Çocuklarımızı bile koruyamıyoruz

Ekonomi ve enflasyon Türk toplumunun en önemli vasıflarını da bozdu. Adalet Bakanlığı istatistikleri, Türkiye’de artan suç oranlarını gözler önüne serdi. Verilere göre geçen yıl hırsızlık, dolandırıcılık, uyuşturucu ve cinsel suçlar, sayısal olarak arttı. Adalet Bakanlığı istatistikleri, Türkiye’de artan suç oranlarını gözler önüne serdi. Cinsel istismar ise ilk sırada yer aldı..2021’de 127 bine yükselen cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda ilk sırayı 44 bin rakamıyla “çocukların cinsel istismarı” aldı.Yani çocukları koruyamadık ! Tüm suç grupları içinde uyuşturucu suçunun oranı yüzde 5’e yükselirken, açılan dosya sayısı geçen yıl 422 bine çıktı.

Özellikle hırsızlık, dolandırıcılık ve yağma gibi suçları kapsayan malvarlığına karşı işlenen suçlar, Türkiye’de en fazla işlenen suç grubu oldu. Geçen yıl bu suçlardan 2 milyon 461 bin dosya açıldı.
Bakın Dostlar! Bir ülkede enflasyon olursa o ülkede tüm ahlaki değerler teker teker değerini kaybeder. Sonra ortaya çıkan bu kabus gib tablode herkes birbirini suçlar. Polis yakalar yargı bırakır, yargı hapse atar iki günde geri çıkar gibi söylemler söylentiler de bu durumu tetikler. Bakın yıllar önce ülkedeki o günün koşullarında oluşan enflasyonu değerlendiren 9. Cumhurbaşkanı Süleymen Demirel'i rahmetle anarken sözlerini bir kez daha anımsatmak istedim. Demirel o konuşmasında, 'Türkiye'nin birinci sorunudur enflasyon. Hakikaten bugün, enflasyon dediğiniz halk günlük yaşar, halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır. Esas enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır.

Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir' diyor.
 

Bugünlere böyle geldik
Bugün yaşadıklarımızı aynen anlatmış. Örneğin bakın Nereden, nereye...Araba fiyatına cep telefonu.Hep diyoruz:"Enflasyon en büyük halk düşmanıdır." AKP bu düşmanı besleyip, büyüttü.Milletin aşına, ekmeğine kasten kan doğradı.Taammüden milletin geleceğini çaldı. AKP 2023 için millete 25 bin dolar kişi başına gelir sözü verdi. Ama şimdi olsa olsa 10 bin 71 $ olacak diyor.Soralım bakalım aynıt olmaz ama Bu aradaki 14bin 929 dolar, kimlerin cebine gitti? Yıllarca; "2023'te ilk 10 ekonomi arasına gireceğiz","2023'te 2 trilyon dolar milli gelirimiz olacak" diyerek, milletimize söz verdiler.Sonuç: İlk 20 ekonomi arasından düştük.Gelirimiz 10 yıl öncesinin bile altına geriledi.şu açıktır ki Beceriksiz kaptana, Hiçbir rüzgar yardım edemez.
 

Yıllar önce, AKP'nin sözünü verdiği yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile kararlı mücadelesde gelinen nokta acıdır ki evrim geçirdi. Tersine evrimi ise AKP’nin kurucularından AKP’den bir dönem de Bursa’dan milletvekilliği yapmış partinin üst yönetimlerinde görev almış, Erdoğan ve kurmaylarıyla görüş ayrılığına düşerek partiden ayrılan Ertuğrul Yalçınbayır şöyle açıklamıştı. " AKP’nin yeni üç’y’si AKP’nin geldiği yeri anlatan “yalan,yalakalık ve yandaşlık”tır.Ehliyet ve liyakat bir yana itildi”. Bu analizi anımsatmak isterim.
 

Uyuşturucu ve cinsel suçlar artıyor
Artık geleceğimiz tehdit altında. Bir yandan önlenemeyen! Mülteci akını, diğer yandan yokluk ve yoksulluk elbette açlık suç işlemeyi de arttırdı. Bakın ülkede abartmadan söylüyorum. Cinsel saldırılar rekor kırdı. Amiyane tabiriyle aramızda sapıklar cirit atıyor. Haberiniz olsun. Bakın şimdi belki sayı olarak diğerlerine göre daha az, fakat toplumsal ağırlığı daha fazla olan uyuşturucu ve cinsel suçlardaki artış da dikkat çekiyor. Örneğin 2020’de cinsel dokunulmazlığa karşı 112 bin 811 suç iddiası kayda girerken, bu rakam 2021’de 127 bine yükseldi. Bu suçtan açılan davalarda ise 36 bin 16 kişi mahkûm olurken, 14 bin 803 kişi beraat etti. Öte yandan özellikle hırsızlık, dolandırıcılık ve yağma gibi suçları kapsayan malvarlığına karşı işlenen suçlar, Türkiye'de en fazla işlenen suç grubu oldu. Geçen yıl bu suçlardan 2 milyon 461 bin dosya açıldı.Tüm suç grupları içinde uyuşturucu suçunun oranı yüzde 5'e yükselirken, açılan dosya sayısı geçen yıl 422 bine çıktı. 2021'de 127 bine yükselen cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda ilk sırayı 44 bin rakamıyla "çocukların cinsel istismarı" aldı.
 

Cinsel istirsmar rekor kırıyor
Bu suç grubu içerisinde en fazla sayıyı, “çocukların cinsel istismarı” oluşturdu. 2020’de 39 bin 663 çocukların cinsel istismarı suçu işlendiği iddiası kayda alınırken, 2021’de buna ilişkin suç iddiası 44 bin 880’e yükseldi. 2021’de cinsel suçlardan yürütülen soruşturmaların 43 bin 15’i davaya dönüştü.
 

422 bin uyuşturucu dosyası
Diğer yandan istatistiklerde uyuşturucu suçları da yer aldı. 2020’de 314 bin 466 uyuşturucu dosyası açıldı. Bunun 192 bin 795’i uyuşturucu almak ve kullanmak, 99 bin 120’si uyuşturucu imal ve ticareti oldu. 2021 yılına gelindiğinde ise uyuşturucu suçlarında artış görüldü.
Geçen yıl 422 bin 479 uyuşturucu suçundan soruşturma başlatıldı. Uyuşturucu kullanmaktan 263 bin 650 dosya, ticaretinden ise 118 bin 699 dosya kaydı sisteme girildi. 2021’de uyuşturucu suçlarından 174 bin 978 dava açıldı. 2020’de uyuşturucu suçlarının oranı diğer tüm suç gruplarına göre yüzde 4,5’ken, 2021’de bu oran yüzde 5’e çıktı. Uyuşturucu davalarında ise 245 bin 906 mahkûmiyet, 26 bin 669 beraat kararı verildi.
 

14 milyon kişi şüpheli oldu
Adli istatistiklere göre, yaklaşık 85 milyon nüfusa sahip Türkiye’de şüpheli sayısı da arttı. 2014’te 9.8 milyon şüpheli varken, 2020’de bu rakam 13 milyon 97 bin 311 oldu. 2021 yılındaki soruşturmalardaki şüpheli kişi sayısı ise 14 milyon 345 bin 936’ya yükseldi. Bu soruşturmalarda 10 milyon 903 bin 331 kişi ise “mağdur/müşteki” oldu. Toplam şüpheliler içerisindeki “yabancı uyruklu” şüpheli sayısının da yükseldiği görüldü. 2020 yılında 283 bin 82 yabancı uyruklu kişi şüpheli olurken, bu sayı geçen yıl yaklaşık 100 bin artarak 383 bin 743’e çıktı.
 

2021’de 3 milyon 290 bin ceza davası
Geçen yıl tüm başsavcılıklardaki soruşturmalar sonucunda yüzde 55,7’sine, yani 5 milyon 13 bin 705’ine takipsizlik kararı verildi. İstatistikler, Türkiye’de ceza mahkemelerinde her geçen yıl açılan dava sayısının da arttığını gösteriyor. 2020’de açılan dava sayısı 2 milyon 833 bin 473’tü. Geçen yıl ise 3 milyon 290 bin 195 dava açıldı. Bu davalardan 2 milyon 529 bin 492’sinde (yüzde 50,6) mahkûmiyet kararı, 674 bin 814’ünde (yüzde 13,5) hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 756 bin 767’sinde (yüzde 15,1) beraat kararı çıktı.


Millete açlık bunlara suşi
Bunlar milleti unutmuşlar, milletten kopmuşlar. Bugün Erdoğan çıkmış, “Geçim zorluğu arttı, refah azaldı, ama olsun siz bardağın dolu tarafına bakın” diye akıl veriyor. E tabi saray böyle söylerse şürekası da kendisini aratmıyor. “Millet açlıkla boğuşuyor” dediğimizde, şürekanın biri çıkıyor, “Aç kalmak sünnettir” diyor. Millet için aç kalmak sünnet,Onlar için zencefilli somonlu suşiler, kornişona sarılı dana rozbifler, bunları mide de yumuşatmak için, liçi meyvesi eşliğinde efululiler, chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothiler farz. “Milleti kuru ekmeğe muhtaç ettiniz” dediğimizde, bir başkası çıkıyor, “Kuru ekmek buluyorlarsa aç değiller” diye laf yetiştiriyor. “Karpuz dilimle satılır oldu, insaf” dediğimizde, bu kez AK Parti’nin bir örgüt yöneticisi çıkıyor, “Almasınlar, bahçelerinde yetiştirsinler” diyor. En son milletimizi, ucuz şeker kuyruğunda birbirini ezer hale getirdiler. Sonra da çıktılar, “Çayı da şekersiz içiversinler” diye akıl verdiler.

Türkiye’nin suç sayıları nasıl arttı?
İstatistiklerin ayrıntıları, Türkiye’deki her suç türünde de belirgin bir artış yaşandığını ortaya koydu. Buna göre, geçen yıl Türkiye’de en fazla suç iddiası, 2 milyon 461 bin 166 rakamıyla “malvarlığına karşı” oldu. 2020’de bu rakam bir milyon 933 bin 775’ti. Malvarlığına karşı işlenen suçlardan hırsızlık, dolandırıcılık, mala zarar verme ve yağma suçlarının geçen yıla göre artması da dikkat çekti. Tüm suç grupları içerisinde malvarlığına karşı işlenen suçların oranı 2020’de yüzde 27,4’ken, bu oran 2021’de yüzde 28,9’a yükseldi. Bu suça ilişkin açılan davalarda, 546 bin 665 mahkûmiyet, 139 bin 17 de beraat kararı verildi. Malvarlığına karşı suçların ardından türlerine göre sırasıyla en fazla işlenen suçlar; bir milyon 453 bin 10 ile hürriyete karşı işlenen suçlar, bir milyon 304 bin 673 ile vücut dokunulmazlığına karşı suçlar ve bir milyon 179 bin 884’le şerefe karşı suçlar izledi. Bunlar içerisinde bir milyon 178 bin 779 hakaret, 913 bin 952 tehdit, 897 bin 377 kasten yaralama suçu sayı olarak ön plana çıktı. Tüm bu suç türlerinde geçen yıla göre artış yaşandı.

İhbarlarda rekor artış
Rapora göre, soruşturmaların başlamasına neden olan ihbarlar her geçen yıl kayda değer şekilde arttı. Cumhuriyet başsavcılıklarına 2018 yılında yaklaşık 80 bin “ihbar” gelirken, bu rakam 2020’de 200 bin 288’e, 2021 yılında ise 265 bin 117’e yükseldi. 2020’den devredilen dosyalarla birlikte geçen yıl savcılıklarda toplam 314 bin 807 ihbar dosyası toplandı. Bu ihbarlardan 198 bin 154’üne soruşturma açılmama kararı verilirken, 24 bin 457 ihbar üzerine soruşturma başlatıldı. En çok ihbar sırasıyla Marmara, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinden geldi. İller arasında ise İstanbul, Antep ve Diyarbakır en çok “ihbarda” bulunan kentler olarak ilk üç sırada yer aldı.
İstatistikler, Türkiye’de hem soruşturma hem de şüpheli sayısının her yıl düzenli olarak yükseldiğini gösterdi. 2014’te 6.9 milyon olan soruşturma sayısı, 2020’de 8 milyon 995 bin 141’e, 2021’de ise 9 milyon 856 bin 642’ye yükseldi. Buna karşılık bir soruşturmanın ortalama yürütülme süresinin ise arttığı, yani adaletin hızının yavaşladığı görüldü. 2014’te bir soruşturma 378 günde tamamlanırken, geçen yıl 413 günde bitirilebildi
 

TMK ve darbe dosyalarında azalma
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında 2021’de açılan soruşturma sayısı 2020’ye göre azaldı. 2021’te TMK’den 25 bin 448 soruşturma, 6 bin 641 dava açıldı. 2020’de ise TMK’dan 26 bin 225 soruşturma, 6 bin 551 dava görülmştü. Diğer yandan Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılananların çoğunluğu beraat etti. Geçen yıl 2 bin 892 kişi mahkûm olurken, 3 bin 598 kişi beraat kararı aldı. Darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü de barındıran anayasal düzene karşı işlenen suçlar kapsamında geçen yıl 198 bin 771 dosya hazırlandı. Bu suçlar içinde birden fazla kişinin sanık olduğu 30 bin 576 dava açılırken, 80 bin 451 dosyada ise takipsizlik kararı verildi. Söz konusu davalar sonucunda ise 44 bin 869 mahkûmiyet kararı çıktı. 19 bin 958 kişi ise beraat etti.
 

Enflasyon alın terimizi çalıyor
Suçlar cezalar derken bu işin asıl kaynağına geri dönelim dostlar. İstatistikle söylenen ilgi çekici olabilir. Ama saklanan hayatidir. Son enflasyon istatistiklerinin sakladıkları özellikle hayatidir. Milletin alın teri, emeği TÜİK ’in açıkladığı makyajlı enflasyon istatistikleriyle gasp edilmektedir. İTO’nun İstanbul ücretliler enflasyonu ile TÜİK ’in tüketici enflasyonu arasındaki fark; son aylarda açılıyor. İTO’nun % 99,9 olarak ölçtüğü enflasyon, TÜİK’e göre % 80,2. Aylık enflasyon ise yine aynı sırayla % 2,3 ve % 1,5. Tüketici enflasyonu, % 80,2 ile 1998 Eylül ayından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Temmuz’da % 144,6 olan üretici enflasyonunun Ağustos’ta % 143,7’ye gerilemesine rağmen, tüketici ve üretici enflasyonu arasındaki makas hala tarihi zirvelerde.
Ağustos’ta “işlenmemiş gıda, enerji, alkollü içkiler, tütün, altın” hariç TÜFE-B % 3,2 artarken; “işlenmiş gıda ve alkolsüz içecekleri” de kapsayan TÜFE-C % 3,1 arttı. Ağustos’ta çekirdek enflasyon rakamları manşet enflasyonun iki katı.
 

Türk tipi iflas!
“Türkiye ekonomi modeli” diyerek uydurulan “faiz sebep, enflasyon netice” safsatası korkunç bir enflasyon tsunamisi yarattı. Mutfaklar yangın yerine döndü. Son bir yıldaŞeker % 165,Ekmek % 101,Makarna % 113,Taze Süt % 122,Et % 87 zamlandı. Dünyada gıda fiyatları son beş aydır gerilerken, Türkiye’de çarşıdaki pazardaki etiketler cep yakmaya devam ediyor. TÜİK gıda fiyatlarını makyajlasa da, artık mızrak çuvala sığmıyor. Son açıklanan Orta Vadeli Plan da bu hükümetin enflasyonla mücadele gibi bir niyetinin olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Sorunun sebebi olan çözümü olamaz. Bugün % 80 olan enflasyon, OVP 'de yer alan hangi politikayla yılsonunda % 65’e düşecek? Baz etkisi yetecek mi? "Yeni Türkiye Modeli” safsatasına yaslanan OVP ile enflasyonun 2025’te tek haneye düşmesi mümkün değildir. Kaldı ki 2023 için millete verdiği taahhütlerin yarısını bile tutturamayan şahsım hükümeti, 2025’e hangi yüzle randevu veriyor?Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
 

İş yok aş yok
İş ve aş, tüm vatandaşlarımız için can yakıcı bir sorun. TÜİK tarafından açıklanan son işsizlik verilerine göre; 8 milyon 107 bin vatandaşımız işsiz. Ülkemizdeki işsizlerin sayısı, dünya üzerindeki 95 ülkenin nüfusundan fazla. Makyajlı TÜİK verileriyle bile; işsizlik artıyor, hayat pahalılığı artıyor. “Cari fazla vererek enflasyonu düşüreceğiz” diyorlar. Cari açık artıyor. Geçen yılın ilk dört ayında 9 milyar dolar cari açık verilirken, bu yılın aynı döneminde verilen cari açık 21 milyar dolar. Geçtiğimiz yılın tam 2,5 katı. Hani cari açık düşecekti? Bu yılın tamamı için öngörülen cari açık ilk dört ayda aşıldı. Model falan hak getire. Hükümet artık, normal kanallardan cari açığı finanse etmekte de zorlanıyor. Bu dönemde cari açık, büyük oranda net hata ve noksan kaleminden gelen kaynağı belirsiz 11 milyar 751 milyon dolar ve 4,5 milyar dolar rezerv kullanılarak finanse edilmiş. Döviz olmayınca, kurda alıp başını gidiyor. 441 milyar doları geçen brüt dış borcun faturası, yandaşlara verilen dövizle garantili projelerin maliyeti, Kur Korumalı Mevduattan milletimizin sırtına binen yük, gün geçtikçe ağırlaşıyor. Saray’ın kerameti kendinden menkul “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasının peşinde, milletimizin sofrasındaki ekmek her geçen gün küçülüyor.
 

Enflasyon durmuyor
Erdoğan geçtiğimiz Ağustos ayında; faizde düşüşe geçeceklerini, böylece enflasyonun da düşeceğini söylemişti. Ardından Eylül’de Merkez Bankası’nın tabelaya yazdığı faizi talimatla düşürttü. Ondan sonra da devam etti. Bu akıl ve bilimden mahrum politikalar sonucunda, vatandaşın bankada kredi çekerken muhatap olduğu piyasa faizi, devletin borçlanırken muhatap olduğu tahvil faizi hızla arttı. Devletin geçen yıl Eylül ayından sonra ödediği faiz, önceki sekiz ayda ödediğine göre yüzde 22 arttı, 156 milyar 661 milyon lira faiz ödendi. Borçlanma maliyetlerimizin önemli bir unsuru olan, ekonomiye duyulan güveni gösteren, Türkiye’nin Kredi Temerrüt Riski Primi 800 puanın üstüne fırladı. Dünyada kendi ligimizde rekor kırdık. Aynı dönemde paramız, dünyada en fazla değer yitiren paralardan biri oldu. Enflasyon hızı dörde katlandı, tüketici enflasyonunda dünyada ilk beşe girdik, üretici enflasyonunda dünya birincisiyiz. Hayat pahalılığı milletimizi perişan etti.
 

Zengine değil fakire enflasyon
Sonunda Nebati Bakan çıktı, bunu “Bile isteye” yaptıklarını itiraf ediverdi. Aralık ayında, “Ekonomide başlattıkları yeni dönemin meyvelerini altı ay içinde yemeye başlayacaklarını” söyleyen Erdoğan, bir defa daha millete taahhüdünü yerine getiremedi. Milletimizi hayat pahalılığına ezdirdi. Bugün MYK toplantımızda ele aldığımız konuların başında bu vardı. Milletimizi ezen hayat pahalılığı vardı. Bunları, biz konuşuyoruz. İktidara göre ülkede “enflasyon” yok. Çünkü, Saray’ın, üç-beş maaşlı Saray yanaşmalarının enflasyon derdi yok. Hayat pahalılığı, enflasyon, onların değil; asgari ücretle geçinenlerin, dar ve sabit gelirlilerin sorunu… Evine ekmek götürebilmek için “Yol parası vermeyeyim” diyerek, her gün kilometrelerce yürüyen emekçilerin sorunu… Çocuğunun altına bez alamayıp plastik poşet bağlayanların sorunu… Tayin döneminde, eline doğru düzgün tayin parası verilmeyen, dağ gibi taşınma masrafını nasıl karşılayacağını düşünen, mobbing altında ezilen, intihar haberlerinin başı sonu gelmeyen polislerimizin sorunu… Sorun, artık kuruşla değil lirayla artan benzin-mazot fiyatına yetişemeyen, vatandaşlarımızın sorunu. Sorun, torununa harçlık veremeyen emeklilerimizin sorunu… Hazine nakit gerçekleşmeleri daha yeni açıklandı. Bu açıklanan rakamlara göre hazinenin kasasında 82 milyar 400 milyon lira duruyor. Ama vatandaşa para yok.

SON SÖZÜM; Bir ülkede akıl ve sanattan çok servete değer verilirse bilinmelidir ki orada keseler şişmiş kafalar boşalmıştır. Büyük Frederik...Devenin iğne deliğinden geçmesi zenginin cennete girmesinden daha kolaydır. Vehb Bin Münebbih

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi