Dava bitti kavga bitmedi

ASLINDA gündemde açlık var, yokluk var yoksulluk var. Ne var ki iktidar bunların yüksek sesle konuşulduğu haklı feryatların yükseldiği her dönemde "Paravan" arkasından yeni "Suni" gündem yaratma konusunda 20 yılda uzmanlaştı. Bunun sonucudur ki tam yokluk ve yoksulluk özellkle de kendi tabanlarında büyük tepki yaratırken, hemen araya bir yapıştırıcı yada ayrıştırıcı koyuverdiler. Bunu adı da 2013 yılından beri yılan hikayesine dönen Gezi Davası oldu. Herkes iktidarın bu oyununa anında geliverdi. Tabii gündem değişti. Bence "Gezi Davası" daha bitmedi. Bu gidişle de bitmeyecek. Nasıl bitsin ki? Hepimiz Gezi’deydik. Ben de ekleyeyim ‘haklar’ bizim. Kimse , hiçbir ferman bunu elimizden alamaz, bizi insanlığımızdan koparamaz!
 

Suç varsa milyonlar suçlu


Milyonların katıldığı, Türkiye'nin her yerinde kendiliğinden oluşmuş, yaşam haklarını, yaşam tarzlarını, düşüncelerini korumak isteyen insanların gerçekleştirdiği Gezi'nin suçunu -suçsa- 20 kişiye bağlamak istemek yeryüzünün en kötü romanı, en kötü yazısı, en kötü makalesi, en kötü senaryosudur. Bu tutmaz. Eğer bir ülkede bir kişi haksız yere hapisteyse bu ülkede hiç kimse özgür değildir. Hiç ama hiçbirimiz özgür değiliz.
Bakın dostlar. Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü söylediği için Galileo Galilei’yi mahkûm eden mahkeme de .Dreyfus’ü mahkûm eden Fransız Genelkurmay Mahkemesi de. Nesimi’nin derisini yüzenler de. haklı değildi. Gezi Davası, hukuki bir yargılama değildi. İktidar, baskıyı, şiddeti artırarak, insanları sindirerek koltuğu korumak amacında.Toplumsal muhalefeti sindirmek, susturmak amacında. Bu ağır kararla bir sorumluluğumuz daha oldu: Bizim adımıza hapise tıkılan arkadaşlarımızın kurtarılması için çalışacağız.Kimimiz yazacağız, çizeceğiz. Kimimiz şarkı söyleyeceğiz. Kimimiz sokağa döküleceğiz. Yeter diyeceğiz. Yeter artık! İktidar, mahkemelerine aldırdığı bu kararlarla “Sıkıysa hadi çıkın sokağa bakalım” diyor.“Bu tek adam rejimi öyle kolay kolay bitmeyecek” diyor. “Normal yollardan seçimi kazanamayabilirim” diyor. “Ama” diyor, “Üsküdar” diyor, “at” diyor. Bilmiyor ki... Bu daha başlangıç, mücadeleye devam. Çıkacağız sokağa. Mücadeleye devam edeceğiz. Ve ben hep orada olacağım.
 

Hukukun en aza indirildiği dava


CHP Milletvekili ve anayasa hukukçusu İbrahim Kaboğlu Gezi Davası ile ilgili olarak "Bizler burada hepimiz anayasal düzenin koruyucularıyız. Tıpkı 10 yıl önce Gezi'ye giderek anayasal düzeni, sağlıklı çevrede yaşamak için orada olduğumuz gibi. Orada yetkilerini kötüye kullanarak kapatmak isteyenler, AVM inşa etmek isteyenlere karşı orayı kurtardık, koruduk. 10 yıldır devam eden davalar aslında adil yargılanma hakkı nasıl ihlal edilir yargıçlar eliyle, bunun örnekleri." dedi. Kaboğlu "Tamamen hukukun en aza indirildiği bir davadır, katledildiği bir karar sürecine tanık olduk. Sağlıklı, dengeli bir çevrede yaşamak amacıyla anayasal düzeni korumak isteyen milyonlar aslında bunu başardılar.Fakat 15 Temmuz silahlı girişiminde anayasal düzeni ortadan kaldıramadılar birileri ama diğerleri 2017 anayasa oylamasıyla demokratik anayasal düzeni ortadan kaldırdılar. İşte bu bunun rövanşıdır" şeklnde konuştu. Dostlar; verilen bu karar gerçekten ülkemizi, demokrasiyi savunan insanları, tüm halkımızı çok üzmüştür. Ayrıca tepkili hale getirmiştir. Neden? Çünkü Gezi hareketi çeşitli görüşlerden, yaklaşımlardan, kadın erkek genç yaşlı kendiliğinden bir araya gelerek kentimizin nefes alınacak bir yeri savunmakla işe başladılar. Ama gördük ki Gezi Parkı'nı savunmak demokrasiyi, kent hakkını, insan haklarını savunmaktır. Bunu yürüten arkadaşlarımızın bu cezalara çarptırılmaları katiyen kabul edilemez. Hukukla demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Halkımızın örgütlü kesimlerin, tüm demokrasi yanlısı insanların çabalarıyla bu yanlış karar mutlaka ortadan kalkacaktır.
 

Herkes sustu onlar konuştu


Bugün herkes sustuğu için bunu yapabildiler. Mevzu Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman değil. Hepinizsiniz, herkes. Bakın bu karar diyor ki, eğer ki bu zorlu mücadelede ben yine galip çıkarsam hepinizi onların yanına göndereceğim diyor. Şimdi bir karar vakti. Yapabiliyorlar dedik ya çünkü yapıyorlar itiraz yok. İtiraz etme zamanı. Bugün ses çıkarmazsanız yarın ses çıkarmaya hakkınız olmayacağı gibi çocuklarınız nezdinde haddiniz de olmayacak."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'da açıklamasında "Gezi kararı açıklandı. Değerli arkadaşlarım kurgulanmış mahkemelerden adalet çıkmaz. Burada görev alan hakimlerin bir kısmı zaten önceden kararlarını vermişler. Verdikleri kararlar kendi özgür iradeleriyle verdikleri kararlar değil. Talimatla aldıkları kararların altına imza atıyorlar.Bu tür mahkemelerle yeni karşılaşmıyoruz aslında demokrasi tarihimize baktığımızda bu tür mahkemeleri çok gördük. Bu ülkenin Genelkurmay Başkanının bile ‘terörist’ olarak kurgulanmış mahkemelerle hapse atıldığını gördük. Gezi nedir? Bizim demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin sesidir." dedi.
Kılıçdaroğlu;"Baskıya isyandır Gezi. Kendi ülkemizde özgürce yaşamak istiyoruz diyor gençler. Bu kurgulanmış mahkemede Osman Kavala beraat ettiği bir davadan müebbet hapse mahkum oldu. Dünyada böyle bir örnek yok. Dünyada böyle bir garabet yok. Ama bizim ülkemizde olur. Çünkü yargı bağımsız değil. Bizim Vera’ya bir sözümüz var, biz Vera’yı tekrar babasıyla kucaklaştıracağız. Bunun sözünü veriyorum.”

 

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YERDEYİZ


Olan bitenin ardından şu anda zurnanın zırt dediği yere geldik.Şimdi kimleri kararı "Siyasi" olarak ddeğerlndirirken, kimileri de "Adalet tecelli etti" diyor. Sen nerdesin denecek olursa bu zurnanın zırt dediği yerde ben mağdurdan ezilenden halktan yanayım yanıtını veririm. Ben Gezi Direnişi'nde vardım. Ne zaman 13 Haziranda "Çift taraflı" zatüree oldum. Ayrılmak zorund akaldım. Sanırım zaten bir iki gün içinde de direniş hepten kırıldı.Benşm aklımın almadığı bu kadar berat karraı ardından aynı mahkeme aynı deliller, aynı dsoya üzerinden bu kararları nasıl verir. Ve şimdi bu kararları naısl açıklayacak. Kamu vicdanı diye bir şey var ki kolay unutmuyor. Bakın bu vicdan Menderesi'i de unutmadı. Asılan Deniz Gezmişleri de unutmadı 12 Eylül'de yaşı büyütülüp asılan Eren'i de. O yüzden kimse özellike de iktidar sahipleri kendilerine pay çıkartmasın.Bu olsa oldsa onlar için bir Pirus" Zaferi olur. Esasında Taksim Gezi Parkı eylemi; dünyanın bugüne kadar gördüğü en yaygın, en çağdaş, en haklı, en yüksek katılımlı ama hiyerarşik olmayan, en onurlu eylemiydi.Herpimiz Gezi’deydik. ve Gezi' yi savunmaya devam edeceğiz.Gezi davası kararlarının ne hukukla ne adaletle zerre ilgisi yoktur. AKP iktidarını konsolide edecek yeni bir karanlık dönemin başlatıldığını düşünüyorum.Gezi kararı politiktir. Seçim düzleminde ortamı gerip, korku salmak için verilmiş kararlardır. Hiç bir oyun, gidişinizi önleyemeyecektir. Daha da kenetleneceğiz ve biz kazanacağız, siz yolcusunuz.Gezi Davasına ne ceza verirseniz verin, aydınlık günlerin gelişini engelleyemeyeceksiniz! Gezi Davası’nda verilen karar aslında Gezi’nin kendisi kadar kritik ve tarihi bir eşik. Önümüzdeki günlerde olacakların, yaşanacakların habercisi. Bunu üstüne alınmayan herkesi sürükleyecek bir ölçüsüzlük aşamasına geçildi. Hepimiz oradaydık ve orada olmayan herkes de mahkum edildi


 

DOSYALAR BİRLEŞTİRİLDİ

Gezi Parkı olaylarına ilişkin Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanık hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince verilen karar Yargıtay tarafından bozuldu. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Gezi Parkı olaylarına ilişkin dava ile Çarşı davası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun belirtildiği kararda, örgüt üyeliği suçunun özelliği nazara alınarak, her iki dosyanın birleştirilmesi tarafına gidilmesi, sanıkların hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma neticesinde beraatlarına karar verilmesinin bozma nedeni sayıldığı vurgulandı. Davalar, verilen bozma kararlarının ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde birleştirildi. Gezi Parkı ile Çarşı davası dosyası, 21 Şubat’ta görülen dördüncü duruşmada, davaların geldiği aşama dikkate alınarak yeniden ayrıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan 2022 tarihindeki karar duruşmasında Osman Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman’a TCK 312'den yardım etme suçundan 18'er yıl hapis cezası verildi. Kavala dışındakilerin de ayrıca tutuklanmasına karar verildi.

"Gezi Direnişi" hikayesi


Şimdi zorunlu olarak bu yılan hikayesine dönen "Gezi Davası" kronoljisine bakalım.Gezi Parkı davası, 28 Mayıs - 30 Ağustos 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Gezi Parkı olaylarını organize ettikleri iddiası ile 16 kişinin yargılandığı davadır. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen ve ilk duruşması 24-25 Haziran 2019'da Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde gerçekleştirilen davada 18 Şubat 2020 tarihinde verilen kararla 16 sanığın 10'u, haklarındaki bütün suçlamalardan beraat etti, davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala tahliye edildi ve yurtdışında bulunan sanıklar hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı. Savcılığın yerel mahkemenin kararını istinafa taşımasının ardından İstanbul Bölge Adliye 3. Ceza Dairesi 22 Ocak 2021’de 9 sanık hakkındaki beraat kararını bozdu. 25 Nisan 2022 tarihinde Osman Kavala müebbet hapis ile cezalandırılırken diğer 8 sanığa 18'er yıl hapis cezası verildi. Gördünüzmü sürec nasıl işlemiş. Şimdi ortada koca bir soryu var. "Bu sanıklar" önce neden "Beraat" etti. Dosya yeinden görlğünce dosya da yeni bir belge vs olmadığında göre bu insanlara neden ağıurlaştırılmış müebbbet hapis, 18 er yıl ağır hapis cezası verildi.
 

Neler neler oldu


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'n, İstanbul'daki Taksim Gezi Parkı'na Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde Topçu Kışlası'nı imar izni olmadan yeniden inşa etmesini engellemek için İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin birçok kentinde eylemler başladı.Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre 80 ilde gerçekleştirilen eylemlere 3.6 milyon insan katıldı, eylemcilerden 5 bin 513 kişi gözaltına alındı ve bunlardan 189'u tutuklandı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün açıkladığı verilere göre 4 bin 329 kişi, Türk Tabipleri Birliği'nin açıkladığı verilere göre de 7 bin 478 kişi eylemler sırasında yaralandı. Olaylar sonucunda ise 8 sivil ve 2 güvenlik görevlisi öldü.
 

Gözaltına alındılar


Temmuz 2013'te Gezi Parkı olayları nedeniyle Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu'nun da bulunduğu 26 kişi gözaltına alındı ve sorgulandıktan sonra serbest bırakıldılar. Bu kişiler hakkında Mart 2014'te "örgüt kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla dava açıldı ve İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi, 29 Nisan 2015'te tüm sanıkların beraatine karar verdi.
Gezi Parkı olaylarının ilk günlerinde savcı Muammer Akkaş tarafından bir soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Akkaş'ın talimatı ile şüphelilerin telefonları dinlenerek soruşturma dosyasına eklendi. Soruturma devam ederken savcı Muammer Akkaş 25 Aralık operasyon girişimi nedeni ile soruşturmadan alındı ve yerine başka bir savcı atandı.17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması nedeniyle meslekten ihraç edilen ve ardından yurt dışına kaçan savcı Muammer Akkaş günümüzde FETÖ/PDY üyeliğinden aranmaktadır. Bu süreçte yapılan operasyonlarda birçok kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan bir çoğu serbest bırakılırken Osman Kavala ile Yiğit Aksakoğlu tutuklandı.
 

Savcılık soruşturması


FETÖ/PDY üyeliğinden aranan Akkaş'ın topladığı delillerin de yer aldığı soruşturma 2019 yılında tamamlandı. Hazırlanan 657 sayfalık iddianamede 16 sanık, 746 davacı yer aldı. Hazırlanan iddianameye göre sanıklar hakkında; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet, nitelikli yağma, nitelikli yaralama ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet suçlarını işlemekten 16 sanığın ayrı ayrı 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar ceza almaları istendi.
 

Dava süreci


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 657 sayfalık iddianame 4 Mart 2019'da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve ilk duruşmanın 24 Haziran 2019'da gerçekleştirilmesine karar verildi.[15] 24 Haziran tarihinde Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde başlayan davanın ilk duruşması iki gün sürdü ve 25 Haziran 2019'da ara karar açıklanarak davanın ikinci duruşmasının 18 Temmuz 2019'da gerçekleştirileceği açıklandı. Açıklanan ara karara göre; davada tutuklu yargılanan Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına diğer tutuklu yargılanan Yiğit Aksakoğlu'nun ise tutuksuz yargılanmasına karar verildi. 18 Temmuz'da görülen ikinci duruşmada savunmaların alınmasına devam edildi. Savunmaların ardından mahkeme başkanı Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verip bir sonraki duruşmanın 8-9 Ekim 2019 tarihlerinde yapılacağını açıkladı.
 

Taraflar


Bu tarihi davanın tarafları da tarihi idi. Kimler yoktu ki ? Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Emrullah İşler, Binali Yıldırım, Muammer Güler, Ahmet Davutoğlu dahil 746 kişinin müşteki sıfatı ile yer aldığı davada, Ali Hakan Altınay, Ayşe Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater Utku, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Emekçi, Memet Ali Alabora, Mine Özerden, Osman Kavala, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi de sanık sıfatı ile yer aldılar.
 

SON SÖZÜM "Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ancak baharın gelişini engelleyemezsiniz."

(Pablo Neruda.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi