Geçtiğimiz gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İzmir'deki çıkışını hepimiz izledik, gördük. Kemal bey en başta isim vermeden cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda adı geçen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş'ı hedef alarak, “Benimle misiniz, değil misiniz?” diye sordu. Nitekim Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasından sadece 10 dakika sonra hem İBB Başkanı İmamoğlu hem de ABB Başkanı Yavaş, Kemal Kılıçdaroğlu'na desteklerini açıklayan mesajlar paylaştılar. Akabinde de tüm CHP'li belediye başkanları, milletvekilleri ve partililer benzer mesajlar paylaştı.

Hiç şüphe yok ki bu çıkışın ardından ve gelen tepkimelerin ardından şunu diyebiliriz ki; Kemal Kılıçdaroğlu resmen cumhurbaşkanı adayıdır. Nihayetinde açıklamanın yapıldığı günün akşamında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de; “Aileme söyledim. Bana bir şey olursa Kılıçdaroğlu'nun yanında siz durun dedim” şeklinde bir açıklama yaparak Kılıçdaroğlu'na açıkça destek verdi. Böylece Millet İttifakı'nın iki büyük ortağı arasındaki; “Acaba ayrılık olabilir mi? Acaba bir bölünme söz konusu olabilir mi?” tartışmaları da son bulmuş oldu.

Bütün bu manzaranın sonunda yukardı da ifade ettiğim gibi Kemal Kılıçdaroğlu resmi olarak olmasa da şimdilik gayrı resmi bir şekilde cumhurbaşkanı adayıdır. Peki gelelim bundan sonra neler olacağına?

Nihayetinde şu konular artık çözümlenmiştir;

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu bir dönem daha İBB başkanlığı yapmak için yerel seçimlerde yarışa girecek.

ABB Başkanı Mansur Yavaş da tıpkı İmamoğlu gibi bir dönem daha ABB başkanlığı için mücadele verecek.

Altılı masanın iki büyük ortağı olan CHP ve İYİ Parti arasında soğuk rüzgarlar yerini sıcak rüzgarlara ve yakınlığa bırakacak.

Seçim meydanlarında hem Ekrem İmamoğlu'nu hem de Mansur Yavaş'ı, Kemal Kılıçdaroğlu için oy isterken göreceğiz. CHP-İYİ Parti başta olmak üzere tüm muhalefet bileşenleri birleşecek.

Kürt seçmenin kaygıları da son bulmuş olacak. Zira HDP tabanı Kemal Kılıçdaroğlu'na açık destek verecektir. Bir ihtimal Mansur Yavaş ismi HDP tabanı ve CHP arasında soğuk rüzgarlar esmesine sebep olabilirdi ama Kılıçdaroğlu ismi bu ihtimali de ortadan kaldırmış oldu.

Devam eden siyasi süreçte herkesin tartışığı en temel şey ise Kılıçdaroğlu'nun doğru bir aday olup olmayacağı yönünde. Kimisi diyor ki; “Bugüne kadar 9 seçim kaybetti bunu mu kazanacak?” - “Kendisi büyük bir AKP'li, hangi seçimi kazanmış da bunu kazanacak...” - Bütün bu cümleleri kuranların en büyük yanılgısı ise Türkiye'nin sıradan bir seçime gireceğini düşünmektir.

Türkiye bir parti seçmeyecek, bir yerel seçim, belediye başkanı seçmeyecek. Türkiye geleceğini seçecek. Ya cumhuriyetten, kuruluştan yana tavır koyacak ya da öngörülmez bir değişim ve sonu belirsiz bir dehlizin içinde yol izleyecek. Türkiye'de bu seçim iki kutuplu olacak. Bir yanda AK Parti ve MHP'den oluşan kesim diğer yanda CHP ve tüm muhalefet bileşenleri. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu seçimi kazanmamak gibi bir ihtimali çok düşük. Hem İYİ Parti hem HDP seçmeni hem Türkiye'deki tüm sol gruplar hem de Saadet Partisi vs gibi muhafazakar tabanlı seçmen Kılıçdaroğlu ismini destekleyecek. Kılıçdaroğlu da arkasındaki bu gücü hak ederek aldı.

Önüne mermiler koydular, ölümle tehdit ettiler, Artvin'de suikaste uğradı, Ankara'da ülkenin başkentinde güpegündüz öldürülmek istendi... Hiçbir zaman vazgeçmedi ve bugün çok güçlü bir muhalefet yarattı. Bunun meyvesini de en iyi şekilde toplayacaktır...