İnsan neyle yaşar?

Sevgili okurlar yaz ayı geldi geçiyor. Cennet ülkemizin her mevsim tadını çıkartabileceğimiz pek çok turistik yerleri var. Fakat kendi ülkemizin bu güzelliklerini keşfetmiş, gezip görmüş kaç vatandaşımız var bilmiyorum. Geçim derdi öylesine hayatımızı kuşatmış durumdaki ne yazık ki yaşamayı unuttuk desem yeridir. Yaşamaktan anladığımız; iyi kötü bir işin var mı, kiranı ödeyebiliyor musun, yiyecek ekmeğin var mı, bankalara olan kredi kartı borcunun asgari tutarını bile ödeyebiliyorsan, çocuğunun ihtiyaçlarının on tanesinin birine yetişebiliyorsan şükretmek bizim yaşam biçimimiz oldu.

Tatilmiş, gezip görmek falan bunlar lüks ihtiyaçlar grubunda yer alıyor. Diğer yandan bakıyoruz ki en lüks oteller yabancı ülkelerden gelen turistleri ağırlıyor. Ülkemize tatil için gelen turist gelir kaynağı bunun için bir yanımız mutlu ancak diğer yandan başka ülkelerden çoluğunu çocuğunu almış günlerce tatil yapıp mutlu aileleri ve bir aylık emekli maaşını alıp gönlünce eğlenen diğer ülkelerin emeklilerini görünce bir yanımızda buruk ve üzgün oluyor.

Ülkemizde çalışanlar asgari ücretle kıt kanaat geçim mücadelesinde, emekliler ise son günlerde bu yaz sıcağında yanına torununu, çocuğunu almış banka banka gezip en çok promosyon veren bankayı bulup maaşını taşıma derdinde. Aynı ülkede biri turist diğeri ülkenin vatandaşı bu iki insan manzarasını yan yana görünce üzülmemek elde değil. Bizim emeklimiz promosyonu alayım, kış için kenarıma koyayım doğal gazım elektriğim kesilmesin diye düşünüyor, bu alacağı promosyona bel bağlayıp seviniyor diğer ülkeden gelen emekliler ise gelecek yaz için hangi ülkeye tatile gitsem diye şimdiden onun planlarını yapıyor.

Yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş, emek vermiş, çalışmış çabalamış artık dinlenmeyi, hayatının geri kalan kısacık zamanını huzur içinde geçirmeyi fazlasıyla hak etmiş emeklisini ya bankalarda promosyon kuyruğunda ya da ucuz ekmek telaşıyla halk ekmek kuyruklarında görüyoruz. Bakıyorum da yolunda gitmeyen ne çok şey var. Gençler işsiz iş bulma kurumlarının önünde kuyrukta, emekliler bankalarda, halk ekmek önlerinde kuyrukta, erken emeklilik için çırpınanlar seslerini duyurmak için ya meydanlar da ya da devlet kurumlarının önünde kuyrukta… Herkes çözüm için sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Bu hayatta beklemek, umut etmek ve daha düşkünleri görüp şükretmekle bitip gidiyor.

İnsan bu durum karşısında durup düşünüyor hem bugünün emeklisi için üzülüyor hem de gelecekte emekli olup rahat ederim diye düşünmenin ne kadar anlamsız olduğuna karar verip, emekli olduğundaki halini şimdiden görüp kaygı duyuyor. İşte bunları yazarken aklıma birden L.N. Tolstoy’un o muhteşem klasiği geliyor İNSAN NEYLE YAŞAR? Bu satırları okuduktan sonra sizler ne düşüneceksiniz. İnsan ne için yaşar ve İnsan neyle yaşar? Bizler gerçekten yaşıyor muyuz yoksa yaşıyor gibi yapıyor hiç yaşamadan ölüyor muyuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Savaş Atak Arşivi