Kullandığın oy kaderindir

Kullandığın oy da bunlardan biridir. Hatta senin seçimin toplumun kaderini de belirler.

Siyasetçiler, senin benim gibi birer insandır. Doğrusu vardır, yanlışı vardır. Asla ilahi bir güce ya da ruhani bir güce sahip değillerdir.

Bu tür anlam yükleyenler ise aramızda yaşayan ve bilimi önemsemeyen insanlardır.

Ülke seçime giderken, topraklarımızda çok büyük etkisi olan bir deprem ile karşılaşmıştır. Lakin siyaset neden depremde ölen 50 bin cenaze daha tazeyken yapılır?

Çok mu elzemdir? Bir ülke düşünün o ülkede bir deprem yaşanmış ve 50 binden fazla insan ölmüş ama o ülkede her gün siyaset konuşuluyor. Meral nereye gitmiş? Ahmet nereye aday? Hangi parti kazanır? Kimin yanında olacağım telaşı ile o cenazelerin üzerinde tepinen siyasiler.

Bin kere yazıklar olsun! Ölenleri unutan ve siyaset yapan o siyasetçilere, şahsi çıkarları uğruna yok olan şehirleri unutanlara, bu duyarsız politikacıların deprem kuşağında yapılaşmaya müsaade eden siyasi otoritelere, parti programlarında deprem ile ilgili bir konusu dahi olmayan partilere yazıklar olsun.

Fay hattı üzerine doğru olmayan şekilde bina yapılmasına izin veren gelmiş geçmiş siyasilere ve imza atan görevlilere lanetler olsun.

Kullandığın oy kaderini de belirliyor. Şahsi çıkarların için verdiğin oy seni öldürür, dindar diye verdiğin oy seni öldürür, sağcı diye verdiğin oy seni öldürür, solcu diye verdiğin oy seni öldürür. Seni ne öldürmez biliyor musun kardeşim? bilime, liyakate ve evrensel düşünceye önem verirsen işte o zaman Allahın izni ile ölürsün, tesadüfen ölürsün ya da kazayla ölürsün.

Bilimi referans olan ve liyakatli kadrolara oy verirsen bu ölümler senin kaderin olmaz.

Milletvekillerini ve adayları, parti üyeleri seçerse bu ölümler senin kaderin olmaz.

Bir siyasetçi iki dönemden fazla seçilmemeli dersen bu ölümler senin kaderin olmaz.

Siyaset yaparken kendisinin ve yakın çevresinde herhangi birinin gelir ve mülkünde anormal bir artış belirlendiğinde tüm mal ve mülklerine el konulacak gibi bir ağır ceza maddesini işletirsen bu ölümler senin kaderin olmaz.

Görevini suistimal eden, çalışırken rüşvet alan, çalan çırpanların ağır cezada yargılanmasını değişmez şekilde anayasa maddesi haline getirebilsen bu ölümler senin kaderin olmaz.

Siyaseti, belediyelerin genel merkezini besleyen banka şubeleri gibi desteklemelerini bir kanunla çok ciddi yasalarla engelleyebilirsen. Bu ölümler senin kaderin olmaz.

Siyaset bir hizmet alanı olursa yani bir rant alanı olmazsa o işsiz güçsüz liyakatsiz beceriksiz insanların ilgi alanı olmaktan çıkar. Liyakatli ve ahlaklı insanlar bu alana girer işte o zaman herkes kazanır.

Temiz toplum istiyorsak önce insanı düzeltmek lazım. Anayasanın değiştirilemez hükümlerinin içine alınması gereken ahlaki suçları (rüşvet, işini kötüye kullanmak, ahlaksızlık, hırsızlık vs) işleyen görevlilerin ve normal vatandaşların ağır cezada yargılanmasını sağlamalıyız.

Temiz bir toplum istiyorsak siyasetçilere bu isteklerimizi yapmalarını sağlamalıyız.

İhale verecek misin? Bana görev verecek misin? İş verecek misin? Konularından önce bu konuların işlenmesi gerekir.

Aksi takdirde Recep Tayyip Erdoğan da gelse, Kemal Kılıçdaroğlu da gelse, bir başkası da gelse çok az şey hayatımızda değişir. Kazanan hep siyasiler ve yandaşlar, kaybedenler ise hep halkın kendisi olacaktır.

Her şey bizim elimizde.

Aklımızı açık tutmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kanun Göçer Arşivi