Her şeyi devletten beklemeyin!

Dünyanın her gün biraz daha kötüleştiğini gördükçe yaşlandığıma üzülmekten vazgeçiyorum. Ne kadar mutlu çocuklarmışız meğer... Sokaklarda özgürce oyun oynayan, düşen, yaralanan, komşunun bahçesinden yine bize dağıtacak olduğu halde, muzurluk olsun diye incir, erik kaçıran, gül koparan…
***
Şimdiki zamanı ve olabilecek tehlikeleri düşündükçe bunları daha çok düşünür oldum. Her gün, öldürüldü, vuruldu diye duyduğumuz haberlerin sayısı arttıkça artıyor. Kaybolan, tecavüze uğrayan çoçuklar, bebekler, hayvanlar...
Deniz kenarında gülerek kumla doyasıya oynayan çocuklara bakarken bunu düşünüyorum. Bir insan nasıl olur da yüreği bu kadar soğuyup, merhametsizce bu çocuklardan birine dokunmayı düşünebilir ki?
***
Artık her şey tehlikeli, zaman, insanlar, filmler, telefonlar, bilgisayarlar ve oyunlar, hepsi kötü. Hergün izlediğimiz bu vahşetler, eskiden de var mıydı, yoksa insanlar çıldırıyor mu diye düşünüyorum.  Gelebilecek tehlikelere önlem olarak “Yaklaşma, sarılma, uzak dur, konuşma...” diye tembihleniyor çocuklar. Sevgiyi tanımadan, nefreti öğreniyorlar.  
Birisi dedi ki geçenlerde; ”Çocukları çok seviyorum, her zaman çikolata, şeker verirdim gördüğümde. Ancak şimdi bakmaya bile korkuyorum.”
Sevmeyi ve saymayı unutturuyoruz çocuklarımıza.
Bu sevgisiz insan topluluğu, yaşanan bu iğrenç olayların sonucu. 
Çocuklarımızı korumak önce bizim vazifemiz, herşeyi devletten beklemek doğru değil. Bakamayacağınız çocukları bu dünyaya getirip, evden bir boğaz eksilsin diye cemaatlerin kucağına, yatılı okullara bırakıp terketmeyin. İlim, irfan sahibi diye nitelendirdiğiniz, şeyh şıh dediğiniz insanların her gün çıkan sapıklıklarını görmüyor musunuz? İlgisiz bırakıp, uyuşturucu batağına saplandığını bile öldükten sonra fark ettiğiniz o masum gençlerin, çocukların, 15 yaşında hastanelerde saklı-gizli doğum yapan o körpecik kızların sorumlusu öncelikle siz ailelersiniz!
***
Bir mesele de, Suriyeli sığınmacıların ufak çocukları ile ilgili. Bütün çocuklar masumdur. Ne yazık ki o minicik çocuklar sokaklarda, yollarda dileniyor, birşeyler satıyor. Eğlence mekanlarının bol olduğu birçok yerde masalara gidip elindeki müzik aletini çalarak para istiyor. Daha 7 yaşında bile olmayan bir kız çocuğunun, o saatte masa masa gezerek para istemesinin getireceği sonuçları herkes biliyor...
Gün geçmiyor ki kayıp bir çocuk haberi olmasın! Ya bu Suriyeli çocuklardan kaybolan kaç tane vardır acaba? 
Bir bilgisayar oyunu var ki, lütfen çocuklarınızı uzak tutun!
Bazen bir film izleriz, veya dizi. İzlerken çok fantastik ve akıl dışı buluruz. Bütün bu serüvenin sadece dizilerde/sinemalardada olabileceğini düşünürüz. Black Mirror (Kara Ayna) adlı diziyi izleyenler hatırlayacaktır. Dizi, özellikle internet üzerinden nelerin yapılabileceğini, insanların farkında olmadan nasıl intihara, hırsızlığa, kötü tuzaklara düşürülebileceğini örnekliyordu senaryo üzerinden... İzlerken nefesim kesilmişti, hatta bir kaç bölümü ara vererek izlemiştim. 
Bu konuya yeniden girmemin sebebi, MOMO adlı bilgisayar oyunu. Gerçek olamaz dediğimiz o kara ayna dizisi var ya? İşte orada gerçekleşen olağanüstü, akıl dışı şeylerin bazıları bu oyunda gerçek oluyor. 
Mesaj üzerinden kullanıcı bilgilerine ulaşıyor ve çocuklar, gençler için tehlikeli bir hale geliyor. Oyun birçok ülkede yasaklanmış, ancak Türkiye’de oynanabiliyor mu bilmiyorum. Zira girip bakmaya bile cesaret edemedim.
***
Yaşadığımız dönem bizim geçirdiğimiz çocukluk, gençlik zamanlarına benzemiyor. 
Anneler ve babalar, lütfen çocuklarınızı iyi takip edin. Hatta  teknolojiyi de takip edin, bilginiz olsun. “Ben teknoloji özürlüyüm” demeyin, öğrenmeye çalışın ki, çocuklarınız hangi sitelerde dolaşıyor, hangi oyunları oynuyor kontol edebilesiniz.
Ellerine cep telefonu, bilgisayar verip kafanızı dinlemeyi düşünmeyin. Emin olmadığınız, takibini yapamayacağınız okulara, yurtlara çocuklarınızı göndermeyin. Haberlerde görüyorsunuz, cinsiyetine bakmadan taciz ve tecavüz edilen çocuk doldu ortalık. Bu işlerin din ile imanla ilgisi yok!
Öncelikle kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatın, ama sevgiyi, saygıyı da öğretin. Ağacı, çiçeği, doğayı sevmeyi öğretin. Her şey sevgi ile güzelleşecek. 
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi