Ülkece kontrolü kaybediyoruz

TÜRKİYE hergün daha da kötüye gidiyor.Bunu sorgulayanlar hain, Fetöcü, dış güçlerin adamı diye Aktroller başta olmak üzere linç edilmek isteniyor. Ama onlar 20 yıldır bu ülkeyi AKP zihniyetinin yönettiğinin farkında bile değiller. Kaynamayan tencere, karşılanamayan onca ihtiyaç, iki ekmek fazla alabilmek için saatlerce beklenen onca kuyruk. Bu tam olarak ülkemizin gidişatının karnesidir.
Acı gerçek ise artık minare çuvala sığmıyor! Daha da ileri gidersek eskiler anımsar tatlı bir gülümseme bırakalım onlara bu kara günlerde. Demirperde denilen ülkelere yani Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya gibi. Karayoluyla giderken yanlarına naylon çorap, güzel fistan alıp giderlerdi. Şimdi oradan milet cebine parasını koyup 8-10 misli ile liraya çevirip eşyaları vs ne varsa alıp sonra da eğlenip coşup gidiyor.
 

Ülkenin tüm değerleri haraç mezat yabancıya gider oldu. Borsa çıktı diyorlar. Aslı borsada yabancılar şirketleri ele geçirme çabasındalar. Gerçek bu. Yani Türkiye bir anlamda hepinizin bildiği devasa bir 1 milyoncu dükkanına döndü. Gelen en ucuzundan alıp değerlerimizi tüketip gidiyor. Bu ne acı bir durumdur dostlar. Ancak daha da acısı dün bu saatlarde 15 lirayı geçen dolar ve 17 liraya giden Euro ile ne olacağını bilemez halde şaşkınlık içindeyiz. Ülkemizi elin evladı için, 1 milyoncu mağazasına çevirenler, kendi evladını öz vatanında garip, öz vatanında parya yapanlar eserinizle sıkılmadan hala övüne biliyorsanız, Buyurun övünün.
 

Şimdi gelelim bu acaı tabloyu bugünkü durumu tane tane anlatalım. İçerde halimiz nedir ona bakalım. Son bir ayda Birleşik Metal İş Sendikası verilerine göre Ekim ayında 2 bin 988 TL olan açlık sınırı kasımda 3 bin 84 TL'ye çıktı. 10 bin 335 TL olan yoksulluk sınırı ise 10 bin 669 TL'ye yükseldi. Kasım ayında dört kişilik bir aile için günlük beslenme maliyeti 100 lirayı geçti. En maliyetli harcama grubunu ise süt ve süt ürünleri oluşturdu.
 

Ve Hazine Bakanı Nebati; yaptığı “sen maaş alıyorsun. en fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer" diyerek olayın gerçeğini açıkladı da ben çıkamıyorum bu cümleden. bu ne gaddarlık. bu ne vicdansızlık. bu nasıl bir kibir. insani hiç bir şekilde izahı yok diye yorumluyorum bu açıklamayı.
Her evde yangın var. Mutfaklar alev alev yanıyor. Halk Ekmek kuyrukları yıllardır bu millete söylenen yalanların, borçlandırılarak tüketilen sanal refahın, yolsuzlukların, kravatlı soygunla kamu kaynaklarının yağmalanmasını sonucudur. Bu cehaletin sonunda da ‘Çin Model' i diye uydurulan bir algı operasyonu ile 84 milyon üzerine oynanan kumarın bize dayattığı acı tablodur. Yoksulluğu yani fakirliği yani elinde ne var ne yoksa satmaya başlayan bir zihniyetin bitişini ibretle korkuyla dehşet içinde izliyoruz.
 

İktidar bir takım problemleri yaşıyor. Ve tedavi etmek için yeni girişimlerde bulunuyor. Önce Çin dedi. Bu tutmadı. Sonra Güney Kore daha sonra Türk tipine döndü. İktidarda bilmiyor. “Bildiğim var” intiba yaratmaya çalışıyor. Aslında bence biz doğrudan Arjantin modeline girdik. Yani iflasın köşesine geldik, dayandık. Allah yardımcımız olsun. Buradan nasıl çıkacağız hakikaten hiç bir öngörü yok.
 

Esnaf, ekonomik gelişmelerde bir saat sonrasını bile tahmin edemediği için vadeli alışverişler durdu, talep düştü, üretim sınırlandı. Esnaf sattığı ürünü aynı fiyatla yerine koyamaz hale geldi. Vadeli satışın durması talebi önemli ölçüde daraltacak. Belirsizlik piyasaları olumsuz etkilemeye devam ediyor.
 

Dünyanın 1 milyoncusu mu olduk?
Merkez Bankası'nın yaptığı müdahaleler; 1 Aralık 2021 650 milyon $,3 Aralık 2021 400 milyon $,10 Aralık 2021 500 milyon$,13 Aralık 2021 2.5 milyon $ ve toplamda 4 milyar $ oldu.Ama hepsi de havaya gitti. Acıa ama gerçek bu. Dolar 1 Aralık 2021 de 13.30 TL 16 Aralık'ta...Dolar 15.50TL oldu. Doların kısaca dünüm ve bugüne bakacak olursak "2018 Ocak 1 Dolar 3,76TL 2021 13 Aralık 1 Dolar 14,01TL oldu .Ancak bu durumu dış güçler iç güçler vs gibi laf kalabalığıyla geçiştirenler. Gezi direnişinde 1 dolar 1.82 TL'den 1,90 TL'ye çıkınca etmedikleri hakaret, atmadıkları iftira bırakmamıştı. O zaman Verdiniz yetkiyi O kardeşinize geldiniz bu hale a Dostlar. Şimdi nasıl çıkacağız bu işin içinden öncelikle buna yetki verenler yanı vermelidir.
Şimdi; Soralım: Hain kim? Dış güçlere çalışan kim? Devalüasyonu bize Çin modeli diye yutturdular iyi mi! İnandıramazsınız...
 

Siyasi iktidar ve yandaşları ; "Ekmeğe zam gelince, ‘Obezite ile mücadele ediyoruz ’.Akaryakıta zam gelince,‘ Yürümenin bin bir faydası ’Kahveye zam gelince, ’40 Yıllık Hatır Yalanmış, işte kahvenin kalbe zararları’ manşetleri atan propaganda bültenlerinize kimseyi inandıramazsınız. "Benim dolarım yok, bana ne. Ben 50 liralık benzin alıyorum. Bunlar Amariga'nın oyunları..faiz lobisi, balkonu, terası. Gerçek Asgari ücret 1999'da: 12 çeyrek altın.2021'de: 2 çeyrek altın,
"Şu kardeşinize verin yetkiyi siz ondan sonra görün" Demişti.. Biz de vermeyin yetkiyi Tek Adam rejimi bu ülkeyi uçuruma götürür diye yırtınmıştık . verdik ve şimdi gördük..
Marketlerde insanlar koşarak alışveriş yapıyor. Reyondan aldığınız ürün kasaya gidene kadar fiyatı değişiyor. Böyle bir enflasyonla yaşıyoruz. Fakirleşmeyi aştık artık ölüyoruz.
 

Tek akıllı biz miyiz!
Ekonomist Özgür Demirtaş'ın faiz yorumu sosyal medyada gündem oldu: Demirtaş "Bütün dünya akılsız sadece biz mi akıllıyız?" diye sordu. Asgari ücret 4 bin liraya çıkarsa ilk önce vatandaşların sevineceğini ancak daha sonra alım gücünün düşeceğini söyleyen Prof. Dr. Özgür Demirtaş'ın sözleri bir programda ele alındı.Programa katılan Demirtaş "İnsanlar derler ki size, madem faiz enflasyonun sebebi, indirin kardeşim sıfıra o zaman. Hadi hodri meydan bakalım enflasyona ne oluyor. Yapmayın ya. Bu kadar akıldan bilimden uzaklaşırsanız eğer, asgari ücretin de alım gücünü düşürürsünüz efendim. Asgari ücretin artışı geçici olarak insanları rahatlatacaktır. Türkiye'deki gıda ürünlerinden tekstil ürünlerine, otomobil ürünlerinden elektronik eşyalara demirden çeliğine kadar dolarla. Hammadde dolarla. Siz iş gücünüzü ucuzlaştırarak Çin gibi olamazsınız?" dedi.
Ekonomist Prof. Dr. Özgür Demirtaş, yaptığı açıklamayla asgari ücretin 4 bin lira üzerine çıkması halinde olacakları sıralayarak bunun ilk başta vatandaşları sevindireceğini ancak daha sonra alım güçlerinin düşeceğini söylemişti. Demirtaş, gelen eleştirilen ardından ise "Enflasyon belasının olduğu yerde isterseniz Asgari Ücreti 100.000 TL yapın işe yaramaz, yine 4 yıl öncenin 2000TL maaşından az olur. Önemli olan Nominal Asgari gelir değil, önemli olan NET alım gücünüz" demişti.
 

Dolar 20 lira olur mu?
Merkez Bankası piyasalara müdahale etmeyeceğim derken son günlerde 4 kere müdahale etmek zorunda kaldı. Ama her müdahale doları biraz daha yükseltti. En son 15 lirayaı geçen dolar yarın ne olur kimse bilmiyor. Bu gidişle doların çok yüksek seviyelere çıkma ihtimali doğdu. Tabiri caizse elimizde kalan birkaç bardak suyu yani Merkez Bankası’nın rezervlerini bir takım müdahalelerle heba etmeye iktidar teşebbüs etmemeli. Sokağa atılmış olur sadece. Sadece bir kısım tefeciler dolar milyarderleri bundan yararlanıyor. Yüzde 15 ile Merkez Bankası’ndan kredi alanlar götürüp o krediyle aldıkları parayı ticari bankalara yüzde 22 ile verebiliyorlar. Yüzde 7’lik bir fark Merkez Bankası faizinin yarısından daha fazla bir gelir elde ediyorlar. Kim? Kimse bilmiyor ki.

Daha doğrusu biz bilmiyoruz. Bir avuç rantiye çevresi bunu kazanıyor. Sizin faizi yüzde 15’e indirmenizin hiç ama hiçbir etkisi olmuyor. Ya bir bardak suyu itfaiye hortumuyla doldurmaya çalışıyor ya da devasa bir yangını bir bardak suyla söndürme gayretine giriyor.
 

Kredi kartı borçluları borcunu ödeyemiyor

Bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ekimde 297 bin 772 ile rekor kırdı. Ocak-ekim döneminde yasal takibe düşen kişi sayısı 1 milyon 212 bini aştı. Borcundan dolayı takipte kişi sayısı da 3 milyon 851 binle tarihi zirveyi gördü.
 

Paramız pul oldu
Türk Lirası’nda tarihi değer kaybı devam ediyor. Lira, sadece dolar karşısında değil, İngiliz sterlininden Çin yuanına, Pakistan rupisinden Danimarka kronuna kadar dünyanın hemen hemen tüm para birimleri karşısında sert değer kayıpları yaşıyor. Son bir yılda TL, en fazla değer kaybını Çin yuanı karşısında yaşadı. Dolar/TL bir yılda yüzde 86,3 oranında artarken, Yuan/TL kurundaki

artış yüzde 92,2 oldu.
 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İngiltere’de raflar boş, bizde hiçbir zaman böyle bir şey olmadı” sözlerinin üzerinden çok geçmeden marketlerde kotalı satışlar ve boş raflar baş göstermeye başladı. Market raflarındaki etiketler günden güne değişirken raflara ürün koymakta zorlanan marketler ise çareyi kotalı satışlarda buluyor. Marketlerde; yağ, şeker, un, salça, süt gibi ürünlerde daha önce uygulanan 10 adet satış kotası, geçen günlerde 5’e düşürülmüştü, Şimdi ise 2’ye indi. Geçen ay 9.75 TL’ye satılan 100 gramlık Türk kahvesi de zamlanarak 13.90 TL oldu ve yeni zam endişesiyle kota uygulanan ürünler listesine eklendi. Birçok markette Türk kahvesi almak isteyen yurttaşa en fazla iki adet satılabiliyor. Yurttaş sokakta kuyruklarda bekleyip pazarda tezgâh tezgâh ucuz ürün ararken marketten de kotayla alışverişe mahkûm edildi. Geldiğimiz nokta budur. Açlık yokluk ve sefalet.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi