Eylül ayı dert ayı!

2023-2024 eğitim öğretim yılının başlamasına sayılı günler kaldı. Eğitim İş sendikasının araştırmasına göre okula başlama maliyeti önceki yıla göre yüzde 126 oranında arttı. Yeni dönem için hazırlık yapan aileler ise kırtasiye malzemeleri, ek kaynak kitapları, okul kıyafeti, servis hizmeti gibi eğitim ihtiyaçlarını nedeniyle büyük bir ekonomik yük ile karşı karşıya kaldı.
Yeni eğitim-öğretim yılında okula başlama maliyetleri dudak uçuklattı. Araştırmaya göre, 2023-2024 yılı okula başlama maliyetleri ortalama yüzde 126 oranında yükseldi. Geçtiğimiz yıl 7 bin TL olan eğitime başlama maliyeti bu yıl 17 bin TL oldu. Maaş ve ücretlere yönelik iyileştirmeler gerçek enflasyon oranlarının altında kaldı ancak okul maliyetleri piyasa koşullarına göre yükseldi. Ekonomik kriz ve yoksulluk ile mücadele eden veliler ise yeni döneme karşı çaresiz kaldı.

Ana mallarda yüzde 126 zam
Okul öncesinde geçtiğimiz yıl eğitime başlama maliyeti 7 bin 626 TL iken bu yıl 17 bin 234 TL’ye yükselmiştir. İlkokulda ise geçtiğimiz yıl okula başlama maliyeti 12 bin 500 TL iken, bu yıl en az 28 bin 295 TL'ye ulaştı. Ortaokulda 13 bin 304 TL olan okula başlama maliyeti bu yıl 30 bin 6 TL’ye, lisede ise geçen yıl 13 bin 717 TL olan okula başlama maliyeti bu yıl 31 bin TL’ye ulaşmış durumda.

Kırtasiyede yüzde 318 artış
Kırtasiyeler, internet alışveriş platformları ve mağazalardan toplanan fiyatlara göre kırtasiye ürünlerindeki artış oranı yüzde 92 ile yüzde 318 oranları arasında değişim gösterdi. Okul forması fiyatlarında 3 kat, ayakkabı fiyatlarında ise 2 kat artış oldu. Öğrencilerin servis ücretleri de henüz güncel fiyatlar belirlenmemiş olsa da şubat ayında servislere yapılan ara zam sonrası akaryakıta gelen yüzde 180’lik zam nedeniyle en az bu oranda yükselecek. Çocuklarına nitelikli bir eğitim olanağı sağlamak için adres bölgesi dışındaki okulların kapısını çalan veliler 20 bin TL ile 60 bin TL arasında değişen bağış adı altında kayıt ücretleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar” dediler.

Fatura çocuğa kesilmesin
Tüm çocuklara nitelikli eğitim olanağı sunmakla sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı, az sayıdaki nitelikli eğitim ortamına sahip okulun boş kalan kontenjanlarını ticaret ürünü gibi satmaktadır. Parası olanın nitelikli eğitimi devletten satın aldığı bir gerçeklikte Anayasamızdaki eğitimin parasız olduğu temel kuralı da tamamen boşa çıkarılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın geçtiğimiz yıl kamuoyuna her okula ihtiyacı kadar ödenek gönderileceğini duyurmasına rağmen gönderilen ödenekler okulların ihtiyaç duyduğunun çok altında kalmıştır.

Boş kontenjana bağış ayrıcalığı
Güvenlik, temizlik, bakım -onarım, personel gibi ihtiyaçlarını karşılayamayan okul idareleri boş kalan kontenjanları bağış adı altındaki kayıt ücretleri ile satışa çıkarmıştır. Okula başlama maliyeti, kayıt ücretleri ve diğer maliyetler yoksulluğun daha fazla yaygınlaştığı bu ekonomik kriz ortamı, çocukların okuldan uzaklaşması ya da açık öğretim programlarına geçişlere neden olarak örgün eğitimi olumsuz etkileyecektir. Temel bir insan hakkı olan eğitim hakkının güvence altına alınması için Milli Eğitim Bakanlığı’nca gerici vakıf ve derneklere aktarılan milyarlarca TL’lik tutarın, aylık geliri yoksulluk sınırının altında kalan milyonlarca yoksul aileye eğitime başlama desteği olarak aktarılması gerekmektedir. Bu koşullar altında okula başlayan ve aylık geliri yoksulluk sınırının altında kalan ailelerin her bir öğrencisi için en az 30 bin TL eğitime başlama desteği verilmesi gerekmektedir. Ekonomik krizin faturasını çocuklarımız ödememelidir. "Araştırmaya göre, ortalama okula başlama maliyetlerinde yüzde 126 oranında artış olduğu tespit edildi. Okul öncesinde geçtiğimiz yıl eğitime başlama maliyeti 7 bin 626 TL iken bu yıl 17 bin 234 TL'ye yükseldi İlkokulda ise geçtiğimiz yıl okula başlama maliyeti 12 bin 500 TL iken bu yıl 28 bin 295 TL'ye ulaşmış durumda. Ortaokulda 13 bin 304 TL olan okula başlama maliyeti bu yıl 30 bin 6 TL'ye, lisede ise geçen yıl 13 bin 717 TL olan okula başlama maliyeti bu yıl 31 bin TL'ye ulaşmış durumda."

Okul formaları 3 kat zamlandı
Yaptıkları araştırmanın sonuçlarını aktaran Eğitim İş Bursa Şubesi Başkanı Yeliz Toy, "Kırtasiyeler, internet alışveriş platformları ve mağazalardan topladığımız fiyatlara göre kırtasiye ürünlerindeki artış oranı yüzde 92 ile yüzde 318 oranları arasında değişim göstermekte. Okul forması fiyatı 3 kat, ayakkabı fiyatları ise 2 kat artış gösterdi" dedi. Öğrencilerin servis ücretlerinde henüz güncel fiyatların belirlenmediğini belirten Toy, geçen şubat ayında servislere yapılan ara zam sonrası akaryakıttaki yüklü artışlar nedeniyle en az bu oranda zam olacağını düşündüklerini belirtti.

Gizli tarifeler devrede
Çocuklarına nitelikli bir eğitim olanağı sağlamak için adres bölgesi dışındaki okulların kapısını çalan velilerin, 20 bin TL ile 60 bin TL arasında değişen, bağış adı altında kayıt ücretleri ile karşı karşıya kalmakta olduğunu da ifade eden Toy şöyle devam etti: "Tüm çocuklara nitelikli eğitim olanağı sunmakla sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı, az sayıdaki nitelikli eğitim ortamına sahip okulun boş kalan kontenjanlarını ticaret ürünü gibi satmaktadır. Parası olanın nitelikli eğitimi devletten satın aldığı bir gerçeklikte Anayasamızdaki eğitimin parasız olduğu temel kuralı da tamamen boşa çıkarılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın geçtiğimiz yıl kamuoyuna her okula ihtiyacı kadar ödenek gönderileceğini duyurmasına rağmen gönderilen ödenekler okulların ihtiyaç duyduğunun çok altında kalmıştır. Güvenlik, temizlik, bakım-onarım, personel gibi ihtiyaçlarını karşılayamayan okul idareleri boş kalan kontenjanları bağış adı altındaki kayıt ücretleri ile satışa çıkarmıştır. Okula başlama maliyeti, kayıt ücretleri ve diğer maliyetler yoksulluğun daha fazla yaygınlaştığı bu ekonomik kriz ortamı, çocukların okuldan uzaklaşması ya da açık öğretim programlarına geçişlere neden olarak örgün eğitimi olumsuz etkileyecektir."

Devlet destek vermeli
Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy son olarak şunları söyledi "Temel bir insan hakkı olan eğitim hakkının güvence altına alınması için Milli Eğitim Bakanlığı'nca gerici vakıf ve derneklere aktarılan milyarlarca TL'lik tutarın, aylık geliri yoksulluk sınırının altında kalan milyonlarca yoksul aileye eğitime başlama desteği olarak aktarılması gerekmektedir. Bu koşullar altında okula başlayan ve aylık geliri yoksulluk sınırının altında kalan ailelerin her bir öğrencisi için en az 30 bin TL eğitime başlama desteği verilmesi gerekmektedir. Ekonomik krizin faturasını çocuklarımız ödememelidi

Okula başlama maliyetlerinde korkunç artış
CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, eğitim masraflarında 4 yılda yaşanan artışı rakamlarla ortaya koydu. Karabıyık, "Okul öncesi düzeyde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2023 yılında yüzde 654,36 oranında artmıştır. İlkokul düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2023 yılında yüzde 493,8 oranında artmıştır" dedi.

“Okullarımız eğitim öğretime hazır mı?”
2023-2024 eğitim-öğretim yılının 11 Eylül tarihinde başlayacağını anımsatan Karabıyık, “Önceki eğitim-öğretim yıllarında olduğu gibi okullarımız bu eğitim-öğretim yılında da birçok eksikle açılacak. Öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve velilerimiz birçok sorunla uğraşmak, boğuşmak zorunda kalacak. Her ne kadar Milli Eğitim Bakanı yeni eğitim öğretim yılına sorunsuz başlayacağımızı belirtse de gerçekte durum söylendiği gibi değil. Örneğin 6 Şubat depremini yaşayan illerimizde gerekli tedbirler tam olarak alınmamıştır. 11 Eylül tarihinde çocuklarımızı nasıl ortamların beklediğini birlikte görüp yaşayacağız” ifadelerini kullandı.

Çok zor günler geliyor
Diğer yandan yaşanılan ekonomik krizin en çok etkilediği alanlardan biri de eğitim oldu. Okula ulaşmak, okuldaki yaşamı istenilen biçimde sürdürmek, okul sonrasında bir sonraki güne hazırlanmak, bütün aileler için yüksek bir maliyete katlanmak anlamına gelmektedir. Bu maliyet artışından dolayı özel okula çocuğunu gönderen, göndermeyi düşünen velilerimiz haklı olarak resmi okullara yönelmektedir. İster özel okullarda olsun, isterse resmi okullarda olsun enflasyon nedeniyle velilerimizi daha zor günler beklemektedir.

Araştırmada çıkan acı gerçek
Okula başlamada ekonomik maliyetin son 4 yılda geldiği noktayı gözler önüne sermek için piyasadaki 137 ürünün gerçek fiyatları üzerinden yaptılan araştırma dehşete düşürdü. Araştırmada belirtilen rakamlar içerisinde; okula zorunlu alınan bağışlar, sınıfların düzenlenmesi için toplanan paralar, velilerin çocuklarına verdikleri harçlıkların bulunmadığına dikkat çekildi. Zorunlu bağış adında alınan bu ücretleri de eklediğimizde, özellikle alt ve orta gelir düzeyindeki ailelere, okul giderleri ciddi bir yük olacaktır.

Artışın rakamlara dökülmesi
Okul öncesi düzeyde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 285,26, 2023 yılında ise yüzde 654,36 oranında artmıştır. İlkokul düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 316, 2023 yılında ise yüzde 493,8 oranında artmıştır. Ortaokul düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 304,1, 2023 yılında ise yüzde 450,5 oranında artmıştır. Lise düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 286,8, 2023 yılında ise yüzde 486,4 oranında artmıştır. Her yıl olduğu gibi okullarımız yine eğitim öğretim yılına birçok eksik ile başlayacak. Fiziksel eksikliklerin yanı sıra temizlik, güvenlik personeli gibi eksiklikleri hala devam etmektedir.

Ücretli öğretmenlik ücretli köellik gibi
* Kadrolu yardımcı hizmetli ve güvenlik görevlisi ataması yapılmamıştır. Yaklaşık 63 bin güvenlik, 105 bin de temizlik görevlisine ihtiyaç bulunmaktadır. Yeteri kadar öğretmen ataması yapılmamıştır. Önceki öğretim yılında 90 binin üzerinde ücretli öğretmen çalıştırıldığı

düşünülürse en az 100 bin öğretmen ataması yapılmadığı takdirde öğrenciler öğretmensiz, öğretmenler öğrencisiz kalacağı ortadadır. Yapılan 45 bin atama, emekli olup sistem dışına çıkanlar düşünüldüğünde ihtiyaç duyulan öğretmenin yarısı bile değildir. Dolayısıyla öğretmen açığı yine ücretli öğretmenlik sistemi ile kapatılmaya çalışılacaktır.
* Öte yandan eğitim iş görenleri ciddi oranda mali zorluk çekmektedir. 25 yıllık bir öğretmen 25.154 lira maaş almaktadır. Bu nedenle eğitim öğretime hazırlık ödeneği en az bir maaş tutarında ödenmeli ve en düşük öğretmen maaşı yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır.
* Okul bütçeleri oluşturulmadığı sürece velilerden para toplanmaya devam edilecektir. Okula başlama maliyetleri bu kadar artmış iken velilerin üzerinden mali yükün alınabilmesi ancak okul bütçelerinin oluşturulmasıyla mümkün olacaktır.
Öğrenci başına 500 lira
* Zorunlu eğitim kapsamında, devlet okullarında örgün eğitim içerisinde 15.189.878 öğrenci bulunuyor. MEB’in bütçesi 435 milyar liradır. Okullara her eğitim öğretim yılının başında eğitim öğretime hazırlık amacı ile öğrenci başına en az 500 lira bütçe gönderilmelidir. Öğrenci başına 500 lira gönderildiği takdirde MEB’in bütçesinin sadece 7,5 milyar lirası (yüzde 1,72) kullanılmış olacaktır.
* Önceki Milli Eğitim Bakanı, okullara bütçe gönderildiğini ifade etmiştir. Oysa MEB tarafından sadece liselere bütçe gönderilmekte, İlk ve ortaokulların ise sadece elektrik, su ve ısınma giderleri karşılanmaktadır. Bu yıl ilk ve ortaokullara da kısmen bütçe aktarılmıştır. Ancak 1.000 öğrencisi olan bir okula gönderilen 4.500 lira, ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kalmıştır. 1.000 öğrencisi olan okulların en az 5-6 temizlik görevlisi ihtiyacı bulunmaktadır. Bu okulların sadece altı temizlik personeli için aylık yaklaşık 80 bin lira ödeme yaptığını düşündüğümüzde merkezi bütçeden aktarılan kaynak ile okulların temizlenmesi dahi mümkün değildir.
* Yaşanan hayat pahalılığı öğrencilerin kullandıkları malzemelere de yansımış, geçen yıllara oranla bütün malzemelerde büyük bir artış olmuştur. Asgari ücretle hayatını devam ettiren bir aile, ilkokula başlayan çocuğu için, bir aylık maaşından fazlasını, en düşük maaş alan memur ise maaşının yarısını okul masrafı olarak harcamak zorundadır.
* Sonuç olarak anayasanın 42'nci maddesine göre, temel eğitim, tüm vatandaşlarımıza eşit ve parasızdır. Bu nedenle devlet, çocuklarımızın eşit koşullarda eğitim almalarını sağlamak zorundadır. Velilerin eğitim harcamaları göstermektedir ki devlet okullarında bu sağlanamamaktadır. Bu nedenle de okullarımız toplumdaki bütün eşitsizlikleri yansıtan kurumlar haline dönüşmüştür.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi