mücadele etmesini, yıldırma politikalarıyla baş etmesini, ne kadar yıpransa da vazgeçmemesini gerektiriyor. Peki siyaseti kadınlar için çetrefilli bir mücadele alanına çeviren ortam nasıl bir ortam? Neler deneyimliyoruz, karşılaştığımız zorluklarla nasıl mücadele ediyoruz?

Siyasete egemen olan erkeklerin talepleri
Eril anlayıştaki çoğunluğu oluşturan erkeklerin yarattığı siyaset dünyasının özü, kendi iktidarlarını ve egemenliklerini kurmak ve sürdürmek üzerine kurulu oluyor. Onlara bu konuda ancak eril anlayışın komplocu, kanuna karşı hile bulabilen, kumpas ve kulis yapabilen, bunları rahatlıkla paylaşabilecekleri, yanlışlarını körü körüne savunabilen anlayıştaki başka erkekler yardımcı olabiliyor. Kadınlar, siyasette varlığını sürdüren geleneksel anlayıştaki erkekler gibi kurgu ve hesap yapamıyor. Ayrıca bunu etik bulmadığımız için aklımız bu yönde çalışmıyor, siyasi yaşamdaki tercihlerimiz bu yönde işlemiyor.

Kadın hep vitrin camlarında kalıyor
Kadınlar vitrinde değişmek üzere dönemsel olarak PM, MYK, il, ilçe yönetimleri veya MV listelerinde yer alıyorlar. Hiçbir kadın nihai kararları alan sınırlı ekiplerin içinde yer alamıyor, alsa da erkekler kadar etkili olamıyor. Siyaset dünyasında, kadının hakları olduğunu, itiraz ve red hakları bulunduğunu, kendi kararlarını alabileceklerini kabul ettirmek ancak nadiren ve tesadüfi olarak mümkün olabiliyor. Nedense, siyasi yaşamda karşılaştıkları sıkıntıları gündemleştirdiklerinde, kadınlara hep “mücadele edin, kazanın” denir. Burada kastedilen mücadele, eril anlayışın yarattığı tarzda bir rekabetin ve düzenin bir parçası olmaktır. Örneğin, delege seçtirtmek ya da delegeye oynamak gibi. Diğer bir deyişle, seçilmek için liyakattan çok, siyaset ağları için nasıl bir oyun kurabildiğinizin önemi vardır. Bu oyuna dahil olmayan kadınların, hiç seçilemeyecek yerlerden aday olmayı kabullenmesi ve zoru başarması beklenir hep.

CHP'nin büyük sorumluluğu var
Tüm bu toplumsal cinsiyet normlarının şekillendirdiği yaşam ve siyaset biçimlerinin kaçınılmaz bir sonucu şudur: Kadınlar, genellikle siyasete geç başlarlar. Gençken siyaset dünyasına katılan ve bir şekilde bu dünya içinde var olmayı başarabilmiş kadınların ise bir yere geldiği çok az görülmüştür. Genç kadın için siyasette varlığını kabul ettirebilmek, yıpranmadan güçlü olabilmek, ciddiye alınmak, vizyonunu ve önerilerini dikkate aldırabilmek çok daha zordur. Genelde kadınların siyasette karşılaştıkları zorlukları genç kadınlar daha yoğun yaşarlar. Üstelik siyasete sonradan eklemlendikleri için süreklilikleri de olmaz. Sosyal Demokrat olduğunu iddia eden CHP’nin kararlı bir şekilde genç kadınları siyaset içinde yetiştirmek, görev almalarına ön ayak olmak, bu bağlamda çağdaş sosyal demokrasinin ilkelerine eklemlenmek, partinin en önemli hedefleri arasında olmak zorundadır. Örneğin, CHP’de dört dönem milletvekilliği yapmış sadece iki kadın, üç dönem milletvekilliği yapmış sadece iki kadın olması, üstelik 24. Dönem CHP kadın milletvekillerinin ve Parti Meclisi üyelerinin büyük çabaları sonucunda parti kurultayında kabul edilen %33 cinsiyet kotasına dahi uyulmaması sosyal demokrat bir partiye yakışan bir tablo değildir.

Kadınların düşlediği dünya!
Kadınların düşlediği dünya, içinde yaşadığımız topluma o kadar ütopik geliyor ki. Kadının hakları, çevrenin korunması, sürdürülebilir yaşam, barış, tohum ve biyolojik çeşitlilik gibi ‘marjinal’ kabul edilen sorunları kadınlar savunuyor. Gelecek gündemlerimiz farklı. Her ne kadar muhalefetteki eril anlayış sözde bunlara önem veriyormuş gibi görünse de özünde iktidarın çevreye verdiği zarara sadece muhalefet yapmak için karşı çıkmakta, kendileri yerel iktidarlarında ise aynı yanlışları yapabilmektedirler. En fazla barıştan, hak ve özgürlüklerden, demokrasiden bahseden insanlar, kin ve nefreti savunuyor. Kadınlar siyaset içinde daha etik bir duruşla farkını ortaya koyabilmeli. Eleştirdiğimiz şeyleri kendimiz için onaylamamalıyız. Rakip partilerde eleştirdiklerimizi, kendi partimiz yaptığında onaylamadığımızdaysa linç ediliyoruz, savunamadığımızda dışlanıyoruz. Yanlışı erkekler kadar iyi savunamıyoruz ama erkekler gibi de afişe edip, zarar vermiyoruz.

Kadın etkin değil ve olamıyor
Siyasi partilerde kurultay ya da kongre dönemlerinde rakibe imza toplatmayan, imzayı geri çektiren, baskı kurabilenler baskıcı anlayışa sahip erkekler. Üstelik bu onların başarı hanesine yazılıyor. Bir kadın için hür iradeye baskı uygulamak başarı olabilir mi? Siyasette yönetici konumdaki erkeklerin hesapları vardır. Kendileri asla örgüt gözünde kötü olmak istemezler, örgütün yanlışlarını düzeltmeyi göze alamazlar, konumlarından vazgeçemezler. Yönetimin elini güçlendirecek teklifleri kabul ettiğiniz ölçüde yeriniz sağlamdır, erkekler gibi vazgeçilmez olursunuz. Yöneticiler kendi istediklerini birilerine yaptırır, partili bir kadın olarak siz öyle olmaması gerektiğini dillendirmiş olsanız da de bu işin sorumluluğunu size yıkar. En ufak açığınız kollanır, basınla paylaşılır. Parti disiplini açısından aynı hatayı bir kadın ve bir erkek yaptığında ise yaptırımın sadece kadına uygulandığına da şahit oluyoruz.

Kadına Ali Cengiz oyunları!
Yukarıda değindiğim gibi CHP’de kadınlar kadın kotası dedi. Erkekler “yarın bizim de ihtiyacımız olabilir, kadın, erkek ayrımı olmasın, cinsiyet kotası olsun” dediler, %33 cinsiyet kotasını kabul ettirildi. Bir kurultayda Bilim Yönetim Platformu’na 15’i kadın, 3’ü erkek 18 aday gösterildiğini gördük ve kazanımımıza sevindik. Meğer bu seçtirmek istedikleri erkeklere oy çıkmayacağı için bizlere oynanmış bir oyunmuş, daha çok oy olan kadın arkadaşlarımız yerine hiç oy alamamış erkekler cinsiyet kotasından yerleştirildiler. Kadınlar kendi içinde homurdandı, meşru olan bir konuda ses çıkardığında partiye zarar verir diye yeterince tepki göstermedi..Bu noktada kadınların dayanışma konusunda zayıf kalmasının rolü olduğunu söyleyebiliriz. Bireysel kararlar veriyor ve birbirleriyle dayanışamıyorlar. Erkekler olarak kadınları siyaset için yaptığı etkinliklerde yalnız bırakıyoruz.  İlkeli davranma alışkanlığımız da erkeklerin yaptıkları siyasi tanıtım ve ağlar kurma tarzını uygulamamızda engel teşkil ediyor. 

Çözüm önerisi
Kadınların felsefi temele dayanan, sistemli, tutarlı, ilkeli, doğru bir dil ve davranış biçimiyle siyasette çoğalmasını sağlamamız gerekiyor. Önce kendi olmalılılar. Felsefeci, toplum bilimci, psikolog, siyaset bilimci, eğitimci kadınlarımızla bir siyasi kuram ve kültür geliştirmeliler. Toplumsal yaşamın, politik davranışların temellerini yeniden irdelemeli. Kadının aile içindeki önemini aile sınırlarına hapsetmeden, güçlendirerek, toplumsal yaşam, iş yaşamı ve siyasi yaşama taşımalıyız. Hepsi  birer filozof gibi düşünmek ve sorgulamak zorundadır. İnsana, vicdana, geleceğe ve yaşam hakkına dayalı neşeli, huzurlu, gülebilen, sürdürülebilir bir dünya düşünü birlikte kuralım, bu düşü birlikte hayata geçirelim. Eşitiz, öyleyse varız… İnanalım, çalışalım…

Dünyada kadının 
durumu da parlak değil 

Kadınların siyasette temsili konusu sadece ülkemizde değil, dünyada da pek iç açıcı durumda sayılmaz. 1960 yılından beri tüm dünyada BM üyesi ülkelerde yalnızca 59 ülkenin bir kadın başkanı oldu, 14 ülkede birden fazla kadın hükümet başkanı olarak görev yaptı. 
ABD’li araştırma şirketi Pew Research Center’in yayınladığı araştırma sonuçlarına göre, Birleşmiş Milletler’e üye 193 devletin sadece 13’ünde hükümet başkanı olarak görevde bir kadın bulunuyor. BM ülkelerinin sadece üçte birinden daha azında şimdiye dek bir kadın lider görev yaptı.

Dünya'da 13 ülke!
Şu anda kadınlar tarafından yönetilen bu 13 ülkenin dokuzunda, mevcut lider ülkenin ilk kadın hükümet başkanı. Buna geçen yıl göreve gelen üç kadın başkan dahil: Peru’da Dina Boluarte, İtalya’da Giorgia Meloni ve Bosna-Hersek’te  Borjana Krišto. Mevcut tüm kadın liderlerin 13’ünden 7’si Avrupa’da. Şimdiye kadar bir kadın lideri olan BM üyesi ülke sayısı 59 olarak kaydedildi. Bu kadın başkanların ilki, Sri Lanka’da 1960’tan başlayarak yaklaşık beş yıl boyunca ilk kez başbakan olarak görev alan Sirimavo Bandaranaike.


Kadın lider sayısı yetersiz
1990 yılından beri hükümet başkanı kadın olan ülke sayısı istikrarlı bir şekilde artıyor. Bir yılda görülen en büyük artış, beş ülkenin – Avustralya, Kosta Rika, Kırgızistan, Slovakya ve Trinidad ve Tobago – ilk kez bir kadın lider seçtiği 2010 yılında gerçekleşmişti.  Kadın başkanların sayısı iyi bir ivmeyle artarken, bir yıl boyunca aktif olarak iktidarda kalan kadınların sayısı çok daha yavaş bir oranda artıyor. Aslında aynı yıl içerisinde şimdiye dek en fazla 18 ülkede kadın liderler yönetimdeydi, ancak 2023 şimdiden bu rekoru yakalamaya yakın. Bu yıl 13’ü mevcut liderler de dahil olmak üzere, şimdiye kadar 15 ülkede kadın liderler yönetimde. Ayrıca 25 Ocak’ta istifa eden eski Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ve 16 Şubat’ta istifa eden eski Moldova Başbakanı Natalia Gavrilița da bu listeye dahil. Araştırmanın ilginç sonuçlarından biri de, kadınların iktidarda kalma süresi ile ilgili. Kadın başkanların hükümet başkanı olarak görev yapma süresi ortalama olarak 2,5 yıl. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel 16 yıl ve eski Dominik Başbakanı Dame Eugenia Charles 15 yıl liderlik ederek bu ortalamaya istisna oldular.  Bununla birlikte, Liz Truss’un 2022’de 49 gün süren İngiltere başbakanlığı ve Anneli Jäätteenmäki’nin 2003’te Finlandiya başbakanı olarak 68 gün görev yapması, en kısa süreli kadın liderlikler olarak ortaya çıkıyor. Bangladeş, 29 yıl ile 1945’ten bu yana en uzun süre bir kadın lider tarafından yönetilen ülke oldu. Sri Lanka, Norveç, Yeni Zelanda, Almanya, Hindistan ve Filipinler de en az 15 yıl kadınlar tarafından yönetilen ülkeler. Yalnızca beş ülkede on yıl veya daha fazla süre kadın başkanlar seçildi. Türkiye’de ise 1993 ve 1996 yılları arasında görev yapan Tansu Çiller, ilk ve tek kadın lider oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi