Asıl gündeme perde çektiler

Ülkede her hafta başka bir gündem tartışılırken gerçek sorunların üzerine perde çekiliyor. Bu noktada muhalefetin ülkenin gerçek gündemleriyle paralel gündem oluşturması gerekli.Haftalardır Dilan Polat ve Fatih Terim Fonu konuşulurken, DİSK’in Ankara’ya yürüyüşü ise görmezden gelindi. Ülke gündeminin son 1 ayı neredeyse haftalık tüketilen bir dizi suni tartışma etrafında şekillendi. Var olan bütün konular üzerine birçok köşe yazısı, tartışma programı kendine yer bulsa da hiçbirinde iktidarın rolüne değinilmedi. Havada kalan birçok soru gündemin gidişatı içerisinde eriyip gitti. Öte yandan bu gündem değişiklikleri de olayların arka planını ve ülkenin gerçek gündemlerinin ıskalanmasına neden oldu.Bir taraftan yerel seçim süreci de ülke gündemine girerken bu durum da sadece ittifak tartışmalarına indirgendi.

Fatih Terim Fonu


‘Fatih Terim Fonu’ adıyla bilinen ve Seçil Erzan’ın aralarında Arda Turan, Selçuk İnan gibi futbolcuların da olduğu birçok ismi dolandırılmasının yankıları uzun süre ülke gündeminde kaldı. Ancak olay magazinsel bir meseleymiş gibi ele alındı ve “Kim ne yaptı? Kim ne dedi?” gibi toplumun önüne atılan içerikler gerçeği görünmez kıldı.

Yargı krizi


TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında çıkan AYM kararına Yargıtay’ın müdahale etmesi ile başlayan yargı krizi de çokça tartışılan başka bir konu oldu. AKP iktidarının hukuku ortadan kaldırdığı şartlarda bu tartışma da kendi kendine tükendi. Sonuç ise Atalay’ın anayasaya rağmen hâlâ tutuklu kalması.Öte yandan bu krizin hemen ardından Erdoğan’ın tartışmaya açtığı 50+1 kuralı günlerce üzerine konuşulan bir diğer konu oldu. AKP- MHP arasındaki kriz olarak konuşulan bu konu da günlerce kendine yer buldu.

Dilan-Engin Polat çifti


İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Dilan ve Engin Polat çifti hakkında başlattığı soruşturma da ülke gündeminde genişçe yer tuttu. Ünlü fenomenler günlerce programlara konu oldu. Ancak bu mesele de magazinsel boyutlar etrafında normalleştirildi.

İttifak mı işbirliği mi?


Ülkenin son gündemi ise yerel seçimler. Adaylık başvuruları ile partilerin gündemleri tamamıyla 31 Mart Yerel Seçimlerine kitlendi. Ancak bu gündem de kısa sürede ittifakların durumuna ve yaşanan güncel gelişmelere bağlandı. CHP-İYİP işbirliği görüşmeleri, Cumhur İttifakı’nın ne yapacağı daha şimdiden en çok konuşulanlar arasında. Diğer yandan da salt kişiler üzerinden ilerleyen tartışmalar gündemin içeriğini ortadan kaldırıyor. ‘Yerel seçimler siyaseti nasıl olmalı? Partilerin bu dönemde politikaları ne? Aday adaylıklarını açıklayan kişiler nasıl projeler sunacak? Gerçek bir yerel yönetim nasıl olmalı?’ gibi tartışılması gereken konu başlıkları da haftalık oluşan gündemler etrafında görünmez durumda.

Asıl gündem ise bunlardı!


AKP iktidarının politikaları ülkeyi neredeyse her alanda ayrı bir krize sürüklerken sadece son bir ayda ülkede yaşananlar bile muhalefete ders niteliğinde. O gündemlerden bazıları ise şunlar:
• Yoksulluk ülkenin en yakıcı sorunu olmaya devam etti. Milyonlar geçim sıkıntısıyla boğuşurken ekonomik sorunlar, artan işsizlik ve yüksek enflasyon hasıraltı edildi.
• Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 13 Kasım Pazartesi İstanbul’dan Ankara’ya gerçekleştirdiği “Gelirde Adalet Vergide Adalet” yürüyüşü bir avuç bağımsız medya dışında gündeme gelmedi.
• Gerici kuşatma son sürat devam etti. Okullara imam atanmasını sağlayan ÇEDES projesine karşı tepkiler gündeme getirilmedi.
• Emekliler, İstanbul’daki TÜİK önünde boş poşetlerle eylem yaptı.
• 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü için sokağa çıkan kadınlara engel olundu.
• Aydın’da KYK yurdunda düşen asansör bir kadın öğrencinin hayatına mal oldu. Ülke genelinde KYK yurtlarında kalan öğrenciler ihmalleri protesto etti. Ancak öğrencilerin yurt protestoları da sümen altı edildi.

Yoksulluk sınırı 1 yılda

19 bin 600 TL arttı


Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Ar-Ge birimi KAMU-AR’ın yaptığı araştırmaya göre, kasımda açlık sınırı 15 bin 548 liraya, yoksulluk sınırı 45 bin 46 liraya yükseldi.Araştırmaya göre; açlık sınırı kasımda bir önceki aya göre 228 lira artarken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 923 lira yükselerek 29 bin 398 liraya çıktı. Her ikisinin toplamından oluşan yoksulluk sınırı ise önceki aya göre bin 187 lira arttı. Bir yıl öncesine göre ise açlık sınırı 6 bin 991 lira, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 12 bin 633 lira arttı. Yoksulluk sınırı ise son 12 ada toplam 19 bin 624 liralık artış gösterdi. Ülkede var olan onca gündeme rağmen en temel mesele ekonomi.Ülkenin demokratik geleceğinin, siyasal sistem sorunlarının belirginleşmesinin ve adaletin yok edilmesinin de önemli diğer sorunlar olarak sıralanıyor.

Ekonomik krizi

yok sayıyorlar


Yanlış bir algı oluşturuldu. Yurttaşların ekonomik krizden çok etkilenmediği, 14-28 Mayıs’ta bu temel problemin oy verme davranışı üzerinde çok etkisi olmadığı gibi yanlış bir algı pompalandı. Aslında temel mesele ekonomik krizin etkilendiği kesimlere doğru söylem ve tekniklerle yaklaşamamak, sosyal yardımlarla belli ölçülerde rahatlayan “ev ekonomilerinin” sürdürebilir olmadığını göstermek. Durum tespiti, enflasyonun ne kadar yüksek olduğunu tekrarlayan değil, tehlikenin boyutlarını, kendisine verilen “elma şekerlerinin” aslında ne kadar zehirli olduğunu anlatan politikalara ihtiyacı var, muhalefetin.

Yönetme zaafı varmış gibi


Yerel seçime giderken kendi gündemi, iç meseleleri ve artan ittifak tartışmalarıyla, kafası karışık “yönetme” zaafı varmış gibi görünen bir muhalefet izlenimi yaratmamak gerekiyor. İktidarın ısrarla, birlik içinde hareket eden “her şeye” hazırlıklı, “yaparsa Erdoğan yapar” algısını ve bu yaklaşıma dayalı ezberleri her alanda bozmak gerekiyor. Asgari ücretten, emeklilere zamma kadar toplumun gerçek taleplerini düzeyi ne olursa olsun, sonuna kadar dillendirmedikçe, iktidarın sınırını çizdiği tartışmalara razı oldukça mesafe alınması mümkün değil.

Emeklinin çığlığını

duyuyor musunuz?


Barınamayan, geçinemeyen, sağlık hakkına ulaşamaya emekliler “İktidar sesimizi duysun” diyor. Milyonlarca emekli açlık, yoksulluk ve sefalet içerisinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Kiralar giderek artarken, alım gücü daha da düşüyor. TÜRK-İŞ’in verilerine göre kasım ayında açlık sınırı 14 bin 25 TL, yoksulluk sınırı ise 45 bin 686 TL oldu. Milyonlarca emekli ise söz konusu yüksek yaşam maliyetine rağmen 7 bin 500 TL’ye bir ayı geçirmek zorunda bırakılıyor.

Sokakta yatacak haldeler


Tüm Emeklilerin Sendikası İstanbul Şubesi Başkanı Mustafa Durna: Emeklilerin durumu sadece ekonomik değil ama en yakıcı olanı ekonomi. Önceliğimiz ekonomik çıkarlar. Yok sayılıyoruz. İktidar bizi yük olarak görmeye başladı. Barınma, geçinme, sağlık sorunlarımız var. Hastaneye gittiğimizde maaşlarımızdan kesintiler yapılıyor. İntibak yasası hemen çıkartılarak eşit haklar verilmeli. Geriye dönük uygulamaların yapılmasını istiyoruz. Önümüzdeki handikap da şu; emekliler 2023’teki enflasyon oranına göre pay alacaklar. Bize yüzde 38 gibi zam bekleniyor, 7 bin 500 lira ve enflasyon oranı kök maaş olarak kabul edilmeli, emekli maaşlarına yansıtılmalı. 2024’te enflasyon büyüyecek ve mağduriyet artacak. nlarla karşı karşıya kalınacak. Gelecekte sokakta yatan emekliler olacağını saptıyoruz.

Beslenemiyorlar


DİSK/Emekli Sen Başkanı Cengiz Yavuz: Türkiye’de 16 milyon emekli var ve bunlar yıllarca artı değer üreterek vergileriyle ülkeyi kalkındırdı. Her seferinde iktidar ve cumhurbaşkanı tavrıyla taleplerimize kulak tıkıyor. Emekliler insan onuruna yaraşır bir yaşam talep ediyor. En düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılmasını istiyorlar. Tüm ikramiyelerin asgari ücretin altında olmamak kaydıyla revize edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Emeklilerin ikinci işte çalışmaktan başka çareleri yok. Hep beraber sesimizi duyuralım çünkü beslenemiyoruz, ısınamıyoruz.

Sesimizi duyun


Emeklilerle Dayanışma Sendikası Başkanı Mahinur Şahbaz: Emekliler aslında uzun süredir yoksulluk çekiyor ama bunu ifade edemiyordu. Birikimlerinin hepsini geçinebilmek, sağlık ve barınabilmek için kullandı ve tükendi. Bugün ülkenin her yerinde emekliler konuşuyor artık. Emekliler daha önce söylemeye utanıyordu. İstedikleri bir kap yemek bir yatak. Bu bile sağlanamıyor. Yoksulluğa karşın geçen ocaktan bu yana emeklilere umut pompalanıyor, aylıklara zam yapılacak diye. Herkes emeklileri konuşuyor ama emeklilerin sorunlarını gerçekten çözecek bir cümle konuşulmuyor. Emekliler ciddi şekilde ayrımcılığa uğruyor. Aynı zamanda adaletsizlik de bir araya gelince emekliler sorunlarının çözülmesini istiyor. Konuşuluyor ama sesini duyuramıyor.

Kalem kalem harcamalar


Açlık sınırının asgari ücret seviyesine ulaştığı Türkiye’de emekliler gıdaya ulaşmakta dahi zorluk çekiyor. Yaklaşık milyonlarca emeklinin 7 bin 500 lira aldığı aylığa rağmen kira ve giyim hariç yapmak zorunda olduğu harcama aylık en az harcamanın tutarı 8 bin 52 lira. Yalnızca gıda harcaması bile 6 bin lirayı geçiyor.
"Bir aylık gıda: 6.361,62 TL. Elektrik faturası: 345 TL. Doğalgaz: 540 TL.Su faturası: 350 TL.İçme suyu: 456 TL Toplam: 8.052,62 TL

SGK verilerine göre emekli


Toplam emekli sayısı: 15,7 milyon. EYT’li olup da çalışanlar: 923 bin. Bağ-KUR emeklisi 1. basamak aylığı (temmuz-aralık): 6.557 TL.Emekli Sandığı emeklisi asgari aylığı (temmuz-aralık): 7.597 TL. SGDP kapsamında çalışan işçi emeklileri: 1,8 milyon. SGK emeklisi asgari aylığı (temmuz-aralık): 7.323 TL. Ülkedeki yaklaşık 9 milyon emeklinin aldığı maaş: 7.500 TL
Türk-İş’e göre, açlık sınırı 14 bin 25 TL’ye, yoksulluk sınırı 45 bin 686 TL’ye yükseldi. Mutfak enflasyonu aylık yüzde 2,49, yıllık yüzde 86,42 arttı. Dört kişilik ailenin sadece aylık ekmek masrafı 735 lira olarak belirlendi.
Türk-İş, Kasım 2023 dönemine ilişkin Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması'nın sonuçlarını açıkladı. Buna göre; 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı, 14 bin 25 TL olarak hesaplandı. Gıda harcaması ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarına denk gelen yoksulluk sınırı ise 45 bin 686 TL'ye yükseldi. Bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise aylık 18 bin 239 TL'ye yükseldi. Ankara'da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış, bir önceki aya göre yüzde 2,49 oranında gerçekleşti. Yılın başından bu yana değişim yüzde oranı ise yüzde 72,50 olarak tespit edildi. Son on iki ay itibarıyla değişim oranı yüzde 80,12 olurken on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı ise yüzde 86,52 olarak hesaplandı.

EKMEK 735 LİRA!


Araştırmaya göre süt fiyatları, geçen aya göre yüzde 8,5 artarak marketlerde ortalama litresi 34,5 liradan satıldı. Kuru baklagillerin tamamında fiyat artış gözlendi. Bu grupta en yüksek artış nohutta görüldü. Nohut, geçen aya göre ortalama yüzde 21 artış gösterdi. Kasım ayında nohut fiyatları marketlerde ortalama kilogram fiyatı 85 liradan satıldı. Ankara’da 200 gramlık ekmek fiyatı 7 liradan satılmaya devam ederken 4 kişilik ailenin aylık sadece ekmek masrafı 735 lira olarak belirlendi. Ortalama sebze kilo fiyatı 24,40 TL, ortalama meyve kilo fiyatı ise 36,41 TL oldu. Zeytinyağı fiyatlarındaki artış bu ay da devam etti. Zeytinyağı fiyatları marketlerde ortalama litresi 300 TL'den satılırken, tereyağı fiyatları ise bu ay yüzde 6 arttı.

Fatura gelmeden

korkusu başladı


Havaların soğumasıyla yurttaşları doğalgaz faturası korkusu sardı. Alım gücünün erimesi faturalarının aile bütçesi üzerindeki yükünü artıyor. Yeni yılda zam gelmezse dahi ısınmanın maliyeti bin TL’nin üzerinde olacak.Kış mevsiminin bastırmasıyla doğalgaz faturası göz korkutmaya başladı. İktidarın seçim yatırımı amacıyla doğalgaz fiyatlarını baskılama politikasına karşın ısınma maliyetlerinin aile bütçesi üzerindeki yükü karşılanamaz boyuta ulaştı. Artan enflasyon nedeniyle çoğu yoksulluk sınırının altında düşen gelir düzeyine mahkûm olan yurttaşlar bu kış ısınmakta güçlük çekecek.

DOĞAL GAZDA YÜZDE

119,37'LİK BİR ARTIŞ!


2019 Mart ayında yapılan yerel seçimler öncesinde iktidar, BOTAŞ’ın doğalgaz satış tarifelerinde konutlar ve küçük işletmeler için yüzde 10, elektrik santralları için yüzde 8,8 indirim uyguladı. Ancak, seçimlerden sonra yapılan zamlarla 2019 içinde doğalgaz satış fiyatları konut ve küçük işletmeler için yüzde 41,1, büyük sanayi için yüzde 14,1, elektrik santralları için yüzde 3,8 arttı. Koronavirüs salgını döneminde indirime gidildi, 2021 içinde ise politika değişti ve doğalgaz fiyatlarına her ay zam yapıldı. Satış fiyatları konut aboneleri için yüzde 47,15 arttı. Zam furyası, 2022 içinde de sürdü, BOTAŞ bu dönemde doğalgaz satış fiyatlarını konutlar için yüzde 119,37 artırdı.


2023'te zamlara devam


2023’de ise genel seçim gündemi nedeni ile yeniden indirimler başladı. 2023’ün ilk dört ayında konut satış fiyatları sabit kalırken Şubat, Mart ve Nisan aylarında işyerlerinde üç indirim yapıldı. Ocak 2019-Nisan 2023 döneminde BOTAŞ, doğalgaz fiyatlarına konutlarda yüzde 358,50 oranında zam yaptı. Aynı dönemde TÜFE’deki artış ise yüzde 224 oldu. Böylelikle konutlarda kullanılan doğalgaz fiyatlarına enflasyonun 134,5 puan üzerinde zam yapıldı.
Seçimlere kısa süre kala, Nisan sonunda aylık 25 metreküplük doğalgaz kullanımının da bir yıl boyunca ücretsiz olacağı açıklandı. Bu açıklama ile doğalgaz kullanımının düşük olduğu yaz aylarında birçok hane doğalgaz faturası ödemedi. Ücretsiz kullanım süresinin biteceği 2024 Mayıs ayına kadar kadar her ay 25 metreküplük kullanımın karşılığı olan tutar faturadan düşülecek.

Ortlama tüketim

156 metreküp


25 metreküplük ücretsiz kullanım kış aylarında artan ortalama tüketimin çok altında kalıyor. Gaz-Bir’in raporuna göre 2021-2022 kış dönemi hanelerde aylık ortalama 156 metreküp (m3) doğalgaz tüketildi. İklim krizinin etkisiyle değişen hava şartları ortalama doğalgaz tüketimini de artırıyor. Son 5 yıllık dönemde 2021-2022 kış dönemi hane başı tüketiminin en yüksek olduğu kış dönemi oldu. Son 5 yıldaki kış döneminin aylık ortalama hane başı tüketimi 145 m3 olarak hesaplandı.
Hesaplamada Kasım-Aralık-Ocak-Şubat-Mart kış dönemi olarak baz alındı ve tüketimin en yüksek olduğu ay Şubat oldu. Şubat 2022’de ortalama hane tüketimi bir önceki yıla göre yüzde 23 artışla 195 metreküp olarak gerçekleşti. Aylık ortalama tüketim ve fatura: İstanbul: 914 TL. Ankara: 1050 TL. Erzurum: 1268 TL .Hane başı aylık tüketim: 145 m3

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi