Shakespeare’den Şakir olur mu?

Rebeca Reyhan olur, Jack Cem olur,  Shakespeare’de Şakir olur...Uzun zamandır takip ettiğim ve 2016 yılında ABD beyaz perde sanatçıları kategorisi dalında en iyi drama dizisi kadrosu ödülünü almış, şu anda 3.sezonunda olan, orjinal adı”This is us”isimli dizi Türkiye’de”Bir aile hikayesi”adı altında çekilmeye ve televizyonda bir kanalda gösterilmeye başladı. 
Oldu mu? Bence hayır! Çünkü; o aile yapısı ve yaşam biçimi bize uymuyor. Zaten uymayan kısımları da bize uygun hale getirmişler ama ne yazık ki bu da komik olmuş. Sanatsal anlamda bir şairden, ressamdan, edebiyattan, kitaptan esinlenebilir, yepyeni daha iyi çalışmalar da çıkarılabilir, ama hazır senaryonun üzerine konup birebir aynısını çekmeye gerek var mıydı? Dizinin orjinal, ilk sezonundan üç bölüm izleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. 
***
Önce size konusundan bahsedeyim, daha sonra da neden olmadığı konusunda karşılaştırmalarını yapayım. Dizide, tam bir aile hayatı anlatılıyor. Bu ailede obez olan da var, alkolik, bağımlı, işsiz, dizi oyuncusu, kısaca herşey var. Psikolojik anlamda da öyle iyi gözlemler ve duygu aktarımları yapılmış ki, zaten beni diziye bağlayan şeylerden biri de bunlar oldu. 
Üçüzlere hamile olan Rebeca doğum sırasında bir bebeğini kaybeder. Ancak o gün babası tarafından itfaiye önüne bırakılmış bir bebek hastaneye getirilmiştir. Eşi Jack bunun bir işaret olduğunu düşünür, doktorlarının da yüreklendirmesi ile Rebeca’yı ikna eder ve bu bebeği evlat edinirler. Bebek zencidir. Çocukların isimleri; Rendal, Kevin, Kate. Dizi, geçmişe dönüşlerle çekiliyor. Kevin bir türlü istediği yere gelemeyen reklam yıldızı, Kate ise şişmanlığından dolayı sorunlar yaşayan bir kadın. Evlat edinilen Rendal ise kendisini terkeden  babasını arayan bir adamdır.
***
Bizim uyarlama kısmında ise şöyle oluyor; Bebek itfaiye önüne değilde, babası Şakir tarafından cami avlusuna bırakılıyor. Tipleme olarak birebir benzetilmeye çalışılmış ama adı William, lakabı Shakespeare olan baba orjinal dizide daha kendinden emin ve güçlü. Bizimki biraz gariban ve ezik. William bir orkestrada müzik yaptığından Shakespeare adını almış, bizim dizideki Şakir bir müzikholde kemancı. Terkettiği oğlunun adı bir besteden geliyor ve “Mahur”ismini alıyor. Dizinin orjinalinde ise bir kitap yazarının ismi veriliyor. Biz de illa şarkı türkü olacak, kitap okumuyoruz ya ondan...Babasını arayıp buluyor eve getiriyor, eşi ve çocukları ile tanıştırıyor. (Hadi bunu bizim topluma uyarlayın. Seni cami avlusuna bırakmış adama evinde bakıp onu tedavi ettireceksin!) 
***
Doktor Faruk(orjinal dizide adı Key)inanılmaz anlayışlı ve yaşlı bir doktor. Ben, bu kadar açıklama yapıp, hastasına moral veren ve ilgilenen bir doktora bu ülkede rastlamadım. Hatta bir gün üçüzleri babaları kontrole getirdiğinde, dinlenmesi için babaya onun kendi odasına gidip biraz uyumasını ve bebeklere kendisinin bakabileceğini söylüyor.
Biz milletçe drama odaklı olup, ağlamayı ve ağlatmayı çok sevdiğimizden dizi içindeki repliklerde şöyle değişmiş;”Ekşi olan hiçbir şey yoktur ki, sen ondan limonata yapamayasın.”
Biz de; Her dert dermanı ile gelir, sen derde değil ardındaki dermana bak.”
***
-Onlar içki içiyor, bizim dizide ayran,
-Onlar sevişmeyi ve öpüşmeyi hayatın parçası olarak görüyor, biz de o kısımları  atlıyoruz,
-Onlarda yetişkin bir kadının erkek arkadaşı geldiğinde birlikte yaşadığı erkek kardeş selamlaşıp, espri yapıyor, bizimkinde”hop hop, bu da kim, neler oluyor?”oluyor.
Bunun gibi minik ama özünde iki toplumun ne kadar farklı yaşadığını hisserttiren ayrıntılar olunca da, o elbise bize oturmamış. Oyuncuların oyunculuklarına bir sözüm yok, ama birebir aynı rolleri oynamaya çalışmak onları da biraz kasmış gibi...
***
Diyeceğim şu; Şişman insanlar bizde yok mu? Hep yakışıklı ve güzel insanlar mı aşık olabilir, sevilebilir? Biz de terkedilen bebekler yok mu, evlatlık alınan çocuklar yok mu? Ülkemizde herkesin hayatının yazılabilir bir roman olduğunu düşünürsek, başka bir diziyi kopyalamaya gerek var mıydı?
Kopyalanınca, Shakespeare Şakir oluyor işte!.
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi