Yıl yeni dünya eski

 Yeni bir yıl. Yeni umutlar. Beklentiler...Bunlar bir yanda bir yanda açlık sefalet yokluk kıtlık hunharca öldürülen onbinler. Emperyalizmin kan emici egemenlik savaşları böylesi bir dünya 2020 Yılına girdi. Görünen o dur ki acısı gözyaşı kanı bol mutluluğu sevgisi dostluğu az bir yıl geçireceğiz. Tüm olumsuzluklara rağmen siz değerli okurlarımızın yeni yılını kutlar herşeye rağmen barış özgürlük mutluluk esenlik ve sevgi dolu bir yıl olması canı gönülden dilerim. 2020 yılına baktığımızda bölgesel gelişmelerin çok daha can yakıcı hale geleceğini söyleyebiliriz.

Son yıllarda Batının, Atlantik cephesinin gerilediği, Asya – Pasifik güçlerinin, Avrasya cephesinin yükseldiği yönünde yaygın bir görüş egemen. Dünya tarihinde belli aralıklarla böyle bir gel – git, bu türden bir tahterevalli hep görüldüğü de ortada..

Tarihte küresel güç dengesi, bir sarkaç gibi batı ve doğu arasında gidip gelmiştir. Ancak bugünden yarına batı dünyası çökmez. Akşamdan sabaha da Avrasya ülkeleri türdeş bir ittifak altında buluşup, küresel düzlemde liderliği üstlenemezler. Küresel ekonomik bunalımı batı henüz atlatamadı. ABD’nin devlet kapasitesi azalıyor. Avrupa Birliği’nde sorunlar var. Britanya AB’den çıktı. Buna karşılık “dünyanın fabrikası” da denen Çin, ABD’den sonra dünyanın 2. büyük ekonomisi. Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip. Satın alma gücü paritesi üzerinden yapılan hesaplarda dünyanın en büyük ekonomisi oldu. Hindistan da yabana atılmamalı. Büyüme hızı, enerji tüketimi yüksek. Çin’in ardından dünyanın en kalabalık ülkesi. Dünyanın en büyük 5 ekonomisi arasında artık Avrupalı tek bir ülke var; Almanya. ABD, gücü aşınsa da ilk sırada. Bunun dışındaki 3 ülke doğulu; yani Japonya, Çin ve Hindistan.

Rusya’nın politik, diplomatik hamleleri de önemli. Silah ve uzay teknolojisi dışında, ileri teknoloji üretiminde çok önde değil. Zengin enerji kaynaklarıyla ve özellikle Putin’li yıllarla birlikte bölgesel ve küresel ölçekte yaptığı hamlelerle dikkat çekiyor. Elindeki enerji kartını başarılı bir diplomatik araç olarak kullanıyor. Suriye özelinde, Ortadoğu genelinde adımları başarılı. Avrasya’da güçlü olmak için Ortadoğu’da etkili olmak, Ortadoğu’da güçlü olmak için Avrasya’da etkili olmak gerektiğini biliyor. Çin, Rusya ve Hindistan, BRICS ülkeler beşlisi içindeler. Keza üçü de Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi. Çin ile Hindistan arasında önemli bazı gerilim alanları olsa da, orta ve uzun vadede Rusya ve Çin arasında Orta Asya’da nüfuz mücadelesi yaşanacağına ilişkin işaretler bulunsa da, bu üç devlet Avrasya’nın büyük ve yükselen güçleri.

Şu da önemli; 2025 yılında Avrasya blokunun toplam üretimi Atlantik blokunu geçecek. Çin’in 2030’da dünyanın en büyük ekonomisi olacağına ilişkin öngörüler var. Avrasya’nın enerji kaynakları, nüfusu, gelişme iştahı da dikkate alındığında, dünyanın güç merkezinin batıdan doğuya, Atlantik’ten Avrasya’ya kaydığını söylemek abartılı olmaz. Avrasya’nın tek bir kamp oluşturup oluşturmayacağı, Atlantik cephesinin Avrasya’nın bu üstünlüğünü centilmence kabul edip etmeyeceği, Avrasya ülkelerinin kümelendikleri örgütlerde liderliği açıkça kimin üstleneceği, önümüzdeki süreçte çok konuşulacak. 

 Başkanlık seçimi ve ABD

2020’de ABD’de başkanlık seçimleri var. Trump’ın azil sürecinde biraz başı ağrısa da, yeniden aday olacak gibi görünüyor. ABD’nin geleceğini nasıl görmemiz gerek bu soruya yanıt bulmak önümüzdeki tehlikeleri daha net görmemizi sağlayacaktır.

ABD küresel bir güçtür. Emperyalist bir güçtür. Ekonomik, politik, diplomatik, askeri yönelimleri de buna uygun olur. ABD başkanının politik aidiyetinden, kişisel tercihlerinden, ten renginden bağımsızdır. ABD’nin küresel ölçekte hedefleri, öncelikleri, tehdit algıları, ihtiyaçları hesaplanır. Bu hesap yapılırken ABD’ni devlet aygıtı, ekonomisine yön veren büyük iş çevreleri, silahlı kuvvetler, güçlü politik odaklar, askeri- endüstriyel yapı, etkili lobiler, enerji şirketleri devrededir. Ortadoğu enerji kaynakları üzerindeki nüfuz, İsrail’in güvenlik ihtiyaçları, Çin ve Rusya başta olmak üzere rakip ülkelerin etkili oldukları ve olmak istedikleri bölgelerdeki durum mutlaka hesaba katılır.

Bu açıdan bakıldığında, ABD Başkanı Trump’ın yaklaşımları, ekonomik önermeleri, iş çevrelerine yaptığı çağrılar, vergi ve istihdam politikaları, Ortadoğu’ya ilişkin yaklaşımı, onun kişisel tercihi olmanın ötesinde, ABD’nin içinde bulunduğu durumu, bu ülkenin mecburiyetlerini yansıtıyor. ABD; aşınan gücünün farkında. Afganistan ve Irak işgallerinin ekonomiye getirdiği büyük yükün ayırdında. Suriye’de inisiyatifi Rusya’ya kaptırdığının bilincinde. ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik her hamlesinden sonra, en kazançlı çıkan bölgesel güç İran oluyor. Irak ve Suriye’de yaşananlar bunun kanıtı. Bu tabloya, AB’nin zayıflamasını, Avrupa’nın lideri olan Almanya’nın Avrasya ülkeleriyle yakınlaşmasını, dahası ABD ile arasının şeker renk olmasını da eklemeli. O yüzden ABD; yeni bir atak yapmak yerine, öncelikle zayıflamasını önlemeye çalışıyor. Askeri düzlemde, bizzat kendisinin öncü olduğu işgal politikalarına son verdi. Bölgesel müttefiklerini, devlet dışı aktörleri (ki bunlar arasında terör örgütleri de var), hibrid savaş yöntemlerini, toplum mühendisliği – psikolojik harp faaliyetlerini daha fazla devreye soktu.    

 Çin ve Dünya

Teknolojik ve ekonomik anlamda hızla büyüyen Çin, küresel güç dengesinde kendine nasıl bir rol biçiyor birde ona,bakalım.

Çin, sessiz ve derinden ilerliyor. Meydan okumuyor. Üst perdeden konuşmuyor. Rakiplerini ve müttefiklerini ürkütebilecek açıklamalar yapmıyor. Tevazu sahibi bir üslubu var. Bu akıllıca. Çünkü zamana oynuyor. Zamanın kendi lehine işlediğini biliyor. ABD ile siyasi rekabetine karşılık, adeta iç içe geçmiş bir ekonomik yapısı var Çin’in. Afrika’dan Latin Amerika’ya dek geniş bir coğrafyada yumuşak güç unsurlarını, kamu diplomasisi faaliyetlerini daha fazla devreye sokuyor. Yatırım ve yardım kapasitesi büyük. Bu da onun manevra sahasını genişletiyor. Ekonomik gücü, doğal ve kaçınılmaz olarak siyasi ve askeri gücünü besliyor. Önümüzdeki süreçte Çin, küresel sorunların çözümünde daha çok öne çıkacaktır. Ama bunu bağıra çağıra, davul zurnayla ilan ederek yapmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi