Pembe yalanlar dönemi

Ülkede "Ben tokum", "Param pulum var" diyen sayısı giderek hızla azalıyor. Yapılan zamlarla mutfaklara bomba düştü. Bizi bu siyasi iktidar açlıkla sınıyor.Yaptıkları "Zamcıkla" kandırıyorlar. Yada kandırdıklarını sanıyorlar. Ülkenin en az yarısı açlık sınırı altında yaşama tutunmak isterken, diğer kısmı ise yoksulluğu bile arar hale getirildi. Her daim gözlerindeki ışıltıyla anılan Nebati Bakan 'da "Pembe gözlük" takarak daha bir ay önce yaptığı açıklamasında söylediği “2022, en kötü yıl olarak tarihe geçecek” sözlerini unuttu. Hatta bu kez daha da ileri giderek "Dünyanın en zor döneminde 2022 yılı bütçe gerçekleşmelerini rakam rakam ifade ettik mi? Ettik. Buyurun, rakamları konuşalım. Yoruma bak yurt dışına çıkış harcını kaldıracağım. Çık rakamları konuş, hani rakamlar gerçeği söylüyordu. 2022’de Türkiye’nin başarısı karşısında şöyle bir şapkanı çıkar ve gene Recep Tayyip Erdoğan haklı çıktı de, gerçekleri kabul et" dedi. Makroekonomik göstergelerin tamamına yakınında başarı elde ettiklerini söyleyen Nebati, 2022 için oldukça olumlu bir tablo çizdi. Bakan Nebati'nin kısa süre içinde 2022 ekonomik gerçekleşmeleri hakkında fikir değiştirmesi, “Seçim yaklaşıyor, pembe tablo çiziyor” eleştirilerini de beraberinde getirdi.
 

Acı gerçekler ortada
Dostlar! asıl gerçeklere dönersek anımsayalım: Çin gibi olacağız dendi. Nas ile yöneteceğiz dendi. Faizi indirip Türk Lirasını ucuzlatacağız dendi Ucuz işçilik ile ihracat yapacağız dendi. Dendi mi dendi. Sabancı Üniversitesi İşletme Fakültesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş, sosyal medya hesabından iktidarın ekonomi politikasına yönelik değerlendirmelerde bulundu Prof. Dr. Özgür Demirtaş konuyla ilgili olarak yaptığı paylaşımda ekonomiyi yorumlarken "Geçmiş olsun" dedi. Dostlar son bir yılda neler oldu ona bakarsak; İthalat patladı. Dış ticaret açığı rekor kırdı. Bakın alanında uzmanları dinlememek kibir göstergesidir. Ucuz işçilikle Avrupa'nın Çin'i olacağız dediler. Ucuz işçilik uğruna enflasyonu patlattılar. Sonra Baktılar Dolar/lira artınca Enflasyon patlıyor. Baktılar seçimde fena olacak. Dediler.Doları tutup maaşlara zam yapalım. Şimdi de ihracatçılar patladı işçi çıkaracaklar. Yalan mı Dostlar ? Dediler ki: Faiz Enflasyonun Sebebidir. Dedik ki: Değil. Dediler ki faizi indirince enflasyon inecek. Dedik ki: Olmaz. Faiz indi Enflasyon patladı. Artık Geçmiş olsun.

Tek problem enflasyon mu

Ülke gerçekleri ortada iken gözlerindeki ışıltıdan menkul Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, "Tek problemimiz var, enflasyon" dedi. Bakan Nebati 100 milyar doları aşan Dış Ticaret açığını, doların 19 liraya doğru ilerlemesini, işsizliği, kira derdini ve Milli Eğitim'deki sorunları her halde problem olarak görmüyor. Bakan Nebati, "Cumhuriyet tarihimizin rekorlarına imza atarken diğer yandan da dünyadan oldukça pozitif yönde ayrışmayı başarmıştır. Bu başarılarımızın temelinde, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, 20 yıldan bu yana dirayetle uyguladığımız politikalar olduğu gibi, yaklaşık 1 sene evvel yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı Türkiye Ekonomi Modelini devreye almamızın da büyük katkısı vardır." dedi. Vallahi böyle dedi ! 2022 için 'en kötü yıl' diyen Bakan Nebati, seçim sürecine girilince ekonomi için pembe bir tablo çizmeye çalıştı. Ancak veriler ve halkın söyledikleri Nebati’nin açıklamaları ile örtüşmüyor. Nebati'ye tepki gösteren vatandaşlar, "Nebati'nin çizdiği tablo gerçekten 'pembe' olmuş, yazık. Pembe bakmak istiyorsa buyursun devam etsin ama yazık, para yok. Pembe gözlüğü bırak numaralı gözlükle bile göremiyoruz" ifadelerini kullandı.
 

Ah Nebati vah Nebati
Bakan Nebati, "Tek problemimiz var, enflasyon. O da son iki aydır düşüş eğiliminde ve bu düşüş eğilimi devam edecektir" dedi. Galiba Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati 100 milyar doları aşan dış ticaret açığını, doların adım adım 19 liraya ilerlemesini, işsizliği, kira derdini ve Milli Eğitim'deki sorunları her halde pek problemden saymıyor. Bu sorunlar peki kimin problemi acaba?
Kaybedenler kulübünde zirvedeyiz
Türkiye'de 2021'de rekor seviyelere çıkan döviz, aralık ayında alınan önlemlerle dizginlendi. Ancak 2022'de hem küresel hem de yurt içi gelişmelerin etkisiyle kur yeniden yükselişe geçti. Özellikle Kur Korumalı Mevduat'ın (KKM) devreye alınmasıyla 2022'deki yükseliş 2018 ve sonrasındaki gibi yüksek bir oynaklıkla değil daha kontrollü ve yavaş şekilde oldu. Ancak yine de Türk Lirası dolar karşısında dünyada en çok değer kaybeden üçüncü para birimi oldu. Geçen iki yılda keskin değer kaybeden TL her ne kadar Ekim 2022 itibarıyla dolar karşısında yüzde 1.5 ile sınırlı gerilemiş olsa da geçen yılın tamamında, büyük bölümü yılın ilk yarısında olmak üzere yüzde 34.9 değer yitirdi. 2022'ye 13 lira seviyesinde başlayan dolar, yılı 18.70 lira seviyesinde tamamladı. Dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi yüzde 69.1 ile Arjantin Pesosu oldu. İkinci sırada yüzde 56.9'luk değer kaybıyla Mısır Lirası yer aldı. TL'nin ardından, yüzde 26.8 ile Pakistan Rupisi ve yüzde 21 düşüşle Bangladeş Takası sıralandı.
 

Ruble bile değer kazandı
TL'ye karşı Euro yüzde 36, sterlin yüzde 26, yuan yüzde 29, yen yüzde 23 ve İsviçre Frangı da yüzde 50 değer kazandı. Diğer yandan savaş halindeki iki ülkeden Rus Rublesi'nin TL karşısındaki değer artışı yüzde 55, Ukrayna'nın para birimi grivnanın artışı ise yüzde 4 seviyesinde gerçekleşti. TL, Irak Dinarı'na karşı yüzde 30, İran Riyali'ne karşı yüzde 29 ve Bulgar Levası'na karşı yüzde 24 değer kaybetti. Njierya Nairası'na karşı kayıp yüzde 22, Günay Afrika Randı'na karşı kayıp da yüzde 32 seviyesinde gerçekleşti.
 

Rejim metal yorgunu oldu
Dostlar ! Artık bu ucube rejim metal yorgunudur. Miadı dolmuştur. Son kullanma tarihi geçmiştir. İstikrar vaadiyle pazarlanan şahsım yönetim sistemi, ülkemizde ne ağız tadı bıraktı ne de istikrar. ‘Tek başımıza yöneteceğiz, çabuk karar alacağız’ dediler. Dünyanın en büyük ekonomileri liginde, ülkemizi ilk yirmiden, düşme sınırına getirdiler. Paramızı pul ettiler. Milletimizi hayat pahalılığına ezdirdiler. Parti devleti, devlette liyakati sıfırladı. İkbal peşindeki memurlar, devletin memuru gibi değil, partinin memuru gibi davranır oldu. Ülkemiz bu ucube rejimin liyakatsiz kadroları elinde, Narcos film setine döndü.
 

Sanki suçlu onlar değilmiş!
Yirmi sene yönettikleri ülkede, açlığı, fakirliği hortlatanlar, ülkeyi bu hale düşüren kendileri değilmiş gibi şimdi çıkmışlar, On parmaklarında on kara bize sürmeye çabalıyorlar. Milletten utanmadan oy istiyorlar. Sorunların sebebi olanlar, sorunların çözümü olamazlar ‘Bozuk olunca maya ne ar tanır ne hayâ’ diyor, Hazreti Mevlâna, bu toprakların mayasına uymayan, ucube tek kişilik şahsım rejimi, ülke yönetiminde çoklu organ yetmezliğine sebep oldu.
 

Enflasyon ülkeyi bitirdi
Bakan Nebati, pozitif bir tablo çizse de 2022'nin verilerine bakıldığında ortaya ağır bir krizin envanteri çıkıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2022'de yüzde 64.27 olurken, Türkiye bu oranla Avrupa'da açık ara enflasyon lideri oldu. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise yıllık enflasyonun yüzde 137.55'e ulaştığını açıkladı. Enflasyon vatandaşın alım gücünü hızla eritirken, gelir adaletsizliğini büyüttü, yoksulluğu derinleştirdi. 2011 yılında AKP'nin seçim beyannamesinde 25 bin dolarlık kişi başı gelir hedefi ilan ettiğini unutan Bakan Nebati, 2022'de kişi başına gelirin 10 bin dolar seviyesini aşacağını, 2023 yılında daha da yükselerek 12 bin doların üzerine çıkacağını öngördüklerini söyledi. Oysa kişi başına gelir 2013'te 12.582 dolardı. AKP iktidarının dövizi sınırlamak için aldığı tüm önlemlere rağmen dolardaki yükseliş de önlenemedi. Dolar Türk Lirası karşısında son 1 yılda yüzde 40 değer kazanarak 13.50 TL'den yıl sonunda 18.80 TL'ye çıktı. Kuru sınırlaması beklenen Kur Korumalı mevduatlar için ise Hazine 92.5 milyar lira ödemek zorunda kaldı. Düşük faiz ve rekabetçi kur hedefleriyle yola çıkan AKP, Türkiye'yi adeta bir ithalat cennetine çevirdi. İhracatta beklenen rekor ithalatın gölgesinde geldi. 2022'de ihracat 254.2 milyar dolar olurken, ithalat da 364.4 milyar dolar oldu.
 

Çok büyük açık var
İhracat ve ithalattaki rekor, aynı şekilde dış ticaret açığını da 110.2 milyar dolarla zirveye taşıdı. Hükümet, dış ticaretteki açığı enerji fiyatlarındaki artışa bağlasa da, ihracatta katma değeri düşük üretimin devam etmesi açığın büyümesine neden oldu. 2022 Ocak-Kasım dönemi cari işlemler açığı 41.8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde Türkiye'ye net hata noksan kaleminden gelen para miktarı da 22.3 milyar dolar oldu. Cari açığın büyük kısmının kaynağı belirsiz para ile finanse edilmesi dikkat çekti. AKP döneminde işsizlik sorunu bir türlü çözülemedi. TÜİK verilerine göre 2022 Kasım ayında işsizlik oranı yüzde 10.2 olurken, gerçek işsizlik oranı yüzde 20.8 oldu. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı da yüzde 17.8 seviyesinde gerçekleşti. Çift hanelere demir atan işsizlik için hükümetin savunması “Gençler iş beğenmiyor” oldu.
 

Vatandaş et ve sütün tadını unuttu
Yüksek enflasyon altında ezilen vatandaşlar geçen yıl en çok gıdaya erişim sorunu yaşadı. Ucuz ekmek ve et kuyrukyarı uzadıkça uzadı . Özellikle emekliler süt ve süt ürünleri ile etin tadını unuttu. 2022'de gıda enflasyonu yüzde 77.87 ile yüzde 64'lük yıllık enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleşti. Sütün litre fiyatı son 1 yılda 7-8 TL'den 22-23 TL'ye kadar çıktı. Peynirin kilogram fiyatı 60 TL seviyelerinden 150 TL'ye kadar yükseldi. Etin fiyatı da aynı dönemde rekor kırdı. Geçen yılın ocak ayında kilogramı 93 TL'den satılan kırmızı etin fiyatı yüzde 115'lik artışla günümüzde 200 TL oldu. Bunların dışında ekmeğin fiyatı da son 1 yılda 3 TL'den 6 TL'ye kadar çıktı.
 

Açlık sınırı asgari ücretin üzerine çıktı
Birleşik Kamu-İş'in 2022 Aralık ayındaki raporuna göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bir önceki aya göre 402 TL artarak 9.059 TL oldu. Böylece açlık sınırı yine 8.500 TL'lik asgari ücreti aştı. Geçen yılın ocak ayında bu rakam 4.924 TL idi. Bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yoksunluk çekmeden ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için yapması gereken aylık harcama tutarı da (yoksulluk sınırı) 26.124 TL oldu. AKP'nin 25 bin dolarlık kişi başı milli gelir hedefi de hayal oldu. 2022'nin üçüncü çeyreğinde kişi başı 9.938 dolar seviyesinde gerçekleşti.
 

Kuyruklar soğukta da devam ediyor!
Türkiye'de her geçen gün etkisini daha da hissettiren ekonomik kriz, hayat pahalılığı vatandaşı ucuz ürün arayışına sokuyor. Ay sonunu getirebilmek için kuruş hesabı yapan vatandaşlar metrelerce uzayan ucuz kıyma, et ve ekmek kuyruklarına mahkum oluyor. Ülkemizde, bu rejim elinde ne adli ne iktisadi ne siyasi ne de idari istikrar kaldı. ‘Yok kanun! Yap kanun!’ zihniyetiyle, ‘ben yaptım, ben bozarım’ anlayışıyla, ülkemizde hukuk, kural ve istikrar kalmadı. ‘Sınırsız bir hâkimiyet, kime ait olursa olsun, kim tarafından kullanılırsa kullanılsın, istibdat ve zulme götürür.’ ‘Hızlı karar alacağız’ diyerek, hükümetin başını, meclisin yasa yapma yetkisine ortak ettiler.
 

Kararnamelerde acı gerçek
Partili Cumhurbaşkanına tek başına yönetme yetkisi verdiler. Sınırsız bir güçle donattılar. Erdoğan, 2018 Temmuz’undan bu yana, 116 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınladı. Ama bu 116 Kararnamenin 78 tanesi, kendi çıkardığı kararnamelerdeki, yanlışlıkları düzelten kararnameler. 54 aydır, sınırsız yetkiyle ülkeyi yönetiyor. Neredeyse her ay iki kararname çıkarmış ve çıkarılan iki kararnameden birisi, öncekini düzeltmek için çıkarılmış. Neden? çünkü neyin doğru, neyin yanlış olduğuna, kurallar, yasalar değil, tek bir kişi karar veriyor. Kuralların değil, kralın hüküm sürdüğü yerde kararlar sürekli değişir. Dün yapılan, bugün bozulur. İstikrar biter, bugün olduğu gibi kaos çıkar. Binlerce yıl ötesinden seslenen Aristoteles, sanki bugünün Türkiye’sini görmüş de söylemiş, ‘Yönetimde adalet kuralla, kural ise yasayla sağlanır. Yasanın egemenliği bir tek kişinin egemenliğine yeğdir.’ Kural hâkimiyetinin olmadığı yerde, ne hukuki istikrar kalır, ne öngörülebilirlik kalır ne de ekonomik istikrar kalır. Tıpkı bugün ülkemizde olduğu gibi.
 

Adalet halkın ekmeğidir
‘Adalet, halkın ekmeğidir.’ Küçülen ekmeğimizle, tabağımızdan eksilen aşımızla, biz bunu yaşayarak öğrendik. Tek bir kişinin inadı, ‘faiz sebep, enflasyon netice’ safsatası, ekonomimizi perişan etti. Son bir yılda, kuru soğan yüzde 315, limon yüzde 203, toz şeker yüzde 165, ıspanak yüzde 163, portakal yüzde 142, mandalina yüzde 127 zam gördü. TÜİK’in marketlerinde bile son bir yılda, süt yüzde 113, peynir yüzde 105, tereyağı yüzde 109 zamlandı. Dünyada gıda fiyatları düşüyor. Bizde şahlanmaya devam ediyor. Gıda enflasyonunda dünyada altıncı sıradayız. Konut fiyatları enflasyonunda da şampiyonluğu kimselere kaptırmıyoruz.
 

Konutta yüzde 189 artış
Son bir yılda, konut fiyatlarının en çok arttığı ülke Türkiye, dünyada konut fiyatları ortalama yüzde 8 artarken, bizde yüzde 189 artmış. Bu ucube rejim elinde milletimiz, çok ciddi bir gıda ve barınma kriziyle karşı karşıya ama millete bu yıkımı yaşatanların umurunda değil. Nebati Bakan’ın keyfi çok şükür yerindeymiş, gözlerindeki meşhur ışıltı meğerse yeniden belirmiş çünkü bunlar, yörük sırtından kurban kesmeye alışmışlar.
 

Güya beş kuruş vermedik
2022 bütçe sonuçları açıklandı. Sarayın ‘Bir kuruş vermeden yaptık’ dediği dolar ve avro cinsinden garantili projelere sadece 2022’de ödenen para 38 milyar lira. Nebati Bakanı’nın ‘En kötü senaryoda bile Hazine’ye yük gelmiyor’ dediği, Kur Korumalı Mevduat için bütçeden ödenen para, 93 milyar lira. Bu kadar yalanı, bu kadar rahat nasıl söyleyebiliyorlar? Tabi harcadıkları kendi paraları değil, milletin parası, 2022’de, ‘Nas’ dedikleri faiz için bütçeden ödedikleri para ise 311 milyar lira, sadece bu üç kalemden, yandaş müteahhitlere, faiz lobilerine, milletin kesesinden aktardıkları para 442 milyar lira. Buna karşın bütçeden çiftçiyi desteklemek için 2022’de ödenen para sadece 39 milyar lira, Halkbank’tan esnafa verilen destek 9 milyar lira, yatırıma harcanan para 276 milyar lira.
 

Yandaşa cennet vatandaşa cehennem
Bir avuç yandaşa, beslemeye harcanan para, bütçeden yatırıma harcanan paranın iki katı, millete vermişler talkını, beslemeleriyle yutmuşlar salkımı. Rejim elinde, sadece hukuki ve ekonomik istikrar değil, siyasi ve idari istikrar da darbe aldı. Güya yönetimde istikrar olacaktı, ama değişen bakanların, TÜİK Başkanlarının, Merkez Bankası Başkanlarının haddi hesabı kalmadı. İngiliz Kralı Sekizinci Henri nasıl sürekli eş değiştirdiyse, Türkiye de öyle Merkez Bankası Başkanı değiştiriyor. Yabancılar işte bu sözlerle, ucube sistemle dalga geçiyor. Bugün artık devlet yönetilmiyor, rüzgâra tutulmuş bir yaprak gibi savruluyor. Bir KPSS’yi, bir rektör atamasını bile yapamaz haldeler.
 

EYT'de geri adım attılar
Yönetimdeki kargaşaya en son örnek, Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgili düzenleme. Erdoğan, ‘Seçim kaybetsem de ben bu işte yokum’ dediği EYT ’yi, 2,5 milyon EYT’li bastırınca, seçime giderken kabullenmek zorunda kaldı. Ama Meclis’e hala bir düzenleme getiremediler. Erdoğan’ın bir Grup Başkanvekili ‘Benden tarih istemeyin’ diyor. Erdoğan’ın Bakanı, ‘İlk aylıklar Şubat ya da Mart’ta olabilir’ diye açıklama yapıyor. Erdoğan’ın bir başka Grup Başkanvekili çıkıyor, ‘Şubat ortasında biter diye ümit ediyorum’ diyor. ‘Hızlı karar alacağız’ diye getirdikleri sistemde, Erdoğan karar alamayınca, altındakiler de kıbleyi şaşırıyor. İnsanlar EYT çıkacak diye, askerlik, doğum borçlanmaları yaptılar. Birçoğu kredi çekti. Şimdi EYT’yi, seçime ayarlı şekilde ileriye doğru sallıyorlar. Buna sadece istikrarsızlık denmez, insafsızlık da denir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi