Boğazımızdaki lokmaya göz diktiler!

Türkiye son 20 yılını kaybetti. Açılım saçılım saçmalıklarıyla evlatlarını kaybetti. Özelleştirme safsatalarıyla Atatürk'ün kurup bize emanet ettiği fabrikaları yitirdi. Devletin yeşil alanlarını çatır çatır satıp peşkeş çektiler. Hatta devletin Hazine bakanı çıktı (Kemal Unakıtan) "Babalar gibi satarım" dedi. Kendi evini satmaya çekinenler hepimizin çocuklarımızın miraslarını bölüştü paylaştı sattı. Sat sat bitiremediler. Ambara dadanan fare misali bu kez devletin hazinesine dadandılar. Yani Dostlar bir bitmediler. Umarım bir haftaları kalmıştır. Sandık önümüze geliyor. Bu ülkenin sahibi ve bugün seçimde aday olanlarında işvereni biziz. Bu işi en iyi yapacak olana, vaat edene yetkiyi vermek ülkemizi kurtarmak zorundayız. Yirmi yıllık iktidarları boyunca bizleri hergün daha dışa bağımlı hergün daha fakirleştirenlerden hesap sormalıyız.Bakın 2011'de Erdoğan asgari ücretlilere, "Biz geldiğimiz zamandan daha az yumurta, süt, peynir alıyorsan bize oy verme" diye sesleniyordu. Ucube rejimle geçen 5 yılda asgari ücretlinin mutfağından, sofrasında yenecek bir şey kalmadı neredeyse. Açık söylüyorum "Emekçi kardeşim,Boğazındaki lokmaya göz dikene oy verme!"
Fakat Dostlar ! Cehennemin kapılarını kapatmanın Türkiye için ebedi bir kurtuluş anlamına gelmediğini de bilmek gerek. Toplumun kimlik bazlı kutuplaşması, AKP’nin büyüttüğü karanlığın yalnızca bir parçası. Adil, eşit, onurlu bir yaşam, laik bir düzen ve bağımsız bir ülke iddiası, ideolojik yapısına ve sınırlarına bakıldığında merkez muhalefeti misliyle aşıyor. Bu iddiayı gerçekleştirmek için sömürü düzenini “modernize” etmekten fazlasına ihtiyaç var. O nedenle 14 Mayıs bir finalden çok başlangıç olacak. Geleceğin ne kadar güzel olacağını ise emekçilerin, gençlerin, kadınların örgütlü gücü ve alanlardaki mücadelesi belirleyecek

Emekli maaşları eridi
Yılın başından bu yana 8 bin 580 liralık asgari ücretin alım gücü 6 bin 911 liraya düştü. En düşük emekli aylığının alım gücü 5 bin 802 liraya geriledi. 3 ayda memur 2.838 TL, emekli 1.717 TL kaybetti Bir türlü durdurulamayan enflasyon emekli ve çalışanın satın alma gücünü 4 ayda eritti. Yılın başında emekli ve çalışanın cebindeki 100 liranın alım gücü bugün 77,5 liraya geriledi. Yılın başında işçiye, memura, emekliye verilen maaş zamları enflasyon karşısında adeta buhar oldu. Asgari ücretlinin piyasadaki alım gücü 6 bin 580 liraya, en düşük emekli aylığının alım gücü 7 bin 500 liradan 5 bin 802 liraya düştü.

Enflasyon yüzde 70'i geçti
İstanbul'da nisanda bir önceki aya göre perakende fiyatlar yüzde 4,57, toptan fiyatlar ise 3,14 arttı. Yıllık bazda artış perakendede yüzde 62,46, toptan fiyatlarda ise yüzde 70,58 oldu. Böylelikle veri setinde aylık enflasyon serisi 46. aya çıktı. Toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi’nde yıllık artış yüzde 70,58 olarak gerçekleşti. Endeks aylık yüzde 3,14 oranında arttı. Mart ayında yıllık bazda artış perakendede yüzde 73.02, toptan fiyatlarda ise yüzde 74,22 olmuştu. Öte yandan ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Nisan ayında %4.86 arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı %105.19 olarak gerçekleşti. Ocak-Nisan dönemi enflasyon oranı ise %29.27 oldu.

Enflasyon durmuyor
Bu yılın ocak-nisan dönemini kapsayan ilk 4 ayında tüketici fiyatları, Türkiye İstatistik Kurumuna (TÜİK) göre yüzde 15,20, Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre yüzde 29,06 arttı.
Yılın başında zamla birlikte maaşı 12 bin 532 liraya yükselen en düşük dereceli memurun mart sonu itibariyle alım gücü TÜİK'e göre 10 bin 878 liraya, ENAG'a göre 9 bin 694 liraya geriledi. Bu memurun cebindeki maaşının fiyatlar karşısındaki alım gücü TÜİK'e göre 1654 TL, ENAG'a göre 2 bin 838 lira birden azalmış oldu. Maaşlardaki erimeyi tüm çalışanlar aynı oranlarda hissetti. Örneğin yılın başında 13 bin 975 lira maaş alan öğretmenin 4 ay içinde alım gücünde yaşadığı kayıp ENAG hesabıyla 3 bin 59 lirayı, 17 bin 892 lira maaş alan polis memurunun alım gücü kaybı da 4 bin 51 lirayı buldu. Maaşı yılın başında 15 bin 652 lira olan hemşirenin alım gücü de 3 bin 544 lira azalarak 12 bin 108 liraya düştü. Aynı şekilde kamuda hizmetli kadrosunda çalışanların yıl başında 11 bin 700 lira olan maaşında 4 ayda 2 bin 649 lira kayıp yaşanırken 28 bin 750 aylık gelire sahip profesörün alım gücündeki kayıp 6 bin 510 liraya, 45 bin 305 lira alan hakimin maaşındaki alım gücü kaybı da 10 bin 258 liraya ulaştı.

Emekli yerlerde emekliyor
Enflasyondaki hızlı artış emeklilerle asgari ücretlileri de vurdu. Seçim sayesinde en düşük 7 bin 500 liraya yükseltilen emekli aylığı yılın başından bu yana yaşanan enflasyon dikkate alınarak hesaplandığında 5 bin 802 liralık alım gücüne düşmüş oldu. 7 bin 582 lira olan en düşük memur emekli aylığı 5 bin 865 liralık alım gücüne gerilerken 8 bin 506 lira yapılan asgari ücretin reel alım gücü bin 926 lira azaldı, 6 bin 580 liraya geriledi.

Temmuzu bırak, bugüne bak!
İktidarın emekçiye yılbaşında yaptığı zamlar, yılın ilk 4 ayında oluşan yüzde 15.21’lik enflasyon (TÜFE) karşısında erimeye devam ediyor. İlk altı ay için yüzde 8 zam yapılan memur ve memur emeklisi için ilk dört ayda yüzde 7.21 oranında enflasyon farkı oluşurken buna karşın iktidar temmuzda “refah payı” vaat ediyor. Bu nedenle emekçi mayıs ve haziranda da “cepten” yemeye devam edecek. Ayrıca Temmuz 2023’te, önceki altı aylık enflasyon kadar zam alacak işçi ve Bağ-Kur emeklileri de maaşlarındaki erimeyi daha fazla hissediyor.

İki ayda zam eridi gitti
İlk altı ay için maaşlara yapılan zammın zaten ilk iki aylık enflasyona yenildi. Yüksek enflasyon ve temel gider kalemlerindeki fahiş artışlar, sabit ücretlilerin belini bükmüştür. Mayıs ve haziran aylarında gerçekleşecek enflasyon da hesaba katıldığında, memur ve emeklilerin temmuz ayında verilecek enflasyon farkı ve toplusözleşmede öngörülen yüzde 6 artışla, yaşadığı bu ekonomik cendereden kurtulması mümkün değildir.

Aylık yansıtılsın
Dör kişilik bir ailenin insanca yaşamak için ihtiyaç duyduğu asgari gelir 30 bin TL’nin üstüne çıktı. Oysa memurların ortalama maaşı 12 bin 985, en düşük maaşı 9 bin 452 TL dir. Enflasyon farkının dönem sonu beklenmeden, ortaya çıktığı ay itibarı ile maaşlara aylık olarak yansıtılmasının, gecikmelerden doğan mağduriyetin giderilmesi bakımından zorunlu olduğu gerçektir..

Cumhur'da savaş Millet'te barış
Birde dostlar ! Cumhur İttifakı’nın kampanyasına bakarsak… Savaşa gidiyoruz şaka gibi değil mi ? AKP iktidarı reklamlarında savaş uçakları, gemiler ve tanklar resmi geçit yapıyor. Askerler operasyona çıkıyor. Analar gözyaşı döküyor. Ekonomik dertler görmezden geliniyor.
AKP'nin son reklam filminin adı ‘Respect (saygı duy)' adıyla yayınlandı. İngilizce sözlü, Türkçe alt yazılı filmde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, askeri giysi ile savaşa gider gibi sert bir ifadeyle görülüyor. Savaş uçaklarının ve savaş gemilerinin ön planda olduğu iki bölümlük filmde, “Biz hayal edenleriz, biz gerçekleştiririz, hayal edebilenlere saygı duy” deniliyor. Başka bir AKP reklam filminde, SİHA ve İHA'lara yapılan vurgu dikkat çekiyor. Teröristler, operasyona çıkan askerler, endişeli bekleyen, ağlayan asker annesi yer alıyor.

Operasyon çekiyorlar
Kışladaki asker, annesi için “Nasıl burnumda tütüyor şu anda” derken, görüntüye giren anne elindeki tabağı düşürüp kırıyor. Bu sırada operasyondaki askerler hedefi vuruyor, telsizdeki anons, “Sağolun komutanım” diyor. Fonda beliren ses “Yerli ve milli imkanlarla geliştirilen savunma sanayimizin medarı iftiharı insansız hava araçlarımız sayesinde artık anneler ağlamıyor, göğüsler gururla doluyor” diyor. O sırada asker ve annesi telefonla görüşüyor, fonda Cengiz Kurtoğlu'nun şarkısı çalıyor. Kapanışta, “Türkiye yüzyılı için doğru adam” sloganıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğrafı geliyor. Anımsarsanız AKP'nin manavda çektiği reklam filmi de tartışma konusu olmuştu. Hiçbir üründe fiyat etiketinin olmadığı manavdan alışveriş yapan genç müşteri “Yine AK Parti mi be abi? Vazgeçmiyorsun” derken, manav “Niye vazgeçelim yeğenim? İnsan geleceğinden, hedefinden, kendine hizmet edenden, kendi ile aynı dili konuşandan vazgeçer mi?” karşılığını veriyor. AKP'nin Ayasofya temalı filminde de “Medeniyet güneşimizin yeniden yükselişinin sembolü olan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin kubbelerinden ezanların, salavatların, hatmi şeriflerin sesleri kıyamete kadar eksik olmayacak” ifadelerine yer veriliyor.

Şenliğe gidiyoruz
Muhalefetin reklamlarında umut ön plana çıkıyor. Liderler yan yana duruyor. Çocuklar neşeyle gülüyor. Sorunlara çözüm öneriliyor. Adalet, huzur, barış, iş, aş vaat ediliyor. Millet İttifakı'nın barışçıl, birleştirici ve umut veren reklamları dikkat çekiyor. İşsiz gençler, gitmek zorunda kalan doktorlar, evlatlarından ayrı kalan ailelerin sesine ses olunuyor. AKP'nin TV'lerdeki propaganda reklamlarında kutuplaştırıcı mesajlar ile din, cami, ezan, salavat ve savaş uçakları var. Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun reklam filmlerinde ise umut, huzur, değişim, bolluk, bereket ve yaşanabilir Türkiye temaları öne çıkıyor.


Sana söz baharlar gelecek
Millet İttifakı'nın ‘Sana Söz' müziği ile yayınlanan reklam filminde ülkeye bahar geliyor, yeşil çimenlerde koşan çocuklara yer veriliyor. Kılıçdaroğlu “Sana söz… Birbirini incitmeyen, farklı olanı olduğu gibi seven, sayan; uzaklaşan değil, kucaklaşan bir Türkiye. En güzel şarkılarını bağıra çağıra söyleyebilen, neşesi çocuklarının gözünden okunan bir Türkiye için geliyoruz. Sana söz yine baharlar gelecek. Bay Kemal sözünden dönmeyecek” diyor. Millet İttifakı'nın diğer reklam filmi ise çok sevilen Kazım Koyuncu'nun ‘Hayde' türküsü ile başlıyor. Türkiye'nin farklı illerinden farklı meslek gruplarından insanlar, ülkenin geleceği için ‘Haydi sandığa' diyor. Bahar çiçekleri arasında çekilen film “Değişim” temasıyla seçmeni sandığa çağırıyor. “Birleşe birleşe ilk turda bitirelim bu işi” mesajı veriliyor.


Haydi bolluğa berekete!
Kılıçdaroğlu, bir yanında Ekrem İmamoğlu, diğer yanında Mansur Yavaş'la birlikte olduğu tanıtımda, “Haydi birlikte sandığa” diyor. İYİ Parti lideri Meral Akşener, “Haydi tarih yazalım” derken, DEVA lideri “Haydi berekete”, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, “Haydi umuda” mesajı veriyor. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, “Haydi yeniliğe”, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, “Haydi mutluluğa” diyor. Yavaş, “Haydi birlikte kazanacağız” derken, İmamoğlu, İstanbul seçimlerinde çok söylenen “Haydi, her şey çok güzel olacak” sloganını tekrarlıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi