Bambaşka bir dünya

Bugün ekranıma bir reklam videosu düştü. O kadar beğendim ki, arka arkaya, farklı şirketlere ait çekimleri izlemeye başladım. Videoların tümünde insanlar gülüyor, yemyeşil doğanın içinde, kuş sesleri arasında eğleniyorlar.
***
Bazı gençler son derece modern salonlarda spor yapıyor, bazıları kortlarda tenis oynuyor, kimisi de arkadaşı, sevgilisiyle dans ediyor. Yaşlılar derseniz, onlar da yüzlerinde kocaman gülümseyişlerle kadınlı erkekli, bisiklet için ayrılmış parkurlarda pedal çeviriyorlar. Büyük büyük yüzme havuzları var. Çocuklar yorulmak nedir bilmeden neşeyle suya atlayıp, çıkıyorlar.
Genç kızlar, delikanlı erkekler son derece fit, pırıl pırıl kıyafetleri ve bikinileri ile havuz kenarında sohbet ediyor, kokteyl yudumlayıp, güneşleniyorlar. Kimisi de yemyeşil çimlerin üzerinde, üzerinde şortlarla köpeklerini gezdiriyorlar.
Ne bu, neresi burası diye merak ettiniz mi? Bu reklamlar yapılan / yapılacak olan toplu konutların tanıtım filmleri...
***
Filmde yer alan erkeklerin hiç biri sakallı ya da bıyıklı değil. Kadınlar son derece modern kıyafetli, hiç biri türbanlı değil. Şort giydiği için tecavüze uğrayacağını düşünen kimse yok. Tanıtımlar yapılırken, “bilmem ne camisine şu kadar mesafede” denmiyor.
Anlayacağınız, bambaşka bir dünya...
Sahi, hiç düşündünüz mü? Bu konutlardan ev alan kimler, orada yaşayan ve yaşayacak olanlar kimler?
***
Bu reklamlara neden takıldığımı anlamışsınızdır ama ben yine de izahımı yapayım.

Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde Filenin Sultanları şampiyon olarak büyük bir sevince boğdu hepimizi. Zaten bu ülke şartları içinde sevinecek bir şey bulmakta zorluk çekiyoruz. Sevinmeye, mutlu olmaya o kadar ihtiyacımız varmış ki, toplu halde bu başarının mutluluğunu paylaştık.
***
Ancak, sevincimize ortak olmayanlar oldu. Her zamanki gibi, mutluluğumuzu boğazımıza dizmek isteyenler görev başındaydı. Son zamanlarda sık sık devreye girip tartışma yaratan, saçma sapan beyanlarla sinir uçlarımıza dokunmaya çalışan Diyanet’in sözleriydi sevincimizi kursağımızda bırakan...

Başkanlığın Hukuk Müşaviriymiş kendisi. “Bacağı, baldırı açık, 1820 yaşlarındaki kızların voleybol maçlarını milletin önünde seyrettirip, batının kültürü ile giydirip milli takım diyeceksin, bilmem nerenin sultanı diyeceksin. Ayıptır, günahtır!” dedi.
Beyefendiye sormak lazım! Hangi kültüre göre giyinselerdi kızlarımız?
***
Bu kesimden çoğunun, batı kültürüne allerjisi olduğunu sanıyorum. Çünkü, bir süre önce HüdaPar Genel Merkezinden bir hanım da “evlilik dışı ilişkilerin nesil emniyetini tehdit eden davranışlar” olduğunu söyleyip, bunun “Batı Tipi” hayat tarzının ürünü olduğunu dile getirmişti.
Hedefledikleri kültürün batı olmadığını anladık. Ama hangi kültürden, neyi alalım ona açık açık değinemiyorlar nedense!
***
Konudan uzaklaşmadan tanıtım filmlerine döneyim yeniden...
Benim gördüğüm emeklilerin bırakın pedal çevirecek kadar sağlıklı ve dinç olmasını, yürümeye mecali kalmadı! Gençler umutsuz, kadınlar mutsuz...Çocuklar bile yanlarına verilen harçlığı idareli kullanmaya çalışırken ekonomiyi öğrendi! Sporcu kızların şortuyla, baldırıbacağı ile ilgilenen bu zihniyetler nerede yaşıyorlar, çocuklarını nerelerde okutuyorlar diye düşündüm. Bu konutlarda, ekonomik olarak çökmüş, zamlar altında inim inim inleyen, açlık sınırı altında yaşayan halk yaşayamayacağına göre, bu konutlar kimlere yapılıyor?
Millete şükür etmelerini öğütlüyorlar. Dünyada yokluk çekenlerin ahirette çok refah bir hayat süreceklerini söylüyorlar. Fakirler ne yapacak? Onlar için yaptığınız gösterişli camilerle gurur duyup, sağlığınıza duacı mı olacaklar?
***
Size tavsiyem, açın bir tanıtım filmi izleyin. Ben de böyle yapacağım.
Hayallerle, gerçekler arasında yapacağımız yolculukta belki bir noktada karşılaşırız.
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Sevim Güney Arşivi