Yoksulluk rekor kırıyor

Pazar günü ikinci ülkemiz için oy kulllanacağız. Ülkemin nelerle karşı karşıya olduğunu son kez burada ele alacağım. Dostlar ! Pazar günü oy pusulasının bir tarafında, sahte afişlerden, sahte videolardan medet uman, Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafından bile korkanlar var. Pusulanın diğer tarafında, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında ülkemizi aydınlığa taşımak için hiçbir şeyden korkmadan mücadele eden Kemal Kılıçdaroğlu var. Pusulanın bir tarafında, ‘Suriyeliler kalsın’ diyen AKP var. Diğer tarafında, ‘Misafirlerimizi barış içinde evlerine göndereceğiz’ diyen Kılıçdaroğlu var. Pusulanın bir tarafında, kendini kral sanan Erdoğan; pusulanın öbür tarafında, ‘Kral değil kural’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu var. Pusulanın bir tarafında, vatandaşlığımızı sattıkları Orta Doğu kökenli kişiler, Türkçe bile bilmedikleri halde, Türk siyasetinden hiçbir şey anlamadıkları halde İstanbul Havalimanı’nda oy kullanan kişiler var. Bunlara sandıkta söz söyleme hakkı verilirken hâlâ çıkıp yerli ve milli olmaktan bahseden de bir hükümet var. Pusulanın diğer tarafında ise ‘Söz milletimizindir, bu memleketin has evlatlarınındır’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu var..

İstikrar yok ki nasıl sürsün
İkinci tur seçimleri öncesi ‘istikrar sürsün’ söylemine sarılan Saray ve AKP yönetimi 21 yılda ülkeyi her alanda uçuruma sürükledi. Yoksulluk derinleşti, yolsuzluk arttı, ülke gericilere teslim edildi. Ormanlar yağmalanırken adalet sistemi çöktü. Türkiye, mafya ve kara para aklama merkezi haline geldi. Erdoğan ve ortaklarının ‘istikrar’ dediği, yağmada, talanda, ölümde, ısrar demek.Sürekli geçmişteki kuyruklardan bahseden AKP iktidarında etten tanzim markete, ekmeğe kadar pek çok defa kuyruklar oluştu. ‘İstikrar’ dedikleri ‘çöküşte ısrar’ oldu

İstikrar yalan oldu
İkinci tur söylemini “istikrar” üzerine kuran Cumhur İttifakı’nın iktidarda kalması Türkiye için felaket anlamına geliyor. Saray iktidarı ülkeye, daha çok yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik, yağma, kadın düşmanlığı ve emek hırsızlığından başka bir şey getirmedi. Türkiye, 21 yılda ekonomiden sağlığa, doğal afetlerden yolsuzluğa, yoksulluktan adalet sistemine her alanda büyük çöküş yaşadı. “İstikrar sürsün” söylemiyle gerçeklerin üstünü örtmeye çalışsalar da ülkenin içine sürüklendiği uçurum, her alanda yaşanan krizlerin devam etmesi konusunda ısrar anlamına geliyor.

Yoksulluk rekor kırıyor
Milyonlarca insanın geliri yıllar içinde kuşa döndü. Barınma, gıda gibi temel ihtiyaç kalemlerini karşılayamaz hale geldi. TÜİK rakamlarına göre bile kalıcı yoksulluk yüzde 15’lere ulaştı. İşsizlik kader haline geldi. Gençler karanlık bir geleceğe hapsedildi. Dolar ve avro kuru bu dönemde zirve yaptı. Halkın alım gücü ciddi şekilde zarar gördü. Ekonomik kriz en çok enflasyonda kendini gösterdi. Enflasyon oranı geçen yıl yüzde 64,27 olarak gerçekleşti. Gıda enflasyonu ise çok daha kötü duruma geldi. Dünya Bankası’nın verilerine göre, gıda enflasyonunda Türkiye yüzde 77’yle dünya beşincisi oldu. Yine yoksulluk oranında da oldukça yüksek bir artış yaşandı. Ülkedeki 5 kişiden biri yoksul hale geldi. Yoksulluk sınırı altında yaşayanların oranı yüzde 21,6’ya yükseldi.

Gericilk yükseliyor
Türkiye, cemaat ve tarikatlar ülkesi oldu. Din eğitimi 4 yaşa kadar indirildi. Eğitim sisteminden bilimsel konular çıkarıldı, imam hatipler yaygınlaştırıldı. Kadın düşmanı politikalara yasa güvence altına alma planlarını gizlemekten bile vaz geçtiler. Günlük hayat ve mahkemeler İslami kurallar çerçevesinde belirlenmeye çalışıyor. Sadece geçtiğimiz yaz ayında onlarca konser ve festival yasaklandı. Sanatçılar sudan bahanelerle cezaevine atıldı. Cemaat ve tarikat yurtlarında onlarca cinsel istismar vakaları yaşandı. Ülkenin en önemli kurumları cemaat ve tarikatlarla dolduruldu. Tarihin en gerici ittifakını kuran iktidar, Hüda Par ve Yeniden Refah Partisi’ni ittifaka dahil edilerek Meclis’e sokuldu. İstanbul Sözleşemesi’nden çıkıldı, 6284 Sayılı Kanun hedef tahtasına konuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramının anayasal düzenlemeye alınması gerektiğini savunarak LGBTİ başta olmak üzere sosyal yaşamı seçim sonrası yeniden düzenleyeceklerinin sinyalini verdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2022’de 334 kadın erkekler tarafından katledildi. 245 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Son 5 yılda işlenen kadın cinayeti sayısı ise tam 2 bin 50 oldu.

Yağma talan acımasızca sürüyor
Dere, tepe, orman, mera ve kentler yağmaya açıldı. Saray yandaşı inşaat şirketleri bu yağmanın kaymağını yedi. Devlet garantili havalimanı, yol, köprü hastane inşaatları, ülkenin sadece bugünün değil geleceğini de ipotek altına aldı. AKP tüm enerjisini 5’li çetenin kasasını doldurmaya harcadı. İhaleler verdi, vadesi gelen borçlarını 20 yıl erteledi. 5’li çeteye önce peşkeş çektiği yere sonra da kiracı olarak geri döndü. İcra daireleri dolup taşarken, yurttaş kredi borcuyla cebelleşirken, devlet bir dolara muhtaçken 5’li çeteye kıyak üstüne kıyak yapıldı. İstanbul Havalimanı’nın ihalesini alan ve işleten İGA şirketinin 2019, 2020 ve 2021 yıllarında kamuya ödemesi gereken 1 milyar 195 bin avro kira bedeli 2042 ve 2043 yıllarına ertelendi. TCDD, Kamu Özel İşbirliği modeli ile Cengiz-Kolin-Limak ortaklığına yaptırılan Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı’na kiracı oldu. TCDD yönetimi tarihi gar binasını Sağlık Bakanı Koca’nın üniversitesine verirken YHT garında kiralanan ofis başına aylık 50 bin TL kira ödeyecek. Kiralama şirketlere para aktarma operasyonu olarak değerlendirildi.

AKP yolsuzluğu yol yaptı
Türkiye kara para, rüşvet ve yolsuzluklar ülkesi haline geldi. Saray ve çevresi bu işlerin merkezinde yer aldı. Bakanından, milletvekiline, çocuk, eş, eski cezaevi arkadaşı herkes zenginleşti. Borsadan, kamu ihalelerine vurgunun olmadığı yer kalmadı. Kamudan çifte maaş alan AKP’liler manşetlerimizde yer alırken ülke, uluslararası kara para aklama merkezi haline getirildi. CHP’nin hazırladığı ‘‘Mafya-Siyaset-Ticaret İlişkileri’’ konulu raporda AKP iktidarı döneminde Türkiye’de hiç olmadığı kadar kara para, uyuşturucu, offshore, mafya, rant, kirli ticaret ilişkilerinin ortaya saçıldığı belirtildi. Uluslararası çeteler ülkeyi çatışma alanı haline getirdi. BM Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu’nun son açıkladığı uluslararası narkotik raporunda ise Türkiye’nin uyuşturucu kaçakçılığında geçiş noktası konumunun giderek arttığı jbildirildi.

Afet değil feleket
Ülkedeki her doğal afet bir felakete dönüştü. 28 Temmuz 2021’de Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayan ve Türkiye’nin birçok şehrine yayılan orman yangınları yaşandı. Omanlar yanarken yangın söndürme uçakları ise havalanmadı. Yangınlara müdahale gecikirken yangın söndürme uçaklarının hurda denilerek THK’nin ambarlarında çürüdüğü ortaya çıktı. Karadeniz bölgesinde yaşanan sel felaketlerinde durum değişmedi. Batı Karadeniz’de 11 Ağustos 2021’de yaşanan sel felaketi nedeniyle 82 kişi hayatını kaybetti. 6 Şubat’ta merkez üssü Maraş olan 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremler 11 ili vurdu. 50 binden fazla yurttaş hayatını kaybetti. Deprem karşısında iktidar sınıfta kaldı. Havaalanı ve yollar çöktü, bölgeye yönelik arama kurtarma faaliyetleri gecikti. AKP iktidarı, 21 yılda işçilerin haklarına el koydu. Yalnızca iş cinayetleri değil, emekçilerin her türlü hakkı gasbedildi, işçiler sefalete sürüklendi. AKP’nin iktidarda olduğu 2002 yılından bu yana 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma başta olmak üzere çok sayıda maden kazası meydana geldi, yüzlerce işçi hayatını kaybetti. İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2003’ten 2022’ye kadar 31 bin işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Adalet mumla aranıyor
Geçtiğimiz 21 yılda yargı iktidarın sopası haline geldi. Yargının en tepesinden en küçük ilçe hakimliğine kadar her yer parti militanlarıyla dolduruldu. Basına mahkemeler yoluyla kelepçe vuruldu. İktidarı ya da Erdoğan’ı eleştiren soluğu cezaevinde aldı. Cumhurbaşkanına hakaret davaları zirve yaptı. 2018’den bu yana cumhurbaşkanına hakaretten açılan soruşturma sayısı 145 bin 203 oldu. Açılan dava sayısı ise 40 bin 809 olarak kayıtlara geçti. Yine ifade özgürlüğü önünde en büyük engellerden olan TCK’nin 216’ncı maddesinden açılan soruşturmalarda da devasa artış yaşandı. ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ olarak ifade edilen maddeden 2021 yılında açılan soruşturma sayısı 23 bin 919, dava sayısı ise bin 953 oldu. Dünya Adalet Projesi tarafından 2008’den beri yayımlanan Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de Türkiye geriledi. 2016’da 99’uncu olan Türkiye, 2022’de 116’ncı sırada yer aldı.

Sahtekarlıktan medet uımuyorlar
Dostlar, 28 Mayıs’ta sandık başına gittiğinde pusulada sadece iki seçenek var. Pusulanın Saray tarafında, geçen defa işbaşına ‘Verin bana tüm yetkiyi, faizle şunla bunla nasıl uğraşılır görün’ diyerek gelen, ama paramızı pul eden, milletimizin cebini boşaltan, gençlerimizin umutlarını bitiren, her gün biraz daha otoriterleşen, oturduğu koltuktan kalkmamak için iftira atan, sahte filim bile çekmeye cüret eden yorgun, bitkin, kibirli Recep Tayyip Erdoğan var. Pusulanın diğer tarafında, milleti önce feraha, sonra refaha çıkaracak çalışkan, mütevazı, ‘Önce liyakat, önce istişare, önce milletim’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu var. o kadar ki arftık il ağıdzn bunu ititraf bile ediyorlar. Dostlar ! İşte AKP'li Cumhrubaşkanı Erdoğan'dan montaj itirafı; katıldığı canlı yayında, birçok yerde dillendirip yayınlattırdığı ve montaj olduğu bilinen "Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle videosu" ile ilgili soru sorulması üzerine, Erdoğan "Tamam montaj, ama şu ama bu, Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle video çekimleri var" dedi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerden önce düzenlediği tüm mitinglerde, CHP'nin 'Haydi' reklam filmine montaj ile PKK elebaşı eklenen videosunu sahiplendi. Erdoğan görüntülerin montaj olduğunu da itiraf etti.

Kılıçdaroğlu hak ediyor

Bir yanda hesap vermeyenler var pusulanın Saray tarafında; ucube, dediğim dedik, kimseye hesap vermeyen tek kişilik bir yönetim var. Pusulanın diğer tarafında, istişare ederek sorun çözecek, milletin Meclis’ine hesap verecek bir yönetim anlayışıyla gelen Kemal Kılıçdaroğlu var. Pusulanın bir tarafında, ‘Harun olacağım’ deyip Karun olanlar, toplulaştırma ihalelerinde, tarım ürünü, canlı hayvan ve karkas ithalatında yaptıkları Ali Cengiz oyunlarıyla milyarlarca doları götürenler, bu konuşulmasın diye de on parmağında on kara millete süren, milleti bölenler var. Pusulanın öbür tarafında, beytülmale el sürdürmeyen, ‘Bu ülkenin çiftçisi kazansın’ diyen, milleti kucaklayan, ‘Senlik, benlik yoktur bizde, hepimiz bir damlayız aynı denizde’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu var.
Suriyeliler kalsın diyenler mi gitsin diyenler mi! Pusulanın bir tarafında, sahte afişlerden, sahte videolardan medet uman, Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafından bile korkanlar var. Pusulanın diğer tarafında, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında ülkemizi aydınlığa taşımak için hiçbir şeyden korkmadan mücadele eden Kemal Kılıçdaroğlu var. Pusulanın bir tarafında, ‘Suriyeliler kalsın’ diyen Saray var. Diğer tarafında, ‘Misafirlerimizi barış içinde evlerine göndereceğiz’ diyen Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, kendini kral sanan Erdoğan; pusulanın öbür tarafında, ‘Kral değil kural’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu var. Pusulanın bir tarafında, vatandaşlığımızı sattıkları Orta Doğu kökenli kişiler, Türkçe bile bilmedikleri halde, Türk siyasetinden hiçbir şey anlamadıkları halde İstanbul Havalimanı’nda oy kullanan kişiler var. Bunlara sandıkta söz söyleme hakkı verilirken hâlâ çıkıp yerli ve milli olmaktan bahseden de bir hükümet var. Pusulanın diğer tarafında ise ‘Söz, milletimizindir, bu memleketin has evlatlarınındır’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu var.
HAYDİ artık kararını ver, sandığa git. Kendin için, ailen için, Türkiye için kararını ver. Kararını ver, ülkenin ufku aydınlansın. Kararını ver, umutların yeniden yeşersin

KUTU2

Son bir değerlendirme
Dostlar! Rus uzmanlara göre 2. turda da olası bir yenilgi CHP'de lider değişikliğine neden olacağı gibi bundan sonraki süreçte FETÖ, PKK gibi etkenlerin bütünüyle etkisizleşebileceği yorumları da yapıldı. Ancak söylemek gerrekki içlerinde doğru tespitler olmakla birlikte maddelerin çoğu gerçekle örtüşmüyor. Hatta bazı maddeler Türkiye'yi Rus çıkarları doğrultusunda yönlendirme amacı yaşıyor.
Rus uzmanlara göre Türkiye'de Kılıçdaroğlu'na oy verilmemesinin nedenleri şöyle sıralandı:
-Tüm KHK'lıları göreve döndüreceğini açıklaması oy kaybettirdi. Suçlu suçsuz ayrılacağını belirtmedi.
- FETÖ üyelerinin Kılıçdaroğlu propagandası halkı uzaklaştırdı.
- HDP ile irtibat ve gizli anlaşma yapıldığı düşüncesi ile tüm tutuklu terör üyelerinin serbest bırakılacağı iddiası halkı korkuttu.
- Suriyelilerin hepsini ülkelerine göndereceğim açıklaması birçok Suriyeliyi çalıştıran iş insanları ve esnafın tepkisini çekti.
- ABD taraftarlığı ve Rusya karşıtlığı yeniden ABD'nin sözünden çıkılmayacağı algısını oluşturdu. Rus turistten geçinen turizmciler tepki gösterdi.
-6'lı masada işbirliği yaptığı DEVA, Gelecek, DP gibi parti teşkilatları sahada hiç gözükmedi. Parti adıyla seçime girilmediği için bu partilerin teşkilatlarında küskünlük oluştu. DP'nin hiç oyu olmamasına rağmen CB yardımcılığı ve vekilliği alması olumsuz algı oluşturdu.
-Kılıçdaroğlu'nun adaylık sürecinde kendi adaylığını dayatması heyecanı azalttı. İYi Parti'nin masadan kalkması hem kendisine hem de ittifaka zarar verdi.
- Memleket Partisi lideri Muharrem İnce'ye karşı yapılan saldırılar ve İnce'yi masaya çekmek için çaba gösterilmemesi genç seçmeni uzaklaştırdı. Başta Suriye olmak üzere Libya, Azerbaycan, Irak, Akdeniz vb. kazanımların tümden kaybedileceği korkusu seçmende hayal kırıklığı oluşturdu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi