Soğanlı mı soğansız mı?

Mevsimleri yaşamadan tüketen bir toplumun fertleri olduk. Yazı nasıl geçireceğiz derken bahar geçti, yaz geçmekte ancak biz bu güzel mevsimleri doyasıya yaşayamadan kara kara kışı nasıl geçireceğiz diye düşünmeye başladık.

Ne yapalım?

“Geçen gün ömürdendir” deyip devam edelim.

***

Garip şeyler oluyor ülkede. Üniversitelerde mezuniyet törenleri iptal ediliyor. Konserler gerekçesiz şekilde yasaklanıyor.

Birgün bakıyoruz Sezen Aksu’yu şarkı sözlerinden dolayı yerden yere vuruyorlar, ertesi gün Tarkan “geççek geççek” deyince üzerlerine alınıyorlar. Sonra bakıyoruz birinin konseri yasaklanmış. Bitiyor mu? Bitmiyor! Bir sahne kıyafeti günlerce gündem olabiliyor.

***

Konuşmamız gereken ne varsa kör numarası yapıyoruz. İncir çekirdeğini doldurmayacak konularla da günlerce meşgul oluyoruz.

Eğitimdeki başarısızlığı, barınma sorununu, sanatı, sağlık alanındaki sorunları...

Kalaşnikofla gösteri yapan Belediye Başkanını, askeri törenle karşılama yapılan İl başkanını saymıyorum bile...

Tepki göstermemiz gereken daha önemli şeyler varken, bunların lafı mı olur?!

***

Yandaş medyaya bakınca da zannediyorsun ki ülkede hiç sorun yok! Olmayınca da menemenin “soğanlı mı, soğansız mı?” yapılması gerektiği önemli haberlerden biri olabiliyor.

Bu ülkenin vatandaşı olmasam, bu haberleri görünce Türkiye’yi kıskanabilirdim.

***

Mesela, vatandaşların şikayetlerini doğrudan Cumhurbaşkanlığına iletmesi için kurulan CİMER’E gelen şikayetlerden birkaç tanesi şu şekilde (Okurken aklımdan geçenlerle cevap vermesem içimde ukde kalırdı);

-“Menemen soğanlı mı yapılır, soğansız mı? Lütfen yardım edin!”

(Bu soru benim için çok zor. Cevap yok!”)

-“Ücretsiz çorbaya çip yerleştirdiler. Belediyeden şikayetçiyim!”

(Acaba çip nasıl bir soruna sebep oldu? Kesin CHP’li bir belediyedir, allerji yapmıştır)

-“Eşimin yanında olmadığım halde doktor biz istemeden çocuğumuzun cinsiyetini ona söylemiş ve yaşayabileceğimiz büyük heyecana engel olmuştur.”

(Doktorlar gidiyor diye söyleniyorsunuz bir de. Sizinle mi uğraşsınlar? Eşini doğurtacak doktor bulamazsan yaşayacağın heyecanı gör bir de sen!)

-“Dişimi çeken doktora para cezası verin. O para da bana ödensin.”

(Keşke çekmeseymiş de sabaha kadar duvarları tırmalasaydın)

Bu kadarına ancak dayanabildim! Sanırım durumun vehametini anlamışsınızdır.

***

Şimdi Mayıs ve Haziran aylarında iptal edilen konserlere ve etkinliklerin bir kısmına göz atalım;

-Eskişehir’de Haziran ayında düzenlenecek Anadolu Fest adlı festival iptal edildi. Gerekçesi; Kızlı-erkekli gurupların kamp yapıp, alkol alacağı düşüncesi...

-İspanyol müzisyen Ara Malikan’ın Ankara’da Haziran ayında vereceği konser iptal edildi.

-Aynur Doğan’ın Mayıs ayında Kocaeli/ Derince’de vereceği konser iptal edildi.

-Matthaias Tsahovridis’in Trabzon’da vereceği konser iptal edildi.

-Apolos Lermi’nin Denizli konseri Pamukkale Belediyesi, Bostancı konseri de organizasyon şirketi tarafından iptal edildi.

***

-Bitlis Eren Üniversitesi bahar şenliğinde programda yer alan Sterka Karwan müzik gurubunun konseri iptal edildi.

-Niyazi Koyuncu’nun Mayıs ayında vereceği konser Pendik Belediyesi tarafından “Kurumların değer yargılarını ve görüşlerini paylaşmayan bir müzisyen” diye gerekçe gösterek iptal edildi.

-Ece Seçkin’in Düzcespor’un şampiyonluk kutlamaları kapsamında vereceği konser iptal edildi.

***

Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı; “Cumartesi günkü kutlama için bir bayan şarkıcıyı getirmeleri Düzcespor’a ve Düzceli’ye yakışmaz. Düzce muhafazakar bir yerdir. Dini değerlerine bağlıdır.”

Dini değerleri olanlar müzik dinlemez mi? Muhafazakar olmak nasıl bir kutlama yapılmasını gerektirir diye de merak ettim doğrusu!

***

Ne verelim abiye?

Ceceli hacdan döndüyse onu davet edecek sanırım. Ne alaka mı?

Hatırlayalım;

AKP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki bir toplantı sırasında, hac ziyaretinde bulunan Mustafa Ceceli ile yaptığı telefon görüşmesi diyaloğunu anlatmıştı. Ceceli’yi çoğunuz tanıyorsunuz zaten. Eşi nedeniyle epey gündem olmuştu ama orası beni ilgilendirmediğinden, müzikle uğraşan biri diyerek tanımayanlara bilgi vermiş olayım. Taa oralardan arayıp telefonda ne demişti Özhaseki’ye;

“Mehmet abi ben hac’dayım ama tavaf edemiyorum.”

“Hayırdır Mustafa” dedim. “Hayranların Kabe’yi mi bastı, niye tavaf edemiyorsun?”

“Hayır abi, değil. Önümde bir Türk bayrağı var. Bütün Hüccac; esmer, Uzak Doğu’dan gelmiş sarı benizliler, küçük boylular önce geliyorlar, Recep Tayyip Erdoğan diye duaya başlıyorlar.”demişti.

***

Video da koymuşlar, izledim ama dua eden kimseyi duymadım. Belki başka video varsa onu da ben görmemiş olabilirim.

Ülkede mizah kalmadı diyenler halt etmiş. (Ben de dahil) Mizahın babası bizim ülkede.

***

-Isparta’da Melek Mosso konseri Belediye tarafından iptal edildi.

-Keman Virtüözü Ara Malikian’ın Haziran ayında yapacağı konser iptal edildi.

Benim not aldığım iptal konserler bu kadar.

***

Belediyelerin, Valiliklerin etkinlikleri, festivalleri iptal etmesine, 57 baro Mayıs ayı sonunda “Sanattan korkmayın, sanat özgürleştirir” diye bir bildiri yayınladı.

Bildirinin içeriğinde yazanlar zaten durumu net bir şekilde ifade ediyor olduğundan, başka bir yorum yapmaya gerek duymadım.

“Ülkemizde ifade özgürlüğü üzerinde şiddetlenen basıncı kaygıyla gözlemlemekteyiz. Demokratik sistemlerde yaşama şansı olmayan bu yaklaşımın yeni hedefi sanatsal ifade özgürlüğü olmuştur. Son aylarda ülkenin çeşitli kentlerinde konser, tiyatro, festival gibi etkinliklerinin yasaklanmasına ilişkin hukuka aykırı kararlar alınmakta, hazırlıkları tamamlanmış etkinlikler iptal edilmektedir.

***

Yasaklara / iptallere konu etkinlik ve sanatçılar dikkate alındığında, ana dile, kültüre, yaşam tarzına ve cinsiyetlere yönelik ayırımcı, keyfi ve siyasi saiklerle bu kararların alındığı görülmektedir. Halkı kin ve düşmanlığa sevk eden açıklamalar, belediye veya valilikler tarafından kabul görerek sanata müdahale ile sonuçlanmaktadır. Uygarlaşmanın önemli kaynak merkezlerinden birş sanatsal üretimdir. Özgürlük kavramı ile sanat arasında duygusal bir ilişki bulunmaktadır.

***

Sistematik bir hal alan bu çağ dışı kısıtlama ve yasakları kabul etmiyoruz. Bu ülkede sanatçıların sanatını özgürce icra etmelerine engel olunmasını şiddetle kınıyoruz.

Sanatı ve sanatçıyı susturmak demek toplumu nefessiz bırakmak demektir.”

***

Müzisyenler de “Müzik susturulamaz, müzisyenler susmaz” başlıklı bir bildiri yayınladı; Bizler yaratmak istediğiniz gri dünyayı, şarkılarımızla, türkülerimizle, danslarımızla, gökkuşağının tüm renklerine boyamaya devam edeceğiz. Dilediğimiz kıyafetle sahneye çıkıp, şarkılarımızla istediğimiz dilde dilediğimiz gibi söyleyeceğiz.”

Tiyatro halkın aynasıdır

Halk yasaklara tepki vermedikçe, talep etmedikçe ne yazık ki tüm bu kısıtlamalar bitmeyecek. Oysa hayat sadece karnımızı doyurma çabasından ibaret değil. Gelişmiş, medeni bir toplumda spor da, sanatta, sinemada, tiyatroda, eğlenmekte, ekmek kadar ihtiyaç. Ruh açlığını, yarattığı boşluğu bunlar olmadan doldurmamız mümkün değil.

Rahmetli Aydın Boysan’ın bir sözü geldi aklıma. “Tiyatro bir halkın aynasıdır. Bize ayna tutmuyorsa, toplum bir işe yaramıyor demektir.”

***

Bu arada CİMER menemene cevap vermiş mi diye merak ettiyseniz, evet vermiş. Soruyu sanırım espri olsun diye “zor” bulduklarını ifade ederek eklemişler.

Cevap şöyle; “Sevgili (x) bey. İlginiz için teşekkür ederiz. Herkesin damak tadı farklı. Biz soğansız tercih ediyoruz.”

Menemenin soğanlı ya da soğansız olmasının sorun teşkil etmeyeceği bir ülke dileği ile...

***

Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi