80’li yılların günümüzden farkı

80’li yıllarda yaşayanları hep şanslı bulmuşumdur. Sadeliğin, doğallığın, zarifliğin, centilmenliğin ve içtenliğin olduğu yıllar olduğunu düşündüm hep. Tabi o yıllardan bu yana çok fazla gelişme yaşandığı için, belki de bir yirmi yıl sonra şu anki dönemler de sade kalacak o yılların yanında. Sonuçta git gide gelişiyor ve dönüşüyor pek çok şey.

Ben 90’lı yılların sadece 6 yılına denk geldim tabi çocuktum ama yine de farkı idrak edebiliyorum. Mesela misafirliğe gittiğimiz evlerde görmüştüm; üstü açık, yıkanırken içinde kıyafetlerin göründüğü bir çamaşır makinesi vardı. Sanırım 80’li yıllardan kalmıştı o çamaşır makinesi. Çok iyi hatırladığım çevirmeli ev telefonları vardı. Bir numarayı çevirebilmek için biraz uğraştırıyordu tabi. Numaraların kayıtlı olduğu bir not defteri vardı evlerde. O not defterinde yazardı bütün numaralar. Mesela ben çocukken fotoğraf makinesinden çekildiğimiz fotoğrafları çıkarttırırdık ve fotoğraf albümleri oluştururduk. Tabi şimdi ki gibi sanal fotoğraf albümleri değil, bildiğiniz elinizde tuttuğunuz defter gibi çevirmeli fotoğraf albümleri. Şu an aklıma gelen bir başka şey de CD ve kasetler. Mp3 çalarlar, kasetçalarlar ve teyipler. Müzik dinlemek için kaseti veya CD’yi kutusundan çıkartıp teyiplere takmak gerekiyordu. Eğer CD çizilirse geçmiş olsun, şarkı artık takılıyordu. Şu an istediğimiz her an uğraşmadan istediğimiz her müziğe ve şarkıya ulaşabiliyoruz tabi. Şarkıların bile çok kıymetli olduğunu hatırlıyorum. Sanırım insan nasıl ki emek verdiği şeye bağlanıyorsa, müziğe de emek verildiği için ve zor ulaşıldığı için böylesine kıymetliydi. Mektuplar vardı, ben de çocukken çok mektup yazıp göndermiştim. Yazdığınız mektup 1 hafta sonra ulaşıyordu karşı tarafa. Zaten ev telefonu dışında başka da iletişim olmayınca mecbur mektup tercih ediliyordu. Çok ilginç ama, 1 haftaya giden mesajınız şimdiyse saniyede karşı tarafa ulaşıyor. Mesela bunun dışında doğum günlerinde tüm hediyelere hevesle bakılırdı, şimdi ise sosyal medya bildirimlerine bakılıyor…

80’li yılların sonu ve 90’lı yılların başına ait İstanbul fotoğraflarını incelediğimde arada ciddi bir fark olduğunu görüyorum. Kıyafetlerden bile bir karenin eski veya yeni olduğunu anlayabiliyorsunuz. 80’li yılların giyim tarzı, günümüzdekinden bambaşka. Hem sade, hem şık bir giyim tarzı barındıran 80’lerin vazgeçilmezi elbiselerde, gömleklerde, bluzlarda hemen hemen giyilen her şeyde büyük vatkalardı. Vatkaları bolca görmek mümkündü. Bol kazaklar, yüksek belli pantolonlar, renkli taytlar ve renkli saç bantları 80’li yılların tarzıydı. Dikkat ettiğim diğer şey ise şapka kullanımı… Erkekler ve kadınlarda sık sık değişik şapkalara rastlamanız mümkündü. Fotoğrafları incelediğimde hep klasik arabaları görüyorum. Her yerde birbirinin hemen hemen aynısı klasik arabalar var. Fotoğraflardaki İstanbul sokaklarına baktığımda adeta bambaşka bir İstanbul görüyorum; fazlasıyla sade ve boş alanlar var, şu an ise her yer tıklım tıklım.

Bu arada 80’li yıllarda yaşayan büyüklerimden dinlediğim kadarıyla o yıllardaki insanlar daha kibar ve zariflermiş. Erkekler ise genellikle centilmenmiş. Her erkeği dahil etmiyorum tabii ki ama şu an bir kabalık söz konusu. Şiir ve mektuplar yazan, çiçekler alan, otururken sandalyeyi çeken, kapıyı açan centilmen insanlar yerini; hiç şiir okumamış, zorla çiçek almış veya hiç almamış, sadece kendini düşünen kaba insanlara bırakmış…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuğçe Marik Arşivi