Vatandaş aş, siyasetçi koltuk peşinde!

Öyle günlerden geçiyor, öyle şeyler yaşıyoruz ki; tam bundan beteri olmaz derken gerçekten daha da beteriyle karşılaşıyoruz. Rabbim bizi herhalde bunlarla sınıyor. Nasıl sınanıyoruz bir bakalım Dostlar! Bir kere açıkça söylemeleiyim ki 60 milyonun açlıkla boğuştuğu bir Türkiye ile karşı karşıyayız.kim ne derse desin bu hale bizi getiren de AKP iktidarı ve 20 yıllık yanlış politikalarıdır. Bakın sadece ekonomide değil ülkemiz hayatın her alanında dibe vurdu. Ahlak dediler, Aile dediler, geldiğimiz noktada aile kavramı yok oldu. Ne kadar kutsal değerimiz varsa ya itibarsızlaştırıldı. Yada kendilerine göre yenidern düzenlendi.Ahlaksızlıklar ve aldatmalar "İmam Nikahı" ile örtüldü. Rüşvetin adı yardım oldu. İhalelerin keyfi yapılması, yandaş gettolar yaratılması, son model jeeplerle, mercedesler ile çakarlı,sirenli araçlarla gezmek tozmak olağan hale geldi.
 

Benim vergimle hava atıyorlar
Şimdi aklıma geldi. Hani benzin mazot 25 liraya dayandı ya. Muhalefet dahil hiç kimseden "Yahu arkadaş bu pervasızlık, densizlik, yollarda resmi araçlardan geçilmiyor. Keyfi kullanılıyor" diyeni duydunuz mu ? Bunun son örneğini Çanakkale'de açılışta gözlermizle gördük. Köprünün üzerinde ucu görünmeyen resmi araç kuyruğu vardı. Benim paramla hava atıyorlar.Ben kendi adıma "Haram zıkkım olsun" diyorum. Millet karda ekmek kuyruklarında sürünsün; eve gramla et alamasın, kimileri veletleri, eşleri aileleriyle benim vergimle alınan resmi araçlarla benzini de benden; gezsin yok öyle yağma DOSTLAR! Bu çark kırmadan bu işler hiçbiri düzelmez. Gerisi hikaye.
 

Gelelim ÜÇ'Y hikayemize
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllar önce, AK Parti'yi kurduğu zamanlarda sözünü verdiği yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile kararlı mücadele 2 yılda helva gibi oldu dağıldı. Bakın dramatize edelim. Hamdolsun bugün geldiğimiz noktada bu bu "ÜÇY"den eser kalmadı. Nasıl mı . İşte böyle "Eski,Y-olsuzluk= Çok şükür yollar 5 şerit iyi mi. Gelelim Y-oksulluk= Artık onların doları varsa bizim Allahımız var. Ha geldik üçüncü Y'ye Y-asaklar= Hele burada durun yaasakları konuşmak bile yasak. Hamdolsun, dinimiz, Amin.
 

Yasama, Yargı, Yürütme ayrı bir alem
Şimdi gelelim Yasama işine o da yasama da "Tek kişi" ile sınırlandırıldı. İyi de oldu. Artık öyle dönemden geçiyoruz ki TBMM'de tek tek yetmedi torbayla yasa çıkardılar. Yürütme AKP'nin in en iyi yaptığı madde. İhaleler, kayırmacılıklar, yandaş yaratmalar. Bu arada bu yozlaşmadan elbette bağımsz yargı danasibine düşeni aldıç. Terazinin dengesi şaştı. devlete olan güveni bitirdi.Başa dönersek gerçekten bu ülke insanı bu hale düşmeyi haak etmedi. Herhalde ekseri çoğunluk bu işlerin bu hale geleceğinide pek aklına getirmedi. Balık hafızası olan çoğunluk bile "Ne oluyoruz" demeye başladı ama gene hala zamları CEHAPE yapıyor demeden, yanıtı oyumuz "Reise" diyerek vermeye devamö ediyor. Bunu bir şekilde eğitimle bilgiyel çözmeden de bu ülke geri gidr bir adım ilerlemez. haberiniz olsun.
 

Köprü geçişi 200 liracık
Cumhurbaşkanı Erdoğan , "Burada otomobil geçişleri ile alakalı fiyatı 200 lira olarak belirledik. Fiyat 200 lira. Pahalı mı?' diye sordu. Vatandaşdan 'evet' yanıtı gelince Erdoğan "Buradan feribotların geçiş fiyatlarını biliyorsunuz. 1 hafta ücretsiz. İyi mi? Bir hafta ücretsiz ondan sonra 200 liracık" dedi.
Neden 200 lira?
Erdoğan fiyatın araç geçiş garantisi sebebiyle böyle olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Çünkü buradan biliyorsunuz yap işlet devret ve yüklenici firma buradan aldığı parayla eğer buradaki aylık yıllık bedel onun aleyhineyse farkı kim ödeyecek? Onu bizler devletin kasasından biz ödeyeceğiz."
 

Paramız pul oldu
Şimdi gördünüz mü havucun büyüğü heybede derler. 45 bin araç geçiş garantisi bu yıllık geçiş ücreti Avro ile 15 Avro; şimdilik geçiş 200 lira. Hep birlikte köprü parası bizden, hava atması onlardan.Artık bazı şeyleri anlayın. Cumhurbaşkanımız biel 200'liraya "Geçiş 200 liracık" dedi. Liracık ! cdili sürçmedi doğru söyledi. Neden; bakın 200 TL banknot: 2009'da ➡️ 135 USD ediyordu.Bu 2021'de ➡️ 13.4 USD oldu. 2009'da bu parayla 74 litre benzin alınıren bugün 9 litre. Motorin 82 litre iken bugün ancak litre.Yani Dostlar; Reisin dediği gibi 200 liramız "200 liracık" oldu. Acı gerçek budur. 200 liranın alım gücü tam 122 dolar düştü Paramız pul olmuş. Türk Lirası tarihinin en değersiz dönemlerinden birini yaşıyor. Türkiye ekonomisinin gerçeği budur..
 

Türkiye çadır devleti değildir
Şimdi gelelim Bakan Nebati'ye şahsı yurt dışında para toplamaya çıktığı turlarda bnoyundan büyük laflar etmeye gözlerinin ışlıtsına güvenip deavm ediyor.Lafa sondan başlayayım Türkiye Cumhuriyeti "Çadır Devleti" değildir. Yasaları, kurumları, gelenekleri olan bir ülkedir ve Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bunu unutanlara hatırlatmak görevimizdir.
Bakan Nebati ned demişti anımsayalım önce; Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "En sevmediğim konu da şu yatırımcılara zorluk çıkaran mevzuat ya da bürokrasidir. Hep beraber kavga edelim, bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz" dedi. Cannes'da düzenlenen GYODER Uluslararası Yatırımcı Toplantısı'ndaki konuşmasında Nebati, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin, yatırımcıları "tek durak ofis" yaklaşımıyla ağırlamaya hazır olduğunu belirterek, "Bir problem yaşadığınızda bize hemen ulaşırsınız" ifadelerini kullandı. Bakan Nebati'den yabancı yatırımcılara: Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz. mesajı tepki çekti. Devletin ne olduğunu kavrayamamış emir demiri keser hukuk hikaye diyor. Devlet Anayasa ve yasalara göre yönetilir. Bakan atayan ve atanan bu yetkiyi Anayasa ve yasalara göre kullanır. Başınıza göre tarak veririz diyen ! Bakan . Nereye baktığını da söylemiş Cumhurbaşkanına.. Nokta.
 

Suçu dışarda aramayın
Bakan Nebati; Doğrusu bizde sistem yok, hukuk yok. Kişiye göre, duruma göre şekil alırız rahat olun diyor! Yatırımcıya böyle mi güven vereceksiniz? Yatırımcı, senin “gözlerindeki ışıltı” için gelmez Nebati! Tek adam zihniyetinin ülkeyi getirdiği noktaya bakın! Yazık! Bakan Nebati, yabancı yatırımcıya güven mesajı vereyim derken ülkedeki bürokrasiyi atlayıp bir gecede mevzuatı da değiştirebileceklerini söylüyor. Biz böyle mesajları kendi kendimize verirken "Dış Güçlerin" üzerimizde oyun oynamasına gerek var mı? Bakın ; AKP ‘nin ekonomi açılımı: Dolar yükseldikçe motorin artıyor! Dolar düştükçe motorin yine artıyor! o zaman Haydi hep birlikte halaya…
 

Saçmaladı demeyelim ama...
Nebati açıklamasında "Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz"deme cüretini de gösterbilmiştir. Bakan Nebati'nin açıklamasına “Şecaat arz ederken, sirkatin söylemek” denir.Sözlerin sahibi bu ülkede kurumların ve hukukun tek bir kişinin iki dudağına baktığını, hukuki güvencenin olmadığını bundan daha açık ifade edemezdi. Türkiye elbette bu günleri de aşacak.Unutmayın; önünüzde de bu ülkenin ve devletin sahibi millet var. Bu ülke ve bu devlet sömürge değil.
 

Çok iyi bir örnek
"Ülke nasıl kötü temsil edilir." adlı çalışma da daha iyi bir örneği yoktur herhalde.Bu açıklama ule yatırımcı çekeceğine inanıyor. Sizin 5 li çeteye benzemez bunlar! Hak hukuk ve adalet ararlar.Yani diyor ki;"Kanun yok nizam yok,bir şekilde kafamıza göre işi çözeriz Ne teminat ama! Bunu duyan mevcut yatırımcı bile kaçar ülkeden! Nebati bakan senin tarih bilgin eksik galiba burası binlerce yıllık devlet geleneği olan bir ülke, siz kendinizi kurtaracaksiniz diye devlet geleneği değişmez.Yalnız bu çağrıya yatırımcı değil dolandırıcı gelir Bürokrasiyi hiçe sayan bu tip mesajlar ülkeye getirilmeye çalışılan ‘yabancı yatırımcı’ tarafından Nebati’nin düşündüğü gibi pozitif olarak değil,tam aksine negatif ve sistemsiz bir ülkeye yatırımcı çağrısı olarak algılanır!!
Koskoca Türkiye Cumhuriyeri Devletini Şahış Şirketi'ne çevirdiklerini ayan beyan söylüyorlar da Nebati'de göze girme konuşmaları yapıyor..İş bitirici olacağım derken memleketi bitirdiniz. Açıklamaya bakın. Elin yabancısına bizlerin parasını yasayı da değiştirerek yedirecekler. Siz yeterki gelin seçimi kazanamazsak da gerisini gelen düşünsün.Bunu duyan burasının muz cumhuriyeti olduğunu anlar zaten gelmez.bu ne deneyimsizlik,acemilik, liyakatın ne olduğunu gösterdin bize Nebati, kaş yapayım derken göz çıkarıyor.
 

Ambulans muhabbeti de ayrı güzeldi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Biz geldiğimiz paletli ambulansı bırakın, normal ambulans yoktu. Şimdi en sıkıntılı yerlere paletli ambulansla ulaşıyoruz. Aynı zamanda hava ambulanslarımızı devreye aldık. Çünkü biz milletimizi seviyoruz." sözlerini kullanması şaşkınlık yarattı.Aybnı zamanda bir ambulans polemiği de yaşandı. Buna tepki gösterenler ki bendde varım diyorum ki; Ülkemizde modern anlamda ilk ambulans hizmeti 1985 yılında Ankara Numune Hastanesinde kurulan “Hızır Acil Servis” ile başlanmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında bile ambulans kullanımı vardı.VE HATTA. Cumhuriyet'in ilanından sonra 16 Şubat 1925'te Türk Tayyare Cemiyeti adıyla faaliyete geçen Türk Hava Kurumu (THK) tarafından üretilen ve Danimarka tarafından satın alınan; THK-5A Ambulans Uçağı. THK-5A Paris Havacılık Fuarı'nda sergilenmiş, büyük ilgi görmüştü. Şimdi Erdoğan: "Biz geldiğimizde bırakın paletli ambulansı normal " Ambulans " var mıydı arkadaşlar?"diyor ya Dostlar; Gülsen başka, kızsan başka.İnsan artık ne diyeceğini bilmiyor. Erdoğan'ın da doktorluğunu yapan Op Dr Turhan Çömez "1989’da Erzurum il sağlık müdür yardımcısıydım.Ambulansla en ücra köylere giderdik. Sonra Bandırma Devlet Hastanesi Acil servisine tayin oldum.Araç telefonu olan yepyeni ambulanslarımız vardı.????Yani vardı, ambulanslarımız vardı bizim." dişyerek gerçeği gözler önüne serdi.
 

AKP'liler ile ayrı dünyada yaşıyoruz
Bu söylemlerin hepsini topladığınızda 20 yıl önce otobüs, ambulans, beyaz eşya, su ve elektriğin olmadığı ortaya çıkıyor. Yaşantımız mağarada geçiyordu, zor günlerdi. Cumhuriyet'in ilanından sonra 16 Şubat 1925'te Türk Tayyare Cemiyeti adıyla faaliyete geçen Türk Hava Kurumu (THK) tarafından üretilen ve Danimarka tarafından satın alınan; THK-5A Ambulans Uçağı. Biraz da gırgır yapalım burada tam yeri Dostlar. Onlara göre ambulans yoktu tabi. Rahmetli dedemi hastaneye mancınıkla fırlattık, camı tutturamayınca duvara yapıştı orda da kaldı. Bakın gerçekten bu işlerde bıktık artık “Bizden önce, ambulans yoktu, Buzdolabı yoktu, o yoktu, bu yoktu” söylemlerinden Sizden önce emekli ikramiyesiyle ev, araba alan adam, şimdi o parayla çocuğunun KYK Borcunu ödeyemiyor. Siz asıl buna bakın !
 

Pide yoksa somun yiyin
AKP'li Dostlar; sağolsunlar medyayı habersi yorumsu bırakmıyorlar. AKP'li Elitaş: 'Pide hemen bayatlar, ekmek bayatlamaz' dedi. TBMM'de AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, pide fiyatlarına gelen eleştirilere, "Pide hemen bayatlayan bir üründür biliyorsunuz, somun ekmek hemen bayatlamaz" yorumunu yaptı.Kıyamet koptu.Tabii Tok açın halinden anlamaz. Bunlar yakında, "millet oruç açmak için pide alamıyorsa, pasta yesin" de der.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, ramazan pidesi fiyatını eleştirdi. Mustafa Elitaş’a Ramazan pidesinin kaç lira olduğunu soran Altay, “Bilmiyor. Bilmeyebilir, ben de bugün öğrendim ama üzüldüm. 6 lira. Daha şimdi, o da artmazsa. Üstünde yumurta yok, susam yok, Sayın Elitaş” diye konuştu. Elitaş'ın " Somun yesinler" yanıtı ortalığı karıştırdı.
 

Piyasada 15 gündür un yok
Geçtiğimiz yıl 4 liraya satılan 365 gram sade pide bu yıl hem küçüldü hem zamlandı. 330 gram sade pide 6 liraya satılacak. Susamlı, yumurtalı 415 gram olanın fiyatı ise 9 TL olarak belirlendi. İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı Çetin uyardı: "15 gündür sahada destekli un bulunmuyor. Devam ederse fırıncı bu fiyatta zarar eder." Ramazan ayı 2 Nisan'da başlıyor. Çok az süre kala merakla beklenen pide fiyatları da belirlenmeye başladı. İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı Erdoğan Çetin, 330 gram sade pidenin 6 TL'ye satılacağını açıkladı. 330 gram susamlı yumurtalı 7.5 TL, 415 gram pide 7.5 TL ve 415 gram susamlı yumurtalı 9 TL'ye satılacak. Geçtiğimiz yıl İstanbul'da 365 gram sade pide fiyatı 4 TL olarak belirlenmişti. Yani vatandaş pideyi geçtiğimiz yıla göre yaklaşık yüzde 66 zamlı alabilecek. Özellikle son aylarda yaşadıkları zorlukları hatırlatan İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı Çevik, “Her geçen gün maliyetler yükseliyor. Dolayısıyla aldığımız fiyat da parça parça bitmiş oluyor” dedi. Çevik, belirledikleri pide fiyatına ilişkin şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu: Devlet destekli un 220 TL, piyasa fiyatı 450 TL. Yüzde 100 zamlı. İki katı yani. Eğer TMO desteklemeye devam ederse pidede belirlenen bu fiyatlar kurtarır. Devam etmezse kurtarmaz. Devletimiz fırıncıya destekli un verdiği sürece bu fiyat kurtarır ama devletimiz fırıncıya destekli un vermezse, uygun fiyatlı un vermezse fırıncı burdan para kazanamaz. Bize söylenen unda verilen bu desteğin Mayıs ayına yani mahsule kadar kesilmeyeceği yönünde… Yani Ramazan ayında devam edeceği söyleniyor. Ama şu anda fırıncı un bulamıyor. Bir sorun var. Fırıncı una ulaşmakta zorlanıyor. Meslektaşlarımız sürekli bizi arıyorlar. Devlet destekli un alamıyoruz, değirmenler bize un vermiyorlar diye söylüyorlar son 15 gündür.

Yumurtalısı 6 lira oldu
Yumurtalısının 8 lira lira oalacağı Pide tartışmasında CHP'li Altay " Bu millet nasıl oruç tutup iftar yapacak ya? Ya Allah aşkına, şu milletin hâline biraz bakın. 5 kişilik bir aile, 6 kişilik bir aile, 24 saat içinde eve en az 8 tane pide alacak.Evet. Nasıl olacak? Her vakit yüce dinimizin kutsal değerlerini siyasi toplantılarınızda özellikle Sayın Erdoğan gündeme getiriyor. Nasıl olacak Sayın Erdoğan? Bakın, Meclis’ten sesleniyorum: Ramazan geliyor; yumurta yok, susam yok, sade pide 6 lira. Allah'tan korkun diyorum ya, başka da bir şey demiyorum ya" dedi.
 

AKP'den önce buzdolabı da yoktu
Seçme saçmalamalara devam edelim ; AKP'li Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak, ekonomik kriz hakkında konuşurken, "Milattan önceye değil 15-16 yıl öncesine gittiğinizde buzdolabı bile alamıyordunuz, neden zorunuza gidiyor?” dedi.Vallahi de billahi de böyle dedi. Devam edelim seçme saçmalamalarda neler var diyo ki; " Başta pandemi olmak üzere sonrasında gelen global bir savaşa dönüşebilecek nedenlerden dolayı tüm dünyada bir ekonomik kriz söz konusu. Bugün baktığınızda Avrupa hani o çok gelişmiş dünyanın önde gelen ülkede adalet dağıtan Avrupa’ya baktığınızda doğalgaz fiyatları, enerji fiyatları kat kat artmış durumda. Yine ben sizi 2001’lere götüreyim. Dünyada hiçbir kriz yokken, Koronavirüs yokken, batık bir Türkiye vardı. Devlet memurlarının maaşlarını ödeyemeyecek duruma gelmişti, bankalar batmıştı, milattan önceye değil 15-16 yıl öncesine gittiğinizde buzdolabı bile alamıyordunuz, neden zorunuza gidiyor?"
Şimdi sıra bizde bu kardeşe soralım; 20 yıl öncesine değil, Atatürk zamanına gidelim. Çamaşır makinesi, buzdolabı, ambulans da neymiş?! Atatürk 1923'ten sonra uçak fabrikası dahil 15 yılda 46 fabrika kurdu. Şimdi hiçbiri yok. Nasıl yok edildi? Konuşacaksanız, Siz asıl bunu konuşun. Ha Bakınız Rahmegtli dedem Frigidaire Buzdolabı almıştı. 1900 doğumlu, bu buzdolabından vardı evde ve 1940’da çıkan modelinden. İyi mi. Bunlar yakında, siz yoktunuz, sizi ben yarattım, diyecek diye kaygılanıyorum.
 

Marketler el yakıyor
Ekonomik krizin etkisi her geçen gün halkı daha da etkiliyor. Marketlerdeki fiyat etiketleri gün içinde 3-4 kez değişirken, üç kuruşun hesabını yapmak zorunda kalan vatandaşın poşeti her gün daha da az doluyor. Ramazan ayına sayılı günler kala bir zincir marketin geçen yılki fiyatlarıyla bu yılki fiyatlarını karşılaştırılduığında ortayua şu tablo çıkıyor. DOSTLAR !
"Rekor yüzde 224 zamla ayçiçek yağında. 2021’de 54 TL’ye alınan 4 litrelik yağın fiyatı 175 liraya çıktı. Geçen yıl kilosu 6 lira olan bulgur 16 TL’ye, 9 liraya satılan yeşil mercimek 22 TL’ye satılıyor. Tavuk ürünlerinin fiyatlarında yüzde 100-145 arasında artış yaşandı. Ramazanla özdeşleşmiş güllaca yüzde 50, hurmaya da yüzde 86 zam geldi.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi