Seçimin kaybedeni Erdoğan'dır!

Bir büyük seçim daha geçti. İkinci tura kalsa da ilk turda dipten gelen "Milliyetçilik" dalgasıyla yüzde 5.42 lik bir oy alan Sinan Oğan ilk tura damgasını vurdu: Aslında Oğan; bu kadar bir büyük zafer bekliyor muydu? Açıkça söylemem gerek sanmıyorum. Peki Oğan'ı kilit noktaya getiren Milliyetçilik ve inkılapçılık Cumhuriyeti ve CHP'yi kuran partinin ve ilk genel başkanı önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün değil mi ?

Günümüzde Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin, devrim programının özeti, simgesi olan altı ok, özenle, kıskançlıkla, kararlılıkla savunulmayı beklemektedir. Devletçilik olmadan laiklik; devrimcilik olmadan milliyetçilik; halkçılık olmadan cumhuriyetçilik boynu bükük, yapayalnız kalmıştır. Küba’dan Hindistan’a, Cezayir’den Afganistan’a dek üçüncü dünyaya, mazlum milletlere örnek olan Türk Devrimi, ilgisizlikle başlayan, ihanetle sonuçlanan bir süreçte tıkanmıştır. Bugün seçimde yükselende bu değerlerdir. Toplama bakılınca yüzde 25'in üzerindedir milliyetçilik ve inkılapçılık. Bu nokta geleceğimiz için çok önemlidir. Gizli işgal altındaki mülteci akınlarına karşı ATATÜRK milliyetçiliği parlayan bir yıldız gibi yükselmektedir.

Milliyetçilk CHP ile özdeşleşmedi mi?
Tarihte Afyon yasağını tanımayan CHP değilmi idi? Kıbrıs'ın Beş Parmak dağlarına "Ne Mutlu Türküm diye yazan CHP değilmiydi. APO piçini ininden çıkarıp Türkiye getiren CHP misyonu olan Karaoğlan Bülent Ecevit değilmiydi. Ne oldu da neler değişti de milliyetçilk hasletinden uzak bir noktaya atıldı bu parti. Bence öncelikle bunun sorgulanması gerekir. Sonrasında yeni politikalar üretilebilir. Ben böylesi bir köklü geleneğin partisinde milliyetçiliğin sorgulanmasını yada yeterince özellikle de gençlere aktarılmamasını yadırgarım.Yanlış buluyorum. Bu saate bu işler kalmamalıydı. Kıbrıs harekatında ne kadar kısıtlı olanaklarla ABD 6 filosunun yanından geçip çıkartma yapan Türk ordusunun modernize edilmesi ambargoya rağmen CHP'nin eseri değilmiydi. Ne oldu da bugün CHP sanki öz kaynağımız olan SİHA İHA Bayraktar'lara sanki düşman gibi gösterilir ve niye ilk çok amaçlı uçak gemisi ile ilgili küçümser ifadeler kullanılır. Sonra da böyle şaşar kalırsınız . ! Dostlar.

Milliyetçilik nedir?
Seçim öncesinde hem kimlik siyaseti hem de milliyetçilik yarışına girdi partiler. İktidar bloku, muhafazakâr-milliyetçi tonu baskın partilerden oluşsa da Kürtçü- İslamcı HÜDA PAR’ı bünyesine katarak bu yöndeki inandırıcılığını yitirdi. Muhalefette ise CHP’nin altı okundan biri milliyetçilik olsa da adını anan yok. Hatta bu okun atılmasını isteyenler CHP’de azımsanmayacak bir grup oluşturuyorlar. İYİ Parti ise milliyetçilik konusunda, partinin içinden çıktığı Ülkücü gelenek ile konumlanmaya çalıştığı merkez sağ arasında yalpalıyor. İttifakın öteki unsurlarının bu konuya bakışları malum. Milliyetçiliğe ilişkin tartışmaların düzeyi, siyasetçilerin büyük bölümünün bu konuda ne denli cahil olduklarını kanıtlıyor. Acı, çok acı. Birkaç noktanın altını çizelim hemen.

Miliyetçiliğimiz her şeyin üzerindedir
Birincisi, tarihsel deneyimi, devlet kurma tecrübesi, çokuluslu imparatorluk birikimi olan; bu süreçte kendi dillerini, kültürlerini korumayı başaran milletler, milliyetçilik konusunda da öne çıkarlar. Hele de ekonomik anlamda geliştiklerinde, bu iş daha da boyutlanır, pekişir. Tarihte, çokuluslu imparatorluklar yıkıldıktan sonra hâkim dilin, hâkim ulus olarak öne çıktığı, liderlik ettiği görülür. Bunların büyük bölümü, kendi ulus devletlerini kurmuşlardır. Örnekleri çoktur. Ama her ulus ille de kendi ulus devletini kuracak diye bir tarihsel yasa da yoktur. Böyle bir genelleme yapılamaz. Kimi uluslar vardır ki kültürel özerklikle yetinirler.

Millet olma kavramının özüdür
İkincisi, millet; tarihsel, toplumsal, siyasal, kültürel, duygusal bir gerçekliktir. Coğrafi, iktisadi boyutları da vardır. Milliyetçilik, zamana, zemine, koşullara göre değişen bir kavramdır. Değişken karakterlidir. Tarihsel şartlar, yaşanılan coğrafya, ekonomik gelişmişlik, nüfus hareketleri milliyetçilik anlayışını etkiler. Her toplumun, her milletin milliyetçiliği aynı değildir. Tarihsel gelişim, oluşum süreçleri farklıdır. Büyük ve güçlü olan yapı içinde, gönüllü olarak asimile olan kümeler olduğu gibi, buna direnenler de vardır. Örneğin, bizim ulusal kimliğimizde, Osmanlı Devleti’nin son dönemi, Çanakkale Muharebeleri, Kurtuluş Savaşı büyük sıçrama yaşanan dönüm noktalarıdır. Avrupa’da ise süreçler farklıdır. Örneğin pek çok ülkede, iç savaş yaşandıktan sonra hem ulus kimliği güçlenmiştir hem devlet yapısı. Tarihte, önce devletin kurulup, ardından ulusun oluştuğu devletler de önce ulusun oluşup, sonra devletin kurulduğu devletler de vardır.

Biz anti emperyalist milliyetçileriz
Üçüncüsü, Batı’nın ırkçı, yayılmacı, sömürücü, faşist, emperyalist karakterli milliyetçiliğiyle, Asya’nın, Afrika’nın, mazlum milletler coğrafyasının antiemperyalist, ulusal kurtuluşçu, yurt savunmasına dayalı, laik milliyetçiliği aynı değildir. Birbirinin karşıtıdır. Bu ikisini asla birbiriyle karıştırmamak gerekir.

Türk milliyetçileri
Dördüncüsü, Türk milliyetçiliğinin kuramsal, tarihsel, siyasal, kültürel, entelektüel temelini atan isimler, Ziya Gökalp hariç, Anadolu’nun dışında doğmuşlardı. Rusya’yı da Avrupa’yı da çok iyi biliyorlardı: Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçura, İsmail Gaspıralı, Sadri Maksudi Arsal, Zeki Velidi Togan... Hepsi Türktü, fakat hiçbiri Anadolu Türkü, Osmanlı Türkü değildi. Hepsi öncüdür, ülkemizin siyasal, düşünsel ve bilimsel yaşamına katkıları büyüktür.

Atatürk'ün millet tanımı
En önemlisi, Atatürk’ün millet tanımı; ırk, din, etnik köken temelli değildir. Dil, kültür, tarih, yurt, bilinç, ortak tasa, ortak kıvanç, ortak ülkü, ortak hedef temellidir. “Ne mutlu Türküm diyene” ve “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” şeklindeki sözleri de bunun kanıtıdır.

Marşlar şarkılar ve milliyetçiliğmiz
Türk basınının aşılmaz ve aşınmaz gazetecisi, Cumhuriyet Devrimi şehidimiz Uğur Mumcu, “Bir memlekette türküleri yakanlar, yasaları yapanlardan daha güçlüdür,” derdi. Bu nedenle bu türküler, şarkılar, marşlar hiç eskimez. Hep dilimizde, belleğimizde, yüreğimizdedir. Yaşımız kaç olursa olsun, unutmayız onları. Mekteb-i Mülkiye mezunu olmasak da severiz Mülkiye Marşı’nı. Harbiye mezunu olmasak da coşkuyla söyleriz Harbiye Marşı’nı. Çünkü Cumhuriyet, sadece bir rejimin adı değildir bizler için. Varlık yokluk kavgasının da adıdır. Zulme itiraz etmenin, karşı çıkmanın, “hayır” demenin adıdır aynı zamanda. İşte bu yüzden sadece bir yurttaş hassasiyeti ve sadakatiyle değil, aynı zamanda evladımızı sahiplenir gibi, baba evini savunur gibi, bir sevgiliyi sever gibi severiz biz Cumhuriyet’i. Günümüzde tehlikededir Cumhuriyet. Cumhuriyet’in bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliğine yönelik tehditler çoğalmıştır. Cumhuriyet’in Devrim Kanunları çok hırpalanmıştır. Siyasi, iktisadi, ideolojik, diplomatik, toplumsal, kültürel açıdan kuşatılmıştır. İhanete uğramıştır. Fakat Cumhuriyetçiler direnmektedir. Çünkü Cumhuriyet’in kökeninde direniş ve diriliş harman olmuştur. Çünkü sadece antiemperyalist bir savaşla değil, savaşla birlikte eşzamanlı olarak hayata geçirilen bir devrimle kurulmuştur. Çünkü mazlum milletlere örnek olan Kurtuluş Savaşı’yla kurulmuştur. Günümüzde Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin, devrim programının özeti, simgesi olan altı ok, özenle, kıskançlıkla, kararlılıkla savunulmayı beklemektedir. Devletçilik olmadan laiklik; devrimcilik olmadan milliyetçilik; halkçılık olmadan cumhuriyetçilik boynu bükük, yapayalnız kalmıştır. Küba’dan Hindistan’a, Cezayir’den Afganistan’a dek üçüncü dünyaya, mazlum milletlere örnek olan Türk Devrimi, ilgisizlikle başlayan, ihanetle sonuçlanan bir süreçte tıkanmıştır.

CHP internet sitesinde ne yazıyor?
Buraya kadar amacımı anlatabildim umarım. Peki devleti kuran Cumhuriyetle özdeş CHP'nin 6 okundan ikisi olan Milliyetçilik ve Inkılapçılık nedir. Bir türlü internet sayfasında bulamadığım ! CHP'nin bu altı okundaki iki ilkeyi anlayalım.

Milliyetçillik
"CHP, Atatürk milliyetçiliğini benimsemektedir: Türkiye Cumhuriyeti din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve ideal beraberliği zemininde kurulmuştur. Milliyetçilik, ırk, köken, din, mezhep, bölgecilik, kavimcilik anlayışlarının, ulusal düzeyde aşılmasıdır. Türkiye hiçbir zaman ırk, kan ve kafatası esasına göre yönetilen bir devlet olmamıştır, olmayacaktır. Ülkenin sorunlarının çözümüne ırk temelinde değil yurttaş temelinde yaklaşmaktayız. Türkiye’nin bölünmesine ve parçalanmasına yönelik tüm düşünceleri CHP kesinlikle reddeder.

Halktan yanadır
CHP sosyal demokrat anlayışın gereği olarak iktisaden ve siyasi açıdan güçlü sınıfın bu güce sahip olmayan sınıflar üzerinde egemenlik kurmasını reddeder. Bizim Milliyetçiliğimiz; Çoğulculuk anlayışını benimser, tüm etnik ve kültürel kimliklere saygılıdır. Hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun ve hangi inancı paylaşırsa paylaşsın, tüm yurttaşların hukuk önündeki eşitliğidir, bütün vatandaşların ülkenin sahibi olduğu anlayışıdır. 14 farklı etnik kökenler arasında bir tercih ve ayrım ölçüsü olarak değerlendirilemez.

Demokratik farklılaşmalar
Tüm etnik ve inanç farklılıklarını kapsayan, bu farklılıkların Türkiye’nin ulusal bütünlüğü çerçevesinde bir zenginlik olduğunu benimseyen, bireysel haklara çağdaş anlayışla sahip çıkan, demokratik farklılaşma özgürlüğünü tanıyan, farklılık içinde bütünleşmeyi öngören, ulusal birliği korumayı hedefleyen bütünlük idealini tanımlayan kapsayıcı bir değerdir. Devletin ırkı olmaz, devlet tüm etnik kimliklere eşit mesafede durur, kültürel çoğulculuğun güvencesini oluşturur görüşüne sahip çıkar. Farklı etnik kökenlere sahip yurttaşlarımızın karşılaştıkları sorunların ülke bütünlüğü içinde ve çağdaş bir yaklaşımla çözüme kavuşturulmasını benimser.
'Bireysel Kültürel Haklara Saygı' ilkesini savunur. Türkiye Cumhuriyeti’ni

oluşturan tüm yurttaşların birliğinin ve güvenliğinin, ülkenin bağımsızlığının ve egemenliğinin, Türkiye’nin toprakları ve halkı ile bütünlüğünün koşulsuz olarak korunmasını öngörür."[5]
İnkılapçılık

"CHP Devrimcidir: CHP’nin devrimciliği, kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti kurarak başlattığı çağdaş medeniyeti hedefleyen kökten değişim sürecinin devam ettirilmesidir, çağı paylaşmadır, geleceğe atılımdır. Bu anlayışla, CHP, halkla birlikte, halktan güç ve yetki alarak, demokratik hukuk devleti kurallarına ve barışçı yöntemlere bağlı kalarak devrimciliği sürdürür.
CHP’nin Devrimciliği; Çağdaş düşüncelere açılarak yenilikleri kavrayıp benimsemek; bunu süreklilik içinde bir yaşam ve yönetim biçimine dönüştürmektir. Kuralları ve kendini sorgulayarak, daha iyiye ve doğruya ulaşmanın yollarını açmak, bu çerçevede gelişimin yöntem ve araçlarını oluşturmaktır. Özü itibarıyla gençliğin enerjisini ve dinamizmini değişimin itici gücüne dönüştürmek, gençliğin değişim ve yenilik vizyonunu topluma aşılamaktır."

Seçimler biz ne anlatıyor?
Gelelim şimdi de sıcağı sıcağın abir küçük seçim analizine Dostlar! Türkiye demokrasi tarihinde çok önemli bir seçimi geride bırakmış bulunuyor.Bu seçim bir referandum niteliğindeydi.
Son verilere göre Erdoğan yüzde 49.51, Kılıçdaroğlu yüzde 44.88, Sinan Oğan yüzde 5.17 oranında oy almış bulunuyorlar. Hiçbir aday yüzde 50’yi geçemediği için seçim 28 Mayıs Pazar günü Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında yeniden yapılacaktır. Bu seçim kuşkusuz çeşitli yönlerden ele alınıp analiz edilecektir. İlk aşamada şunları söyleyebiliriz:

Erdoğan niye kaybetti?
Türk halkı geçen pazar günü büyük bir heyecanla sandıklara gitti, yüksek oranda katılımla oyunu kullandı. Yüzde 86.99 gibi çok üst düzeyde bir katılım oranıyla seçmen demokratik hakkını kullandı. Bu seçimde aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan gerilemiştir. Çünkü 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 52.59 oy alan Erdoğan, bu seçimde en azından yüzde 3.08 oy kaybetmiş bulunuyor. 2018 seçiminde birinci turda açık ara seçimi kazanan Erdoğan geriliyor, seçim ikinci tura kalmış bulunuyor. Meclis’teki sandalye dağılımı üzerinde durulursa, 2018 seçiminde 295 milletvekili çıkaran AKP’nin Meclis’teki sandalye sayısı 267’ye düştü, böylece 28 sandalye kaybetti. Geçen dönem Cumhur İttifakı’nın 344 milletvekili varken son seçimde sayı 322 milletvekili olacak. Türkiye’nin ekonomisini etkileyen İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropoller de Erdoğan’a oy vermedi. Trakya, Batı Anadolu, güneyde Mersin ve Adana’da Erdoğan ve Cumhur İttifakı ciddi gerileme gösteriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi