Ziller veliler için çalıyor!

Yeni eğitim öğretim dönemi bugün başlıyor. Öğretmensiz sınıflar, yetersiz okullar, çift tedrisatla günde 3000 öğrencinin okuyacağı eğitim kurumları açılıyor. Her dönem bir öncekini aratan eğitimde okul çağındaki çocukların temel besin kaynağı olan süt, peynir ve et gibi temel gıdalarda da tehlike çanları çalıyor. Bu başta asgari ücretli aileler olmak üzere yoksul ailelerin okul çağındaki çocuklarına acilen süt desteği verilmesi gerekşiyor. Bir üke bu kadar kaoly geleceğini harcamamalı Dostlar...
 

Bakın bu yıl geçen yıldan 200 bin ton daha az süt üretildi. Sütle birlikte peynir ve et üretimi de elbette azaldı.Bir litre sütün 20 lira, ortalama bir beyaz peynirin 110-125 lira olduğu gerçeğini de gözler önüne serersek nasıl kara bir tablo oluştuğunu daha iyi anlarız. Okullar açılıyor, ders zili çalıyor. Ancak sadece okul zili çalmıyor, süt üretiminde de tehlike çanları çalıyor. Çocuklar sabah süt içmeden, peynir yemeden okula gidecekler, akşamları yoğurt yiyemeyecekler, et zaten yok. Buna çözümü kim bulacak ? Duyar gibiyim. Kimse bulmayacak.. Evet acı olan da budur.Buna duyarlı olması gerekenler duyarsız, Yokluk, yoksulluk almış başını gidiyor. Umursayan yok.
 

6 milyon yoksul aileye acil süt desteği
Bakın Dostlar ! Okul çağındaki çocukların beslenebilmeleri için en az 6 milyon yoksul aileye okul sütü desteği verilmesi gerekiyor. Çalışanların yarıya yakınının asgari ücretle ya da asgari ücrete yakın maaşla geçim mücadelesi verdiği bir ülkeden söz ediyoruz. Düşük gelirli ailelerin çocukları beslenemiyor. Bu durum çocuklarda büyüme geriliğine yol açıyor. Sağlıksız ve yetersiz beslenme gelişme çağındaki çocukları tehdit edecek düzeye geldi. Acilen okullarda süt dağıtımına başlanmalıdır.
 

Et ve sütte büyük sıkıntı
Et ve sütte yaşanan sıkıntılarda ithalatın önünü açan politikaların büyük etkisi oldu. Tarım Bakanlığı'nın seçimlerin öncesinde et ve süt fiyatlarındaki artışı frenlemek için önce 150 bin besi hayvanı ithalatına izin verdi. Ancak sonra hızlı bir operasyonla ithalat başvurusu yapan herkese 300 bine kadar, yani neredeyse sınırsız ithalat izni verildi. Ölüm döşeğindeki hayvancılığa bir darbe daha geldi. Kısa vadeli politikalar üreticiyi öldürüyo
 

Zamlar karşısında veliler

de öğrenciler de çaresiz
Eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla birlikte, kırtasiye masrafları karşısında veliler ve öğrenciler kara kara düşünür hale geldi. Çünkü her geçen gün artan hayat pahalılığı, bu sektörü de derinden etkiledi. Kırtasiyecilerde, bazı ürünlerde yüzde 400'e varan, okul kıyafeti satanlarda ise yüzde 300'e varan fiyat artışları gerçekleşti. Okul araç gereçlerinde de fahiş zamlar yaşandı. Ana sınıfından liseye kadar hesaplanan öğrencilerin eğitim masrafı, geçtiğimiz yılla kıyaslaikiye üçe katlandı.
 

Bir öğrenciye bin lira yetmiyor
Bir öğrencinin temel kırtasiye gideri 1000 lirayı aştı. Buna okul kıyafeti masrafı eklendiğinde ise velinin cebinden en az 1500 lira çıkması gerekiyor. Fiyatlar çok yüksek. Sadece sırt çantası ve beslenme çantası 600 küsur lira. Öte yanda fiyatlar inanılmaz yüksek, gerçekten normal değil. 2-3 defter alsan 100 liradan fazla para veriyorsun.
 

Okul çantası 400 lira
375-400 lira bir ortaokul çantası. Tabii bu kalitesine göre değişiyor. İlkokul çantalarının fiyatları ise 350-425 lira arasında değişiyor. Esnaf ta enaz müşteriler kadar dertli Onlarda "Bir gün geçmiyor, bir saat sonra gittiğimizde bile zamlı görüyoruz.alıyoruz. Ben müşterilerime tek tek izah ediyorum; ‘siz tepkilisiniz, bu zamları ben yapmadım, bu zamları ben koymadım…’ Çocuklarının istediği şeyleri alamayan velilerle karşılaşıyorum. Hiçbir şey alamayıp eli boş dönenler var.” diyor.
 

Yüzde 400 artış mı olur!
Bu sene geçen seneye göre fiyatlar uçtu. Kağıt grubunda yüzde 400’e varan artış var. Geçen sene 20 liraysa bu sene 90 lira. Defter grubu, kağıt grubu müthiş bir zam aldı. İlkokul için gelip bir veli alışveriş yapıyor. 600 lira veriyor. Bunu içinde kitap ve çanta yok. Çanta ve beslenme ile beraber 1200 lirayı bulur. Fiyatları gördükten sonra insanlar ihtiyacını alamadan dükkandan çıkar halke geldi. Kimi de ‘Bana en ucuzunu ver’ diyor. En başta gelip listeyi gösteriyor, ‘Şu fiyatlara bakar mısın ne kadar tutuyor?’ diyor. Çünkü bütçesi yetmiyor. Fiyat almadan alışveriş devri kapandı.
 

Öğrenciler isyanda
Dostlar; ilk ve orta öğretimde sıkıntı çok büyük ama gözbebeğimiz geleceğimz gençlerimizin durumu da hiç parlak değil. Üniversitelerde yeni eğitim döneminin yaklaşmasıyla birlikte öğrencileri barınma telaşı sardı. Çünkü öğrenci sayısı 10 milyona yaklaşırken devlet yurdu kapasitesi sadece 800 bin. İstanbul'da özel yurt ücretleri ortalama 6-7 bin liradan; merkezi ilçelerde 1+1 dairelerin kiraları ise 8-10 bin liradan başlıyor. Ayda 850 lira KYK bursu ya da kredisi alarak geçinmeye çalışan öğrenciler için bu tutarları ödemek hayal.. Hayat pahalılığı her geçen gün daha da derinden hissedilirken, 2022/2023 eğitim-öğretim döneminin gelmesiyle birlikte öğrenciler ve veliler oldukça zorlu günler geçirmeye başladı.
 

Barınma ilk sırada
Üniversite öğrencilerinin karşılaştığı en büyük zorlukların başında ise barınma geliyor. Çünkü Türkiye’deki üniversite öğrencisi sayısı 10 milyona yaklaşırken, devlet yurtlarının kapasitesi sadece 800 bin. KYK yurduna yerleşemeyen öğrenciler için geriye iki seçenek kalıyor: özel yurt ya da kiralık daire. İstanbul’da üç kişinin kaldığı tek oda özel yurtların aylık ücretleri ortalama 6.500 – 7000 liradan; Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy gibi merkezi olan yerlerde 1+1 dairelerin kiraları ise 8-10 bin liradan başlıyor. Ayda 850 lira KYK bursu ya da kredisi alarak geçinmeye çalışan öğrenciler

için bu meblağları ödemek hayal…
 

Kiraya ev buldun eşya ateş pahası
Ancak öğrenciler bir şekilde kiraya çıksa bile bu sefer de eve eşya alabilmek için çok büyük bir yükün altına girmek zorunda kalıyor. Bir kişi, daha hesaplı olması için ikinci elciden evini döşemek istese beyaz eşyalar ve mobilyalar için yaklaşık 15-20 bin lirayı gözden çıkarmak zorunda. Gelinen bu durum öğrencileri ve velilerini olduğu kadar emlakçıları ve ikinci elcileri de etkiliyor.
 

Kiralar aylık değil yıllık gibi
Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy gibi merkezi olan yerlerde 1+1 dairelerin fiyatları 8-10 bin liradan başlıyor. Daha düzgün olan, yeni binalarda ise 12-13 bin liraları buluyor. Eski binalarda 2+1 daireler 12-13 bin lira, 3+1 daireler ise 20 bin liraları buluyor. Bugün 3 kişinin kaldığı tek odalı bir yurt bile 6.500-7 bin lira. Şu anda öğrencileri büyük bir sıkıntı bekliyor. Özellikle üniversite bölgelerinde, ulaşım sorunu olmayan yerlerde barınma çok büyük bir sorun. Eskiden bir tane öğrenci gelir bir ev tutarken , şimdi ise 3 tane öğrenci bir araya gelip bir ev tutabiliyo. Artık ilanlara baktığınız zaman oda arkadaşı isteyen insanlar var. Bu sadece öğrenciler için değil, çalışan kesim için de geçerli. Anadolu’dan gelen insanlar buradaki kiralara çok şaşırıyorlar, aylık kira fiyatını ‘Yıllık mı?’ diye soranlar oluyor. İstanbul’da yaşayan insanlar ise durumun farkında, talep çok, yer yok. Kiralar ciddi anlamda çok yüksek.
 

İkinci el bile ateş pahası
Üniversite öğrencileri sıfır beyaz eşya çok pahalı olduğu için 2. el eşyaya yöneliyor. . Ancak, konut kiraları çok pahalı. İnsanlar ev tutamıyorlar, ev tutamayınca da eşya alamıyorlar. Öğrenciler bu fiyatlara nasıl ev tutsunlar? Yurt fiyatları çok artmış durumda. Ev kiraları dükkan kirası gibi oldu. Bir öğrenci evine eşya almak istese minimum 15-20 bin lira arasında bir harcama yapması gerekir. Satış olmadığı için sıfır beyaz eşyaları dükkanlardan kalktı. Ama satışlar neredeyse durma noktasına geldi. Yatakta bile 2. el tercih ediliyor.
 

Eğitimde çözülemeyen sorunlar
2022-2023 eğitim-öğretim yılı, başlıyor 21 milyon öğrenci ve 1 milyon eğitim emekçisi bu eğitim öğretim yılına da birikmiş ve çözüm bekleyen sorunlarla ve ideolojik bakış açısıyla gerçekleştirilen değişikliklerin gölgesinde giriyor. Dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, derslik açıkları, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, ikili eğitim öğretim, taşımalı eğitim, uluslararası sınavlardaki başarısızlıklar, öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkum edilmesi, çocukların örgün eğitim dışına itilmesi, öğretmenlerin özlük sorunları, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik, öğretmenlerin aile birliğinin sağlanamaması, kadrolaşma, liyakatsizliğin ve yandaşlığın hakim olması gibi sorunlar maalesef bu öğretim yılına da taşınmıştır. Bütün bu sorunların üstüne bir de ekonomik krizin yarattığı etki yüklenmiştir.
 

Değişiklikler öğrenciyi mağdur etti
LGS birçok öğrenciyi istemedikleri okullara gitmeye mecbur bıraktı. Sınavla öğrenci alan akademik liselerin kontenjanlarının sınırlı tutulması, sınavsız öğrenci alan Anadolu Liseleri’nin kontenjanlarının dolduğu birçok ilde öğrenciler seçeneksiz kaldı. Bu sistemle öğrencilerin istemedikleri okullara yerleştirileceği, birçok ailenin çocuklarını istemedikleri halde meslek, imam hatip lisesi ya da özel okullara göndermek zorunda kalacağı yönündeki kaygılar ne yazık ki haklı çıkmıştır. Bu değişikliğin uzun vadede eğitim sistemimizi tümden özelleştirme ve imam hatipleştirme projesinin bir adımı olduğu ortadır. Bugün, eğitimdeki başarısızlığın çözümü için tüm paydaşların görüşü alınarak hazırlanacak, bilimsel düşünmeye ve üretmeye dayalı bir eğitim sisteminin gerekliliği kaçınılmaz hale gelmiştir. Kamusal, parasız, bilimsel, laik ve karma eğitim hakkından tüm yurttaşlarımızın yararlanabilmesi mutlaka sağlanmalıdır. Bu yeni eğitim döneminde de birçok eğitimci yine mesleğine kavuşamayacaktır. Kangrene dönen ataması yapılmayan öğretmenler sorunu giderek büyümüş, mesleğine kavuşturulmayan öğretmen sayısı 700 bine dayandı. Bir eğitim sisteminin dinamosu, öğretmendir. Öğretmenlerimizin kadrolu çalışma haklarını ellerinden alıp, iş güvencelerini yok eden, eşit işe eşit ücret alma haklarını gasp eden AKP iktidarına karşı, bakanlık ta kendisinden önceki milli eğitim bakanları gibi sessiz kaldı. Yani yeni eğitim-öğretim dönemi, sadece veliler ve öğrenciler için değil, eğitimciler için de bolca kara haber barındırmaktadır.
 

Okullar ticarethane değildir
AKP iktidarı döneminde, eğitimde piyasa merkezli işletmeci anlayışı yerleştirilmeye çalışılmış, özel okullara yönelik doğrudan teşvik uygulamalarında ciddi adımlar atılarak kamusal eğitim alanı daraltılmıştır. Kamusal kaynaklar, eğitimin ticarileştirilmesi için özel sermayeye aktarılırken kamusal eğitimin niteliği düşürülmüştür.
 

Öğrenci ve okul durumu
Buna göre, Geçen yııl Türkiye'de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde, 9 milyon 928 bin 304'ü erkek, 9 milyon 227 bin 267'si kız olmak üzere toplam 19 milyon 155 bin 571 öğrenci örgün eğitim aldı. Öğrencilerden 15 milyon 839 bin 140'ı resmi, 1 milyon 578 bin 233'ü özel ve 1 milyon 738 bin 198'i ise açık öğretim kurumlarında eğitim gördü. Resmi okullarda eğitim görenlerin 8 milyon 147 bin 339'u erkek, 7 milyon 691 bin 801'i kız öğrencilerden oluştu.Özel okullarda ise 864 bin 762 erkek, 713 bin 471 kız öğrenci yer aldı.Açık öğretimde kayıtlı aktif öğrencilerin 916 bin 203'ünü erkek, 821 bin 995'ini kızlar oluşturdu.
 

İkili öğretimde sıkıntı çok büyük
Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre ilköğretim kurumlarının yüzde 14.4; ortaöğretim okullarının ise yüzde 6.4’ünde ikili eğitim yapılıyor. Yine MEB’in verilerine göre 2019 sonuna kadar ikili öğretimin kaldırılması için Türkiye genelinde 57 bin 132’si temel eğitimde, 1.630’u ise ortaöğretimde olmak üzere toplam 58 bin 762 derslik yapılması gerekiyor. Ancak MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay ile hele ki ekonomik kriz nedeniyle yapılan kesintiden sonra bunu gerçekleştirmek mümkün görünmemektedir. Daha önce defalarca söylediğimiz gibi eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılmasının, çocukların nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamak için bugüne kadar izlenen bilimsel olmayan eğitim politikalarını tamamen değiştirmekten geçmektedir. Yaşanan karanlık tablodan çıkışın tek yolu ise eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır. Bakın Dostlar ! Parasız, bilimsel, demokratik, laik, ulusal ve karma eğitim mücadelesine , Atatürk’ü ve devrimlerini anlatmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa maruz herkesin yanında olmaya olmaya devam edilmelidir. Yolumuz çağdaş uygarlık yoludur, yolumuz Cumhuriyet yoludur ve bu yoldan asla dönülmeyecektir..
 

En fazla öğrenci ortaöğretimde
Örgün eğitimdeki öğrencilerin 1 milyon 885 bin 4'ü okul öncesi eğitimde, 5 milyon 433 bin 901'i ilkokulda, 5 milyon 293 bin 67'si ortaokulda, 6 milyon 543 bin 599'u ortaöğretimde yer aldı. Ortaöğretimdeki 6 milyon 543 bin 599 öğrencinin 4 milyon 92 bin 604'ü genel liselerde, 1 milyon 833 bin 717'si mesleki ve teknik liselerde, 617 bin 278'i de imam hatip liselerinde eğitim aldı. Mesleki Eğitim Merkezlerinde ise bir önceki yıl 159 bin 773 olan öğrenci sayısı, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında haziran ayı itibarıyla 400 bin 219'a ulaştı.
 

Özel okullardaki öğrenci oranı yüzde 9
Özel öğretim kurumlarındaki öğrencilerin toplam örgün eğitim içindeki oranı yüzde 9 oldu. Bu oran, okul öncesi eğitim için yüzde 19, ilkokul için yüzde 5,7, ortaokul için yüzde 6,5 ve ortaöğretim için de yüzde 11,3 olarak gerçekleşti. Düzeltilmiş net okullaşma oranları, ilkokulda yüzde 95,81, ortaokulda yüzde 95,40, ortaöğretimde ise yüzde 89,68 olarak kayda geçti. Okul öncesinde ise 5 yaş ve üzeri okullaşma oranı, 2020-2021 eğitim-öğretim yılında yüzde 61,22 iken 2021-2022 eğitim-öğretim yılında yüzde 92,17'ye ulaştı.Öğrencilerin bulundukları eğitim kademesine bakılmadan yaş gruplarına göre hesaplanan net okullaşma oranları 3-5 yaş grubunda yüzde 44,71, 4-5 yaş grubunda yüzde 56,77, 5 yaşta yüzde 83,41, 6-9 yaş grubunda yüzde 98,44, 10-13 yaş grubunda yüzde 98,38, 14-17 yaş grubu için yüzde 92,03 olarak belirlendi.
 

Kadın öğretmenler çoğunlukta
Örgün eğitim kapsamındaki okullarda görev yapan öğretmen sayısı, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında 1 milyon 139 bin 673 oldu.Bu öğretmenlerin 975 bin 698'i resmi okullarda, 163 bin 975'i özel okullarda görev yaptı. Ayrıca öğretmenlerin 455 bin 294'ü erkek, 684 bin 379'u kadın öğretmenlerden oluştu. Öğretmenlerin 63 bin 142'si okul öncesi eğitimde, 310 bin 477'si ilkokulda, 376 bin 747'si ortaokulda ve 389 bin 307'si ortaöğretimde çalıştı.
 

Okul ve derslik sayıları
Örgün eğitimde, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında 56 bin 200'ü resmi okul, 14 bin 179'u özel okul ve 4'ü açık öğretim okulu olmak üzere toplam 70 bin 383 okul hizmet verdi. Bu okulların 14 bin 124'ü okul öncesi eğitim, 24 bin 519'u ilkokul, 18 bin 936'sı ortaokul ve 12 bin 804'ü de ortaöğretim kademesinde yer aldı.Resmi okullarda 608 bin 903, özel okullarda 140 bin 551 olmak üzere örgün eğitimde toplam 749 bin 454 derslik kullanıldı.
 

Durum içler acısı
21.yüzyılın Türkiye'sindeki okullaşma oranları da içler acısıdır. Önümüzdeki dönem içinde de çözülmeyeceği belli olan okullaşma oranı ilkokullarda yüzde 91,5, ortaokullarda ise yüzde 94,47 olarak açıklanmış ve bu iyi bir tablo gibi sunuldu . Ancak bu rakamların gerisinde yatan gerçek, 20yıldır iktidarda olan AKP'nin, ilkokul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 10’unu, ortaokul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 6’sını okula gönderemediğidir. Bu "kayıp" çocuklar düzeni de elbette ki iktidarın, çocukları yine dolaylı olarak tarikatlara yönlendirme taktiği olarak devam edecektir.
 

Temcit pilavı gibi
2023 Eğitim Vizyonu’nda, "... ikili eğitime son verme hedefi" diğer programlarda olduğu gibi tekrar edilmiştir. Ancak bilindiği gibi AKP iktidarında tekli eğitim yapan okullar bile ikili eğitime geçmiş; okul binaları hem içeriden tuğlalarla bölünmüş ve hem de okul bahçeleri küçültülmüş, eğitim sistemi işlevsiz hale getirilmiştir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi