Her gün dünü aratıyor

Yeni yıl ile birlikte çalışana, memura emekliye, asgari ücrete yapılan "zamcıkların" bir işe yaramadığı daha maaşlar ele geçmeden bile ortaya çıktı. Amiyane tabiriyle gece istihareye yatıp sabah yapılan artı yüzde 5'lik toplamda yüzde 30'luk zam, daha ceplere girmeden uçtu gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce yüzde 25 olarak açıkladığı memur ve emekli zammını yüzde 30’a çıkarttı. Lütfettiler.Niye en başında yapmadılar kimse bilmiyor. Hangi hesaba dayandı onu da kimse bilmiyor. Yersen siyaseti ile devlet yönetilmez. Bahis oynar gibi milletin geleceği ile oynayamazsınız. Madem yüzde 30 artış yapma olanağı vardı neden önce yüzde 25 açıklandı? Milletimize yoklama mı çektiniz, memura emekliye kupon mu yaptınız?Dostlar ! Memur ve emekliler için yapılacak artışın hiç olmazsa en az yüzde 55 olan asgari ücret artışı kadar olması gerekiyordu.
 

Bugün ülkemizde dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 26 bin 485 lira. Ama kamuda çalışan; uzman hekimin maaşı 20 bin 774 lira. Hemşirenin maaşı 14 bin 638 lira. Şube Müdürünün maaşı 16 bin 876 lira. Başkomiserin maaşı 18 bin 630 lira. Polis memurunun maaşı 17 bin 71 lira. Öğretmenin maaşı 13 bin 61 lira. Ve aile ödeneği dâhil en düşük memur maaşı 11 bin 848 lira. Polisi, öğretmeni, doktoru, hemşiresi, milyonlarca devlet memuru ve ailesi, bu ucube rejim elinde

yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum ediliyor.
 

Adalet halkın ekmeğidir
Bertold Brecht; ‘Adalet, halkın ekmeğidir’ derken, ne kadar doğru söylemiş. Devletin adalet direğini çökertenler, toplumun orta direğini de çökerttiler. Orta direğin elinden ekmeğini çaldılar. Orta direk; devlet dairesinde memurdur. Fabrikada işçidir. Dükkânda esnaftır. Kahvede emeklidir. Bu ucube yönetim sisteminde ülkemizin orta direği, hayat kavgasını bıraktı. Hayatta kalma kavgasına başladı. Ucube yönetim sisteminde ülkemizde adalet bitti. Emekçinin, emeklinin, esnafın sofrasındaki ekmek de, saray yanaşmalarının sofralarına gitti. Erdoğan’ın, ‘Ben alışılmış bir Cumhurbaşkanı olmayacağım’ dediği, 2014’ten bu yana; milletimizin geliri 150 milyar dolar eridi. Her bir vatandaşımızın geliri 3 bin 97 dolar düştü. Böylece ne kadar alışılmamış bir Cumhurbaşkanı olduğunu, cümle âleme ispatladı.
 

Milletin parmağında yüzük bırakmadılar
Dünyada saray rejimlerinin tek alameti, kontrolsüz güce sahip olması, değildir. Bu rejimler beraberinde, dalkavuklarını da getirir, beslemelerini de getirir. Yanaşmalarını da getirir. Çetelerini de getirir. Bunlar da haramı, helali düşünmez. Tıksırıncaya, çatlayıncaya patlayıncaya kadar yemenin derdine düşer. Ünlü düşünür Platon’a atfedilen güzel bir söz var: ‘Devleti yönetenler ve savaşanlar, mal, mülk edinmemelidir. Aksi takdirde devleti korumak yerine mal ve mülklerini korumayı öncelik yaparlar.’ Platon sanki 2 bin 400 yıl önce bugünkü Türkiye’yi görmüş de bu sözleri sarf etmiş. Dostlar ! Siyasete bir yüzükle başlayanlar, milletin parmağında yüzük bırakmadı.
 

20 liralık kıyma bir dilim peynir
Seçim hamlesi ‘müjdeler’ yurttaşta da esnafta da karşılık bulmadı. Esnaf veresiye defterleriyle boğuşuyor. Bakkallar kredi kartıyla ekmek, kasap 20 liralık kıyma, pazarcı kibrit kutusu kadar peynir satmaya başladı. Boş tost boş lahmacun ile başlayan bu boş yönetimin zulmü artarak devam ediyor. Dostlar ! Bakın AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim hamlesi olarak yorumlanan ‘müjdeleri’ halkta karşılığını bulmuyor. 2023’te de 26 bin lirayı bulan yoksulluk sınırının yanından dahi geçemeyen asgari ücretle yaşamaya mahkûm edilen halk alım gücünün düşmesinden, esnaf ise yeni yılın yeni hayal kırıklıklarıyla gelmesinden şikâyetçi. Erdoğan’ın seçim dönemi yaklaştıkça müjde üstüne müjde açıklamasına karşın ekonomik kriz kıskancında yaşamaya çalışan yurttaşlar, “Bu düzen değişmedikçe yoksulluğa mahkûmuz” diyor. Bu yıl ekonomik olarak en zor geçirilen dönem oldu. Esnaf kâr etmekten vazgeçti, kendi kazancından kısmak durumunda kaldı. Bu ülkede milyonlar zor durumda. İki ekmeği kredi kartıyla alıyorlar. Her gün 6-7 ekmek alanlar da artık bunu 3 ekmeğe düşürmek zorunda kaldı. Alım gücü. Bu dönem hem yurttaşlar hem de esnaf için en kötü dönem oldu.. Pandemide bile bu kadar kötü olmamıştı. Halk alamıyor, esnaf ise satamıyor. Üretim maliyetleri düşmedikçe fiyatlar düşmeyecek Vatandaş artık çoğu zaman 20-30 liralık kıyma istiyor Kasap verirken onlar isterken utanıyorlar. Avuç içi kadar bir şey geliyor ama ne yapsın yemeğin içinde bir parça tat olsun diye uğraşıyor insanlar. Herkesin kendince haklı olduğu bir düzenin içindeyiz bir şeylerin değişmesi lazım iyiye gidebilmemiz için. Bir yandan da hergün maliyet çok yüksek olduğundan fiyatlar gittikçe artıyor. İnsanlar kibrit kutusu kadar peynir alıyor. Mümkün olduğunca günlük tüketime göre almaya çalışıyorlar çünkü bir kalıp peynir almanın cretini karşılayabilecek güçleri yok.
 

Vekile 33 bin, asile 3 bin TL zam
Emekli milletvekillerinin aylığı son bir yılda 33 bin 110 lira birden artarken en düşük emekli aylığına sadece 3 bin lira zam yapıldı. Cumhurbaşkanı emeklisinin aylığı emekli vekillerin bile altında kaldı. Milletvekili emeklisiyle işçi ve memur emeklisi arasındaki maaş uçurumu olağanüstü boyutlara ulaştı. Geçen yılın ocak ayından bu yılın ocak ayına kadar geçen son bir yılda milletvekili emeklisine 33 bin 110 lira, en düşük işçi emeklisine ise 3 bin lira zam yapıldı. Vekil emeklisine verilen zam tutarı vatandaş emekliye verilen zammın tam 11 katına ulaştı. Memur ve emeklilere yapılan yüzde 30'luk zam milletvekilleriyle emekli Meclis başkanları, cumhurbaşkanı yardımcıları, başbakanlar, bakanlar ve milletvekili aylıklarına da aynı oranda yansıdı. Yeni zamla, milletvekillerinin maaşı 56 bin 445 liradan 73 bin 379 liraya yükseldi.
 

Emekli vekile 125 bin
Geçen yılın ocak ayında 18 bin 860 lira olan aylıkları geçen temmuzda memur katsayısına bağlanarak 39 bin 977 liraya çıkarılan emekli vekillerin aylığı ise 51 bin 970 lira oldu. Son bir yılda milletvekili emeklilerine yapılan zam yüzde 176'yı buldu. Halen hem milletvekilliği yapan hem de emekli milletvekili olanların aylık geliri ise 125 bin 349 liraya çıktı. Yüzde 30'luk zamla emekli TBMM başkanları ile emekli başbakanların aylığı 43 bin 715 liradan 56 bin 830 liraya, emekli cumhurbaşkanı yardımcılarıyla emekli bakanların aylığı da 39 bin 977 liradan 51 bin 970 liraya yükseldi. Yeni zamlarla birlikte, son 1 yılda milletvekillerine 33 bin 542 TL, milletvekili emeklilerine 33 bin 110 TL zam yapılırken en düşük işçi emeklilerinin aylığına 3 bin TL, en düşük memur emeklilerinin aylığına da 3 bin 465 lira zam yapıldı.
 

Memurun cebinden çaldılar
İstanbul Ticaret Odası yıllardır, ortalama bir ücretlinin muhatap olduğu enflasyonu ölçüyor biliyoruz. 2021’in başından 2022’nin sonuna kadar, ortalama bir memurun cebinden, enflasyonla çalınan miktar, tamı tamına 26 bin 427 lira… “Enflasyon en adaletsiz, en sinsi vergidir” derken, işte bunu kastediyorduk. Orta direğe bir başka işkence; Kuzey Kore tipi kumanda ekonomisiyle vuruldu. Para politikası, saray eliyle önemsizleştirildi. Merkez Bankası doğrudan Saray’a bağlandı. Örtük başlayan sermaye kontrolleri artık aleniyet kazandı. Döviz kurunun ne olacağına, kimlere, hangi faizden, ne kadar kredi verileceğine, kredilerin nereye harcanacağına, yurtdışına ne kadar para transfer edilebileceğine, bu transferlerde hangi evrakların isteneceğine, Saray ve şürekâsı karar vermeye başladı. Gece yatarken farklı kurallar vardı, sabah uyandık başka kurallarla insanlar karşı karşıya kaldı. Piyasa ekonomisi bitti. İstikrar bitti. Kumanda ekonomisi geldi.
 

Herkes yaptığının hesabını öder
Orta direğin elindeki üç kuruşluk tasarrufu, Sarayın müellifi olduğu manipülasyonlarla hiç edildi. Mevduat ve DİBS faizlerini, Dolar, Avro, altın getirilerini, enflasyon tsunamisi sildi, süpürdü. Kimsenin elinde bir şey bırakmadı. Borsa İstanbul küçük yatırımcının silkelendiği, bir gazinoya döndü. İşte daha dün yaşadık, gördük. Tek bir günde Borsadaki kayıplar yüzde 7’yi aştı. Pazartesinden bu yana kayıplar yüzde 10’u buldu. Borsa balonun şişmesine göz yumup, seyirci kalanlar, borsa hızla düşünce, iki kez “devre kapatıcıları” çalıştırdı. Bu dönemde cumhuriyet tarihinin, en korkunç vurgunları, sermaye transferleri yapıldı. Ama bu devran bir gün döner. Genel Başkanımızın dediği gibi; “Herkes yaptıklarının bedelini öder. Küçük yatırımcıyı korumayan kurumlar da, haksız zenginleşen çeteler de bedelini öder. Asla yanlarına bırakmayız!”
 

Orta direk yıkıldı
İşte göz göre göre vurulan tüm bu işkencelerle, memur, işçi, esnaf, emekli perişan edildi. Gelirler orta direkten alındı. Sarayın yandaşlarının ve şürekâsının cebine taşındı. Memuru, işçisi, esnafı bir yıl boyunca çalıştı çabaladı. Ücretli, katma değer oluşturdu. Ama ucube rejim elinde, ücretli kendi ürettiği refahtan adil payını alamadı. Sadece son üç yılda, emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 31’den, yüzde 25’e düştü. Bunlar benim rakamlarım değil, yine Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun rakamları.
 

Kredi var orta direk yok !
En son, orta direk için, seçim öncesi bir konut kampanyası başlattılar. Kampanyanın detaylarına bakınca, kredi var, konut var, ama kampanyanın içinde “orta direk” yok. Kampanya kapsamında, bankadan 4 milyonluk kredi çekilse, aylık kredi taksiti 38 bin 875 lirayı buluyor. Birde bakan bunun üstüne, “Taksitler Hane Halkı Gelirinin, yüzde 40’ını geçmeyecek” diyor. O zaman bakanın tarifine göre, ayda 38 bin 875 lira ödeyecek bir ailenin, yine aylık geliri 97 bin 188 lira olmalı. Şimdi buradan soralım, Bu ülkede, aylık geliri 97 bin 188 lira olan kaç aile var? Yaptıkları her iş, seçim öncesi göz boyama ve algıya oynama… Bu hükümetin ülkemizin sorunlarını çözme iradesi de, kabiliyeti de kalmamıştır.
 

Esnafı yok ettiler
2022 yılında 125 bin 892 esnaf iflas ederek ekmek teknesini kaybetti. Bu, geçtiğimiz yıl her ay 10 bin 491 esnaf iflası anlamına geliyor. Ayrıca 2018 yılından 2022 yılına kadar aradan geçen sürede iflas eden esnaf sayısı 548 bini geride bıraktı. Erdoğan’ın indirimli faiz müjdesi bile esnafı iflastan kurtaramadı” dedi. 2022 yılında sicilden ve meslekten terkinini yaparak iflas eden esnaf sayısı 125 bin 892 olarak kayıtlara geçti. 2022 yılında 99 bin 706 esnaf sicilden, 25 bin 892 esnaf ise meslekten terkinini gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıl her ay 10 bin 491, her gün ise 349 esnaf iflas ederek işsiz kalmış oldu. 2022 yılında gerçekleşen 125 bin 892 iflas son dört yıldaki yılsonu iflaslarını da geride bıraktı. 2018 -2022 yılları arasındaki toplam esnaf iflası sayısı ise 548 bin 374’e yükseldi. Başkanlık sistemi esnafa ne yazık ki bolluk değil açlık getirdi. AKP yeni ekonomi modelini başarı diye sunarken, bu başarında esnafın payına ise bol bol iflas düştü. Erdoğan’ın indirimli faiz müjdesi bile esnafı iflastan kurtaramadı. İktidarın kaderine terk ettiği esnaflar borcunu borçla kapatmaya çalıştı. Bunun sonucu ise esnafımıza açlık ve işsizlik olarak geri döndü.
 

İflas rekoru İstanbul'da
2022 yılında beş büyük şehir içerisinde en yüksek iflas oranı her yıl olduğu gibi yine İstanbul’da oldu. Geçtiğimiz yıl İstanbul’da toplam 13 bin 160 esnaf, meslekten ve sicilden terkinini gerçekleştirerek iflas bayrağını çekti. İstanbul’dan sonra en çok iflasın yaşandığı il ise İzmir oldu. İzmir’de geçtiğimiz yıl iflas eden esnaf sayısı 8 bin 400 olarak kayıtlara geçti. Ankara’da geçen yıl iflas eden esnaf sayısı 6 bin 811 olurken, Antalya’da ise bu sayı 5 bin 912 oldu.
 

Ülkeyi kim yönetiyor?
Erdoğan’ın ‘alışılmamış’ Cumhurbaşkanlığında; memur, işçi ürettiği refahtan pay alamadı. Bıraktık refahtan pay almalarını, kamu emekçilerinin gelirleri enflasyon karşısında bile tutunamadı. İşte bu raporda tablo var: 2013’ten sonra, kamu işçilerinin ücretleri, reel olarak yüzde 11 geriledi. Bunu biz demiyoruz. Altında Erdoğan’ın imzası olan Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı. Sayfa, 244. Bunlar da Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon rakamlarına göre… Meşhur fıkradır. Kayseriliye sormuşlar, ‘İki kere iki kaç eder’ diye, Kayserili de ‘Alırken mi, satarken mi?’ demiş. Bunların ki de tam bu hesap… TÜİK’e sormuşlar, ‘Enflasyon kaç?’ diye. TÜİK de ‘Vergiye yapılacak zammı hesaplarken mi, memur maaşına yapılacak zammı hesaplarken mi?’ demiş. Memur maaşlarına, emekli aylıklarına muhalefetin de zorlamasıyla iki taksitte yüzde 30 zam yaptılar. Buna da ‘müjde’ dediler, övündüler, şişindiler. Yüzde 30 maaş ve aylık zammına ‘müjde’ diyenler, trafik cezalarına, pasaport harçlarına yüzde 123, doğal gaz hizmet bedeline yüzde 84, özel okul ücretlerine yüzde 65 zam yaparken hiç utanmadılar.
 

Millete zulüm ediyorlar
Dostlar ! En son alkollü içeceklere yapılan zamlar, artık milleti yıldırma ve zulüm noktasına geldi. Devlet, bir hayat tarzını kuşatamaz, taciz edemez, rahatsız edemez. Devlet her hayat tarzını korur. Ancak bu ucube rejimin böyle bir derdi yok. Bunlar hala zulüm ile abat olmaya kalkıyor. Sarayın sarı memur sendikası, yüzde 25 zamma fit olup bu zammı ayakta alkışlarken diğer memur sendikaları, yüzde 30’luk maaş zammını protesto etmek için iş bırakıp, meydanlara iniyor. Memurlarımız, ‘Yüzde 25’ten yüzde 30’a, yüzde 5 ek zam ancak iki kilo peynir parası’ diyerek, düşürüldükleri duruma isyan ediyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi