Emeklisi, memuru, işçisi hepsi yoksul!

Günlerdir yazılıyor, çiziliyor, koca koca devlet büyükleri açıklama yapıyor. Sonra devlet büyüğünden bir "Yok öyle şey diyor" , diğerleri de "Tabii olmaz öyle şey" diyor. Örneğin asgari ücrete zam ayarı Temmuz'da dediler.Hani "Halkımıza ucuz et yedireceğiz Ramazan bereketiyle keyifle geçecek" dediler ya ne oldu. Ucuz ete önce yüzde 48 sonra yüzde 10 daha zam geldi. Oldumu sana yüzde 5. O da Et Süt Kurumunda ha. Bu arada Kıyma bile alamaz hale geldik. Bir de ısıtıp ısıtıı sürülen hani şu meşhur 3600 ek gösterge " önce alttan alttan "Temmuz"dediler. Sonra gördük ki gene yalan yada şimdilik olanaksız. Tıpkı emekliye ara zam gibi, asgari ücrete düzenleme gibi, Et herkesin alabileceği fiyattan olacak gibi, şekere zam yokken zam oldu gibi, her gün mazota benzine bir zam bir "azıcık" indirim gibi... Gibi gibi gibi uzatır gideriz.
 

Bugünler geçecek ama!
Bu neden oluyor biliyor musunuz kelimesine dokunmadan Neyzen Tevfik'in iki ayrı özlü sözünü anımsayalım tam yerine geldik çünkü ; ilki "Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız memlekete harami...Neyzen Tevfik" . İkincisi daha özlü nereye koyarsanız koyun öyle değerlendirin karar sizin. Ne demişti Neyzen Tevfik "Geldikleri gibi gitmediler; kimi itini bıraktı, kimi bitini. Kimi de piçini bıraktı!..Yoksa bu kadar şerefsizin bizden olması mümkün değil!", Şu anki durumu ben bundan iyi açıklayacak söz bulamadım. Birde yazımın sonunda küçük bir sürprizle Nazım'ı anıp bugünler bir mesajı da vereceğim. Ne demişti Nazım "Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer. ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, — demeğe de dilim varmıyor ama kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”
Bakınız DOSTLAR; Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri içerisinde Ramazan ayına gireceğimiz ilk gün bir çok kalemde ortalama 50 zam yapan bir hükümet hatırlamıyorum ben. Nasıl bir kafadır bu? İnsanlar bu kadar zamla nasıl iftar açacaklar, nasıl sahur yapacaklar? İş şirazesinden çıktı! Sorumlusu olmayan bu zamları CEHAPE yapmıyorsa kim yapıyor...
 

Halay başı nerede?
Bu iktidarın, bu ekonomiyi düzelteceğini düşünen, bir psikoloğa görünsün! Durmak yok, ekonominin kitabını yazmaya devam.. doğalgaza konutlarda %35, sanayide %50 zam.! Bu adam bizi seviyor, bayramı ramazandan daha keyifli kutlayacağımıza yemin ederim. Konutta,doğalgaza %35 zam, Sanayide kullanılan doğalgaza %50 zam, Elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza %43 zam, Elektrik dışı kullanılan doğalgaza %50 zam yapıldı. geldi.Bu şu demek;Hepsinin fazla fazla biz ödeyeceğiz. Sanayisinin de konutunda. Süper enflasyon bitti,hiper enflasyon başlıyor! Bu iktidarın, bu ekonomiyi düzelteceğini düşünen, bir psikoloğa görünsün! Bunlar artık zam değil hepimize dert oldu gam oldu. Bence artık zam değil zulüm oldu DOSTLAR. Bakın Patron çıldırdı!: Neler oldu neler . Elbet bu yazıyı okurken yenileir de olacak ama bildiğimiz kadarıyla yetinelim.; Doğalgaza: %35 zam, Yumurtaya: %50 zam,Ete: %61 zam,İnternete : %67 zam,Şekere: %78 zam,Una: %80 zam,Otogaza :%100 zam. Tüpe: %130 zam;Benzine: %140 zam; Motorine : %165 zam;Yurtdışı harcına: %200 zam. EVET AMA MAAŞLARA : %0 zam.Bu koşullarda enflasyon tutulamaz.Halaycıbaşı ! Başına taş düşsün emi! #ZamGelebilir.
 

En sıkıntılı Ramazan
Türkiye Ramazan ayına maalesef sevinçle giremiyor. 5 litrelik ayçiçek yağı 200, bir kilo domates 15, bir marul 10 lira, ramazan pidesi 6 lira olmuş, millet kara kara düşünüyor. Mutfaklarda huzur yok. Durum bu haldeyken Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), ekmeklik buğday fiyatını yüzde 22 artırdı.Bu artışın ekmek fiyatlarına yansıması muhakkak . Vatandaşımız da dayanacak güç kalmadı. Ülkemizde günde 34 liradan az geliri olan 12 milyon, günde 15 lirayla geçinen 4 milyon insanın yaşadığını unutmayın. Ekmekle oynamayın, ekmek adamı çarpar, ekmekle oynayan iflah olmaz
 

Sofralarda tat kalmadı
AKP Hükümeti, daha Ramazan başlamadan sofralarımızın tadını kaçırdı. Tüm şehirlerimizde ekmeğe ciddi zamlar yapıldı. Ramazan sofralarımızın vazgeçilmezi Ramazan pidesi, sıcaklığıyla değil, fiyatıyla el yakmaya başladı. Gramajlar da geçen senenin altında. Geçen yıl 365 gram susamsız, yumurtasız sade bir pide 4 liraydı. Bu sene 330 gram yani geçen yıldan 35 gram daha düşük sade pide 6 lira. Sadece paramızın satın alma gücüyle değil, Ramazan pidesinin ayarıyla da oynadılar. Erdoğan “Ramazan’da evlere ucuz et girecek” dedi. Ete yapılan yüzde 48 zammın ardından, bu hafta yüzde 10 ilave bir zam daha yapıldı. Ardından daha geçen ay yüzde 20 zam gören şekere, dün bir kez daha yüzde 31 zam yapıldığı haberini aldık. Şekerin fiyatı, son bir yılda, yüzde 100’e yakın zam gördü. Bu da evlerde kullanılan şeker. İşletmelerde kullanılan şekerin fiyatındaki artış yüzde 100’ü de geçti. Millet bu sene Ramazan’da bıraktık tatlı yapmayı, çayına şeker atabilirse ne mutlu. Millet hayat pahalılığı altında eziliyor.AKP Türkiye’yi OECD ve G-20’nin zam şampiyonu yaptı.Milletin ekonomisini yangın yerine çeviren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, hala çıkıp ‘Ben ekonomistim’ demesi, olsa olsa 1 Nisan şakası olur."Şahsım Hükümeti" sayesinde, Ramazan bu sene, bereket yerine, zam yağmurlarıyla beraber geldi.Ne de olsa siyasi iktidar ve yanaşmalarının gözünde, "Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar." Lafı eğip bükmeye, enflasyonun sebebini ve nesebini başka yerlerde aramaya gerek yok. Eğer bugün Türkiye enflasyonda Arjantin’i bile sollayıp dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkeler listesinde 8. sıraya yükseldiyse, G-20’de ve OECD’de gıda enflasyonu şampiyonu olduysa, “Benim Anadolu’daki vatandaş, çöpten rızık topluyorsa, hafta pazarlarından atık topluyorsa, meydanlar ‘açız, açız’ diye bağırıyorsa, insanlar evinin kirasını, elektrik ve su faturasını ödeyemiyorsa ve artık ‘Yandım Allah’ diye bağırıyorsa, Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Bu hükümet getirmedi mi?” Bu hükümet getirdi.
 

Tabela da da büyümek
Tabeladaki büyüme oranı şahane. Ama millet perişan. Ucuz ekmek kuyrukları, ucuz yağ kuyrukları, benzin-mazot kuyrukları uzadıkça uzuyor. Millet elektrik faturalarını yakıyor. Vatandaş pahalılıktan pazara gidemiyor. Pazarcı tezgah açamıyor. Çiftçi traktörüne mazot koyup tarlasına gidemiyor. Gitse de tarlasına gübre atamıyor bu defa. Çiftçiyi bir başına bırakan hükümet, elin çiftçisinden pahalıya aldığı buğdayı fırıncıya ucuza veriyor. Destekte tabi elin çiftçisine gidiyor. Esnaf derseniz o da perişan. Siftah edemediği dükkânının artık kepengini indirmeye başladı. Asgari ücretlinin ücretinin, memurun maaşının, emeklinin aylığının alım gücü, daha yılın ikinci ayında geçen yılında altına düştü. Enflasyon azdı, işsizlik düşmedi, dış ticaret açığı da rekor üstüne rekor kırıyor. Yani bakıldığında ülkenin vaziyeti, Erzurumlu esnafın fıkrası gibi; “Deftere bakıyorsun hac farz olmuş kasaya bakıyorsun zekâta muhtaç…”
 

Zengini zengin ettiler !
Peki, çalışan büyümediyse, çiftçi büyümediyse, emekçi büyümediyse, esnaf büyümediyse kim büyüdü? Bu büyüme kime yaradı? Aslında cevap yine TÜİK’in makyajlı rakamlarında, son iki yılda; emeğiyle çalışanların Milli Gelirden aldığı pay 5 puana yakın düşmüş, sermayenin aldığı pay ise 5 puandan fazla artmış. Yani yüzde 11 büyüme, emekçinin cebinden almış, zengini daha da zengin etmiş.
 

Yap işlet devret
Kötüden mizahta çıkıyor. Her yıl geçenin geçmeyçenin binen binmeyen yerini bile görmeyenin parasını tıkır tıkır ödediği köprüler yolla vs. için vatandaş formül üretti.Diyor ki Devlet bize 200.000 TL kredi versin.Kuaför dükkanı açalım. Günlük 2500 müşteri garantisi versin. Gelen müşterinin parasını alalım. Gelmeyen müşterinin parasını devlet ödesin. Dukkanin vergi borçlarını silinsin.Kredi borcumuzu ödeyemezsek onuda hazine ödesin.Nasıl beğendiniz mi? Uymadı akla ters değil mi? Tıpkı sizin yaptığınız gibi ama. Yaşattığnız yaşamadan gitmezsiniz umarım.
Memleketin kaynaklarını, Milletin servetini yetimin hakkını; hesapsızca, görgüsüzce düşünmeden çalıp talan eden harami zihniyeti, sözümüz size, hak divanında, millet vicdanında hesap günü çok yakın. Hastaneleri, köprüleri, otoyolları,halk için değil,rant için yapanlar! Ülkeyi arpalığa çeviren,Üç-beş maaşlı bürokratlar! Kendi bakanlığına mal satan Bakanlar! Yiyin efendiler yiyin.Bu harmanın gelir sonu, Kapıştırın giderayak! Yarın bakarsınız söner,Bugün çatırdayan ocak! Hayatımızı yediler Ömrümüzü yediler Geleceğimizi, (olası) çocuklarımızın geleceğini yediler . Olası torunlarım, üzgünüm yediler sizi bile.Bitirdiniz bizi bitirdiniz.Bakınız; Türk Milletinin bir kurtarıcıya ihtiyacı yoktur.Türk Milletinin acilen bu ucube sistemden kurtulmaya ihtiyacı vardır.
 

Yatacak yeriniz yok
Memlekette ihaleler denetime tabi olsaydı, 1,5 milyar dolarlık köprü 13 milyar dolarlık gelir garantisi ile ihale edilebilir miydi? Maliye bağımsız olsaydı, milyonlarca insanımıza haciz koyan maliye, yandaşın milyarlarca liralık vergi borcunu silebilir miydi? Açıldığından beri, maliyetinden fazla garanti ücreti ödediğimiz Kütahya Zafer Havalimanı, halâ yandaş müteahhitlere para kazandırıp, devletimizin bütçesine kara delik açmaya devam ediyor.Yolcu sayısında %98 yanılan kişi bir Japon olsa, harakiri yapardı! Şirk haram,israf haram,iftira haram,talan haram,yalan haram,yağma haram,hırsızlık haram,yolsuzluk haram. Bu iktidar döneminde;"itibardan tasarruf olmaz" safsatasıyla "Lale Devri",bürokraside "Sülale Devri" sürüyor. 30 sene çalışıp, emekli olunca 2500 lira maaş alan insanlar,2 yıl vekillik yapıp 15 bin lira emekli maaşı alan insanları alkışlıyor.Böylesi romanlarda bile yok. "Kefenin cebi yok. kazanıyorsak paylaşıyoruz" diyerek bu kocaman yalanla kendini avutan sözde Müslümanlar inanın bu dünyada dahi yatacak yeriniz yok. Ahir dünyada halinizi kimbilir ne olacak.!Köylü milletin efendisiydi, sarayın kölesi oldu.
 

Yaptıklarıyla sınanıyorlar
AKP iktidarı şimdi ayıpladığı ile ayıplanıyor. Savaş döneminin karnelerini gösterip kara propaganda yapıyordunuz, her şeyi kotaya bağladınız. Yağ kuyrukları, tüp ve akaryakıt kuyrukları derken kotayla satılan şekeri de gördük. Türkiye bu tabloyu hak etmiyor. Türkiye’nin yeni ekonomik modeli, Avrupa’ya doktor-mühendis-yazılımcı gönderip, çöp ithal etmek. Bakalım nasıl sonuçlanacak bu deney, merakla bekliyorum. Faizi indirince kur yükselecek, kur yükselince ithalat ve ardından cari açık düşecek sonra da enflasyon düşecekti. TÜİK'e göre ilk iki ayda ihracat % 21,4 artarken ithalat % 49,2 artmış. Dolayısıyla faizi indirince kur yükselecek kısmından sonrası tamamen ters çıkmış görünüyor. Bakın; Türk Şeker, şekere zam yaptı. Bir kilo şeker 5,96 TL’den 7,80 TL’ye çıktı. Bir yandan iktidar gıdada KDV’yi indirdiğini söyleyip bakkal basma şovu yapıyor. Diğer yandan şekere, buğdaya, ete zam yapıyor.Dalga geçer gibi ‘güncelleme’ diyorlar. Seçimde görürsünüz güncellemeyi. Çayı şekersiz içmeye razı olsanız, çayı pişirmeye gaz gerek… Bu sabah doğalgaza dev bir zam yapıldı. Evlerde kullanılan doğalgaza yüzde 35, elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza yüzde 44,3, elektrik üretimi dışındaki doğalgaza yani sanayinin kullandığı doğalgaza yüzde 50 zam geldi. Yetmez bir de sanayinin kullandığı elektriğe yüzde 20 zam daha yapıldı. Bu zamlar tüm fiyatlara yansıyacak. İğneden ipliğe her şey artık daha pahalı olacak. Bu enerji fiyatlarıyla üretici nasıl üretecek, nasıl rekabet edecek?Esnaf, “Artık kapatma noktasına geldik biz bu zamlar yüzünden” diyor. Sanayici aynı şeyi söylüyor.
 

Maaşlara zam başka bahara
Merkez Bankası kasasını tek sente muhtaç hale getiren Erdoğan’ın şakaları geçen gün ardı ardına geldi. Ne diyordu Erdoğan? “Çalışanı enflasyona ezdirmem”. Ama dün bu sözünden çark etti. Asgari ücretlinin, yılın ikinci yarısı için beklediği zam başka bahara kaldı. Hep söylüyorum: “Enflasyon en adaletsiz vergidir. Bir çeşit tırnakçılıktır. Başta emekçi ve dar gelirlinin satın alma gücüne fark ettirmeden el koymaktır.” Daha yılın ilk iki ayında, asgari ücret enflasyonun altında kaldı. Açlık sınırının altına düştü. Böyle bir dönemde asgari ücrete yılda bir defa zam yapmak, enflasyonun tüm yükünü çalışanların üzerine yıkmaktır. Enflasyonu kontrol altına almak için hiçbir şey yapmayacaksınız, Merkez Bankası enflasyonu “küresel barışa” bağlayacak, yüzde 60’ı aşan enflasyon asgari ücreti, maaşları, ücretleri, aylıkları pul edecek. Ondan sonra çıkıp diyeceksiniz ki , “Ben asgari ücreti artırmam”. Enflasyonla mücadelede bu beceriksizlik devam ettikçe, asgari ücreti yılda iki kez değil, dört kez değil, milleti, senin eserin olan hayat pahalılığına ezdirmemek için, her ay artırmak zorunda kalacaksın.
 

Dev bir yük daha geldi
AKP, 1970’li yıllarda ekonomiyi batıran Dövize Çevrilebilir Mevduatı, Kur Korumalı Mevduat diye millete yutturmaya kalkıyor. Dövize endeksli bu mevduatların ilk taksitlerinin faturası da ortaya çıktı. Özel bankaların faizlerine bile hazineyi kefil olan eden bu sistem Hazine’nin yani milletin sırtına dev bir yük bıraktı. Bu mevduat sahiplerine, bankanın ödediği faizin 4 katı kadar para da Hazine’den ödendi. 24-31 Aralık tarihleri arasında ortalama dolar kuru 12 lira 16 kuruş. 23-31 Mart haftasında ortalama kur 14 lira 79 kuruş. Üç ayda dolar kurundaki artış yüzde 21,6. Bankanın ödediği faiz yüzde 4,25, milletin kasasından Hazinenin ödediği faiz -dikkat edin- üç ayda yüzde 17,4. Bunu yıllığa çevirirseniz yüzde 90. Milletin ekmek alırken ödediği vergilerden, adına faiz demeden, parası olana yüzde 90 yıllık faiz ödeyecekler! Ne oldu nas? Br yılda yerli özel bankaların; net faiz geliri yüzde 149, net kârı yüzde 337 artmış. Tabi ki faiz lobileri Sarayın sözde ekonomistini böylesine sever. Tekrar soralım; önce nas dediniz. Şimdi neden pas deyip duruyorsunuz.

 

Ekonomik gidişat aileleri sarstı
Eşi ile sorun yaşadığını belirten evli bireylerin sorun yaşadıkları seçilmiş konular incelendiğinde, bireylerin yüzde 5,6’sı harcamalar, yüzde 5,5’i ailece birlikte vakit geçirmeme, yüzde 4,9’u gelirinin yeterli olmaması, yüzde 3,7’si ev ile ilgili sorumluluklar ve yüzde 3,6’sı sigara alışkanlığı ile ilgili konularda sıklıkla veya her zaman sorun yaşadı. En az bir kez boşanmış bireylerin (görüşme sırasındaki medeni durumuna bakılmaksızın ve birden fazla boşanmış bireylerin son boşanma olayına göre) boşanma nedenleri incelendiğinde, yüzde 32,2 ile sorumsuz ve ilgisiz davranma ilk sırada yer aldı. Bu boşanma nedenini yüzde 14,1 ile aldatma, yüzde 9,8 ile evin ekonomik olarak geçimini sağlayamama ve yüzde 8,1 ile dayak/kötü muamele izledi. Boşanma nedenleri cinsiyete göre incelendiğinde, boşanmış erkeklere ve kadınlara göre en önemli boşanma nedeni eşlerinin sorumsuz ve ilgisiz davranması oldu. Bu oran, erkeklere göre yüzde 41,2, kadınlara göre yüzde 24,2 oldu. Erkeklere göre sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedenleri yüzde 11,0 ile aile büyüklerinin aile içi ilişkilere karışması ve yüzde 9,7 ile evin ekonomik olarak geçimini sağlayamama oldu. Kadınlara göre sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedenleri ise yüzde 19,3 ile aldatma ve yüzde 14,6 ile dayak/kötü muamele oldu.

Ekonomik kriz aile huzurunu da bozdu
TÜİK, Türkiye Aile Yapısı Araştırması 2021 sonuçlarını açıkladı. Rapora göre eşler arasında en fazla harcamalar konusunda sorun yaşandı, en önemli boşanma nedenleri arasında yüzde 9.8 ile evin ekonomik olarak geçimini sağlayamama yer aldı. Hanedeki ev işlerinin genellikle kim tarafından yapıldığı incelendiğinde; evin badana/boyası hariç tüm işlerin genellikle bir hanehalkı ferdi tarafından üstlenildiği görüldü. Hanehalkı ferdi tarafından yapılan ev işleri cinsiyete göre incelendiğinde, ev işlerini genellikle kadınların üstlendiği görüldü. Kadınlar en fazla yüzde 94,4 ile çocuk bakımı, yüzde 85,6 ile çamaşır ve bulaşık yıkama (makineyle bile olsa), yüzde 85,4 ile yemek yapma ve evin günlük toplanması ve temizlenmesi işlerini üstlendi. Hanede ortak karar verilen seçilmiş konular incelendiğinde, en yüksek oranın sırasıyla yüzde 94,7 ile tatil biçimi ve yeri konusunda, yüzde 94,2 ile ailece ev dışında yapılan yeme içme ve eğlence gibi etkinliklerde ve yüzde 93,3 ile akrabalarla ilişkilerde olduğu görüldü. Evli, eşi ölmüş ve boşanmış bireylerin ilk evlenme yaşları incelendiğinde, ilk evliliklerin yüzde 36,9’unun 20-24 yaş aralığında, yüzde 23,5’inin 25-29 yaş aralığında ve yüzde 16,5’inin 18-19 yaş aralığında gerçekleştiği görüldü.
 

İlk evlenme yaşı düşük
İlk evlenme yaşı cinsiyete göre incelendiğinde, kadınların erkeklere göre daha erken yaşlarda evlendiği görüldü. Evliliğini 18 yaşından önce yapan erkeklerin oranı yüzde 4,4 iken kadınların oranı yüzde 24,2 oldu. İlk evliliğini 18-19 yaş aralığında yapan erkeklerin oranı yüzde 8,9 iken kadınların oranı yüzde 23,0 oldu. İlk evliliğini 20-24 yaş aralığında yapan erkeklerin oranı yüzde 39,6 iken kadınların oranı yüzde 34,6 oldu. Bireylerin kadın ve erkek için uygun gördükleri ilk evlenme yaşları incelendiğinde, erkekler için uygun görülen ilk evlenme yaşı yüzde 51,0 ile, kadınlar için uygun görülen ilk evlenme yaşı yüzde 47,8 ile 25-29 yaş aralığı olarak belirtildi.
 

Görücü usulü önde
Evliliklerin yüzde 46,1’i görücü usulü ve kendi rızasıyla, yüzde 34,9’u kendi kararı ve ailesinin rızasıyla, yüzde 10,7’si görücü usulü ve kendi görüşü sorulmadan aile kararıyla, yüzde 5,3’ü kaçma/kaçırılma ve yüzde 2,7’si kendi kararı ve ailesinin rızası dışında gerçekleştiği görüldü. Bir okul bitirmeyenlerin içinde kendi kararı ve ailesinin rızası ile evlenen bireylerin oranı yüzde 10,3 iken yüksekokul, fakülte, üniversite, yüksek lisans/doktora mezunu bireylerin içinde kendi kararı ve ailesinin rızası ile evlenen bireylerin oranı ise yüzde 71,7 oldu.
 

Sözleşme yalan oldu
Evlenirken yapılan törenler incelendiğinde, kız isteme yüzde 89,9, söz kesme yüzde 86,1, nişan yüzde 81,8, kına gecesi yüzde 84,4, gelin alma yüzde 84,0, gelin/damat hamamı yüzde 8,4, başlık parası verme/alma yüzde 13,3, düğün yüzde 87,7, bekarlığa veda partisi yüzde 3,0, çeyiz serme yüzde 60,3 ve bohça hazırlama yüzde 64,5 oranında yapıldı. Evlilik sözleşmesi oranı ise yüzde 1,4 oldu.

SON SÖZÜM; “Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin kardeşim,midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değil, beş değil,yüz milyonlarlasın maalesef. Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemenve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye...” Nazım Hikmet.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi