Türkiye uyuşturuluyor !

Dostlar, nereden başlasak diyorum. Vallahi ilk sırada ne yer alır onu bilemiyorum. Yalnız son döneme bir göz atarsak AKP iktidarının yıllardır uyguladığı ekonomi politikaları sonucu Türkiye derin bir ekonomik krizle, halk da yoksullukla karşı karşıya kaldı.Bununla da kalmadı. Uyuşturucu pazarı haline geldi koca Türkiye.
 

Emniyetin verilerinde Türkiye'de ele geçirilen uyuşturucu miktarı ve şüphesi sayısında artış dikkat çekiyor. Türkiye'de 2021 yılında tespit edilen uyuşturucu suçu 2020'ye oranla yüzde 35,5 artışla 215 bin 771 oldu. Bu kapsamda 294 bin 604 şüpheli yakalandı. Cezaevinde uyuşturucu suçundan tutuklu ve hükümlü sayısı ise 100 bini geçti. Uyuşturucu türleri arasında yer alan metamfetamin ise kullanma oranı ise hızla yayılıyor.
 

Ha birde çocuklarımız var Dostlar ! Bizim 2021-2022 yılında 17 yaş ve altı öğrenci sayımız 16.824.691 olup, 2022 yılında 1.208.892 çocuk okumadan mahrumdur. Burada mahrum edilen yalnız çocuklar değil, gelecekteki varlığının yüzde 7'si kadarı eksilecek olan ülkedir. Bu büyük bir rakamdır. Bir ülke yılda yüzde 7 büyüyünce, bu büyüme rakamı rekor sayılıyor. Bu gerçeği görmezden gelenlere duyurulur.
 

Zehirleniyoruz
Olayın bir diğer yanında ise ekonomik krizin yarattığı kaygı bozukluğu. Ve bunalımlar yer aldı. Ülkemizde antidepresan kullanımı yüzde 66 arttı. Bunu belgeler söylüyor. Çok yazık 83 milyonluk ülke, bir yandan uyuaşturucu batağında çırpınıyor, diğer yanda, hayat koşullarının dayatması sonucu ruhen çöken milyonlar bu kez de düzelmek için ilaç kullanarak kendini uyuşturuyor.
Eczacı olan CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, son 10 yılda antidepresan kullanımının yüzde 66 oranında arttığını söyledi. Bulut, “2012 yılında 37 milyon 280 bin 936 kutu olan antidepresan kullanımı 2022 yılında 61 milyon 870 bin 998 kutuya çıktı.
 

Antidepresan kullanımı artıyor

Ekonomik kriz vatandaşlarda kaygı bozukluğu yarattı. İktidar vatandaşın psikolojisini bozdu. Rakamlar halk sağlığı açısından endişe verici boyutlarda. Korkunç bir ekonomik buhran yaşanıyor. Maaşlar aydan aya değil günden güne eriyor. İnsanlar kirasını ödeyemez halde. Pazara gittiğinde filesini dolduramaz, çocuklarına harçlık veremez hale gelmiş durumda. Doğal olarak böylesi bir güvensizlik insanları antidepresan ilaçların kullanımına itiyor.
Bu arada Türkiye dünyadaki mutluluk sıralamasında Ruanda, Zimbabve gibi ülkelerle anılır hale geldi. Bu kadar çok antidepresan kullanımına neden olan, vatandaşı mutsuz kulan en önemli sebep iktidarın ekonomik politikaları. Vatandaşın banka ve finansman şirketlerine olan borçları 1 trilyon 615 milyarı bulmuş durumda. Borçlu vatandaş sayısı da geçen yıl ile bu yılla mukayese edildiğinde 1 milyon 955 bin kişi artışı var. Bu bile insanların antidepresan kullanımına en önemli sebep” diye konuştu.
 

Yüzde 66 artış dünya rekoru
Son 10 yıldaki antidepresan kullanımına ilişkin verilere göre artış oranının yüzde 66 oldu. 2012 yılında 37 milyon 280 bin 936, 2013 yılında 37 milyon 258 bin 388, 2014 yılında 39 milyon 134 bin 225, 2015 yılında 43 milyon 467 bin 736, 2016 yılında 45 milyon 134 bin 854, 2017 yılında 48 milyon 226 bin 812, 2018 yılında 49 milyon 43 bin 763, 2019 yılında 49 milyon 857 bin 89 2020 yılında 54 milyon 625 bin 964, 2021 yılında 59 milyon 641 bin 14, 2022 yılında 61 milyon 870 bin 998 kutu antidepresan ilaç kullanıldı. Son 10 yılda antidepresan ilaç tüketimi ise 24 milyon 612 bin 610 kutu arttı.
Güvensizlik ilaca yöneltiyor
Acu gerçek ki yoksulluk nedeniyle milyonlar va insan ilaca yöneld. Dostlar ! i Korkunç bir ekonomik buhran yaşanıyor. Maaşlar aydan aya değil günden güne eriyor. İnsanlar kirasını ödeyemez halde. Pazara gittiğinde filesini dolduramaz, çocuklarına harçlık veremez hale gelmiş durumda. Doğal olarak böylesi bir güvensizlik insanları antidepresan ilaçların kullanımına itiyor.
 

Mutlu olmayı unutttuk!
Türkiye dünyadaki mutluluk sıralamasında Ruanda, Zimbabve gibi ülkelerle anılır hale geldi. Bu kadar çok antidepresan kullanımına neden olan, yurttaşı mutsuz kulan en önemli sebep iktidarın ekonomik politikaları. Vatandaşın banka ve finansman şirketlerine olan borçları 1 trilyon 615 milyarı bulmuş durumda. Borçlu vatandaş sayısı da geçen yıl ile bu yılla mukayese edildiğinde 1 milyon 955 bin kişi artışı var. Bu bile insanların antidepresan kullanımına en önemli gerekçedir.
 

Gençler uyuşturcu kurbanı oluyor
Antidepresanları bir yana atalım. Uyuşturcu işne bakalım birde. Türkiye genelinde 2017 yılında toplam 118.482 uyuşturucu olayı görülmüşken, 2018 yılında % 22,23 artışla 144.819 olay meydana gelmiştir. 2019 yılında ise % 2,8 artışla 148.821 olaya müdahale edilmiştir. 2018 yılında önceki yıla göre % 21,13 artışla 206.134 kişi hakkında adli süreç başlatılmışken, 2019 yılında bu sayı 220.010’a çıkmıştır. Tedavimerkezlerine yapılan ayakta tedavi başvuru sayısı da her geçen yıl artmaktadır. 2017 yılında 211.126, 2018 yılında 251.593 olan bu sayı 2019 yılında 270.006’dır. (EGM, Türkiye Uyuşturucu Raporu, 2019 ve 2020). Ülkemizde kaç kişinin uyuşturucu madde kullandığına dair net veriler ise ortaya konulamamaktadır. Madde bağımlılığı öncelikle bir çocukluk ve gençlik sorunu olarak karşımızaçıkmaktadır. Hayatında en az bir kere madde kullananların % 35,4’ü 15-24 yaş grubundadır. Madde kullananların % 5’i lise öğrencisi iken, % 10’u üniversite öğrencisidir. 2019 yılında yataklı tedavi merkezlerine başvuran 17.079 kişinin % 12,1’i 0-19 yaş, % 57,1’i ise 19-29 yaş grubundadır. 2018 yılında madde bağlantılı 657 ölüm meydana gelirken bu sayı 2019’da 342’ye düşmüştür. 2018’de ölenlerin yaş ortalaması 32,6 iken, 2019’da yaş ortalaması 30,9 olmuştur. 2018 yılında 15 yaş altında 1, 15-24 yaş aralığında ise 154 ölüm vakası meydana gelmişken 2019 yılında 15 yaşaltında 1 ölüm olmuş, en yoğun ölüm oranı ise % 33,3 ile 15-24 yaş grubunda görülmüştür (EGM, Türkiye Uyuşturucu Raporu, 2019 ve 2020).
 

Bir yılda 295 bin şüpheli
Türkiye'de geçen yıl 295 bin kişi hakkında uyuşturucu suçundan işlem yapıldı. Cezaevinde bu suçtan yatanların sayısı ise 100 bini aştı. Sentetik uyuşturucu metamfetamin ise 81 ile yayıldı. 2021 yılında tespit edilen uyuşturucu suçu 2020'ye oranla yüzde 35,5 artışla 215 bin 771 oldu. Bu kapsamda 294 bin 604 şüpheli yakalandı. Cezaevinde uyuşturucu suçundan tutuklu ve hükümlü sayısı ise 100 bini geçti. Uyuşturucu türleri arasında yer alan metamfetamin ise kullanma oranı ise hızla yayılıyor.
 

Maaş aldığımız gün bitiyor…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan başta olmak üzere iktidar yetkilileri sık sık 'Enflasyon düştü, düşecek' derken; çarşı-pazardaki etiketlerin ateşi bir türlü düşmüyor. Yurttaşlar ayın ortasını dahi görmekte zorlanıyor, "Sağdan soldan borç harç alarak idare etmeye çalışıyoruz.Maaş aldığımız gün bitiyor " sözleriyle isyan ediyor.Vatandaşlar adeta canından bezmiş durumdayken, iktidar oy kaybını durdurabilmek için sık sık ‘Enflasyon düştü, düşecek’ açıklamasını tekrarlıyor ancak pahalılık tam gaz artmaya devam ediyor.Özellikle dar gelirlinin haftalık meyve-sebze alışverişi için tercih ettiği pazarlarda bile etiketlere büyük ateş düştü. Artık neredeyse 10 liranın altında ürün bulmak imkansız hale geldi. Pazara gittiğinde filesini dolduramaz, çocuklarına harçlık veremez hale gelmiş durumda. Doğal olarak böylesi bir güvensizlik insanları antidepresan ilaçların kullanımına itiyor. Bugün İstanbul pazarlarında ortalama fiyatlar ise şöyle dostlar!
Dolmalık biberin kilosu 35 TL, kabağın kilosu 30 TL, havucun kilosu 15 TL, patlıcanın kilosu 30 TL, salatalığın kilosu 20 TL, domatesin kilosu 20 TL, marulun adedi 15 TL, portakalın kilosu 20 TL, elmanın kilosu 15 TL, muzun kilosu 18 TL, narın kilosu 20 TL, ayvanın kilosu 20 TL, mandalinanın kilosu 20 TL, limonun kilosu 15 TL, karnabaharın kilosu 10 TL, pırasanın kilosu 12 TL, ıspanağın kilosu 12 TL, patatesin 3 kilosu 50 TL, soğanın kilosu 15 TL.
 

Açlık sınırı 8.864 TL oldu!
Dostlar! Bu yılın ilk zamlı maaşları hesaplara yatacak. Ancak geçen sene yılın ikinci ayında açlık sınırının altında kalan asgari ücret, bu yıl daha işçinin eline geçmeden açlık sınırının altında kaldı. Türk-İş, Ocak 2023'te açlık sınırının 8 bin 864 TL'ye yükselerek asgari ücretin üzerine çıktığını açıkladı.Bunları görmezden gelerek pembe tabolalar çizen Nebati Bakan hala göz boyamanın peşinde.
 

Enflasyon yüzde 108
Araştırmaya göre, bu ay 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırı" 8 bin 864 TL olarak belirlendi. Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen "yoksulluk sınırı" ise 28 bin 874 TL'ye yükseldi. Bu rakam, geçen ay yapılan araştırmada 26 bin 483 TL olarak belirlenmişti. Bekar bir çalışanın "yaşama maliyeti" de aylık 11 bin 557 TL olarak hesaplandı. Araştırmaya göre 'mutfak enflasyonu' ocak ayında yüzde 9,02, son 12 ayda ise yüzde 108,57 oranında artış gösterdi. Türk-İş, bekar bir çalışanın toplam yaşama maliyetinin ise 11 bin 557 TL’ye çıktığını açıkladı.
 

Maaşlar eridi bile
Cumhuriyetin 100. yılının ilk ayında yıllık gıda enflasyonu yüzde 108'e, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı olan “açlık sınırı” ile “asgari ücret” arasındaki açık şimdiden 360 TL'ye gelmiş oldud.enildi. Net asgari ücret işveren ve hükümet oy çokluğuyla aylık net 8 bin 506 TL olurken yıllık temelde yüzde 100'lük bir artış yapılmış oldu. Ancak açlık sınırı bu süreçte yüzde 108'lik bir artış gösterdi ve aslında bu zam 2022 yılı içinde aylarca sürmüş olan alım gücü kayıplarını ortadan kaldırmış olmadı. İçerisinde olduğumuz yeni yıl yeni alım gücü kayıpları ile başlamış oldu Öte yandan, geçen yıl yılın ikinci ayında açlık sınırının altında kalan asgari ücret, bu yıl yılın daha ilk ayında, yani emekçinin eline yeni asgari ücret geçmeden açlık sınırının altında kalmış oldu.
 

Çocuğun cinsel istismarı 4 kat arttı
Şimdi de gelelim bir başka acımıza . Aile içi şiddet veçocuk istismarına.İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, çocuğun cinsel istismarı için açılan dava sayısındaki artışa dikkat çekerek “Çocuğun cinsel istismarı için açılan dava sayısı 2002 yılında 4.592 iken bu rakam 2021 yılında yaklaşık dört misli artarak 20.459'a ulaşmıştır. Eğer çocuk cinsel istismarını önlemek için hükümet gerekli tedbirleri alsaydı, insanlık için yüz karası olan bu suç 4 misli artar mıydı?" dedi. Bu rezilliği savunalara soruyoırum. "Bir kereden bir şey olmaz" "Çocuğun rızası vardı" diue diye 13 yaşında çocuk gelinleri bebekken bebek doğruan çocukarın halinden utanmıyormusunuz. Cehhenm ataşinde yanasınız .
 

Doğurganlık geriledi
Bir ülkenin ekonomik anlamda en büyük yatırımının insan gücü olduğu bir gerçektir.Ülkemizde de büyümenin yükseldiği yıllarda çocuk doğurma sayısı artmıştır. 2002'de doğurganlık hızı 2,4 iken günümüzde 1,7'ye düşmüştür. Bu rakam aynı zamanda, kalkınma hızının düştüğü yıllara denk gelir. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘3 çocuk isterim’ söylemini klişeleştirmeye çalıştıysa da şimdi bu söz hayal olarak kalmıştır. AKP doğurganlık hızını 2,4’te tutmayı becerememiştir. Cumhurbaşkanı ve AKP hükümetinin beceriksiz ülke yönetimleri, ülkemizi fakirleştirmekle kalmamış, nüfusun sabit kalması için gereken binde 2,1'in altına düşmüştür.
 

Çocuk suçlulardan iktidar sorumludur
Çocuklar doğuştan masumdur. Suç işleyen çocuğun sanık olarak değil de ‘suça sürüklenen çocuk' olarak tanımlanması, çocuğu suç işleyen bir suçlu olarak görmeyip, onun suça sürüklendiğini kabul edilmesidir. Çocuğun korunması sağlanmaya çalışılır. Eğer küçük yaşta çocuk suçlu duruma düşüyorsa çocuğun bunda kusuru yoktur. Çocuğu bu duruma düşüren, dezavantajlı çocuğu tespit edip, zamanında gerekli tedbirleri almayan hükümettir. Suça sürüklenen çocukların sayısını tam bilemiyoruz. Elimizdeki konunun en müspet delili güvenlik birimlerine gelen rakamlardır. Buna göre, 2015 yılında suça sürüklenen çocuk sayısı 133 bin 662 iken, 2021’de hala 132 bin 943'tür. Yani 6 yılda hükümet bir arpa boyu yol almamıştır.

Çocuk evlilikleri geçiştirilemez
Çocuk evlilikleriyle, hükümetin ilgilenmediğini vurgulayan İYİ Partili Kabukcuoğlu, “Çocuk hastaneye geliyor, doktorlar ihbarda bulunuyor, yargıya intikal ediyor. Olayın üstü örtülüyor. Ta ki, mağdur tekrar hakkını arayınca olay gündem oluyor ve yargı gerekli adımları atıyor. 20 yıldır çocuk evliliklerinin önüne geçilemediyse, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın, ‘olay siyasi değildir' demeye hakkı yoktur. Bu da siyasetin görevi değilse, 20 yıldır sorun çözümlenemiyorsa, siyaset kendi kendini inkar ediyor demektir. Örneğin 2021 yılında 13.139 kız çocuğunun, 770 erkek çocuğunun evlendirildiği tespit edilmiştir. Çocuk evlilikleri geçiştirilebilecek bir şey değildir. Hükümet gerekli önemi göstermelidir” dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi