Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Dünyayı kim yönetiyor?

Bu eskiden cevaplaması kolay bir soruydu. 45 yaşın üzerindeyseniz, iki süper gücün hakim olduğu bir dünyada büyümüşsünüz demektir. ABD ve müttefikleri, Berlin Duvarı'nın bir tarafında kuralları koyarken, diğer tarafında Sovyetler Birliği kararları verdi. Neredeyse her ülke siyasi, ekonomik ve güvenlik sistemlerini bir tarafla veya diğer tarafla aynı hizaya getirmek zorunda kaldı. Bu iki kutuplu bir dünyaydı.

* * * *

Ardından, 1991'de Sovyetler Birliği çöktü ve ABD dünyanın tek süper gücü oldu. ABD, hem uluslararası örgütlerdeki baskın rolü hem de güç kullanarak sonuçları dikte etti. Bu tek kutuplu bir dünyaydı. Ama yaklaşık 15 yıl önce dünya yeniden değişti, daha da karmaşık hale geldi. Giderek güçlenen diğer ülkeler, hoşlanmadıkları kuralları giderek daha fazla göz ardı edebiliyor, ara sıra kendileri de bazı kurallar koyuyorlar.

* * * *

Her gün medya manşetlerinde gördüğümüz tüm jeopolitik krizler için ne diyebiliriz ? Örneğin Ukrayna'daki savaş, Tayvan konusundaki gerginlik, İran ve Kuzey Kore ile nükleer gerilimler. Bunlar doğrudan veya dolaylı olarak değişen küresel yapıdan/mimariden kaynaklanıyor. Çünkü küresel yapı artık güç dengesiyle aynı hizada değil. Bu da dünyadaki jeopolitik dengeyi etkiliyor.

* * * *

İyi ya da kötü, bu jeopolitik durum sonsuza kadar sürmez. Sonuçta, doğa bir (güç) boşluğundan nefret eder. Ve yaklaşan küresel düzen, alıştığımızdan çok çok farklı bir şey. Öyleyse şimdi neredeyiz ? Artık ne tek kutuplu, ne de iki kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Neden? Çünkü artık kuralları dikte ettiren süper güçler yok. Bunun yerine, bugün yaşadığımız ayrı ama birbirine bağlı çoklu dünya düzeni mi var acaba ?

* * * *

Peki bu arada fark ettiniz mi acaba ? Bir süredir ‘Yapay Zeka’yı konuşuyoruz. Dünya medyası yapay zeka haberleriyle dolup taşıyor. Makalelerin, kitapların haddi hesabı yok. Dünya üniversitelerinde hararetli tartışmalar yapılıyor. Hızla ortaya çıkan üçüncü bir düzen var sanırım: ‘Yapay Zeka‘ veya ‚‘Dijital Düzen‘ diyebileceğiz yeni bir düzen. Geçmişte ve günümüzdeki diğer tüm jeopolitik düzenlerin aksine, kuralları koyan baskın aktörler ülkeler/hükümetler değil, teknoloji şirketleri.

* * * *

Teknoloji şirketleri kimliklerimizi tanımlıyor. Günlük yaşamımızda görüyoruz. Dijital düzen, nasıl yaşadığımız, neye inandığımız, ne istediğimiz ve bunu elde etmek için ne yapmaya istekli olduğumuz konusunda kritik bir belirleyici haline geliyor. Bu, teknoloji şirketlerinin şaşırtıcı miktarda güç sahibi olduğu anlaşılıyor. Bu da bizi en büyük soruya götürüyor: Teknoloji şirketleri güçlerini gelecekte nasıl kullanacak?

* * * *

Geçtimiz günlerde Ian Bremmer’in bu konudaki TED Konuşması’nı dinledim. ABD’de Stanford Üniversitesi mezunu küresel siyasi risklere odaklanan Amerikalı bir siyasalbilimci, yazar. Şöyle diyordu ; ‘Üç olası senaryo görüyorum Teknoloji şirketleri kendi hükümetleriyle aynı çizgiye girerse, o zaman ABD ile Çin arasında bir teknoloji soğuk savaşına gireriz. Dijital dünya ikiye bölünecek, diğer ülkeler taraf seçmek zorunda kalacak ve küreselleşme son birkaç on yılda görülmemiş bir derecede parçalanacak.‘

* * * *

Teknoloji şirketlerinin, hükümetlerle işbirliği yapmayı reddetmesi halinde ‘küreselleşmiş bir dijital düzen‘ olacağını işaret ediyor. Ona göre, teknoloji şirketleri büyük ölçüde birbirleriyle kar için ve hükümetlerle jeopolitik güç için rekabet edecekler, tıpkı büyük devletlerin şu anda her alanda nüfuz için yarıştığı gibi.

* * * *

ABDli siyasalbilimciye bakılırsa, üçüncü senaryoya göre hükümetlerin gücü teknoloji şirketlerinin gücüne göre azalırsa, o zaman ‘Dijital Düzen‘in kendisi baskın ‘Küresel Düzen‘ haline gelecek . Bu gerçekleşirse, 21. Yüzyıl jeopolitiğinde merkezi oyuncular olarak teknoloji şirketlerinin hakim olduğu teknopolar bir dünyaya sahip olacağız.

* * * *

Türkiye içe dönük yaşayan bir toplum. İçerdeki isimler, olaylar üzerinden konuşmak/polemik yaratmak kolay da ondan. Bu alışkanlık yıllardır değişmiyor, ama dünya hızla değişiyor. Örneğin, dünyayı kim yönetiyor/yönetecek sorusu pek merak edilmiyor. Halbuki bu gibi sorulara kafa yorulsa Türkiye’de içerde etki yaratan bir çok olayın analizi daha da kolaylaşacak. Ama yapacak bir şey yok. Israr edene anlatmak kolay değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi