Çeyiz sandığı değil, seçim sandığı

Pazar günü yapılacak seçime sayılı saatler kaldı. Gazetelerde, boy boy seçim anketleri yayınlanmaya devam ediyor. Bağımsız kaç gazete kaldı diye düşünürseniz, sonuçların nasıl ilan edildiğini tahmin edersiniz. İnanılmaz bir bilgi kirliliği ve sunum var. Gözümle gördüğüm, kulağımla dinlediğim haberlerin, ertesi gün o kadar farklı bir anlamla servis edildiğini görüyorum ki şaşırıyorum. Bu yüzden, çok okuyun, araştırın ve düşünün.
Farklı görüşü, dayatması olsa bile, mutlaka her gazeteye tarafsızmış gibi bir göz atın. Yalan haber ve video izlemek elbette kötü, zaman kaybı, ancak; gerçeğe böyle ulaşabilirsiniz. Elinizde internet denen koca bir dünya var, tek kaynağa bağlı kalmayın, lütfen açın oralardan da okuyun, izleyin. 
Bu sandık çeyiz sandığı değil, seçim         sandığı…
***
Hiçbir partiye fanatik derecede bağlı değilim. Sadece, çoğumuzun arzu ettiği gibi ben de sosyal bir devlette, eşit haklarla yaşamayı hayal ediyorum. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin devamlılığını, özgür, bağımsız, huzurlu bir ülkede endişesiz yaşamak istiyorum. Bu sebeple, hepimizin vereceği bir oyun çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Şaibesiz, demokrasiye uygun bir seçim olmasını diliyorum. 
Oy vereceğim adayı belirlememe rağmen, bu seçim sürecini, yaşadıklarımızı, geçmişi ve gidebileceğimiz yeri düşünerek, belirlediğim maddelerin üzerinden geçmeyi ve oyumu verecek partiyi nasıl belirlediğimi sizinle de paylaşmayı istedim bugün.
*** 
Öncelikle rahatsız olduğum husus şu; Hepimiz aynı fikirde olmak zorunda değiliz, herbirimizin farklı beklentisi ve isteği olması doğal. Hepimizin aynı düşünceye sahip olması zaten tuhaf olurdu. Ancak, yıllardır iktidarda olanlara baktığımda farklı düşünen kimseyi görmüyorum. Bakanlar, vekiller, bürokratlar herkes aynı fikirde! Sizce bu sorun mu, değil mi? Tek bir kişinin uygun gördüğü yasalar, kanunlar, almış olduğu bütün kararlar doğru olabilir mi? 
***
Türkiye suskun! Akademisyenler, yazarlar konuşmuyor, sanatçılar, sinemacılar konuşmuyor. özgürce fikirlerini ifade edemiyorlar. Edebilenler de kendi kendilerine sansür uyguluyor. Sadece internet ortamında kamera çekimleri yapılıp, fikir beyan edebiliyorlar. Hükümet yanlısı basın mensupları, çoğu zaman terbiye sınırlarını aşacak kadar çirkin makaleler yazıp, konuşabiliyorlar. Bu da gösteriyor ki, yasalar herkese eşit uygulanmıyor. Hukuk devleti olarak tanımlanan bir ülkede bu yaptırım doğru olabilir mi?
Feto yüzünden, yaşadığımız darbe girişimi ve sonrasında yüzlerce insanımız öldü, binlerce insanımız hapishanelerde…
***
Muhalefet partileri halkın karşısına çıkalım diye davette bulunuyor, iktidar kanadı icabet etmiyor. Oysa biz seçmenler, geçmiş yıllarda olduğu gibi, hepsinin bir arada, medeni bir çerçevede tartışmasına tanık olup, değerlendirme yapabilirdik. Ana muhalefet partilerini de bu uyum ve birbirlerine saygılı yaklaşımları sebebi ile kutlarım.
*** 
Ekonomi berbat. Alım gücü düştü. Insanlar mutsuz, karamsar.Türkiye koskoca bir şantiye halinde. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbulu’un silueti bozuldu. Benim en hassas olduğum konulardan biri de şu; Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyan her yer yok edildi. Heykelleri parçalandı, kaldırıldı. 
***
Seçime gittiğimiz şu günlerde gazetelerde boy boy çeşitli cemaatlere ait ilanlar yayınlanıyor. İktidar partisini bu seçimlerde biz de destekliyoruz diyen bu topluluklar kim? Hangi vasıfla hükümeti destekleyeceğini açıklıyorlar? Hükümetten beklentileri ne, hangi pazarlık karşılığında bu ilanları verebiliyorlar? Feto’cuları temizleyeceğiz derken, başka cemaatlermi dolduruyor boşluğu? Mahalle aralarında kültür-sanat merkezi adı altında açılan kuran kurslarını, verilen eğitimi kimler nasıl denetliyor?
Yeniden, Feto terör örgütü bir yapılanma olmayacağının garantisini bize kim verebilir?
***
Google’ın bile adres arama aşamasında feleği şaştı! Çünkü caddelerin, sokakların ismi değişti, hala da değişmekte. Aynı isimle, 15 Temmuz sokakları, caddeleri, okulları, parkları, liseleri, ormanları derken, arama motoronun algıları bozuldu. Aslında yıllar once bunun olacağını da görmüşlerdi. 
Yıl 1994. Recep Tayyip Erdoğan, o yıllarda Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Telefonla bağlandığı bir oturumda şunları söylüyordu; “İstanbul Belediyesine yeni bir teamül getirdim. İstanbul’un caddelerine, sokaklarına, parklarına verilmiş isimleri değiştirme teklifi ile karşıma gelmeyin. Zira bu 10 sene sonra 15 sene sonra bir sokağın, bir caddenin tanınmasında sıkıntı yaratır. Ama yeni bir cadde yapılır, park açılır, oraya istediğiniz ismi koyarsınız.”
***
milliyet seçim sonuçları
Terör yüzünden yıllardır zarar gören turizm sektörü, şimdi de bir türlü kaldırılmayan OHAL sebebiyle kan ağlıyor. Henüz gerçek verileri yıl bazında inceleme fırsatım olmadı ancak, gittiğim her yerde esnaf, otel, motel sahipleri dertli. Eski günlerden bahsedip duruyorlar. Yabancı ülkeler de eşi dostu olanlar bilirler, güvenlik sebebi ile Türkiye’ye tatile gidecek olanlara hükümetleri tarafından yapılan uyarılar yüzünden başka ülkelere tatil planları yapıyorlar.   
İki ilginç haber!
Tam bu yazıyı yazıp bitirdiğim sırada, Dolmabahçe’de Başbakanlık ofisinin büyütüleceği ve bu nedenle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın tahliyesinin boşaltılmasının istendiğini üzülerek okudum.
Ve Milliyet gazetesinin internet sitesinde seçimin bitmiş olduğunu, sandıkların açılıp yüzdelerinin bile verildiği tablo ile karşılaştım. Şaşkınlık içinde uzun süre anlamaya çalıştım fakat yeniden siteye giriş yaptığımda tablo yoktu! Fotoğrafını çektim, oradan görebilirsiniz. Bu nasıl bir hata, nereden geldi bilemiyorum. Kafamda deli sorular… Eğer böyle bir tablo ile karşılaşırsanız, aldırış etmeyin. Oyunuzu mutlaka verin. 
İstediğimiz şey adil bir seçim. Normal, hilesiz ve şikesiz olması.   
*** 
Sandığa mutlaka gidin. Vatandaş olarak yapabildiğimiz tek şey bu! Lütfen, görüşünüz ne olursa olsun, hangi partiye oy verecekseniz verin ama, sandığa gidin ve oyunuzu doğru şekilde kullanıp, sahip çıkın.
***
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi