Elli milyon yatağa aç giriyor

Demokrasinin vazgeçilmez kuralları sadece belli aralarla yapılan seçimler değildir. Cumhuriyet'i Cumhuriyet kılan Cumhur'dur halktır. Hangi siyasi makamda bulunursanız bulunun orasının sahibi değil emanetçisi olursunuz. Bunu bilmediğiniz yada işinize gelmediğini anladığınızda zulme başlarsınız. Zulmünüz arttıkça sonunuz gelir. Demokrasi de seçimle gelmek ve seçimle gitmek esastır Ama seçimle gelip oralarda sonusza dek kalmak için zulum yapmak baskı yapmak "Diktatörlüktür.”
 

DİKTATÖR (Latince: dictator; emir veren, dikte ettiren), elinde mutlak ve sınırsız bir otoriteye sahip olan yöneticilere verilen tanımdır.Diktatörlük (Latince: dictatura), otokratik bir hükûmet biçiminde, yönetimin diktatör olan tek bir birey tarafından yönetilmesi türüdür. Genellikle üç olası anlamda kullanılır. Roma Cumhuriyeti'nde siyasi bir makam olan Roma diktatörü gibi. Totalitarizm ise, tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete mutlak itaat beklenen, diktatörlükvari yönetimdir. Sözcük sıfat hâlinde totaliter olarak kullanılır. Totaliter egemenlik olarak da bilinir. Totalitarizmde bireysel özgürlüklere izin verilmez ve bireyin yaşamının tüm alanları devlet kontrolüne bırakılır.Peki insanlar neden DİKTATÖRLERİ sever Değil mi DOSTLAR ! Bakalım bİlim ne diyor bu konuda sonra devam edelim .
 

Neden diktatörler sevilir?
ÇOCUKLARA anlatılan hakan, padişah imajlarıyla, bulundukları ailenin büyüğü olarak gösterilen insanların imajları genelde benzer karakterdedir. Bunlar koruyucu, otoriter, güçlü insan modelleridir. Çocukların büyüme dönemlerinde bu tarz insanlar idealize edilir ve kimlik oluşumunda yerini alır. Türkiye eğitim sisteminin ataerkil yapısı da öğrencileri özellikle 'erkekleri' idealize etmeye zorlar.
Büyük ve güçlü erkek imajı, kadın erkek ilişkilerini de etkilemiştir. Kadınların geneli arzu ettiği erkek modelini ''güçlü, evi geçindiren ve adam gibi adam'' sözleriyle tanımlamaktadır ki bu kadını 'edilgen' kılan yaklaşımı yaratan yine 'ataerki' olmuştur. Bu yüzden çocukların ''büyüklük ve erkeklik'' temalarıyla yetiştirilmesi, Hitler gibi gücü simgeleyen otoritelere kapılmasına neden olabilir.
SONRA; Cinayetler işleniyor, Türkiye’de. Her gün ortalama, bir kadın bir erkek şiddetine maruz kalarak hayatını yitiriyor. Bu yılın ilk iki ayında 98 kadın öldürülmüş. Bu rakam mı? Kadından bahsediyoruz, Hani diyorsunuz ya annemiz, hayat arkadaşımız diye. Ondan bahsediyoruz. Bunlar tek tek öldürülüyor. Biz bununla ilgili, uluslararası anlaşmada imza attığımız, İstanbul Sözleşmesi’ni bir erkek, Öyle istedi diye feshediyoruz. Böyle bir ülke olabilir mi?
Evet DOSTLAR!
Biz açıkça yineleyelim. Biz Kuvayı milliye’yiz. Biz Anadolu ve Rumeli Müdafaa-İ Hukuk’uz. Biz; “Özgürlük ve bağımsızlık, benim karakterimdir” diyen, Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz. Biz, hak, hukuk ve adalet için verilecek hiçbir kavgadan korkmayız. Bizim kavgamız zulme karşıdır. Bizim kavgamız istibdada karşıdır. Bizim kavgamız milletimizin aşına işine göz koyanlarladır. Bizim kavgamız tüyü bitmedik yetimin hakkına göz dikenlerledir.

Bizim kavgamız hak, hukuk, adalet ve demokrasi kavgasıdır.Gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın andır.Anadolu’nun o şaşmaz irfanının söylediği gibi,“Zalimin zulmü arttıysa, zevali de yakındır.” Zevali yaklaşana şunu hatırlatmak da görevimizdir. Adaletin ayarlarıyla oynadığınız kantar, gün gelir sizi de tartar. Arsız kendini güçlü sanınca,Haklıyı suçlu çıkarmaya kalkarmış.Hem arsızlığa,Hem de hukuksuzluğa karşı dimdik ayakta durmak insalık ve demokrasi gereği hatta görevidir. Huzurumuz ve bereketimiz kaçtı. Ağzımızın tadı kalmadı. Umutlarımızı yok edildi. Memleketimiz açık hava hapishanesine çevrildi. Ülkemiz çölleşti. Milletin işi, aşı küçüldü.


Sığınımacı sayıs 8 milyon
TÜRKİYE, dünyada; ne bundan önce ne bundan sonra, bugün itibarıyla 8 milyon sığınmacıyla sahip. Dünyada böyle başka bir ülke yok. 8 milyon kimliği belirsiz insan, Türkiye’nin sınırlarından geçmiş, Türkiye’ye girmiş. Merak etmiyor musunuz? Aranızda dolaşan kaç El Kaide, İŞID militanı var diye? Mahallenizde oturan insanları merak etmiyor musunuz? Bunlar kim diye? Buna göz yuman iktidar; elini kolunu sallayarak her geleni vatandaş yapmış bunun hesabını vermiyor. Ama vatandaş bunu şükredecek, katlanacak öyle mi bu 8 milyon kişiye kaıpyı göstermek zorundayız. Başka yolu yok. .

Unutulmaz sözü anımsayalım
Buraya birde Uganda'nın unutulmaz diktatörü İdi Amin'in meşhur sözünü koyarak bu işi noktalayalım.Bakın. Ne demişti. İdi Amin. Bugünlerde arada okuyun bilginiz artar hafızanız tazelenir. Demiş ki; “İfade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem.İdi Amin, Uganda Devlet Başkanı" Evet DOSTLAR! Sonra ortaya çıkıp vay efendim demokrasi, vay efendim insan hakları, bağımsız yargı falan demeyi unutun bırakın. Ortalıkta üç kişiden fazla dolanmayın vs vs.vs UGANDA'DA TABİ İYİ Mİ !
 

Nebati Bakan ışıldamıyor
NEBATİ Bakan “Enflasyonist ortamı fırsatçılığa çevirmeye çalışan kimseye asla izin verilmeyecek, kesinlikle müsamaha göstermeyeceğiz." dedi. Nebati; "Dövizdeki hızlı yükselişi durdurduğumuz gibi enflasyonla mücadele en öncelikli konularımızdan biri olarak karşımıza çıkmaktadır, önümüzdeki süreçte enflasyonu kalıcı olarak tek haneye indirmeyi hedefliyoruz." iddiasını öne sürdü. Vallahi böyle dedi. Dolar15.50 Avro 16.08 oldu. Borsada aynı şekilde. Şimdi bu iş nasıl olacak.
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan'da "Bu seçim AK Parti, Erdoğan için değil Türkiye için önemlidir. Türkiye'nin gelişmekte olan ülke zincirini kırıp dünyanın 10 ekonomisi arasına girmesi 2023'te yapılacak seçime bağlıdır. diye konuştu. Balık hafızamızı tazeleyelim dilerseniz. Kendisi “2023’de ilk 10 ekonomi arasına gireceğiz” diye millete yıllarca söz verdi. 2023’e 1 yıl kala Türkiye’yi 22. Sıraya düşürdü. Şimdi sıkılmadan “İlk 10 için” 2023’de oy istiyor."Ekonomide ilk 10'a girmemiz 2023 seçimlerine bağlı" dedi ama. Bence sanki ilk 10 nun bize girmesi daha olası gibi...
ARİFE günü yalan söyleyenin,Bayram günü yüzü kara çıkar. Bir yıl içinde imkansız olduğunu bile bile kimi inandırmaya çalışıyor.Devletim faiz indirimi yapar ev sahipleri fiyat arttırır, vergi indirimi yapar ev sahipleri fiyat arttırır ,inşaatcının yanındayız der ev sahipleri fiyat arttırır ya bişey yapmayın yada fiyatlara real denge getirin efendiler... Mart ayında gerçek işsiz sayımız, 233bin kişi artarak, 8milyon 356bine çıktı. İşsiz sayımız salgın öncesi döneme göre, halen 2 milyon yukarıda. İşsiz, iş başındaki kifayetsizlerin iş bilmezliği yüzünden işsiz. BUGÜN toplumun bütün kesimleri kötü yönetim nedeniyle büyük sıkıntı içindedir. Bakın Dünyada bu kadar ülke var. Hayat pahalılığında altıncı sıradayız. Bu ülkeler hangisi? Venezuela, Sudan, iflas etmiş Lübnan, savaştaki Suriye, Zimbabve beşinci sırada. Altıncı sırada Türkiye. Biz bu iktidara niye şükredelim? Allah bize her şeyi vermiş, şükrediyoruz. Ama Recep Tayyip Erdoğan’a niye şükredelim? Onun yandaşları ve zenginleşenlere,Nebati’ye neden şükredelim
 

Enflasyon fren tutmuyor
DOSTLAR; Siyasetçiler diyor ki; ‘Türkiye’deki enflasyon yüzde 70’. Bunu televizyonda 85 milyon insanımız izlerken rakam olarak görüyor. Ama kendi hayatında yansıması şu: Bugün aldığı şeyi, yarın aynı fiyattan alamıyor. Evine giren maaş, artık yaşamı için yeterli hale gelmiyor. Türkiye, pahalılığın en yüksek olduğu ülkelerden bir tanesi. Yani yaşamın çok zorlaştığı, çocuklarımızı ailemizi geçindiremediğimiz bir ülke konumuna düştü. İşsizlik yüzde 23. Bu şu demektir: Evladını hayata hazırlıyorsun, devlet ona bir iş olanağı verecek; vatandaşlarımızın yüzde 23’ü bir işe giremiyorlar. Yani aile kuramayacaklar, geçinemeyecekler, yoksulluk ile karşı karşıya kalacaklar. Bu, sadece bir rakam olarak mı algılanacak bir şey. Yarın yiyecek ekmeğimiz yoksa, çocuklarımızı giydiremiyorsak, bu rakamın bir değeri yok mu, Türkiye için? Bunu, bu noktalara çeken insanlardan, Türkiye’de yarın öbür gün bizi iktidara taşıyacak seçmenlerin oturup düşünmesi gerekiyor mu, gerekmiyor mu?
GÖZLERİ ışıl ışıl Bakan Nebati'yi, Türkiye Cumhuriyeti bunu kabullenmek zorunda mı? ‘Dolar düşebildiği yere kadar’ diye gülen biri. Ondan sonra dolar arttığı zaman da hiçbir şekilde tepki vermeyen, ‘hiç merak etmeyin Türkiye’de adalet, bakan, bürokrasi değil; Recep Tayyip Erdoğan var’ deyip de sadece bakanlık koltuğu için sırtını Recep Tayyip Erdoğan’a dayayan, kişiye Türkiye ekonomisini vermeye devam mı edeceğiz? Unuttunuz mu? Bu ekonomiler damatlara verildi. Milyarlarca dolar zarara uğratıldı. Onlar gittiler. 128 milyar doları Türkiye’nin, yok edildi.
AMA Türkiye, yoksulluk içinde en az 50 milyon kişi var, Recep Tayyip Erdoğan ‘şükürsüzler’ diye insanları adeta azarlıyor. Şükretmeye çağırıyor. . Bakım ancak, insan kendi yaşamı ile ilgili, ailesinin yaşamı ile ilgili; çocuklarının yaşamı ile ilgili oturup düşünmez, doğru kararlar almaz, ise Cumhuriyet’in bütün kurum ve kuruluşlarının içini boşaltan, birikimlerini yok eden bir iktidara karşı sessiz kalırsa, kötülük iktidarda kalmaya devam eder. Kendi geleceğimiz için bütün bunlara dur diyecek olan tek bir güç vardır. Millet.
 

Bulgar'ın arka bahçesi olduk
AKP ile Nerden nereye geldik. Bulgaristan'ın arka bahçesi olduk. Bir zamanlar yoldan geçerken hediyeler verdiğimiz Bulgarlar Edirne'yi mesken etti. Bulgaristan’dan bir kişi bir dolar cebine koyup, Türkiye’ye geliyor. O bir dolara, istediği bir şeyi alırken sen aynı malı 15.5 TL’ye almak zorunda kalıyorsun. Bu iktidarın başındaki insanların, kendilerine göreve geldiğinde bir dolar dört TL iken şu an 15.5 TL olmasına karşı, insanlar birilerinin kendilerine öğütlediği gibi ‘çok şükür yarabbi’ mi diyecekler? Yoksa Allah bizi bunu reva görmez, bunu bize reva gören iktidardır, biz emeğimizin karşılığını alamıyoruz, bunun suçlusu bu iktidardır mı diyecekler?
 

Memleketin bereketi kaçtı
TÜRKİYE’nin bütün bereketli topraklarında, Anadolu'da , Sakarya’da; Trakya da kilerlerimiz dolup taşıyordu. O günlerde iki buçuk milyon çiftçi vardı, 500 bine düştü. Bu rakamın bir karşılığı yok mu? Karşılığı şu: Artık biz tarladan buğdayımızı almıyoruz, patatesi almıyoruz. Başka ülkelerden ithal eder konuma düştük. Kendi mahsulümüzü tarlamızdan alıp, ülkemize yeterken; muhtaç konuma düşürdüler bizi. Bu rakamın Türkiye için, milletimiz için bir karşılığı yok mu? DOSTLAR; 3600 ek gösterge. Çocuk oyuncağı mı? Bakanı var, ‘şu gün çıkartacağım, bugün çıkartacağım.’ Size bir rakam olarak mı geliyor? Maaşların iyileştirilmesi, eve bir ekmek daha girmesi, çocuğa bir ayakkabı. Bundan bahsediyoruz. Niye dalga geçiyorsunuz? Bu kader mi? Yoksa sizin çarpık uygulamalarınız mı? Bu kadar güzel ülke talan edilir mi? köylerdeki meralarımızı imara açıyorlar, yeşil alanlar gitti satıyorlar, limanlarımızı süresi dolmadan satıyorlar. Doğayı olabildiğince kirleten iş insanlarının önünü açıyorlar. Bu kadar yeşili, denizi olan bir ülkede; yaşayamayacağımız bir noktaya getirmek için ormanlarımızı kesiyorlar, ağaçları yok ediyorlar. Ormanlarımız cayır cayır yanıyor..

GELİR dağılımındaki eşitsizlik dünyanın en keskin olan ülkelerinden bir tanesiyiz. 84 milyon nüfustan bir milyonu zengin. 83 milyon vatandaşımız mağdur. Türk-İş’in açıkladığı rakamlara göre, Türkiye’de; 50 milyon kişi yoksulluk sınırının altında. Bu rakamın gerçekten hiç değeri yok mu? Milletvekilleri, başbakanlar, bakanlar, cumhurbaşkanları; siyaset yapanlar, yaşadıkları ve yönettikleri ülkenin daha iyi olabilmesi için mücadele ederler. 20 yılda bizi getirdikleri bu durumu artık gerçekten şaşırmadan mı izleyeceğiz?
 

Uyuşturucu yaşı 12'ye indi
TÜRKİYE dünyanın en çok uyuşturucu kullanan ülkelerinden bir tanesi. Dinimiz açısından günah, insanlık açısından suç. Uyuşturucu çocuklarımızı öldürüyor, 12 yaşında çocuklarımız uyuşturucu kullanmaya başladılar. Bu bir rakam mı sadece? Biz bunu gerçekten; millet olarak, aileler olarak, geleneği göreneği, dünyada en dinine sadık insanlar olarak sorgulamayacak mıyız, uyuşturucuyu?
Bu ülkenin 676 bin çocuğumuz okula gidemiyor. Size sadece rakam gibi mi geliyor? 676 bin hane, genç, Türkiye’nin geleceği, evlat, yurttaş eğitim alamıyor. Biz, Suriyelileri nasıl burada yaşatacağız, onu tartışıyoruz. Kendisinin yoksul insanlarından hele bir ‘şükredin’ deyip, 50 milyar doları Suriyelilere harcadım diyerek, nereye harcadığı belli olmayan Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsediyoruz.
 

SON SÖZÜMÜZ ; Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz. Gazi M. Kemal Atatürk. Ve Dindarlığınızı Tanrı’ya gösterin, bana insanlığınız lazım! diyen Friedrich Nietzsche'den olsun..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi