Atatürk’ün kapattığı tarikatlar merdiven altından çıkıp vakıf olalı 20 yıl oldu

Öncelikle BirGün gazetesi yazarı değerli meslektaşım Timur Soykan'ı topluma gerçekleri göstermek adına her türlü tehdit ve tehlikeyi göze alarak “Hiranur Vakfı kurucusunun 6 yaşındaki kızının bir cemaat mensubu ve aynı zamanda komşuları olan bir yetişkin erkek tarafından cinsel istismara uğradığı; 6 yaşında bu kişiyle nişanlanıp 14 yaşında evlendirildiği; 17 yaşında anne olduğu; 18 yaşında ise resmi nikâhının kıyıldığı” haberiyle ‘karanlığı aydınlığa çıkarma’ cesareti ve kararlılığı için teşekkür ediyorum.

Başlığımda da belirttiğim üzere Atatürk’ün kapattığı tarikatlar 20 yıl öncesine kadar merdiven altında yapılanmalarına devam ederken bugün allanıp pullanıp karşımıza vakıf süsü verilerek yüzde 99’u Müslüman olan topluma din kisvesi altında “İslamiyet ve Müslümanlık” sattığına birçok defa şahit olmuştuk.

Yüce Allah’ın ilk buyruğu “oku” sözünü yanlış anlayıp sahte hocaların sahte Müslümanların peşine takılmayı din zannedenlerin bugün kimin peşinden gittiğini görmesi için kılavuza gerek olmadığını düşünüyorum.

Oysaki sadece sarıklıları tehlikeli görmek hata olurdu. Çünkü günümüzde takım elbise altına gizlenen modern görünümlü din bezirgânları da vardı.

Örneğin; Bir dönemler AKP'den milletvekili aday adayı olan İslamcı bir yazarın Şirin Payzın'ın sunduğu “Ne Oluyor” adlı televizyon programında tecavüzcüleri aklayan yasa önerisi üzerine konuşulurken "mevcut yasalara saygı duymakla birlikte İslam hukukuna göre buluğ çağına giren kız çocuklarının evlendirilebileceğini bunun çocuk istismarı olarak görülmesinin İslam'a aykırı olduğunu" dile getirmiş ve çocuk tecavüzlerini savunmasına tepki gösterenlere "İslam'a karşı geliyorsunuz. Bunu hiç yakıştıramadım" diyerek işlenen bu günaha ve iğrençliğe İslam’ı ortak etmeye çalışmak anca Yüce Allah’ın “Oku” olan ilk emrini tersten okuyanların sarf edeceği bir cümle olurdu.  

Ki yukarıda örneğini vermiş olduğum İslamcı yazarın sarf ettiği cümleleri “önemsemez, hadi canım sende” deriz. Lakin ‘Ensar Vakfı’na yöneltilen cinsel istismar iddialarına ilişkin, "Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz.” denilmesini.

Ya da cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda cezayı ortadan kaldıran yasayla ilgili çocuğa yönelik istismarı "küçüğün rızası var" diyerek savunulmasını.

Ve en son yaşanan “6 yaşında cinsel istismar konu olan kadınla alakalı milletimizi bilgilendirmek istiyorum.” diyerek söze başlayan ve yaşanan bu vahim olayı bildiklerini ve bahse konu olan kadının 30 Kasım 2020 yılında savcılığa müracaat ettiğini ve buna istinaden kendisini 4 Aralık 2020 de birime, 8 Aralık 2020'de ise kadını konuk evine alındığını ama gizliliği sağlamak, can güvenliğini riske etmemek adına bekledik demesini. 6 yaşında ki kız çocuğunun hayatını karartan başta ailesi ve 6 yaşında ki bir kız çocuğunu (bebeği) kendine kadın yapacak kadar gözü dönmüş adamı Eemniyet güçlerine teslim etmeyip, Türk toplumundan gerçekleri sakladığım için özür dilerim demesi gerekirken kabahatini ‘mağdura her türlü desteği sağladık. İlkokul diploması, mesleki eğitim kursuna gönderilerek (aşçılık) sertifikasının verildiğini ve İngilizce dahi öğretildi’ diyerek örtbas etmeye çalışılması asla kabul edilemez.

İşin bir diğer tuhaf olan tarafı da mağdurun 30 Kasım 2020 tarihinde savcılığa müracaat etmesi ve olayın üstünden 2 yıl geçmesine rağmen ifadeyi alan savcı ve olaya tanık olan yargı mensuplarının bu iğrenç durumu Türk kamuoyundan saklamasıydı. 

Hal böyleyken olayı sadece mağdurun ailesi ve 6 yaşında bir bebeği kendine kadın yapacak sapıkla sınırlamak hata olacaktır.

Yani asıl önemli olan 2020 yılında savcılığa intikal etmiş bu olayı sayın savcının neye ve kime istinaden dosyanın üzerine gitmekten vazgeçtiğini. Ya da olaya konu olan cemaatin deşifre olmaması için Savcı Bey’e “dosyayı sümen altı yap” talimatını kimin verdiği de ortaya çıkmalı. Çünkü ortada 6 yaşında bir çocuğu istismar edenlerin 2020 yılından beri siyasi çıkar ve menfaat uğruna korunduğu gerçeği vardı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sönmez Arşivi

40+1!

25 Kasım 2023 Cumartesi 00:01