Tabii ki Kurumoğlu değil, İmamoğlu...

Gündemimiz seçim. Pazar günü yapılacak oylamada, yaşadığımız yeri yaşanır, daha yaşanır hale getireceğini düşündüğümüz adayı seçip, bir sonraki seçime kadar yetki vermiş olacağız.
Ben de herkes gibi adayları ve ekiplerini tanımaya çalışıyorum. Yaptıklarına bakıyorum, yapmayı taahüt ettikleri işleri dinliyorum.
Şu partici, bu partici değilim ama tarafsız da değilim.
Ama sırf benim çıkarlarıma uygun diye birini desteklemiyorum. Körü körüne bir partiye, siyasetçiye bağlanmıyorum.
***
En azından 22 yıl yetki verilmiş olduğu halde, halkını fakirleştiren, yandaşlarını kat be kat zenginleştirmiş bir siyasetçinin, partinin arkasında duramayacağım net!
Gençlerimizi umutsuzlaştıran, eğitim sistemini darmadağın eden, dini siyasete alet edip, oy devşirmeye çalışanların da...
Aciziyet içinde, bankaların verdiği promosyonu bile sanki kendi cebinden veriyormuş gibi anlatıp böbürlenenlerin de...
İşte bu seçimde şehirlerimize yetki vereceklerimizden çok, hayat memnuniyetimiz ve mevcut hükümete olan güvenimiz oylanacak.
***
Yıllarca çalışıp emekli olmuş, bu saatten sonra tek gayesi kalan ömrünü sağlıklı, huzurlu bir şekilde geçirmeyi planlayan emekliyi sabah ezanında kuyruklara diken bir yönetimi desteklemem beklenemez.
Üstelik o emekli 25 kuruş poşet parası vermemek için, poşetini bile cebinde taşır hale geldi!
***
Haaa ben desteklerim diyen varsa, “Şaha kalktık” diyen hükümet ortağının Aksaray Milletvekili olan Ramazan Kaşlı’yı dinlesin.
Aldıkları 10 bin lira yetmiyor mu? Kollarına sepeti taksınlar ve simit satmaya çıksınlar. Yaz geldi nasılsa, plajlar yakında dolar. Güneşin alnında, yüksek tansiyonla su, simit, kağıt helva satsınlar.
Emeklilik yatma yeri mi?
Onlar da “biz bu vatandaşların vekilleriyiz” diye koltuklarında otursunlar.
En tahammül edemediğin şeylerden biri ne diye sorsalar ve sırala deseler, bir maddesinde “Apolitiğim” diyen insanlar yer alırdı. Bana son derece antipatik gelen bu türde insanlara zerrece tahammülüm de yok.
***
Bu sıralarda vakit buldukça sokak röportajlarını dinliyorum. Çok iyi işler yapıyorlar bu muhabir çocuklar. Hemen hemen her ilin nabzını yokluyorlar. Özellikle İstanbul ve onun ilçelerine bakıyorum.
Dikkatimi çeken şeyler şunlar oldu;
İmamoğlu diyenler çekincesiz, net şekilde, kırılıp bükülmeden bu adı zikrediyor.
“Tabii ki İmamoğlu”, “sonuna kadar İmamoğlu” şeklinde cevap veriyor.
Bence artık onun adı sadece İmamoğlu değil, “Tabii ki İmamoğlu”
***
Gelelim AKP tarafına...
Çoğu cevap vermeye çekiniyor. Çekinmekten öte bir utangaçlık içinde olduğunu hissettiriyor ve “bana kalsın” diyerek hızla uzaklaşıyor.
Eğer seçmen “CHP’ye oy vereceğim” demişse ve muhabir “geçmişte hiç AKP’ye oy verdiniz mi?” diye sormuşsa, “boş ver ya, girme oralara” diyerek elini pişmanlık ifadesi ile hareket ettiriyor.
AKP adayı Murat Kurum’dan yana oy kullanacak olanlardan da sayısı azımsanmayacak derecede “Kurumoğlu” adı çıkıyor.
Anlaşılan AKP seçmeninin kafası biraz karışık!
***
Bu bir yerel seçim ancak yapılacak tercihler son derece önemli. Oylayacağımız şey sadece şehrin yöneticileri olmayacak, yaşantımızla ilgili her şeyi oylayacağız.
Sonuçların şimdiden hayırlı olmasını diliyorum,
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Sevim Güney Arşivi