Sol düşünce neden iktidar olamıyor

Sol yönetim ve sosyal demokrat anlayış neden iktidar olamıyor? Bunun üzerinde bir fikir jimnastiği yapmaya ne dersiniz?

2023 genel seçimleri sonrasında, hep bunu kendime defalarca sordum.

Edindiğim fikir ve görüşlerimi sizlerle de paylaşmak istedim.

Yaklaşık tek parti dönemini saymazsak, cumhuriyet rejimi ile çok partili döneme geçildikten sonra, genelde sol düşünce anlayışını temsil eden CHP, bugüne kadar aralıklı olarak, tamamı yaklaşık 12 yıl gibi bir dönem boyunca iktidar olabilmiş; yani, şu ana kadar, ancak bölük pörçük ve istikrarsız kısa dönemlerde iktidar olabilmiş bir parti.

Oysaki, bütün partilerin anası da babası da CHP’dir!

Bu partinin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük projesi, içinde hala özgürce yaşayabildiğimiz Cumhuriyettir. 1923’den 1938’e kadar, yüzlerce icraat, yenilik ve devrimler yapmış, otoriterliğini ve liderliğini halkının yararına kullanmış ve cumhuriyeti kurmuştur.

Gerçek bir lider nasıl olunur, bunun çok güzel bir örneği olmuş halkın hakkını asla yememiş ve yedirmemiş.

1938 Atatürk’ün vefatı sonrasında, çılgınca bir koltuk ve menfaat savaşı başlamış.

Siyaset, bir aҫıdan, kimilerinin gerçekten halka hizmet için seçtiği alan olurken, kimilerininse bir itibar, getirim ve menfaat alanına çevirdiği bir meslek haline dönmüş durumda.

Bu ikili anlayış, maalesef günümüze kadar da hala devam ediyor.

Cumhuriyet araç değildir

Cumhuriyeti bir amaç olarak görmeyip, adeta gözlerimizin içine sokarak, bir araç olarak kullanan siyasiler, cumhuriyetin varoluş sebebi olan bütün değerleri yerle yeksan ediyorlar. Bundan daha da beteri, bunu yapan siyasilerden, ciddi bir anlamda memnun olan kitleler var; örneğin, tekkeler, din âlimleri ve ülkeyi bir padişah gibi yönetmeye meyilli bezirgânlar; yani içinde yaşadığımız rejime lanet eden bir kesim. Evet, cumhuriyetimizin ilanının üzerinden, tam bir asır geҫti geҫmesine, ama toplumuz bu cumhuriyet değerlerini ve yönetim biҫimini acaba ne kadar iҫselleştirebildi? Bana göre şu son seҫim sonuҫları bu bağlamda bir turnusol kağıdı işlevi gördü, aslında! Evet cumhuriyetin ilanının üzerinden tamı tamına bir 100 yüzyıl geҫmiş geҫmesine, ama tabi bu süre asırlar boyunca totaliter ve din odaklı yaşamış bir insan grubuna, göreceli olarak “bir reklam arası” kadar kısa bir dönem gelmiş olarak da değerlendirebilir, aslında! Biz laik kesim, hernekadar bunu kabul etmeyi iҫimize sindiremesek de, insanlardaki yerleşik kültür, sabahtan akşama pat diye değişebilecek bir kavram değil, bazen bu tarz kültürel değişim yüzyıllar boyunca sürebilir. Yani, şu son seҫim sonuҫlarına bakarak, Sn. Kılıҫdaroğlu’nu ve diğer muhalefet liderlerini ve bileşenlerini şu yada bu sebeple” suҫlayan “Ya, ben bu adam yanlış adaydı, dememişmiydimciler” ve “Hadi artık, madem yenildiniz, toplayın tasınızı tarağınızı ve ikileyin, artık” grubu yada grupları ve diğerleri kendilerine şunu da bir sorsalar keşke diyorum: ‘Ya bu cemaatin hiҫ mi kabahati yok!’ Lütfen, bu söylediğimi kimse yanlış anlamasın; Insanlarımızı, verdikleri oylarıyla cumhur ittifakını iktidara getirdikleri iҫin kınamıyorum, tabi ki. Sonuҫta, analarının ak sütü gibi helal oylarıyla onları iktidara taşıdılar ve buna herkesin, hoşuna gitse de gitmese de saygı göstermesi lazım. Demek istediğim, mevcut iktidar, özünde, insanlarımızın büyük bir bölümünün önemsediği kültürel değerlere oynayarak, onların oyunu alabildi ve de seҫimi kazanabildi. Muhalefetle karşılaştırıldığında, iktidar grupları, halkımızı ҫok daha iyi tanıyorlar. “Yiğidin hakkını yiğide vermek lazım” derler. Evet, iktidarın, elindeki olanakları, alabildiğince haksızca ve adaletsizce kendi lehine kullandığını biliyoruz, ama bu onların toplumumuzu daha iyi tanıdığı ve ona göre nabza şerbet verdikleri gerҫeğini de değiştirmiyor. Muhalefet cephesinin, onu bunu suҫlamadan bunun üzerinde sakin ve mantıklı bir şekilde iyi bir düşünmesi gerekiyor, bence.

Birinci sırada din var

Sol görüşün ya da sosyal demokratik anlayışın karşısındaki en önemli engel olarak ben şahsen din konusunu birinci neden olarak görüyorum.

İnançlı insanlarımız CHP’yi din politikası olmayan hatta din düşmanı olarak görmekte. Vatandaşın, dini tercihlerine karışmıyoruz neye inanırsa inansın anlayışı sol görüşü direk dinsiz sınıfına itiyor.

Oysaki sol karşıtı tüm partilerin en büyük kozları din ile siyaset yapmaktır.

Bir diğer engel ise milliyetçilik anlayışı. Bu anlayış ise CHP’nin elinden alınmıştır ve farklı partilere taşınmıştır. Bu iki anlayışı CHP işlemeyip sadece özgürlük, barış, eşitlik ve kardeşlik gibi söylemler ile yüzyıllar boyunca monarşi ile yönetilmeye alışmış ve bunu çok doğal karşılayan geniş bir seçmen kitlesine anlatmanız çok zordur.

Ya da muhalefet, bunları gerektiği gibi anlatacak, içinden güçlü bir lider çıkaramıyor.

Yaklaşık olarak Atatürk’ten sonra hiçbir CHP lideri anlatamadı bir dönem rahmetli Bülent Ecevit çok yaklaştı “Ne ezen ne ezilen halkça düzen” dediyse de, o da ancak halkın çoğunluğuna kısa bir dönem etki edebildi.

Çünkü seҫmenlerin diğer yüzde 50'si, tabi ki öyle olmamasına rağmen, CHP’yi bir din düşmanı, terörist bölücü ve bozguncu bir parti olarak görüyor. CHP’ye ve temelde diğer tüm sol partilere verebileceğim en önemli geri dönüşüm (feedback) şu temel politikayı takip etmeleri olacak: tüm parti teşkilatlarıyla, Türkiye’yi köy köy, belde belde, kasaba kasaba, şehir şehir gezip, bıkıp usanmadan, bu insanlara onların düşündükleri gibi bir parti olmadıklarını anlatmalılar. Onlarla yakından temas edip, bu insanları ikna etmeye ҫalışmalılar. Yerel seҫimler yaklaşıyor. Neticede, hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuҫlar beklemenin bir anlamı yok!

Sağ görüşün tekelinde

Muhalefet partilerinin hiҫbir şekilde unutmaması gereken şey, bu ülkenin yönetiminin 70 yıldır sağ görüşün tekelinde olduğudur. Yani, halkımızın kahir ekseriyeti sağcıdır. Milliyetçilik ve dini temsil eden sloganlar, programlar halkın nezdinde herdaim karşılık buluyor. Yani aslında cumhuriyetimizin üzerinden tamı tamına 100 yıl filan geҫmiş filan değil! Belki de Atatürk’ün düşündüğü ve tasavvur ettiği anlamdaki demokrasi ve Cumhuriyet’in Türkiye’deki total varlığı 30 ya da 40 yılı geҫmemiştir, diye düşünüyorum. 2023’deki bir konuşmasında, mevcut cumhurbaşkanımızın, demokrasiyi istediği durakta inilebilecek bir tramvaya benzetmesi cumhuriyetimizin tam bir 100 yıl sonra gelebildiği mesafeyi göstermesi aҫıdan oldukҫa zihin aҫıcı bir örnek değil midir? Cumhuriyetimizin son 20 yılı boyunca da kendisi ve partisi iktidardadır. Bu seҫim sonuҫlarına niye şaşırıyoruz ki? Ben şaşıranlara şaşırıyorum desem, hiҫ de abesle iştigal etmiş olmam diye düşünmeden edemiyorum, doğrusu!

Tekrar özetle, CHP bu iki konuda da çok zayıf kalıyor ve sonuҫta iktidar da maalesef hayal oluyor. Bunu sol görüş neden görmezlikten geliyor? Yoksa göremiyor mu? Bilemiyorum, gerҫekten.

MUHALEFETİN

SÖYLEMİ DEĞİŞMELİ

Objektif olarak bakıldığında, cumhuriyetin ilanının sonrasında sene 2023 itibarı ile etkili olan liderler Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Recep Tayyip Erdoğan. Toplam olarak yönetim süresi 70 yıl yani cumhuriyet Türkiye’mizi yönetmişler. Bu yüzden ülkemizin bu durumunda, doğal olarak sağ görüşün ve anlayışının çok ciddi bir etkisi olmuştur.

Tam olarak şunu söylüyorum aslında şu anki durumdan memnunsunuz, ya da değilseniz bunun sebebi sağ görüşü temsil eden bu politikaları hayata geçiren yukarıda adını yazdığım liderlerin icraatlarıdır.

1938’e kadar yapılan devrimler ve yenilikler Atatürk’ün yani bu büyük liderin eseridir.

Osmanlının halkını monarşi ile yönettiğini ve halkın din ile olan bağını, milliyetçi duygularını vs, tüm tarihçiler bizlere yazıları ile ulaştırdılar. Bunu biliyoruz, yani.

Yıllar boyunca halkın karşısında yüzde 23’ü çok zor aşan bir muhalefet anlayışı ve söylemleri değişmeli!

Böyle bir yaşamı benimsemiş bir halk çoğunluğunu, ancak Atatürk gibi düşünen bir sol görüş lideri etkileyebilir.

Bu da maalesef çok zor.

Aksi durumda ise din ve milliyetçiliği iyi işleyen tüm siyasiler önümüzdeki yüz yılın da belirleyicisi olacaktır.

Hızlı bir değişime uygun olmayan toplumumuz, çok eskiden çok önemsenen değerlerinden ancak çok güvendiği bir liderden etkilenirse, değişebilir.

Çünkü bizim toplumumuz lider odaklıdır; toplumların anlayışı da böyledir (insan ) halk lidere bakar ve lidere güvenmiyorsa, onu seçmez.

Bizim seçmenin büyük bir bölümü, parti programını okuyup, adaylara bakıp karar vermez. Seçmen lidere inanır, lidere oy verir.

Bizim insanlar liderlik ışığı gördüğü kişiyi seçer.

KUTU2

SİYASETÇİ ADİL VE

TARAFSIZ OLMALI

Liderlik ışığı olmayan, liderlik becerileri olmayan ve ikna yeteneği olmayan bir siyasetçinin başarılı olma şansı sadece tesadüften ibarettir.

Atatürk’ten sonra solun en parlak lider temsilcisi ise rahmetli Bülent Ecevit’tir.

Otoriter ve monarşi özentili fikre sahip liderler demokrasiyi bir araç olarak görürler çünkü demokraside insan hakları çok geniştir. Kısacası, demokrasi aracına binerler istedikleri noktaya geldiklerindeyse, o araçtan inerler ve milleti istediği gibi yönetirler.

Demokrasi ve özgürlükler çok önemli değerlerdir. Buradaki halk adına yararlı ve halkın menfaatlerini koruma altına alan yasalar asla çiğnenmemeli; asla değiştirilmemeli; yani, yasalarla halk korunmalı ve kim gelirse gelsin yaşam kalitesi ve huzuru asla bozulmamalı. Demokrasilerde, vatandaşın çok önemli bir konumu vardır. O da seçme ve seҫilme hakkıdır. Bilinçli vatandaş, sorup sorgulamalı, bilgi ve bilime önem vermelidir.

Bu davranışın senin kaderini de belirler.

Bir siyasetçinin toplumu bölmemesi çok önemlidir.

Bir siyasetçinin devlet kaynaklarını halk adına koruması çok önemlidir.

Bir siyasetçinin adil ve tarafsız olması çok önemlidir.

Bir siyasetçi liderinde bu değerler eğer yoksa, o halkın insanları asla mutlu olamazlar.

Demokrasiyi araç olarak kullanan ve çıkar elde edenleri ise tarih bir gün mutlaka doğrusu ile yanlışı ile yazacaktır.

Uzun sözün kısası: sol muhalefet’in temel hedefi, milletimizin diğer yüzde 50’nin kalbini fethetmek olmalıdır. Ha bu kolay mı? Değil tabi ki! Ama, işiniz bu, kardeşim. Kolay gelsin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kanun Göçer Arşivi