Kötü para iyi parayı kovdu!

Aynı dönemde dünyada, ekonomik özgürlüklerdeki konumumuz, 38 sıra birden kötüleşerek, 177 ülke arasında 107. sıraya geriledik. 2022’nin ilk 11 ayında ülkemize gelen kaynağı bilinmeyen para, 22 milyar 341 milyon dolar. “Kötü para, iyi parayı kovdu.” Kötü sahiplerini de, peşinden ülkeye getirdi. Bugün memleketimiz mafyanın oyun alanına döndü. Her gün sokakta, büyüklü küçüklü uyuşturucu çeteleri, birbirleriyle çatışıyor. Çevre ülkelerin mafyaları artık Türkiye’de hesaplaşıyor. Azeri mafyası Antalya’da, Gürcü mafyası Trabzon’da birbirine sıkıyor. Sırp uyuşturucu çete lideri, diğer mafya üyelerini işkenceyle öldürüyor. Sarıyer’deki villasının bahçesinde cesetler aranıyor. Başka bir Sırp çete liderinin sahte isimle, İçişleri Bakanlığı’ndan ikamet izni aldığı ortaya çıkıyor. Karadağ mafyası Sırp mafyasını İstanbul’da infaz ediyor. Ta okyanus ötesinden, Avusturalya’dan gelen mafya üyeleri, İstanbul’da ikamet ediyor. Avusturalyalı uyuşturucu çete lideri İstanbul’da yakalanıyor. İstanbul, Yahya Kemal’in Orhan Veli’nin şiirlerinde anlattığı o güzel, o masum günlerin İstanbul’u değil artık. Nedim’in bakıp da “Bu şehr-i Stanbul ki bî-misl ü bahâdır bir sengine yekpâre acem mülkü fedadır” dediği, İstanbul’un sırtlarında, artık yabancı mafya liderlerinin anıt mezarları yükseliyor.
 

Mutfaktan da çalıyorlar
Rahmetli Osman Bölükbaşı’nın dediği gibi; “Siyasetçilerin geçmişi, sözlerine kefil olmalı. Sözleri, ileride kendilerinden davacı olmamalıdır.” Daha birkaç yıl önce Erdoğan; “Biz geldiğimizde, asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten bugün eğer daha az alıyorsan, bize oy verme” diye meydanlarda bağırıp, duruyordu. Bu ucube rejim elbisesini üzerine geçirdiğinde, yani 2018’in ortasında, asgari ücret 1.603 liraydı. Ve bu asgari ücretle o gün, 771 kilo kuru soğan alınıyordu. Bugün asgari ücreti 8 bin 506 liraya çıkardılar, ama Erdoğan giderken, bu asgari ücretle ancak 666 kilo soğan alınıyor. Ucube Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğinde asgari ücretle; 172 kilo tavuk eti alınabiliyordu. Bugün ancak 150 kilo alınabiliyor. 198 kilo kuru fasulye alınıyordu, bugün ancak 189 kilo alınıyor. 341 kilo toz şeker alınıyordu, bugün ancak 303 kilo alınıyor. 193 kilo Ayçiçek yağı alınıyordu, bugün ancak 179 kilo alınıyor. Ucube Saray düzeni, asgari ücretlinin masasından her ay birer kilo beyaz peynir ve kaşar peynirini de çaldı.
 

Sonsuz arsızlıklar
Ama en büyük siyasi sermayeleri, sonsuz arsızlıkları bu kadroların… Milleti fakirleştirenler, milletin satın alma gücünü eritenler, ülkemizi tüketici enflasyonunda dünya altıncısı, üretici enflasyonunda dünya şampiyonu yapanlar, milletten özür dileyeceklerine, utanmadan bir de milletten alkış beklemeye başladılar. Erdoğan’ın Nebati Bakanı çıkmış, “Başarı hikâyesi yazdık” diyerek, adeta milletle alay ediyor. “Erdoğan’a şapka çıkarın” diye, patronuna yağ çekiyor. Bunu gören Sarayın vekilleri de yağ yakmada Bakan’dan geri kalmıyor. Tayyip Abisi’nin ayakkabısını yalamaya talip oluyor, yağcılığın zirvesini görüyoruz. Sıradan, vasat şahsiyetlerin, liyakatsizlerin bonkörce ödüllendirildiği, makam ve mevkilere getirildiği böylesine bir dönem, bu güzel ülkede daha önce hiç yaşanmamıştı. Herhalde dünya siyaset tarihinde de, bunun tek istisnası, Caligula’nın kendi atını, Roma’ya konsül yapmasıdır.
 

Milyarlar uçtu gitti
Nebati Bakan 2021’in sonunda ne diyordu? “En kötü senaryoda bile, Hazineye KKM’den tek kuruş yük gelmeyecek.” Peki, Hazineye tek kuruş yük gelmeyecek dediği KKM’den, 2022’de Hazineye ne kadar yük geldi? Tam 92 milyar 538 milyon 964 bin lira… Merkez Bankası’nda saklananlarla beraber, milletin sırtına bindirilen yük 157 milyar liranın üzerinde… Normal bir ülkede böyle bir tablo karşısında tek kuruş yük gelmeyecek diyen bir Maliye Bakanı, koltuğunda bir dakika dahi oturamaz. Bizimkisi çıkmış şimdi alkış bekliyor. Boşuna söylemiyoruz. Bunların en büyük siyasi sermayeleri, sınırsız arsızlıkları… Nebati Bakan yavuz hırsız misali, ev sahibini bastırmaya uğraşıyor. “Çıkın bütçe rakamlarını konuşun, hani rakamlar gerçeği söylüyordu” diyerek, ahkâm kesiyor.
 

TÜİK yalanları gündem oldu
Devletin rakamlarının namusuna bile gölge düştü. Milletin yaşadığı enflasyon yüzde 164. TÜİK’in tabelada gösterdiği enflasyon yüzde 64. Millet artık, “Bari günahlarımızı da TÜİK ölçsün” diye dalga geçiyor. Bütçe rakamlarının doğruluğundan da, artık hiç kimse emin değil. Dışişleri Bakanı çıkıyor, “Rusya’dan alınan gazın fiyatı 3 kattan fazla arttı” diyor. Ama BOTAŞ’a bütçeden yapılan aktarımlar, nedense geçtiğimiz Kasım ayından itibaren durmuş. Yine Merkez Bankasından BOTAŞ’a döviz satışları, Temmuz ayında her ne hikmetse birden bire sıfırlanmış. Şimdi Rusya’dan alınan doğalgaz fiyatı üç kat artarken, 2021’den 2022’ye de dolar kuru yüzde 86 sıçrarken, BOTAŞ’ın bütçeden finansman ihtiyacı nasıl oldu da birden bire durdu? Rusya’ya gaz ödemeleri, domatesle yapılmaya başladı da bizim haberimiz mi yok? Ne olduğu açık… Rusya gaz ödemelerini, anlaşılan seçim sonrasına öteledi. Gaz borcunun da 20 milyar doları bulduğu artık her yerde yazılıp çiziliyor. 24 milyar dolar diyenlerde var. Bu ötelenen rakam, 2022 ortalama kuruyla, 331 milyar lira yapar. Şimdi bu 331 milyar ödenseydi, 2022’deki bütçe açığı da o bakanın övündüğü gibi 119 milyar lira olmaz, 450 milyar liraya çıkardı. Şimdi ben buradan soruyorum. Acaba başka neleri halının altına süpürdünüz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi