Suçlu mu arayacağız çözüm mü?

Her yıl devlete bağlı çalışan kişi ve kuruluşların en büyük kaygısı hep zam üzerine olur. En çok konuşulan konu;

Zam yapılacak mı?

Zam ne oldu?

Zam ne kadar yapılacak? bu sorular böyle uzayıp gider.

Türkiye’de 2740 civarı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi var. Yaklaşık 430 bin özel gereksinimli birey ve hizmet alanında 60 bin civarı çalışan var.

Genel kitleye bakıldığında hizmet alan veren kişileri yuvarlarsak yaklaşık 2-3 milyon kişiye hitap eden bir alandır rehabilitasyon merkezleri.

Fakat belki biraz dağınık kopuk olan bazı sebeplerden dolayı kendini iyi anlatamamış olmalıyız ki her yıl yaptığımız çalışmalar neredeyse bir filmin senaryosu ile aynı.

Her yıl Aralık ayı itibarıyla zam çalışmaları için lobi çalışmaları başlıyor. İşimizi gücümüzü bırakıyoruz o vekil senin bu vekil benim, o bakan senin bu bakan benim koşturuyoruz.

Ne gariptir ki zam için koca devleti yöneten sayın Cumhurbaşkanımıza kadar gidiyoruz.

Sonuç elde edilirse siyasi baskı destek gelirse ilgili bakanlık daha iyi zam yapabiliyor.

Oysa ne gerek var ki bütün bunlara zam için kapı kapı gezeceğimize eğitim politikalarımızı konuşursak geliştirirsek özel gereksinimli çocuklara daha faydalı olabiliriz.

Şahsi düşüncem bir bakana,vekile zam için gitmeyi kesinlikle doğru bulmuyorum sonuçta işleri bize zam yaptırmak değil ki...

Kanun yönetmelik veya zam talep etmek için lobi çalışması değil lobi sahibi olmak lazım.

Dönüp kendimize bakmamız gerekli!

Neden bir lobimiz yok?

Neden marka değerimiz hem kamuda hem kamuoyunda ismimizin karşılığı yok. Oturup bunları geliştirmek marka imaj sahibi olmak için çalışmalıyız. Sağlam bir zemin oluşturmak için çaba sarf etmek gerekiyor neden her şeyi devletten veya birilerinden veya siyasetçiden bekliyoruz?

Biz ne kadar önemli ve değerli bir gruba hizmet ettiğimizin galiba farkında değiliz.

Biz devletin verdiği destek ile özel çocukları hayata bağlayan halkalarız. Kutsal bir görev bu, biz manevi değeri yüksek maddi değeri olmayan maddi bir değer biçilemeyecek kadar kıymetli bir kitleye hizmet ediyoruz.

Peki hal böyleyken kim suçlu?

Zamı az yapan bakanlık mı, yönetmelik çıkarmayan bürokrat mı?

Yoksa destek vermeyen siyasetçiler mi?

Ya da Kulislerde %10-20-30-40-50-60’lı oranlara kadar zam taleplerini havada uçuşturan veya eğitim politikalarını geliştirmeyen bizler mi ?suçluyuz.

Suçlu arasak ilan etmek kolay önemli olan hatayı tespit etmek ve süreci okuyabilmek hedefe giderken doğru yoldan seyretmektir.

Sözün kısası her yıl zam zam peşinden koşmak bile ciddi bir imaj kirliliği üretmektedir.

Biz artık zam çok almayı değil benzeri durumlarda zam ne kadar alacağı belli olan bir sisteme dahil edilmenin alt yapısı için uğraşmalıyız.

Emsal teşkil eden bakım merkezleri memur maaşları gibi kabul görülmenin zeminini oluşturmak zorundayız.

Politikamızı değiştirmeliyiz, imaj ve marka değeri olan yapılar olmanın çözümlerini üretmeliyiz.

Dedikodu değil çözüm odaklı fikirler üreten yapılar olmalıyız.

Biz ancak bir kaç klas dokunuş ve stratejik çalışmalarla kendimizi hak ettiğimiz kategoriye ulaştırabiliriz.

Biz doğru hedefe sağlam adımlarla yürürsek bizi dinlemeyecek ve anlamayacak hiç kimse yok.

İnanıyorum ki Rehabilitasyon merkezleri olarak bunları başardığımızda zam oranını konuşmamıza gerek bile kalmayacaktır.

(Lokal tedavilerle bu gemi yürümez)

Önemli olan akışa kapılmadan yenilikçi çözümler üretmek. Tüm sektörümüz adına başarı dolu bir yıl olmasını umuyorum.

Kalın selametle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bahattin Demir Arşivi