Gizle gizle nereye kadar...

ACAYİP bir ülke olduk. Ve gerçekten kendine özgü bir Cumhuriyet Demokrasi Başkanlık karması tam bir alaturkalık ve Türk usulü temsili bir meclisle yönetilen; Cumhurbaşkanı'nın "Başkan" olduğu bu sistemde geçen sürede pek bir şeyde taşlarda yerli yerine oturmadı.Oturmadığı içindir ki bugün bu sıkıntıları çekiyoruz. Mayıs enflasyon rakamlarının piyasa beklentisinin yarısı kadar geldi. Dostlar; anlaşılan, TÜİK’te enflasyonu ölçen dairedeki başkan değişikliği işe yaramış. Şimdi, 2003’ten beri açıklanan madde sepeti ve ortalama madde fiyatları da TÜİK tarafından saklandı. Kovid patlar, ölüm verilerini karart, doğal gaz biter, depo verilerini karart, kur korumalı mevduat elde kalır, BDDK verilerini karart, enflasyon patlar, madde sepetini karart. Anlaşılan enflasyonla mücadele edemeyenler, enflasyon rakamlarıyla mücadeleye hız veriyorlar.

Çinlilerin ünlü filozofu Konfüçyüs’e atfedilen güzel bir söz var: Bildiğini bilenin, arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni, uyarınız. Bilmediğini bilene, öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden, kaçınız. Ne yazık ki bilmediğini, bilmeyen, bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olanlar koskoca ülkeyi perişan etti. Milletimizi de zulmüyle, öz yurdunda garip, öz vatanında parya etti.

Bakın; en yeni haberlerle başlayalım haftaya hazırsanız bugün iki devlet kurumu vatandaşından bir şeyleri saklıyor. Yahu koca devlet hesabı vereceği yurttaşından neyi saklama gereği duyar diyebilirsiniz. oldu. Nasıl mı TÜİK fiyatları, Salık Bakanlıığ ise Covid'deki vefat sayılarını gizliyor.

İstatistiklerde Covid yok!

Sağlık Bakanlığı, 1950'den beri her yıl düzenli olarak yayımladığı sağlık istatistikleri yıllığını pandemi nedeniyle 2020 yılında yayımlamadı. 2020 yılında yayımlanması gereken 2019 verileri 2021 yılında yayımlandı. 2020 verilerinin ne zaman yayımlanacağı büyük merak konusuydu. Çünkü 2020 verileri, corona salgınına ilişkin ilk verilerin yayımlanacağı yıllık olacaktı. Bakanlık geçtiğimiz günlerde 2020 yıllığını yayımladı. Ancak rapora ölüm istatistiklerinin yer aldığı tablonun 2020 verilerini koymadı. Bakanlık bunun yerine 2019'daki tabloyu aynen yayımlayarak sayfayı boş bırakmamış oldu. Ölüm sayıları verisi gizlendiği için pandeminin ilk yılında kaç vatandaşın Covid nedeniyle öldüğü bilgisine ulaşılamadı. Bakanlığın pandemi süresince açıkladığı ölüm sayıları kamuoyunda tartışmalara neden olmuş, bir çok il ve ilçedeki belediye kayıtları ile bakanlığın sayıları birbirini tutmamıştı.

Covid yok sıtma var

Yıllıkta 2020'de AIDS, kızamık, tüberküloz ve sıtma gibi enfeksiyon hastalıklarına yakalanan vaka sayıları tek tek açıklanırken, ülkeyi kasıp kavuran Covid-19 enfeksiyonu adeta hastalık bile sayılmadı. Böylece vaka sayılarına yönelik çelişkili verilerin karşılaştırılması da mümkün olmadı.

 

Adaletli değiller

Gece kurtla bir olup sürüye saldırmaya, sabah olunca da çobanla beraber ağıt yakmaya alışmışlar. Adaletli hükümetler zenginden alır, fakire verir. Zalim hükümetler ise fakirden alır, zengine verir. Bunların yaptığı iş, tam da zalim hükümetlerin, tam da Firavunların yaptığı iştir. Hem bütçe hem de milli gelir rakamları bunu açıkça göstermektedir. Türkiye ekonomisi 2022’nin ilk üç ayında, yüzde 7,3 büyümüş. Peki kim büyümüş? Elbette finansçılar. Finans kesimindeki büyüme yüzde 24,2. Kur Korumalı Mevduat diyerek, bankaların ödeyeceği faize devleti kefil edenler, mevduatın maliyetini milletin hazinesine yıkıp, milleti borca mahkûm edenler, faiz lobisini bir kez daha ihya etmişler. Bütçe rakamları da ortada. Bu yılın ilk dört ayında, Kur Korumalı Mevduatla bütçeden çıkan para, 16 milyar 300 milyon lira. Buna bir de vazgeçilen, 10 milyar 100 milyon liralık vergi alacağını ekleyin. Sadece ilk dört ayda 26 milyar lira vatandaştan alınmış, mevduat sahiplerine, zenginlere verilmiş. Peki, bu yılın ilk dört ayında, işte gıda güvenliği diyoruz, çiftçi zor durumda diyoruz, çiftçiye bütçeden ne kadar destek verilmiş? 15 milyar lira. Bir yanda bir avuç zengine tek kalemde 26 milyar lira, diğer yanda milyonlarca çiftçi ailesine 15 milyar lira. Allah aşkına, bunun adı zulüm değildir de, nedir?
 

Sağlık personeli çok az

Rapora göre 2020 yılında her 100 bin kişiye düşen hekim sayısı 205, diş hekimi sayısı 42, hemşire ve ebe sayısı 342'de kaldı. AB ve OECD ortalamalarında hekim ve diş hekimi sayısı Türkiye'nin yaklaşık 2 katı, ebe ve hemşirede 3 katına ulaşıyor. 2020 yılında yetersiz olduğu görülen hekim ve sağlık personeli sayısı, istifalarla birlikte 2021 ve 2022'de daha da azaldı. Sağlık İş Sendikası, Bakanlığın veri gizlemesini eleştirerek “Bakanlık verilerine göre Covid-19 salgını hiç yaşanmadı” dedi.

Enflasyon dur durak bilmiyor

Enflasyon rakamlarını düşük göstermek  çalışanlara yapılacak zammın üstüne çökmek anlamına gelmektedir. Bu, en hafif tabiriyle hırsızlıktır. Milyonlarca memur ve emeklinin, asgari ücretlinin hakkını yemektir. Bu, millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Zulmün daniskasıdır . Hükümet açıklanan ihracat rakamlarıyla övündü. Ama ithalat ve dış ticaret açığında kırılan rekorlardan hiç bahsetmedi. Türkiye İthalatta tüm Mayıs ayları rekorunu, dış ticaret açığı da tüm zamanların rekorunu kırdı. İhracatı sahiplenip, ithalat ve dış ticaret açığını cami avlusuna terk etmek olmaz, terk edemezsiniz. Bu rakamlar da size ait. Bunlar da sizin eseriniz. Enflasyon en büyük halk düşmanıdır.

Zam zulüm küfür oldular

AKP  hükümetinin sebebi olduğu krizler, ülkemizdeki buhranı her gün biraz daha derinleştiriyor. Kifayetsiz  iktidar, milletimizin tenceresini, cebini boşaltıyor. Milletimizi perişan ediyor. Bir ülke ya ilimle, ya da zulümle yönetilir. Bu Hükümet zam oluyor, zulüm oluyor, yetmedi küfür oluyor, milletimizin üstüne kâbus misali çöküyorlar.Enflasyon rakamlarını düşük göstermek, çalışanlara yapılacak zammın üstüne çökmektir, hırsızlıktır. Milyonlarca memur ve emeklinin, asgari ücretlinin hakkını yemektir. Bu, millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Zulmün daniskasıdır.

TÜİK rakamları ile uğraşmayalım

Artık TÜİK ’in enflasyon rakamlarını, öyle uzun uzun irdelemenin bir anlamı yok. Ama gördüklerimizi söylemek de görevimiz. Kul hakkı yiyen TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla, 12 aylık tüketici enflasyonu yüzde 73,5. 12 aylık üretici enflasyonu yüzde 132,2. Bağımsız iktisatçılardan oluşan ENAG’a göre ise, 12 aylık enflasyon yüzde 160,8. Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark tam 59 puan. Rakamların makyajlı haliyle bile bu fark,tarihimizde görülmedik bir rekor. Bu ülke yüzde 100’ün üzerindeki enflasyon rakamlarını, en son 1990’larda gördü. Bu rejim sayesinde, 30’lu yaşların altındaki milyonlarca gencimiz, üç haneli enflasyonla tanıştı. Erdoğan Hükümetleri iş başına geldiğinde, yüzde 30 seviyesinde bir tüketici enflasyonu, yüzde 31 seviyesinde de bir üretici enflasyonu devraldı. Yetmez, hazıra kondu. Enflasyonu hızla aşağı çeken, tüm dünyada ve ülkede güven uyandırmış, ciddi bir programı da kucağında buldu. Başlarda bu programa da uydu. Enflasyon bu sayede tek hanelere kadar indi. Ama Erdoğan ne zaman ki her şeyi kendinin bildiğini sanmaya başladı, ülkeyi tek başına yönetmeye kalktı, işler de çığırından çıktı.

Milletimiz aç değilmiş

Erdoğan önce milletimizi, “Vicdansızlık yapmayın, aç falan yok” diye azarlıyor. İki gün sonra da çıkıyor, milletimize, “Aç, sefil geziyorlar, ama rakı, bira almaktan geri durmuyorlar” diyor. Sana ne milletin ne yediğinden, içtiğinden. Sen bakacaksan aç, sefil bıraktığın milletin haline bakacaksın. Bir dediğin bir dediğini tutmuyor. Hani açlık yoktu sefalet yoktu? Diyorum ya bunlar ne dediklerini bilmiyorlar.

Zam sağanakları bitmiyor

Enflasyon en büyük halk düşmanıdır. Ve Saray enflasyon canavarını, bile, isteye hortlatmıştır. Nokta. Pazar tezgâhlarında bir kilo peynir 100 lira. Pazar esnafı mutsuz, Vatandaş perişan. Tezgahların yanına yaklaşılmaz olmuş. Güya yaz geldi, ama sebze, meyve ateş pahası. Ve daha da kötüsü zam yağmurları hız kesmiyor. Erdoğan’ın son enerji zamları, zulüm oldu, milletimizi yine uykudayken vurdu. Zamları gece yarısına saklayan, millete uykudayken pusu kuran bir hükümet var işbaşında. Milletimiz Haziran’ın ilk gününde, yaza uyanacağını sanırken, zam sağanaklarına uyandı. Milletin yazı başlamadan, kış oldu.

Enerji zammı her şeye yansıyacak

Bu zalimler, elektrik zammını yapmak için, yeni tarife dönemini bile bekleyemediler. Temmuz’da açıklanacak tarifeyi, bir ay öne çektiler. Asgari ücreti açlık sınırının üzerine çekmek, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmemek, 3600 ek göstergeyi vermek, emeklilikte yaşa takılanların acılarını bitirmek için, aylarca oldu olmadı diye bir türlü işi beceremeyenler, takla atanlar, iş milleti zamla ezmeye gelince hiç beklemediler. Evimizde kullanılan elektriğe yüzde 15, sanayiye ve ticarethanelerde kullanılan elektrik yüzde 25 zam yaptılar. Evlerimize gelen elektrik faturaları son altı ayda, yüzde 65 ile yüzde 151 arasında arttı, zam gördü. Yetmedi, evimize verilen doğalgaza yüzde 30, sanayiye verilen doğalgaza yüzde 10, elektrik çevrim santrallerine verilen doğalgaza ise aynı gün yüzde 17 zam yaptılar. Doğalgaz fiyatları da son altı ayda, evlerimizde yüzde 120, sanayide yüzde 213, çevrim santrallerinde yüzde 160 zam gördü. İhracat yapıp dolar, avro kazanan sanayiciler bile, artık bu zamlara isyan ediyor. Esnaf zaten bitmiş. “Bu gidişle dükkanımı ne zaman kapatırım, ona bakıyorum” diyor. Enerjiye yapılan bu zamlar, iğneden ipliğe her şeye yansıyacak. Hayat pahalılığı sel olup milletimizi ezecek.

İki litre benzin 50 lirayı geçti

Yaz mevsiminin ilk sabahına bu zamlarla uyanan milletimiz, akşamına da benzin ve mazot zamlarıyla, bir kez daha sırtından vuruldu. Benzin ve mazotun litresi artık 25 lirayı aştı. 30 liraya koşuyor. Hep 50 liralık benzin alıyorum diyenler, bugün 50 liraya 2 litre benzin alamıyor. Geçtiğimiz yıl bu zamanlar, 429 liraya dolan 55 litrelik benzin deposu, şimdi 1.449 liraya ancak doluyor. Bir depoda bir arabanın benzin masrafı yüzde 238 artmış. Erdoğan’ın perişan oldular dediği, uğruna ağıtlar yaktığı Amerika’da, son bir yılda benzine yapılan zamları ben bir söyleyeyim. New York eyaletinde yüzde 57, California eyaletinde yüzde 48. Bizde ne kadar? Yüzde 238. Yani aslında haline ağıt yakılacak birileri varsa, o da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, bizim milletimiz. Ama bu iktidar eve deli, ele iyi. Bunların gözleri milletimize karşı kör, kulakları sağır. Bunların kalpleri artık millete karşı mühürlü. Bunlar milletten kopmuş. Bunların ağzından çıkanı artık kulakları duymaz olmuş.

İhracatla övünüp ithalatla batırdılar

Bunlara göre, güya faiz inecek, döviz kuru çıkacak, rekabet gücümüz artacak, dış açıklar kapanacak, döviz rezervlerimiz dolup taşacak, döviz kuru düşecek, enflasyon da beraberinde inecekti. Ne oldu? Nasreddin Hoca’nın borç ödeme fıkrasına benzeyen bu model, daha başlamadan bitti. Mayıs ayı Dış Ticaret rakamları açıklandı. Ticaret Bakanı her zamanki gibi, sadece ihracat rakamlarını sahiplendi. İhracat Mayıs ayı rekorunu kırdı diyerek övündü durdu. Reisinin söylediği safsatalara, milleti inandırmaya çalıştı. Ama dış açığın bir de öbür tarafı var, ithalat tarafı var. İthalat da sizin eseriniz, bunların eseri. Ama onu cami avlusuna bırakmaya kalkıyorlar. İthalat tüm Mayıs ayları rekorunu, dış ticaret açığı da tüm zamanların rekorunu kırdı. Mayıs’ta gerçekleşen dış ticaret açığı, yaklaşık 11 milyar dolar. Cumhuriyet tarihimizde tek bir ayda, böyle bir açık bugüne kadar olmamış. İlk beş aydaki açık ise 43 milyar dolar. Geçen senenin aynı dönemine göre, dış ticaret açığındaki artış yüzde 136. 2022’nin tamamı için öngördükleri dış ticaret açığının yüzde 83’ü, daha ilk beş ayda bitmiş. Rahmetli Demirel’in meşhur sözüdür, bu ülkede başarının anası, babası çoktur. Başarısızlık ise öksüz ve yetimdir. Saray ve şürekâsına hatırlatalım. İhracatı sahiplenip, ithalat ve dış ticaret açığını Cami avlusuna terk etmek olmaz, terk edemezsiniz. Bu rakamlar da size ait. Bunlar da sizin eseriniz.

SON SÖZÜMÜZ ; Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise; bana komünist diyorlar. - Che Guevara VE DEVAM EDELİM Kapitalizm;dindir. Bankalar kilise, bankacılar rahip, zenginlik cennet, fakirlik cehennem, zenginler aziz, fakirler günahkar, mülkiyet kutsaldır. Para ise Tanrı. - Miguel D Lewis

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi