Zamlardan bunaldık el, insaf, vicdan, ahlak

Ramazan bu hafta sonu başlıyor. Ramazan yüzde 99'u müslüman olan ülkemizde önemli bir gelenek ve yere sahip. Din adına kandıranlar, hurafelerle yalan atanlar içinde önemlidir Ramazan Ayı ! Şöyle diyelim; asgari ücretle sürünen milyonlara şükretmeyi, sabrı, pide değil somunla karın doyurmayı, tabak küçültmeyi, et yerine sebze yemeyi önermek için birileri ayda enaz 600 bin lirayı cebine atıyor. Millette bunlara inanıyor. Sonra da kalkıp diyorlar ki "Ne olacak memleketin hali". Ne olacak olmuş olacağı kadar 20 yıldır. Kaz gibi yolunuyorsun, soğan gibi soyuluyorsun, kabak gibi oyuluyorsun ama vatan, millet, bayrak edebiyatı yapıp padişahım çok yaşa diyorsun..!
 

Çeyrek altın fiyatına hıyar alıyoruz
Bakın arkadaşlar burası çok önemli; adamın birinin dediği gibi "Berat Albayrak" anımsayın! AK Parti göreve geldiğinde 30 lirayla bir çeyrek altın alınabiliyordu. Bugün 30 lirayla ancak iyisinden bir kilo salatalık alınabiliyor. Bu yüksek enflasyon ortamında asgari ücreti 4 bin değil, isterseniz 40 bin lira yapın. Üç gün sonra açlık sınırının altına düşecekse hiçbir kıymeti yok. Nasıl çıkarız burdan ona bakmak gerek şimdi. 83 milyon hep beraber, bir milyon için çalışıyoruz ama doyuramıyoruz. Milletin yükü ağır mutfak çöktü. Mizahın olmadığı yerde yaşamak zor, ama her şeyin mizah olduğu bir yerde de yaşamak olanaksız. Vitaminsiz kalırız ama itibarsız kalamayız tabi
 

Et tüketiminde en sondayız
Millet eti, balığı unuttu. Üç yanımız deniz, dört yanımız ova. Ama Avrupa ülkeleri arasında, en az et tüketen dört ülkeden biri Türkiye. Deniz mahsulü tüketiminde ise son sıradayız. Eurostat verilerine göre, yani Avrupa İstatistik Kuruluşunun verilerine göre Türkiye’de insanların neredeyse yüzde 40’ı iki günde bir, bir kap et yemeğini masasına koyamıyor. Bu insan sayısı Avrupa’daki en yüksek oran. Pek çok aile yokluktan, okula gönderdikleri çocuklarının çantasına beslenme koyamıyor. 2021 yılında, 155 bin 938 çocuğumuz yokluk nedeniyle okullarını terk etmek durumunda kaldı. Bu çocuklarımız, eğitimlerinin kesilmesi nedeniyle, ailelerinin kendilerine miras bıraktığı yoksulluğu kendi evlatlarına aktarma durumunda kalabilir eğer biran önce tedbir alınmazsa. Ne bunları, ne de ülkedeki kuyrukları, pandemiyle ya da Ukrayna’da çıkan savaşla açıklamak mümkün değil.
 

AKP tipi başkanlık
Önce bu işin nedenine vurgu yapayım. Kötü giden ekonomide maaşlara zam yapmak yerine kuyruk olmasın diye ete zam yapan sisteme “AKP Başkanlık Sistemi” denir. Hayat pahalılığı için marketlerin suçlanıp düzenli zabıta kontrolüne tabi olduğu ülkede, Et ve Süt Kurumu Başkanı "vatandaş kuyruk oluşturmasın diye ete %48 zam yaptık" diyor..Bu ülkenin artık Zaytung gibi bir oluşuma hiç ihtiyacı kalmadı. DOSTLAR! Eskiden gençler bilmezdi CHP zamanında gaz kuyrukları vardı denirdi. Şimdi ise yağ kuyruğu, ekmek kuyruğu, şeker kuyruğu var. Ama artık gençler biliyor. Bunu hep söyleyeceğim aklınıza kazınana kadar. Dün bugünden UCUZ, yarın bugünden PAHALI. Geçende Bakan çıktı ortaya demiş ki; ‘Her şey stabil olsa, emtia fiyatları bu kadar yükselmemiş olsa enflasyon da bu kadar olmayacak.’ Günaydın Sayın Bakan. Ama ben size daha basitini söyleyeyim. Siz iktidarda, Erdoğan da ülkenin başında olmasa enflasyon olmaz
 

Pahalı da olsa alana dert değil ama
Bak canım vatandaşım. Et bin lira bile olsa alır yerim. Ben istiyorum ki et bin lira olmasın sen de ye; sen de tatil yap şehir, ülke gör; sen de mercedes, Audiye bin. Ama sen ısrarla seni soyanlara oyunu veriyorsun, destekliyorsun. Aslında kendini düşünsen oy değil zırnık vermezsin oda ayrı tabi.
4 yıl önce 49 lira olan Ramazan kolisi, 169 liraya çıktı. Ramazan kolisinde zeytin, peynir ve et gibi ürünlerde yok. Vatandaşın gelirlerine göre harcama yapma dengesi bozuldu. Kuyruklar artıyor. Çözüm için üretime destek verilmeli. Üretimde girdi maliyetleri düşürülmeli.
 

Mutfak çöktü macera bitti
Bugünkü iktidarın halktan kopuk olduğunu artık halk biliyor.İstediğiniz kadar gündemle oynayın bakın "Mutfak çöktü"herkes biliyor. O yüzden, gideceksiniz. Bakın; Ramazan ayı öncesi.Hurma fiyatlarına %35 zam yapıldı. Yani yiyeceğimiz hurmalar atık cüzdan tırmalar hale geldi. Çok değil geçen yıl Temmuz Ağustos aylarında markette market arabasını maximum 450 500 TL'ye dolduruyorduk o da içinde fındık, fıstık ,ceviz 3-4 çeşit kahve ,abur cubur'un neredeyse hepsi ve temel giderler. Şimdi kısa kısa temeli eksilterek anca 1500 Tl. Tabi birde müjdemiz. var. Gücü yüksek dini bütün sözde müslüman olanlar ramazan gelmeden bütün fiyatlara zam yapmaya başladı.Artık; Karın doyurmak lüks, araba lüks, ev lüks, eğlenmek lüks, Eğitim, giyim lüks.Borca çalışıp, nefes almak için yaşayan ruh gibiyiz bu ülkede başımızdakiler sayesinde. Bu arada gemilerle, uçaklarla Katar ve İran'a canlı hayvan gönderiliyor. Ne bulursan sat mantığıyla. Sadece 2 ayda 2,5 milyon küçükbaş hayvanımız satıldı. Bundan sonra artık et artık kuyumcu vitrininde satılır.
Sorunlarla yatıp kalkıyoruz
Her Gece Ülke Sorunlarıyla uyuyup, Her sabah ülke Sorunlarıyla Güne Başlamaktan artık yorulduk. Acı gerçekki açlıktan ağzı kokan insanların. Haklarınızı Gasp eden insanları savunmasından da artık yorulduk. Ramazan arifesinde ete %48 ZAM geldi. Utanmadan ekonomiyi kurtardık elhamdülillah diye milletle alay ediyorlar.. Bu ülkede, Ekonomi çöktü. Sağlık çöktü. Eğitim çöktü.Üretim çöktü. En önemlisi Mutfak ÇÖKTÜ. Son zamlardan sonra ülkenin hali ahvali. Emekçiler artık bir kilo domates bile alamayacak kadar yoksullaşmış. Ayyaş dedikleri adam atla öküzle buğday ekip fabrikalar kurdu. Asrın lideri ekonomist de fabrikaları satarak buğday ithal ediyor! İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok!! Kendilerine Halil İbrahim sofrası, Halka “Enflasyonu kafanıza takmayın”tavsiyesi! Bakan Nebati'den inciler. Afiyet olsun Hayal satmaya devam!! Nasılsa yiyen çok.
 

Kıtlıklarun hükümeti

kuyrukların efendisi bunlar
İkinci Dünya Savaşı sırasındaki kuyrukları, Kıbrıs Barış Harekatı’nda, uygulanan ambargolar nedeniyle ortaya çıkan kuyrukları, dillerinden düşürmeyenler, şimdi kıtlıkların hükümeti, kuyrukların efendisi oldular. AKP iktidarı artık kınadıklarıyla sınanıyor. Tek bildikleri, fukaranın cebinden alıp zenginin cebine koymak AKP Hükümeti şimdi, bu faturayı, kendilerinden sonra geleceklere aktarabilmek için, yine cin fikirlerin peşine düştü. Geçenlerde sabaha karşı yayımladıkları bir tebliğle şirketlerin en az altı ay olan kur korumalı mevduatlarının vadesini üç aya indirdiler. Yetmedi vadesi dolan mevduatların ilk yatırıldıkları gündeki döviz kurunun esas alınarak yenilenmesine de imkan getirdiler. Belli ki iyice sıkışmış vaziyetteler. Ödemeleri sonraya ertelemek için sürekli tatlandırıcılar teklif ediyorlar.
 

Enflasyon altında eziliyorlar
Türkiye’ye Gelin, "Bir Millet Enflasyonla Nasıl Ezilir Görün ". “Adaletin olmadığı yerde rahmet, rahmetin olmadığı yerde bereket olmaz” derler. Başkanlık rejimi ülkenin rahmetini de bereketini de kaçırdı. Milleti hayat pahalılığı altında her gün biraz daha eziyorlar. Bir Amerikalı yetkili, “Rusya’ya uyguladığımız yaptırımların amacı, Rusya’daki enflasyonu yükseltmek” demişti. Buradan bu yetkililere sesleniyorum. Bakın, aldığınız tedbirler Rusya’yı caydırmıyor. Zelensky de bunun altını çiziyor. Rusya’yı enflasyonla dize mi getirmek istiyorsunuz, siz bir zahmet Türkiye’ye geliverin. Bizdeki iktidarın enflasyonu nasıl azdırdığını, kendi milletini hayat pahalılığına nasıl ezdirdiğini bir inceleyiverin. Sonra da ambargo diye gidin Rusya’da uygulayın. Emin olun, İktidarın bu millete çektirdiğini, hiç kimse çektirmedi.
 

Ağacın kurdu içinde olur
Atalarımız ne güzel söylemiş, “Ağacın kurdu içinde olur.” Bir ülkede kibirli bir cehalet yönetimdeyse, başkaca hasıma gerek yok. Bugün gerçekten bu ülkede, vatandaşın refahına ve geleceğine kastetmiş bir AKP yönetimi var. Giderayak tencerenin dibini kazımaya uğraşan bir hükümet var. Kastetmedikleri hiçbir şey kalmadı. Atadan kalma malları sattı, 62 milyar dolarlık özelleştirme yaptı. Yetmedi. Milletin 128 milyar dolarını koltukta kalacağım diye buharlaştırdı. O da yetmedi. Milletin geçmediği köprüyü, tüneli, otoyolu, uçmadığı havaalanını, yatmadığı hastaneyi yapan yandaş müteahhitlere milletin hazinesinden milyarlarca dolar garanti verdi. O da yetmedi. Bir yönetmelikle, bu ülkenin zeytinliklerini talan edilmek üzere yandaş madencilerin insafına terk etti. İnsanlar “Zeytinime dokunma” diye feryat ederken, ülkenin tarihi, kültürü, zenginliği sit alanlarını da talana açtı. Bunların gözlerini hırs bürümüş. Giderayak, “Kazanın dibini sıyırmanın” derdine düşmüşler. Saray sosyetesi için memleket, Yağma Hasan’ın böreği olmuş. Bu gözü dönmüşlüğün faturası millete çıkıyor. Arabaya benzin, mazot, gaz bunları koymak lüks oldu. Akaryakıt fiyatları, Dolar inse de çıksa da artık her gün otomatiğe bağlandı artıp duruyor. Doların rekor kırıp 18 liranın üstünü gördüğü 20 Aralık tarihinde 1 litre mazot 11 lira 54 kuruştu. Şimdi dolar 14 lira 30 kuruş, ama mazot 22 lira. Daha bunlarda iyi günlerimiz, bu gece ve yarın olağanüstü iki zam daha bekleniyor. Yarın gelecek zammın, son yıllarda yapılan en yüksek zam olacağı söyleniyor. Bu artışlar sonrasında pompadaki fiyat artışı, uluslararası petrol fiyatlarındaki artışının 24 puan üstüne çıkacak. Tekrar söylüyorum. Saray, kur korumalı mevduatın faturasını vatandaşın sırtına yıkmaktan vazgeçmelidir.
 

Asgari ücret asgari işkence oldu
Yüzde 50 artırdıkları asgari ücret, enflasyona ancak iki ay dayandı. Bugün asgari ücret açlık sınırının altına düştü. Baştan beri söylüyoruz: “Mesele maaşın, aylığın, ücretin ne kadar olduğu değil, onunla ne alınabildiğidir.” AK Parti göreve geldiğinde 30 lirayla bir çeyrek altın alınabiliyordu. Bugün 30 lirayla ancak iyisinden bir kilo salatalık alınabiliyor. Bu yüksek enflasyon ortamında asgari ücreti 4 bin değil, isterseniz 40 bin lira yapın… Üç gün sonra açlık sınırının altına düşecekse hiçbir kıymeti yok. Çarşı-pazar yanıyor. İnsanlar meyveyi-sebzeyi taneyle alıyor. Şahsım hükümeti çarşı pazardaki etiketlerle ve çarşı pazara operasyon çekmekle uğraşıyor. Müfettişleri esnafların üzerine gönderiyor. Hala kavrayamadılar, hala anlayamadılar enflasyonla mücadele markette sopayla yapılmaz. Etiketlerle boğuşarak olmaz. Çözüm tarlada. Çözüm üretimde. Gübre, tohum, ilaç fiyatı katlanmış. Tarlayı sürmek, ilaç atmak için, traktöre mazot lazım… Geçen sene bu zamanlar traktör deposu 820 liraya doluyordu. Bugün 2 bin 400 liraya doluyor. Geçen yılın üç katı. El insaf. Ülkenin buğday ambarı Konya’da mazotun litresi 20 lirayı geçti. Yarın öbür gün tabi 22 lirayı da görecek, 23 lirayı da görecek. Şaka gibi.
 

1 TIR'ın maliyeti 20 bin lira
Antalya’dan domates, narenciye iktidarın “Bir kuruş vermeden yaptırdık” dediği paralı yollardan, köprülerden geçerek İstanbul’a geliyor. Mazot, köprü, yol ücreti, derken, TIR başına nakliye maliyeti, geçen seneye göre 3 kat artmış. 20 bin lira olmuş. Bir tırın taşıdığı ürün bedava bile olsa, kilo başına otomatik 1 lira ekleniyor.Kıtlıkların Hükümeti, Kuyrukların Efendisi Oldular
Biraz kuyrukları anımsayalım. Gelelim 2022 yılında. Ankara’dan benzin ve mazot kuyruğu. İstanbul da Halk ekmek, Sivas'ta et kuyrukları. Daha iş kuyrukları, pandemi döneminde test kuyrukları, gasilhane kuyrukları da var. İkinci Dünya Savaşı sırasındaki kuyrukları, Kıbrıs Barış Harekatında, bize uygulanan ambargolar nedeniyle ortaya çıkan kuyrukları, dillerinden düşürmeyenler, şimdi kıtlıkların hükümeti, kuyrukların efendisi oldular. Saray artık kınadıklarıyla sınanıyor. Şimdi bunlarda yetmiyor, ayçiçek yağı almak için insanlar birbirini eziyor.
 

Ayçiçek yağı lüks oldu
Bunun öyle marketler istif yapıyor diye açıklanır yanı da yok. Çünkü Bakanlıkla birlikte çalışan Tarım Kredi’nin marketlerinde de, Ayçiçek yağı rafları boş. İşgal edilen Ukrayna, yaptırım uygulanan Rusya ama yokluğu, kuyruğu sıkıntıyı çeken Türkiye! İnternette 18 litrelik Ayçiçek yağı 1.100 liraya 36 ay taksitle satılıyor. Sanki tek taş pırlanta, sanki araba. Yani ne alıyoruz yemeğe koyacak yağ mı alıyoruz yoksa başka bir şey mi alıyoruz. 36 ay taksit nedir? Biz söyleyelim. Sonuçtur, sonuç. Beceriksizliğin, çakma ekonomistliğin sonucudur. Kendi çiftçisini tarlasına küstüren, ithalatla elin çiftçisinin yüzünü güldüren, 2,5 Trakya büyüklüğünde tarım alanını işlenmez hale getiren, Saray politikalarının bir sonucudur. Çiftçi alın terinin karşılığını alamadığı için tarlasını ekemez hale gelmiştir. Saray hükümeti de buna seyirci kalmıştır. İşte sonuçta budur. “Gıda krizi geliyor, önlem alın” diye herkesin uyarmasına rağmen; iktidarın kulağının üstüne yatmasının sonucu işte budur. Enflasyonu tarlada destekle değil, markette sopayla, fiyat denetimleriyle bitirmeye çalışan zihniyetin sonucu budur. Saray sebeptir, kuyruk, açlık, yokluk ve pahalılık sonuçtur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi