Enflasyon, hastalıklar, yoksulluk ve tecavüz

Bu ülkede son yıllarda yaşayan insanlar o kadar sahipsiz bırakıldı. Onlarla adeta dalga geçildi ki yazmakla bitmez. Hangisinden başlamalı ki ekonomi desen toz duman. Ülkece Nebati Bakanın "ışıltılı" gözlerinde dalıp gittik kaybolduk. AKP'nin cilalı işlerinden sağlık konusuda ise toz şeker gibi dağıldık. Hangisini söylesem, ilaç katkı paylarını mı, hastane ücretlerini mi, alınamayan randevuları, bulunamayan doktorları mı. Ha birde bunlara bakan var ki oda Allaha emanet. Örneğin bu Covid salgını başladığında hiç unutmam "Covidden korunmanın tek yolu yakalanmaaktır" diyerek tarihe geçmişti. Hastane kapatıp, ticarethane olan Şehir Hastanelerinden hiç söz açmayalım.Yoksullukta ise ülkenin yüzde 70'i yokluk ve sefalet içinde . Tüm ülke kaymak tabaka yüzde 5'in değirmenine su taşıyor. Yüzde 5'te bugünkü iktidar ve yandaşları. Buraya kadar bir eksiklik yok. Ha bir de ne var bunlara ek ama yılların kanayan yarası; "Çocuk gelinler", "Tecavüz, cinsel istismar" olaylarının en kralını yapıyorlar bu ülkede. Gelelim bunlara bakalım öncelikle
 

Çığlıkları duyan yok ki
Sessiz çığlıklar koca koca adamların etkili yetkililerin, güya din ulemalarının "Rızası vardı", "Bir kereden bir şey olmaz", "Bademleme" ve "Bodoslama" sözleri bizleri her seferinde " Nasıl bir yere düştük. Allahım" diye feryat ettiriyor.Bu konuda Nikola Tesla -" O Kadar Cahilsiniz ki Dininiz Var Diye Ahlaka İhtiyacınız Kalmadığını Sanıyorsunuz" diye asırlar öncesinden bugüne ışık tutmuştu. Bugün bu ülkede Tesla'nın sözünü ettiği abartmıyorum cahili cühelası alimi dahil ne yazık ki enaz 3-5 milyon kişinin elinde oyuncak ediliyoruz. Bu böyle gitmemelidir. Dostlar; Dinin sembolü türban, sakal, sarık, cübbe, tarikatlar değildir arkadaşlar.. Dinin sembolü ahlak, adalet, akıl, ilimdir.

Aklınızda bulunsun.
 

Bakan "Aile bilgisiyle istismar" diyor
Bunlar tecavüzcü değil ailenin de bilgisi ile istismar diyor Adalet Bakanı Bozdağ. Bir cemaat adı altında mukaddes dinimiz İslamı sözde tebliğ görevi yapan kendisine hocaefendi! denilen bir insan müsveddesinin, 6 ( altı ) yaşında ki kız çocuğunu 29 yaşındaki müridi ile evlendirerek, neredeyse bebek sayılacak yaştan itibaren hergün öz kızının tecavüz edilmesine onay vermesi, yokoluşun göstergesi olduğu gibi dini ve insani değerlere yapılan büyük bir saldırıdır. Birde 6 yaşındaki çocuğa sistemli tecavüzü imam nikahı varsa caizdir deyip kabullenen bu tarikatlar istediği için İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı verildi. Siz de buna göz göre göre aracı oldunuz, bunu gayet iyi biliyorsunuz değil mi?
 

Bu zararı kimse veremez
İslam'a hiç kimse böyle bir zararı veremez. Farkında değil misiniz? Bu zulüm Kur'an'a ve tüm Müslümanlığa yapılıyor. Öyle ki! kendisine din adamı diyen birçok kişi Kuranı Kerimin ayetlerini kendi sapkın ihtiraslarına göre yorumluyor. Kendisini din adamı diye tanıtan bu şarlatanlar, sapık ruhlular, 6-7 yaşındaki çocukların 70 küsür yaşında ki kişilerle evlendirilip tecavüze uğramasına rıza göstermeyen ve bu insanlık dışı muameleye tepki veren bizleri ise Kuranı Kerime iman etmeyen, dinsiz insanlar olarak adlandırıyorlar. Diyanet'ten hiçbir ses yok neden sizce? Hani haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı? Niye dini hassasiyeti olan kişiler kafalarını kuma gömüyor? Sizin yoksa 6-7 yaşında kızınız yada yakınız olmadığı için bizi ilgilendirmez mi diyorsunuz? Çocuğun tecavüze rızası var ailesi de onay vermiş mi diyeceksiniz yoksa yine... O çocuk daha 6 yaşında o daha 6 yaşında...Susanın da, savunanın da kanı kurusun.
 

Bugünlere davetiye çıkarıldı
Dostlar. Ceza hukukumuzda önceden 15 olan rıza yaşı 2016’da 12’ye kadar düşürüldüğü için, Diyanette bus sapkınlığı söz konusu vaka hakkındaki söyleminde rakam değil de ‘rüşt yaşı’ tanımı kullanması da manidar oldu. Buna,teşni diye eğitimde de 4+4+4 yapıp katılma zorunluluğunu da kaldırıp bebek gelinleri sapıklıklarına alet ettiler Yani acı gerçek "Zihniyet belli." Ama susmayacağız
 

İktidar vakıflara devleti açtı
Birde bu palazlanmanı iktşidar yanı var ki güya "Fetö"den akıllandık yanlış yaptık diyorlardı ancak devletin imkânlarını oy deposu olarak gördüğü vakıfların hizmetine sundular. İslamcı kimliğiyle bilinen vakıf ve dernekler, hem vergiden muaf oluyorlar hem de izin almaksızın yardım topluyorlar. İdeolojik adımlarını bu yapılarla yayıyorlar. İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı yöneticilerinin adının karıştığı cinsel istismar vakası gözleri tekrar tarikatlara ve cemaatlere çevirdi. Oysa tarikatlar ve cemaatler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren ülkenin en büyük sorunu. Özellikle çok partili dönemle birlikte sağ partiler için tarikatlar ve cemaatler adeta oy deposuna dönüştü. 2002’de iktidara gelen AKP’yle birlikte bu durum daha da pekişti. AKP, tarikat ve cemaatleri oy deposuna dönüştürmek için belediyeler aracılığıyla yardımlar yaparken iktidar olmasından kaynaklı devletin imkânlarını da söz konusu yapıların hizmetine sundu. Tarikat ve cemaatler ise bu hizmetlerden yararlanmak adına yıllardır kullandıkları bir modeli tekrardan hayata geçirdi: Vakıflar ve dernekler...
 

Dernekler vakıf oldu palazlandı
Türkiye’deki tarikat ve cemaatlerin hemen hemen hepsi ticari ve ideolojik adımlarını bu vakıflar aracılığıyla gerçekleştiriyor. Bu vakıfların yasal statülerinde yapılan değişiklikler ise söz konusu yapılar için can suyu olma anlamını taşıyor. Vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler statüsüne geçilmesi tarikatlar ile cemaatlere yakın yapılar için ciddi bir ekonomik rahatlama anlamına geliyor. İlgili yapılar bu sayede hem vergiden muaf oluyorlar hem de izin almaksızın yardım toplayabiliyorlar.
 

Sözde hocaların deli saçması fetvaları
İstismar, sözde hocaların sessiz kalınan bu fetvalarını hatırlattı. Birisi, “Şeriatımızda yaş haddi yoktur. 6 yaşındaki çocuk evlilik adayıdır” dedi. Diğeri , “Sokakta et görmekten içimiz dışımıza çıktı” diyerek kadını aşağıladı.Kimisi de, “Müzik zinayı çağrıştırır” iftirasını attı. Diyanet, görmezden geldi... Cemaat liderinin kızını 6 yaşında evlendirdiği skandalının ortaya çıkmasının ardından din adına konuşan kişilerin sözlerini yeniden gündeme geldi. Bu konuda en sarsıcı ifadeyi Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız kullanmıştı. Yıldız 2013'te, “Evlilikle ilgili şeriatımız İslam'ın yaş haddi yoktur. 10 yaşında, 7 yaşında, 6 yaşında, 78 yaşında, yaşıyorsa 135 yaşında bir insan evlenmeye adaydır” demişti. Kendini ‘hoca' olarak tanıtan Saffet Umul da, “Bir adam gördünüz uzun saçlı. Sakalı da yok. Yakınına gelene kadar Allah muhafaza bir sürü düşünceye girersin” diyerek tepki çekti. Dini programlar yapan Mehmet Akdemir ise “İnsan müzikle uğraştığı zaman şarkıcıları türkücüleri dinlediği zaman, şeytan omuzlarına çıkar” sözüyle müziğin zinayı çağrıştırdığını iddia etti.
 

Cübbeli Ahmet'te aynı kafada
Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmud Ünlü de, bir videosunda evlilik yaşıyla ilgili görüşünü “İslam'da evlilik için yaş sınırı yoktur. Ama kız buluğ çağına ermedikten sonra birleşmek caiz değildir” diye açıkladı. Ağırlıkla kadınların hedef alındığı sözde fetvaların liderliğini Ankara Melike Hatun Camisi İmamı Halil Konakcı yaptı. Konakçı, tayt giyen kadınlar için, “Sokaklarda et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor. Bu kadınların başında yok mu adamları, abileri, babaları, kocaları” dedi. Benzer sözler Sinop Ayancık Camii İmamı Taha Cengiz'den geldi. Cengiz, “Daracık, açık saçık giyinen ve avret yerleri ortada olan kızlar dışarıya çıktığı zaman neden bunlara sapık denilmiyor” sorusuyla gündem oldu. Tarikatlar, cemaatler ve onların destekçileri, "aileyi, içine kadınları hapsettiğimiz bir hapishaneye çevirmek istiyoruz" diyemiyorlar, onun yerine, "aileyi koruyoruz" yalanına sığınıyorlar. Çocuk tecavüzleri ve tarikatlar Türkiye’nin en karanlık yüzüdür. ‘bir sarık ve cübbeyi kapan her türlü kötülüğü yapacak güce ulaşıyor’ Daha da acı tarafı bu cemaatlerde küçük yaşta yüzlerce cocuğun olması ve başlarına gelenlerin normal görülme korkunçluğunu engellemek için,bunların kapatılması gerekmektedir.
 

Ülkenin yüzde 82'si karşı
“Aksoy Araştırma’nın birkaç gün önce açıkladığı araştırmanın sonucuna dikkat edelim: “Türkiye’nin yüzde 82’si tarikatlar tamamen kapatılsın diyor. Yeri gelmişken 96 yıl önce 677 sayılı devrim kanunu ile tarikatların kapatıldığını da hatırlatayım!
 

AKP ve CHP tarikatlara karşı!
AKP ve CHP seçmenini birleştiren anket… Konu ne ekonomi ne de Başkanlık sistemi.. Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşı duyulan güvensizlik yüzde 50’nin üzerindeyken, "tarikatlar tamamen kapatılsın" diyenlerin oranı ise yüzde 82 çıktı. Aksoy Araştırma tarafından haftalık olarak gerçekleştirilen Türkiye Monitörü araştırmasının 49 hafta sonuçlarından dikkat çeken veriler çıktı.
Diyanet en güvenilmezler arasında yer aldı
Sonuçlara göre, Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşı duyulan güvensizlik yüzde 50’nin üzerinde. Ayrıca tarikatlar için de, araştırmaya katılanların yüzde 82’si “tarikatlar tamamen kapatılsın” veya “çok sıkı denetimler getirilsin” görüşünü dile getirdi.
 

AKP seçmeni de istemiyor
AKP seçmenlerinin yüzde 20.7'si "tarikatlar tamamen kapatılsın" derken, yüzde 48.1'i "çok sıkı denetimler getirilsin" dedi. AKP seçmeninden, tarikatları "tamamen serbest bırakırdım" diyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 7.7'de kaldı. CHP'lilerin ise yüzde 73.1'i "tarikatlar tamamen kapatılsın" dedi. Böylece AKP'liler de tarikat yapılanmalarına şüpheyle bakarken, çıkan oranlar dikkat çekti.
Araştırma sonuçlarına göre, "Aşağıda yer alan kurumlara güveninizi 1 – Hiç güvenmiyorum 5 – Çok güveniyorum olacak şekilde değerlendirir misiniz?" sorusuna katılımcıların yüzde 53,4’ü Diyanet İşleri Başkanlığı’na “hiç güvenmiyorum” veya “güvenmiyorum” dedi.
Araştırma sonuçları parti bazında ele alındığında, Diyanet İşleri’ne en çok güven duyan siyasi parti seçmeni yüzde 55,8 ile AKP oldu. MHP seçmeninde ise bu oran yüzde 42,2 ile yüzde 50’nin altında kaldı.CHP, İYİ Parti ve HDP seçmeninde güven duyduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 10 seviyelerinde kaldı.
 

Diyanet ve siyaset
2 ay önce MetroPOLL Araştırma'nın Diyanet ve siyaset araştırmasından da ilginç sonuçlar çıkmıştı. Araştırmaya göre, AKP seçmenin yüzde 71.6'sı din adamlarının siyasetle uğraşmasını doğru bulmadığı belirtilmişti. "Diyanetin ve din adamlarının siyasetle uğraşmasını doğru buluyor musunuz?" sorusu yöneltilen ankette AKP seçmenin yüzde 71.6'sı "hayır bulmam", yüzde 24.6'sı ise "evet bulurum" cevabını vermişti. Cumhur İttifakı'nın diğer ortağı MHP'de ise oranlar yüzde 80.8'e karşı yüzde 11.6 olmuştu.
 

Nebati'nin tezi de bu yönde!
Öte yandan, yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin yüksek lisans tezinde 80 darbesine işaret ederek “Solu tasfiye etmek ve komünizm tehlikesini bertaraf etmek adına İslamın manipülatif bir öğe olarak ortaya çıkması sağlandı” ifadelerine yer verdiği ortaya çıktı. Bakan Nebati’nin, 2002’deki “Türkiye’de İslami siyasal hareket” adlı yüksek lisans tezinin “öz” kısmında, “İslami siyasal hareketin, özellikle çok partili yaşama geçildikten sonra bir şekilde devletten destek alarak ya da en azından yol verilerek gelişip büyüdüğü sonucuna varıldığını” vurgulayan Nebati, “1950’ye kadar İslami hareketlerin ya yok olduğunu ya depolitize olduğunu ya da yeraltına çekildiğini” belirtti. Nebati, “Çok partili dönemle birlikte İslami hareketler giderek gün yüzüne çıktı, gelişti ve siyasallaştı. Cumhuriyet döneminde İslami hareketlerin hemen hepsi yönetime talip olmaya yani iktidara yönelmişlerdir” ifadelerini kullandı
 

Salgın var Bakan yok
Dostlar; gündem bayağı yoğun tecavüz tarikat, siyaset dışına çıkarsak birazda sağlığımızla ilgilenelim. Bugün ülkemizde adı konulmamış ama "Kod" verilerek tüm Halk Sağlığı merkezleri ve hastanlere iletilen bir uyarı ile başlayalım. Bu nedir? Bu tüm dünyada görülen salgının tedavisş henüz belli olmayan adıdır. Covid'in bir alt düzeyi olarak Bu Covid-19'un mevcut tedavilere dirençli yeni varyantı BQ1: BQ1 dir. Omicron BQ1 varyatnı şu anda Fransa, Belçika, İrlanda, Hollanda ve İtalya’da baskın durumda. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin (ECDC) belirrtiğine göre BQ1, ilk kez geçen Ekim ayında Türkiye'de görüldü. Bu süreçten itibaren Türkiye'deki vakalardaki oranı artmaya devam etmektedir. Bu sayoalr günde 10 binlerle ifade edilmektedir.
 

Tedbir korunma şart!
Bilim insanları, 50 ülkede tespit edilen corona virüsün omicron varyantının yeni bir türünün, mevcut Covid tedavilerine dirençli olduğunu belirtti. Araştırmacılar endişelendiren BQ1 adlı varyanta karşı Covid-19 tedbirlerinin elden bırakılmamasını istedi. İrlandalı virolog Connor Bamford, son haftalarda BQ1 varyantıyla ilgili haberleri takiben insanlara tetikte olmalarını tavsiye etti. Belfast Telegraph'a konuşan Bamford, "Bence bu konuda biraz endişelenmemiz gerekiyor. Sürekli olarak, hala yayılabilen ve bağışıklığımızı aşabilen farklı varyantların ortaya çıktığını görüyoruz. Yeni Covid-19 dalgaları görmeye devam edeceğiz” dedi.
Diğer taraftaftan Bamford, omicronun BQ1 varyantının, bağışıklığı baskılanmış kişiler için büyük bir zorluk oluşturabileceğini söyledi. Bamford, “Bağışıklığı baskılanmış kişilerde enfeksiyonu önlemek ve tedavi etmek için tasarlanan tedavilerin BQ1'e karşı işe yaramayacağı anlaşılmıştır” diye konuştu.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi