Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz

AKP, siyaseti de devleti de kendine benzetti. Acı olan da budur. 21 yıllık hükümet icraatıyla konuşur. Hala vaat vermeye kalkıyorsa, Ziya Paşa’nın dediği gibi, ‘Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde…’ denir. Ekonominin neresini tutsanız elinizde kalıyor. Ama sarayın umurunda değil. İstanbul; Küresel Finans Merkezleri Endeksi’nde 6 ayda 13 sıra gerileyerek 90. sıraya kadar düşmüş. Ama bu beyler, ‘Finans Merkezi açılışı’ deyip binaların kapılarında kurdele kesiyorlar. 
Bina yaparak finans merkezi olunmaz. Güvenle finans merkezi olunur. Erdoğan, ‘Ekonomide sıkıntı varmış. Yoo. Biz gayet iyiyiz’ diyor. Eh artık bir karar verin. Üç gün önce ‘Hayat pahalılığını ben çözeceğim’ diye ortalara döküldünüz. Üç gün sonra ‘Ekonomide hiçbir sorun yok’ diyorsunuz. Bir öyle, bir böyle. Açıkça cevap verin; bu ekonomide sorun var mı, yok mu? 
Bu Hükümetin beyin ölümü gerçekleşmiştir. Artık siyasi mevta olmuştur. O kadar bitik vaziyetteler ki ellerindeki koca bir devlet aygıtı olmasına rağmen seçim beyannamelerini bile Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metninden kes yapıştır yaparak ancak yazabiliyorlar. Kaynak belirtmeyerek de apaçık intihal suçu işliyorlar.‘Oynamayı bilmeyen gelin ya yerim dar ya yenim dar dermiş.’ Erdoğan’ınki de o hesap. Ama o kadar beceriksizler ki bir iş yapmaya kalktıklarında bin mağdur yaratıyorlar.Erdoğan kopya çekmeye çok alıştı.

Milyar dolarlar gidiyor 

Bu hükümetin, ‘Milletin cebinden bir kuruş çıkmayacak’ diye anlattığı Pi-Pi-Pi diyerek caka sattığı Kamu-Özel İşbirliği Projelerine dolarla avroyla verdiği garantiler karşılığında bugüne kadar ödediği para 12 milyar 645 milyon dolara ulaşmış. Bu parayla 31 tane Fatih Sultan Mehmet Köprüsü veya 4 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü veya 3 tane Atatürk Barajı yapılırdı. Bunu yapanların başkalarını hesap bilmemekle suçlaması, gerçekten artık akılla ve izanla bağdaşmıyor.

Hepimiz yoksuluz onlar hariç

Bu ülkede çalışmayan yoksul ama çalışan da yoksul.Ülkede çalışanların yarısından fazlası asgari ücretle ya da civarında bir ücret karşılığında gece gündüz çalışıyor. Pahalılık o kadar fazla ki asgari ücret ilan ediliyor, ama bir ay bile dayanamıyor. Açlık sınırının altına düşüyor. Erdoğan, ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ dedi paramızı pul etti. Hayat pahalılığı aldı başını gitti

Kıyma 300 soğan 30 lira 

Soğanın kilosu 30 lira oldu. Kıymanın kilosu 300 lirayı geçti. Millet eti; bırakın tenceresinde, rüyasında bile görmez oldu. Mutfak yangın yeri… Millet için artık ‘gezmek’, en ucuz meyve sebzeyi bulmak için market market, pazar pazar dolaşmak oldu. Ramazan deldi geçti. Ramazanda Millette iftarı, sahuru düşünecek hal kalmadı. Ramazan pidesi, güllaç, iftar için bir hurma artık milletimize lüks oldu. Erdoğan, hem mutfakları ateşe verdi hem de gençlerimizin, orta direğin bir ev, bir araba umutlarını soldurdu.

Tek haneli enflasyon yalanı 

Emeklinin, bayramdan bayrama aldığı ikramiye de bu beceriksizlerin elinde pul oldu. CHP'nin  zoruyla verdikleri 1000 lira bayram ikramiyesiyle ilk çıktığında 3 çeyrek altın alınıyordu. Bugün emeklinin bayram ikramiyesiyle 1 tane bile çeyrek altın alınamıyor. AKP enflasyonu yaptıklarıyla bile isteye yüzde 19’dan yüzde 80’lere fırlattı. Dar gelirli vatandaşlarımızı ezim ezim ezdi. Milleti enflasyon canavarının dişlerinin arasına bile isteye attı. 

Pahallılığı AKP çözecekmiş! 

Şimdi aynı Erdoğan çıkıyor, meydan meydan; ‘Hayat pahalılığını biz çözeceğiz’ diyor. Öyle çok uzaklara gitmeye gerek yok. AKP'nin Nebati Bakanı kısa süre önce bu seçime, ‘Tek haneli enflasyonla’ girileceğini söylüyordu. An itibariyle enflasyon yüzde 50’nin üstünde. Millet bunların hangi dediğine inanacak. Millete verdikleri sözleri tutmayanlara artık milletin güveni kalmamıştır. Güven, ruh gibidir. Terk ettiği bedene asla geri dönmez. Sorunun sebebi olanlar, çözümün adresi olamaz.

Dolara doğrudan müdahele 

Tıpkı bayrak gibi, marş gibi ülkemizin gücünü simgeleyen Türk liramızın değeri, Merkez Bankası’nın arka kapısından satılan milyarlarca dolara rağmen her gün yeni bir dip görür oldu.  Bankalarda dolar kuru 20 lirayı geçti.  Bankaların piyasadan döviz almasına sınır getirildi. İlk çıktığında 200 liralık banknot arasan bulunmazdı. Şimdi bankomatlardan yeni basılmış, seri halinde, gıcır gıcır 200 liralıklar geliyor. Seçim öncesinde para matbaasına yetiştirmek için Almanya’dan kağıt getiren TIR sayısı üçe katlanmış. Yetkililer ‘Aman kağıt üretimi kesilmesin’, ‘Aman taşımada sorun çıkmasın’ diye firmalara uyarılarda bulunuyormuş. Bu kadar para basmaya rağmen, esnaf hala ‘Çarşıda pazarda para yok’ diye şikayet ediyor. Neden? Çünkü bu saray imalatı enflasyona para yetiştirmek mümkün değil.

Paramız gerçekten pul oldu

Paramız pul oldu… Lafın gelişi değil paramız gerçekten de pul oldu. Bozuk paranın maliyeti değerinden fazla olunca içindeki metalleri düşürmeye başladılar. Bozuk parayla çalışan makineler de bu sefer parayı tanımıyor. Makinelere harıl harıl yeniden ayar çekiliyor. Paramızın ayarı kalmadı. Bozuk parayı gerçekten bozdular. Cari açık aldı başını gitti. ‘Faizi düşürüp, cari fazla vererek büyüme’ safsatasıyla yola çıkan saray, cari açıkta son 10 yılın rekorunu kırdı. Bütçe açığı da aldı başını gidiyor. İlk üç ayda gerçekleşen bütçe açığı 250 milyar lirayı aştı. Bu açık, ikiye katlanan faiz hariç harcamalardan kaynaklanıyor. İlk 3 ayda; ‘Hazine’ye yükü yok’ dedikleri, KKM’ye ödenen para 2 milyar 154 milyon lira olmuş. Aynı dönemde, ‘Bir kuruş vermeden yapıyoruz’ dedikleri döviz garantili KÖİ’lere ödedikleri para ise yüzde 115 artışla 12 milyar 488 milyon liraya olmuş. Bu hükümet gitmezse ve bütçe açığı bu hızla giderse yılsonunda, hedefin 3 katını geçerek 2 triyon TL’yi aşacak. Merkez Bankası’nın rezervleri ise son dört haftada 7 milyar dolar eridi. Banka’nın döviz kasası 47 milyar dolar açık veriyor. Rezerv yok, ama memlekette açık çok… Hal böyle olunca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Kapalıçarşı’da tekerlekli demir sandıklarla dolar topluyor.

TOGG soğana karşı!

Seçim gündeminin birinci maddesinin ekonomi olacağı başından belliydi. İktidarın Togg otomobillerini muhalefetin üstüne sürüp yol almaya çalışmasına soğan takoz koydu.  Şimdi soğanla Togg karşı karşıya! Hangisi önemli? Soğan mı Togg mu? Türkiye’nin elektrikli otomobil üretiminde yer alması elbette çok önemli. Ancak bu önemi dile getirmenin de bir adabı var. Anadolu’da bir söz vardır: Görmemişin arabası olmuş, lastiklerini yolmuş! İş buna döndü. Kimi görünen yerlere Togg otomobili kondu, millet onu seyrederek doyuyor! Gözün doysun yeter! Bunu eleştirene de laf yetiştir: Gözünüz doysun! Halkın kaçta kaçı alabilir? Bir asgari ücretli 10 yıl hiç yemeden içmeden 8 bin 500 lirayı biriktirmesi halinde bu aracı alabilir. Demokrasilerde ise bu tür gösterişli şeylerden çok refahın toplumun büyük kesimlerine yayılması önemlidir. Türkiye’de büyüme ile kalkınma birbirine karıştırılıyor. Rakamların büyümesi, kimi alanlarda ileri gitmek “büyüme” olarak değerlendirilebilir. Ama bu her zaman kalkınma anlamına gelmez. Gerçek kalkınma, halkın kalkınmasıdır. Türkiye, AKP iktidarları döneminde kalkınmışlık ölçütlerinde istikrarlı bir şekilde geriledi. İşte şimdi soğanla Togg’un karşı karşıya gelmesi bunun eseri. “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” türküsünün tam ortasındayız.  Başta vurguladığımız gibi soğanla Togg’un yeri ayrı. Eğer tencere kaynayacaksa... Halkın kuru söze karnı Togg, kuru soğan istiyor!

Karnın açsa git gez diyorlar
Karnın açsa git İstanbul’da Galataport’a, git Ankara’da Panora’ya, git Bursa’da AVM önüne, izle Togg’u! Görsün millet gerçek toku! Böylece yeni bir ekonomi modeli oluşuyor: Bakma ekonomisi!Toplumun yarıya yakını yardıma muhtaç yaşıyorsa buna “batma ekonomisi” denir ama bizimki bakma ekonomisi! bak bak doy! Duymayana da postayı koy! Yeniden yeniden altını çizelim. Türkiye’nin yüksek teknolojiyi yakalaması gerekir. Türkiye 4 kilo ürün ihraç ederek 1 dolar kazanırken Almanya 1 kilo ürün ihraç ederek 4 dolar kazanıyor!
Örneğin biz bor madenini tonla satıyoruz. İşleyip bize gramla satıyorlar. Otomobil üretme serüvenimiz de apayrı bir konu. Gerçek anlamda 1960’larda başladı, devam ediyor. Kartal, doğan, şahin, serçe sadece göklerde uçan kuş değil, yollarda giden, kendi topraklarımızda ürettiğimiz araçların modeli.  2010’lara kadar Türkiye’de üretilen araçların parçalarının yüzde 70’i yerliydi. Şimdi yüzde 55’i. Pek çok yerli parça fabrikası kapandı.
Bunu geçelim. Resmi verilere göre Togg’un da yüzde 51’i yerli! Bunun da gerçek olup olmadığını sorgulayan birkaç otomotiv dergisi hakkında soruşturma açıldı!  Bu konu ilginç, siyasi gündem izin verdikçe işlemek istiyoruz. Sözü soğanla noktalayalım...Eyy iktidar,Milleti o kadar soydun ki...Artık soğan bile soyamıyor!

Bir dedikleri diğerini tutmuyor
Ekonominin neresini tutsanız elinizde kalıyor. Ama sarayın umurunda değil. İstanbul; Küresel Finans Merkezleri Endeksi’nde 6 ayda 13 sıra gerileyerek 90. sıraya kadar düşmüş. Ama bu beyler, ‘Finans Merkezi açılışı’ deyip binaların kapılarında
 kurdele kesiyorlar. 
Bina yaparak finans merkezi olunmaz. Güvenle finans merkezi olunur. Erdoğan çıkmış, ‘Ekonomide sıkıntı varmış.Yoo.Biz gayet iyiyiz’ diyor. Eh artık bir karar verin. Üç gün önce ‘Hayat pahalılığını ben çözeceğim’ diye ortalara döküldünüz. Üç gün sonra ‘Ekonomide hiçbir sorun yok’ diyorsunuz. Bir öyle, bir böyle. Açıkça cevap verin; bu ekonomide sorun var mı, yok mu? Belli ki, sarayın ekonomisinde hiçbir sıkıntı yok. 

BATIK EKONOMİ 
YÜKSEK İTİBAR!

Maşallah itibardan tasarruf olmaz deyip, israftan en küçük bir tasarruf yapmıyorlar. Sarayın ve bakanlarının, altlarında devletin uçakları, devletin arabaları, açılış kisvesi altında, devletin, milletin parasıyla; valileri yanlarına alıp, Cumhurbaşkanlığı ve partileri için seçim propagandası yapıyorlar. Hazinenin ‘Seçimde adil bir yarış olsun’ diye, partiye verdiği paralar da ceplerine kalıyor. Evet, bu ülkede sorun saray ve yanaşmalarının sorunu değil. Bu ülkede sorun onların sorunu değil. Bir evde dört kişi çalıştığı, alın teri döktüğü halde, açlık sınırından çıkıp yoksulluk sınırına dahi ulaşamayan ailelerin sorunu. Bu kepazeliğin, bu beceriksizliğin sorumlusu sarayın kibirlisi, bunların üstünü örtmek için on parmağında on kara gerçekleri söyleyenlere sürmeye kalkıyor.
DOSTLAR! , “Madem ‘tefecilerden’, madem ‘faiz lobilerinden bahsedeceğiz, o zaman devletin resmi verileriyle de soracağız. Görevde olduğu 21 yılda bütçeden 537 milyar 574 milyon doları vatandaşın cebinden alıp faiz lobilerinin tefecilerin cebine koyan kim? Vatandaşın cebinden faiz lobilerinin kasasına hortum döşeyen, her ay 2 milyar 212 milyon doları, her gün 72 milyon 743 bin doları, her saat 3 milyon 30 bin 974 doları faiz lobilerinin cebine aktaran kim?.
 

BU DÜZEN DEĞİŞECEK 

Bundan bir asır önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde; yedi düvele kafa tutan, emperyalizme karşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, tarihin gördüğü en muhteşem zaferlerden birini kazanan, Cumhuriyetimizi kuran aziz milletimiz; 14 Mayıs’ta yeni bir tarih yazacak. Kopkoyu bir istibdada dönüşen bu ucube rejimi, demokratik yollarla, sandıkta evine gönderecek. AKP  Hükümetinin görevde durduğu her dakika milletin aleyhine işliyor. O koltuklarda oturdukları her dakikada milletimizin sırtına yeni yükler yükleniyor. Ve milletimiz kendini unutan, halini görmeyen, sesini duymayan, beyin ölümü gerçekleşmiş şahsım hükümetinin tasdiknamesini sandıkta eline tutuşturmak için  artık gün sayıyor.

İŞSİZLİKTE RAKİP 
TANIMIYORUZ 

21 yıllık bir hükümetten beklenen yaptıklarıyla konuşmasıdır. Hükümetlerin başarısı, öncelikle iş arayan vatandaşlarına ne kadar iş bulabildiğiyle ölçülür. Şubat ayı verilerine göre ülkemizde gerçek işsiz sayısı, bir yılda 948 bin kişi artmış. Gerçek işsizlerin sayısı, 8 milyon 941 bin kişiye ulaşmış. Bu sayı dünya üzerindeki 98 ülkenin nüfusundan fazla... İşsizlik oranında dünyadaki rakiplerimizin arasında Surinam, Tanzanya, Belize var. Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 10. Oysa sarayın kibirlisi ve onun beceriksiz kadroları işsizliği bu yıl yüzde 5’e yani gerçekleşenin yarısına düşürme sözü vermişlerdi. Bunu devletin planlarına da ‘hedef’ diye yazmışlardı. Tutturamadılar. Milletimize verdikleri sözü tutmadılar. Milletimizi işsizliğe ezdirdiler.

2 trilyon dolar 
geli yalan oldu!

Erdoğan meydanlarda milletin gözünün içine baka baka verdiği ‘Sözleri tutmaktan’ bahsediyor. Bunlar, vatandaşların aklıyla alay etmeyi kendilerine meslek edinmişler. Erdoğan 2011 yılında seçime giderken 2023 Cumhuriyetin Yüzüncü Yılı Hedefleri’ dedi. Milletimize ‘2023’te 2 trilyon dolar milli gelir’ sözü verdi. Bunun yarısını bile tutturamadı. 1 trilyon dolara dahi ulaşamadı. Şimdilerde ‘Milli geliri 5 yıl sonra 2028’de 1,5 trilyon dolara çıkarmaktan’ söz ediyor. Aynı Erdoğan, ‘Kişi başına geliri 25 bin dolar yapacağım’ dedi. Bunun da yarısını bile tutturamadı. 10 bin dolarlarda kaldı. Bir de bununla caka satmaya kalktı. Erdoğan artık millete verdiği sözleri tutmayan ama hala böbürlenmeye kalkan müflis bir siyasetçidir. Söylemediğimiz lafları ‘Böyle söylediler’ diye anlatıp kendi sözlerinin üstünde tepinecek kadar düşmüş vaziyettedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi