Herkes kendi dönemini yaşar

İlk yaşayan insanın hayatta kalabilmenin dışında başka bir derdi olur muydu acaba?

Peki, avcı toplumuyken aç karınlarını doyurmak dışında başka dertleri olur muydu?

Peki, insanlar kabile halinde yaşarken çok büyük hayvanlara yem olmamanın ve doğada korunmanın dışında en büyük sorunları neydi?

Peki, aile olabilmişler miydi? Evlat, eş, komşu gibi sahiplenme duyguları var mıydı?

Yaşayan varlıkların içinde en çok cinsel ilişkiye giren ve bu sebepledir ki en çok hayatta kalabilen insan ve böceklerin, yavrulamak ve daha çok yiyecek bulmanın dışında bir sorunları var mıydı?

Kalabalık gruplar olduğunda en güçlü, en korkutucu, en çok arkadaşı olan ve en çok bağıranın kabilenin lideri olmanın dışında başka bir sorunu var mıydı?

Yerleşik düzene geçildiğinde ise daha çok avın, daha çok suyun, daha verimli toprakların olduğu yerlere göçler başladı mı?

Göçlerle başlayan durumlarda diğer kabilelerle çatışmalar ve güçler çatışması başlamadı mı?

Güçlü olanın istediği kadar malı, istediği kadar eşi ve nüfusu olmadı mı?

Daha sonrasında her güç kendi alanında kendi hükümranlığını kurmadı mı?

Krallık, şahlık, padişahlık, beylik, ağalık şıhlık derken ve sonuçta her grup kendi iktidarını yaratmadı mı?

Bugünkü gelinen noktada her kabilenin bir ülkesi var. Her kabilenin bir tarihi var ve bu tarihi yazan bilim insanları var. Bizlerde tarihi okuyarak öğrenebilen insanlarız lakin bazılarımız hala duyduklarına inanarak yaşamayı sürdürmektedir… Benim okuduğum kadarı ile dünyanın var oluşundan bu zamana kadar geçen sürelerin tamamında hep bir savaş, hep bir istila, hep bir yağmalama hüküm sürmüş. Krallıklar, imparatorluklar, totaliter rejimler ve devletler kurulmuş.

Yazımda şu konuya değinmek istedim; dünyamızın var oluşundan bu zamana kadar ki süreçte insanoğlunu hep güçlü, akıllı ve iktidar sahipleri yönetmiştir.

Dünyamız asla eşit paylaşan adil bir dünya, olmamış ve olmayacak. Bu binlerce yıl öncesinde de böyleydi, bundan sonrada böyle gidecek gibi görünüyor. Şu anki ülkelerin büyük bir çoğunluğu kapitalizmin üzerine inşa edilerek yönetiliyor. Bu binlerce yıl öncesinde de adı krallıktı, imparatorluktu, şahlıktı...

Bu nedenle aklıselim hiç kimsenin bir önceki yönetime tü kaka demesinin bir anlamı yoktur çünkü sonuç asla değişmemektedir. Herkes kendi döneminin şartlarını kurallarını ve talihini yaşar. Selçuklu da bizimdir Osmanlı da bizimdir Cumhuriyet’te bizimdir. Hiçbirinin birbirinden çok bir farkı olmamıştır. Bu yönetimlerin içinde ya ezen olacaksın ya ezilen ya da çalan başka da şansın yoktur.

Birinde daha kötüyken birinde daha iyi (yönetiliyoruz) sömürülüyoruz. Halkın yararına sonuç çok yavaş gelişiyor bu da kesin olandır. Biz yönetilen insanlar olarak şunu asla unutmayalım odun da biziz, ateş de, su da, hava da, toprak da...

Doğa hayvanlar ve insanlar hayatın ta kendisiyiz. Bunu yok etmeyen çalışan hasta ruhlu siyasetçilere fırsat tanımamalıyız. Oy hakkımız tarih boyunca elimize verilen tek kozumuzdur.

Bize bu fırsattı veren rejim de, Cumhuriyet’tir.

Bizlerin gayesi siyaseti geçim alanı gibi gören değil, hizmet alanı gibi gören insanları bulup çıkarmak olmalıdır.

Tıpkı Atatürk gibi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kanun Göçer Arşivi